Siyasi - Ýtikadi Mezhebler
Pages: 1
Kadyanilik By: neslinur Date: 27 Aralýk 2009, 09:12:29
Kadyanilik






Hindistan, Sultan Gazneli Mahmud´un[1] fethi ile müslümanîarin þline geçmiþ ve onlar tarafýndan idare edilmeye baþlanmýþtý. îslamýn hoþgörüsü, Hindistan´daki Ýslâmi idareyi, Hintlileri dinlerinde serbest býrakmaya sevketiniþtir. Hindistan´da hakim olan. din «Budizm»[2] ve «Brahmanizm»[3] idi. Brahmanizmin mensuplarý, diðerlerine mshetîe daha çoktur.

Ýslâm, bu dini kabul etmeyen Hintlilere dolaylý olarak tesir etmiþtir. Bu sebeple Hindular arasýndan, Ýslâmiyet ile Hinduizmi birleþtirmeye çalýþanlar da çýkmýþtýr. Meselâ: M. 1538 yýlýnda ölen ?Tanaka» Islâmla Hinduizm´in karýþýmý sayýlan bir din icadetmiþtir. Bu dini, Kuzey. Hindistanm daðlýk bölgelerinde yaþayan insanlar kabul etmiþtir.

Goldzhier «El-Akide ve Eþ-Þeria» adlý kitabýnda, bu din hakkýnda þöyle der: «Kanaatýmýzca, bu iki dini birbirine yaklaþtýran ve bunlarý baðdaþtýran en önemli unsur, Ýslâm tasavvufçulannýn inandýklarý «Vahdet-i vücud» teorisini benimseyerek pulculuðu silmeye ve ortadan kaldýrmaya yönelik çalýþmalardýr.»

islâm dini bu putperest dinlere tesir ettiði gibi, islâm´ý yeni kabul etmiþ olan bazý müslümanlar da putperestliðe ait bir kýsým düþüncelerden etkilenmiþlerdi. Daha baþka bir ifadeyle, Ýslâm´ý kabul ettiði halde, onun esaslarýnýn tamamý henüz kalbinde yerleþmemiþ olan bir kýsým insanlarýn kafalarýný eski düþüncelerin iþgal etmesi tabii idi

ingilizler, Hindistan´ý iþgal ettiði halde, onun tamamýna hakim olamayan Ýslâm idaresinin yerine kendi idari sistemlerini yerleþtirdiler. Bu sebeple, bu ülkeye Hristiyan Avrupa kültürü girmeye baþladý. Her nekadar bazý Hintliler, Hristiyan oldu iseler de, bunlarýn sayýlan, iki büyük gurubu teþkil eden Müslüman ve Hindular kadar deðildi. Ayrýca Ýslâm ve Hinduizm´in karýþýmý þeklinde meydana çýkan «Sýkh» dinine mensup olanlar da mevcuttu.

Avrupa kültürü, müslüman olan bu insanlarýn kalblerine girmeye baþladý. Zaten bunlarýn bazýlarýnýn kafalarýnda Hinduizm´in kaÝýritüan mevcuttu. Bazýlarý ise, hernekadar Ýslâm´ý kabul etmiþlerse de, bunlar tam bir teslimiyetle Ýslâm´a boyun eðmiþ kimseler deðillerdi. Bunlar, Allah Tealâ´nýn, Kur´an-ý Kerim´de bizlere bildirdiði þu bedevi Araplara benziyorlardý: «Bedeviler, «iman ettik» derler. Sen onlara þöyle de: Hayýr, iman etmediniz. Siz ancak «müslüman olduk» deyin. Çünkü iman, henüz kalbinize girmemiþtir.»[4]

Ýslâmi esaslar, kalblerine tam olarak yerleþmemiþ olan bu zayýf imanlý müslümanlann kalblerinde, Hristiyanlýkla kanþýk olan Avrupa kültür ve medeniyeti büyük bir yer iþgal etmeye baþladý.

Avrupa kültür ve medeniyetini, bu eski ülkeye götüren Ýngilizler, bu kültürün tesirinde kalan müslümanlan seçiyor, kendilerine yaklaþtýrýyor ve bunlarý müslümanlar adýna idareci seçiyorlardý. Bu gibi insanlar, o ülkelerde müslümanlan temsil ediyorlardý.

Ýþte bu sebeble, Hindistanda bir kýsým sapýk guruplar ortaya çýktý.Sayýda az olmalarýna raðmen, bu guruplarýn en güçlüsü ve en çok faaliyette bulunaný «Kadyanîlik»tir.

Ýslâm´a maiedüen bu gurubun kurucusu Milâdî 26 Mayýs 1908 de ölen Mirza Gulam Ahmed el-Kadyanî´dir. Bu kiþi, Lahor þehrinden, yaklaþýk altmýþ mil uzakta bulunan «Çadiyan» da doðmuþ ve Ölümünde de oraya defnedilmiþtir. Mezarýnýn üstünde «Mirza Gulam Ahmed el-Mev´ud» yani, vaadedilen Mirza Gulam Ahmed, yazýlýdýr. Bunun mânasý þudur: «Þeriatý ihya edeceði ve kýyamet gününde insanlarý kabul ettireceði vaadedilen mehdi» yani, insanlarý cennetle müjdeleyen.

Gulam Ahmed, Keþmir´in yakýnýnda bulunan «Serencar» denilen yerde, velilerden biri olduðunu iddia ettiði «Yusuf Asaf» isminde birinin kabrini bulduktan sonra, Hindli müslümanlar arasýnda nüfuzunu yaymaya baþladý.

Guîam Ahmed, bu mezarýn Hz. Ýsa´ya ait olduðunu iddia etti. Ve Hz. Ýsa´nýn, baþka birisine benzetilmesi üzerine asýlmaktan kurtulduðunu ve Yahudilerden kaçarak oraya geldiðini, ölünceye kadar orada kaldýðým ve oraya defnedildiðini söyledi.

Gulam Ahmed, iddialarýný tarihi olaylarla ispata çalýþtý. Buradaki iddiasýnda, Kur´an-ý Kerim´in ifade ettiði bir gerçeði de dolayýsiyle kabullenmiþ oldu ki, o da; Yahudilerin, Hz. Ýsa´nýn göklere çýkarýlmalarýdýr. Gulam Ahmed, bu iddiasý ile Hz. isa´nýn göklere çýkaramadýðýný,, yeryüzünde oraya defnedildiðini ortaya atmýþ oluyor.

Böylece Gulam Ahmed, Allah Tealâ´nýn : «Bilakis, Aîlahý onu kendi katma yükseltti.»[5] «Seni, katýma yükseltecek benim.»[6] buyurduðu âyetlerin zahirine dayanan tslâm âlimlerinin çoðunluðuna karþý çýkmýþ oluyor. Zira bu konuda çok az sayýda âlim, Hz. Ýsa´nýn bedenen deðil, ruhen semaya çýktýðýný söylemiþtir.

Bizce Gulam Ahmed´in ilk icad ettiði görüþ : «Hz. Ýsa´nýn, bedenen deðil, ruhen göðe çýkarýldýðý, cesedinin ise yeryüzünde defnedildiði ve defnedildiði yerin de kendisi tarafýndan keþfedildiði» görüþüdür.

Guîam Ahmed, bu keþfi yaptýðýný iddia ettikten sonra, yeni bir mezhebe davet etmeye baþladý. Gulam, Hicri 14. yüzyýlýn baþýnda, dini yenileyen biri olduðunu iddia etti. Bu hususta, Resulullah´m þu hadisini delil göstermeye çalýþtý, «Þüphesiz ki, Allah bu ümmete, her yüzyýlýn baþýnda, dinini yeniden güçlendirecek birini gönderecektir.»[7]

Gulam "Ahmed, son yüzyýlýn mücscldidmin, kendisi olduðunu sanýyordu.

Gulam Ahmed, þu iddialarda bulundu:

1) Hz, Ýsa´nm kabrini o keþfetmiþtir. Bu kabri bulmasý sebebiyle, Hz. Îsa´nm ruhu ve kuvveti ona girmiþtir. Âhir zamanda çýkmasý beklenen Mehdi, kendisidir. Gulam Ahmed, Hz. Ýsa´nýn ruhu ila ve Mehdilikîe dinî yenilemektedir, onda reform yapmaktadýr. Söylediði herþey doðrudur. Kimsenin bunlarý inkâra hakký yoktur. Çünkü o, Allah´dan alarak konuþmaktadýr.

2) Gulam Ahmed, Mehdi olmakla yetinmez, ilâhýn da kendisine girdiðini iddia eder.[8]

Gulam´in bu iddiasý, Hz. Ýsa´nýn gücünün kendisine girdiði iddiasý ile bir paralellik içindedir. Gulam bu düþünceyi Hristiyanlarýn inancýndan almýþtýr. Bugünkü Hristiyanlar, insanlýkla ilahlýðýn, Hz. îsa´-da birleþtiðine inanýrlar.

3) Gulam, göstermiþ olduðu mucizelerin, görüþlerini ispat ettiðini iddia etmiþtir. Hicri 1312, Milâdi 1894 de hem güneþ hem de ay tutulmuþtu. Gulam Ahmed, ay ve güneþin kendisi tarafýndan ve yine kendisi için tutulduklarýný ve bu tutulmalarýn, kendisinin iddia ve peygamberliðim ispat eden mucizeler olduðunu iddia etti.

Gulam´ýn bir kitabýnda þu ifadeler vardýr: «Onun için aydýnlatan ay tutuldu. Benim için ise, aydýnlatan ay ve güneþ tutuldu.» Gulam´a tâbi olan bazý taraftarlarý bu metni þöyle izah ettiler: Mânâ açýktýr. Sadece ayýn tutulmasý Hz. Muhainmed´in doðruluðuna delil olur da, hem ayýn hem de güneþin tutulmasýndan sonra benim doðruluðum nasýl inkâr edilebilir?[9]

4) Gulam Ahmed, Allah tarafýndan gönderilen bir peygamber olduðunu iddia eder. Kendisinin peygamber oluþunun, Hz. Muhammed (S.A.V.)´in «son peygamber» oluþuyla çeliþmediðini söyler. Çünkü Gulam, «Peygamberlerin Sonuncusu» mânâsýna olan «Hâtemunnebiyyîn» ifadesini þu þekilde yorumlar: «Ondan sonra gelen her peygamber, onun mührü ve kabul etmesiyle gelir. Ve onun þeriatýný diriltir ve yeniler.»

Gulam Ahmed, «Hakikatül Vahy» adlý kitabýnda þöyle der: «O, (Hz. Muhammed (S.A.V.), peygamberlerin hatemîdir.. Yani", mühür sahibi, sadece odur. Herhangi bir kimseye vahiy, ancak onun mühürü sayesinde nasibolur, Rab´le konuþma ve Rabbe muhatap olma kapýsý, onun ümmetinin önünde kýyamete kadar kapanmayacaktýr. Bugün mührün sahibi sadece O´dur. Muhammed (S.A.V.) ümmetinden baþkasýna nasibolmayacak olan peygamberliði, sadece onun mührü kazandýrýr.»[10]

Gulam, «Talim» adlý kitabýnda da, þunlarý söyler: «înanç bakýmýndan, Allah´ýn sizlerden istediði þeyler; Allah´ýn birliðine, Muhammed´in, Allah´ýn peygamberi ve peygamberlerin sonuncusu ve en üstünü olduðuna, ondan sonra peygamber gelmeyeceðine ve ancak ona tâbi olmak suretiyle Muhammedlik kisvesini giyenin, ondan sonra peygamber olabileceðine inanmanýzdýr. Çünkü hizmetçi, hizmet edilene ters davranmýþ olmaz. Asýldan meydana gelen fer´, asýldan ayrýlmýþ sayýlmaz.[11]

Gulam, diðer bir yazýsýnda þöylo der: «Eðer Muhammed ümmetinden olmasaydým ve O´nun yolunda yürürneseydim, yaptýðým iyi ameller dünyadaki bütün daðlarýn aðýrlýðýnda da olsa, yine de Allah ile konuþma þerefine eriþemezdim. Çünkü, Hz. Huhammed´in peygamberliðinin haricindeki bütün peygamberlikler kesilmiþtir. Hz. Muhammed (S.A.V,)´den sonra, artýk þeriat getiren bir peygamber gelmeyecektir. Fakat, þeriat getirmeyen peygamberin gelmesi mümkündür. Ancak herþeyden önce, böyle bir kiþinin, Muhammed (S.A.V.)´in ümmetinden olmasý gerekmektedir.»[12]

Görüldüðü gibi Gulam, bu sözlerinde, peygamber olduðunu, ay ve güneþin tutulmalarýnýn, bunun mucizesi olduðunu, kendisinin, bunlarýn tutulacaðýný önceden haber verdiðini «Hatemül enbiya» sözünün, kendisinin peygamber olmasýyla çeliþmediðini iddia ediyor. Çünkü o, «Hatem» kelimesini «son» manâsýnda almýyor. «Ondan sonra gelecek peygamberlerin, ancak onun mührüyle gelebilecekleri, yani, onun þeriatýný ayakta tutmak þartýyla gelebilecekleri» mânâsýnda yorumluyor.

Gulam´ýn davet ettiði mezhebin zamanla deðiþtiði anlaþýlýyor. Gulam, önce Hz. îsa´nm ruhunun kendisine intikal ettiðini ve Allah´ýn, kendisine girdiðini iddia ederken, daha sonra Hz. Muhammed´in peygamberliðinin gölgesi altýnda peygamberlik iddiasýyla yetinmiþtir. Mucizeleri ise, anlattýðýmýz hususlardýr. Bu hususlar, ay ve güneþin tutulmasýdýr. Bugün artýk astronomi çok ilerlemiþtir. Rasathanelerde çalýþan bilginlerin, aylar öncesinden güneþ ve ayýn tutulacaðýný haber verdiklerini görmekteyiz. Onun devrinde de maddi ilimler, ileri durumdaydý. Verdiði haberlerin doðru çýktýðý kabul edilse dahi, bunlarda mucizelik sýfatý yoktur. Çünkü, mucize demek ?karþý çýkanlarý susturan olay» demektir. Burada, baþkalarýnýn âciz kalmasý söz konusu olmadýðý için, mucize de söz konusu deðildir.

Bütün bunlardan þu neticeye varýrýz: Kadyaniîik mezhebinin kurucusunun son dönemlerindeki iddialarý þunlardý: Gulam Ahrned peygamberdir. Allah ile konuþur. Hz, Muhammed´in þeriatýný izah eder, onu yeniler ve onunla amel eder. Kendi inancýna göre; Hicrî 14. yüzyýlýn baþýnda, bu reformu yapmak için gönderilmiþtir.

Gulam Ahmed´in, yorum ve izahlarýndan.bazýlarý þunlardýr:

1) Kur´an-ý Kerim´in övdüðü dinlere sahibolanlar, günümüzdeki dinlere sahibolanlardýr. Kur´an-ý Kerim, Yahudiliði ve Hristiyanlýðý iyi olarak zikretmiþtir. Bugün, Yahudi veya Hristiyan admý taþýyanlar da, bu sýfata dahildir.

Gulam Ahmed, bu noktadan hareket ederek, Ýngiliz yanlýsý olmuþ ve Ýngilizlerin, Hindistanda iyilikleri bulunduðunu, Islâmýn, bunlara itaat etmeyi emrettiðini iddia etmiþür.

Gulam, þöyle der: «Ýnsanlara defalarca açýkladýðým inancým þudur : îslam, iki temel esasa dayalýdýr. Birincisi; Allah Tealâ´ya itaat etmemizdir. Ýkincisi ise; güvenliði saðlayan, canlarýmýzý, mütecavizlerden koruyan hükümetlere karþý çýkmamamýzdýr. Bu hükümet, þu anda burda bulunan Ýngiliz hükümeti olsa dahi...»

Gulam, baþka bir yazýsýnda da þöyle der: Müminlerin kendilerini deðiþtirmedikçe, bunlara karþý nankörlük etmeleri haramdýr. Herhangi bir mümin erkek veya kadýnýn ýrzýný ve malýný koruyan, ailesini ve çocuklarýný himaye eden, iyilikte bulunmayý yaygýnlaþtýran, üzüntüleri gideren ve iyilikler icadeden bir hükümdara karþý isyan etme­si asla doðru olamaz. Ey fetva isteyenler! Fetva alýn. llimsiz fetva veren âlimlerin görüþlerini kabul etmeyin. Onlar sapýyor ve saptýrýyorlar.»[13]

2) Gulam Ahmed, gayesi sona erdiði için, cihadýn kalktýðýný, din hususunda fitne kalmadýðýna göre, cihada da lüzum kalmadýðýný iddia eder. Kendisinin bir savaþçý veya savaþa davet eden olmadýðým beyan eder ve söyle der: «Ben kendimi, insanlarýn, Kureyþ kabilesinir

Haþimi kolundan ve Fatýme´nin oðullarýndan gelmesini bekledikleri, kan döken ve yeryüzünü kanla dolduracak olan bir mehdi saymýyorum. Bu husustaki hadislerin doðruluðunu da kabul etmiyorum. Bu hadisler, uydurma hadis yýðýnýndan baþka birþey deðildir.

Evet, ben kendimin, Hz. Ýsa gibi mütevazý bir hayatla yaþayan ve geleceði vaad edilen Ýsa olduðunu iddia ediyorum. Ben, savaþmaktan ve savaþtan uzaðým. Azamet sahibi olan Allah´ýn yüzünden perdeyi sulh ve okþama yoluyla açaným. Bu yüz, birçok ümmete kapalý kalmýþtýr. Benim prensiplerim, inancým ve talimatlarým, savaþma ve sal­dýrma damgasý taþýmamaktadýr. Þuna kesin kanaatim var ki, bana tâbi olanlarýn sayýsý arttýkça, var olduðu zannedilen cihadýn devam ettiðini söyleyenler azalacaktýr. Çünkü bana, Ýsa ve Mehdi olarak iman etmek, cih´adý terketmek demektir.»[14]

Gulam, baþka bir sözünde de þöyle der: «Bugün kâfirlerden kim, dine davet edene karþý kýlýç çekiyor? müslümanlarý dininden alýkoyuyor? Kim, müslümanlann, camilerde okunan ezanlarýna engel oluyor?

Eðer Ýsa, güvenliðin hakim olduðu bu gibi günlerde ortaya çýkar da bu güvenliði hafife alýr ve sebepsiz olarak, sadece din için kýlýca baþvurursa, Allah´a yemin ederim ki, böyle biri yalancý ve düzenbazýn ta kendisidir. O, doðru söyleyen Ýsa olamaz asla. Kýlýç ve deðnek kalblere iman sokamaz. Sahih-i Buhari´de, geleceði vaadedilen Ýsa´­nýn sýfatlarýný belirleyen þu hadis mevcuttur:«O, savaþý býrakacaktýr.»[15] Yani; «Vaadolunan Ýsa, savaþmak için gönderilmemiþtir.» demektir.

Bu mesele hayreti muciptir, çünkü sizler bir yandan «Kur´an-ý Kerim´den sonra en doðru kitap Buhari´dir.» dersiniz, diðer yandan, Buhari ile açýkça çeliþen kitaplardaki hadisleri kabul edersiniz. Halbuki, buna benzeyen binlerce kitabý kabul etmemeniz gerekirdi. Çünkü bunlar sadece Buhariye deðil, Kur´an-ý Kerim´e bile açýkça ters düþmektedir.»[16]

3) Gulam Ahmed, kendisine tâbi olmayan müslümanlarýn, onu yalanlamadýkça ve kâfir saymadýkça, kâfir olmayacaklarýný, þayet onu yalanlar vo kâfir olduðunu ilân ederlerse, kendilerinin de kâfir olacaklarým söyler.

Gulaný Ahmed, kendi görüþleri karþýsýnda insanlarý üç gurupta mütalâa eder.

a) Söylediklerine inanan ve kendisine tâbi olanlar. Gulaný´a göre, üstün derecelere ulaþanlar, iþte bu zümreden olanlardýr.

b) Kendisini yalanladýklarý ve kendisine kâfir deyip demedikleri belli olmayanlar.

Gulam, bunlar hakkýnda þöyle der: «Anlatýlmasý gereken bir hususta þudur: Yalanlayanlarýn kâfirliðine hüküm vermek, þeriat getiren peygamberlerin iþidir. Bu gibi peygamberlerden olmayan ve kendilerine ilham gelen veya peygamberlerin sözlerini nakleden zatlarýn dereceleri ve Allah katýndaki mevkileri ne kadar yüce olursa olsun, Allah Teaîâ onlara, ne kadar kendisi ile konuþma lütfunda bulunursa bulunsun, bunlarý inkâr etmek, kimseyi kâfirliðe götürmez. Fakat bu, Allah´a yakýn olan kullarý yalanlayan insan, bedbaht bir insandýr. (, ünkü inkârý sebebiyle gittikçe kalbi katýlaþýr, nihayet göðsündeki iman nurunu kaybeder.[17]

c) Gulam Ahmed´in kâfir olduðunu ilân edenler ve onu yalanlayanlar. Gulam, bu tür insanlarýn kâfir olacaklarýna hüküm veriyor ve þunlarý söylüyor:. «Þüphesiz ki, ben, hak ve doðruluktan sapan herkesi murdar ve pis kabul ederim. Fakat ben, kelime-i þahadet getiren herhangi bir insana, benim kâfir olduðumu söylemedikçe, beni yalanlamadýkça, dolayýsiyle bizzat kendisi kâfirliðe düþmedikçe kâfir demem.» Görüldüðü gibi bu davranýþta, sürekli, olarak karþý taraf, harekete geçmiþtir. Onlar, bana kâfir dediler. Bu hususta aleyhime fetva verdiler. Onlar, beni kâfir sayarak kendileri kâfir olmuþlardýr. Resulullah´m fetvasý bunu gerektirmektedir. Onlar, benim sözümle kâfir olmuyorlar, bizzat kendileri, Resulullah´m fetvasýnýn þümulürc girerek-kâfir oluyorlar.»[18]

Gulam Ahmed, bu nedenle taraftarlarýna, kendisini yalanlayanlarýn veya «kâfir- diyenlerin cenaze namazlarýný kýlmalarýný yasaklýyor ve 1902 yýlýnda kendisine sorulan bir soruya þu cevabý veriyordu : «Açýkça bize küfredenin ve bizim kâfirliðimizi ilân edenin, dola-yýsiyîe bizi yalanlayanlarýn en katmerlisi haline gelenin cenaze namazýný kýlmak, elbette doðru olamaz. Buna mukabil, durumu açýkhða kavuþrnayanýn cenaze namazýný kýlmakta bir sakýnca yoktur. Çünkü cenaze namazý aslýnda duadan ibarettir. Fakat her halükârda bundan uzak kalmak daha iyidir.» .

Yani; Gulam´a iman ettiðini bildirmeyeni ti cenaze namazým kýlmamak daha evladýr.

ç) Kadyaniler, Gulam Âhmed´in peygamberliðine iman etmeyen erkeklerle, Kadyanî olan kadýnlarýn evlenmelerinin caiz olmadýðý görüþündedirler. Ancak, Kadyanî olan erkeklerin, Gulam´m peygamberliðine inanmayan kadýnlarla evlenmesine cevaz verirler.

Kadyaniler, bu davranýþlarýyla, Kadyanî olmayanlara, ehl-i kitap muamelesi yaparlar. Bu da onlarýn, kendilerinden olmayanlarý müslüman saymadýklarýný gösterir. Çünkü, müslüman saysa idiler, Kadyanî olan kadýnlarýn, kendilerine muhalif olanlarla evlenmelerim ya-

saklamazlardý.

Gulam Ahmed´e tâbi olanlardan birisi bu hususta þöyle diyor: «Mezhep veya din farklýlýðý, iki eþden birini murdar kýlmaz. Eðer bu tür bir farklýlýk, eþlerden birini murdar kýlacak olsaydý, Ýslâm dini, müslüman bir erkeðin, kitap ehli bir kadýnla evlenmesine müsaade etmezdi. Ýslâmýn, müslüman bir erkeðin Hristiyan veya Yahudi bir kadýnla evlenmesine müsaade edip, müslüman bir kadýnýn, bunlarla evlenmesine müsaade etmemesi, din veya mezhep farklýlýðýnýn, eþlerden birini pis (murdar) saymayacaðýna bir delildir. Aslýnda kadýn, yaratýlýþý itibariyle zayýftýr. Bu sebeple, kocasýnýn zora veya benzeri yollara baþvurmasý halinde kadýnýn tesir altýnda kalacaðýndan korkulur. Bunu herhangi bir akýl sahibi inkâr edemez.»[19]

Evet, Gulam Âhmed´in, üzerinde karar kýldýðý görüþleri iþte bunlardýr. Ölürken dahi, ayni görüþler üzerinde ýsrar ederek ölmüþ tür. Gulam Ahmed, 26 Mayýs 1908 de ölümünden önce, ´Ahmediye cemaatinin sevk ve idaresinin, cemaatin bütünü arasýndan seçilecek bir meclise ait olacaðýný, bu meclisin de kendi arasýndan halifesini seçeceðini ve halifenin, dinî reis olacaðým vasiyyet etmiþtir.

Gulam´in ilk halifesi, «Mevla Nureddin» dir. Bu zat, Gulam´m Aalimatlarýný muhafaza etmiþ, cemaat da bu hususta kendisine yardýmcý olmuþtur. Ahmediye cemaatý, emsali görülmemiþ çalýþma! anyla temayüz etmiþ bir cemaattir. Üyelerinin çoðu, geniþ bir kültüre sahiptir. Eðer bu cemaat, Ýslâm için çalýþacak olsaydý, ona büyük hizmetleri olurdu. Ne yazýk ki; inançlarý bâtýl, davranýþlarý sakattý.

Bir ara, Ahmediye fýrkasýný icadeden ailenin dýþýndan birisi bu cemaate halife seçilmiþ ise de, cemaat içinden bazý guruplar, Gulam Ahmed´in soyundan yeni bir Mehdi´nin geleceðine inanmaya devaný etmiþ, daha sonra da bu inanç, bütün cemaata hakim olmuþtur.

Âcaba bu cemaat, Gulam Ahmed´in býraktýðý gibi devam etmiþ midir? Yoksa deðiþiklikler olmuþ mudur? Bunlarýn içinden, Gulam´ýn peygamber olmadýðýný, onun, sadece kendisine ilham gelen ve hadis nakleden biri olduðunu söyleyen bir topluluk çýkmýþtýr. Gulam´m kendi eserlerinde de, kendisine ilham gelen biri olduðunu ifade eden cümleler mevcuttur.

Buna raðmen, Gulam´ýn cemaati, Gulam´m, kendisine vahiy gelen bir peygamber olduðuna inanmakta, peygamberlere verilen sýfatlarý ona da vermekte ve ismi anýldýðý zaman ona «aleyhisselam» demektedir. Bu cemaat, Gulam´m, peygamberliðini ispat eden bir kýsým mucizelerin bulunduðuna da inanmaktadýr.

Cihad konusunda da Kadyanilerden bazýlarý, hükmü sona eren cihaddan maksadýn, kendini savunma þeklindeki cfhad olmayýp, saldýrý mahiyetindeki savaþ olduðunu söylemiþlerdir.

Bu yorum þekli pek mahzurlu deðildir. Buna raðmen, Isîâmi savaþlarýn, savunma mahiyetinde olduðunu ve bazan savunmanýn da hücuma dönüþebileceðini belirtmemiz .gerekir.

Kadyanîliðin diðer prensipleri üzerinde bu cemaatin herhangi bir ihtilafý görülmemiþ, sadece Ýngiliz yanlýsý olanlarýn, Ýngiltere´nin, Hindistan´daki fonksiyonunun zayýflamasý sebebiyle zayýfladýklarý görülmüþtür.

Ýþte, kitaplarýnda açýklandýðý üzere, Kadyanîlik, bundan ibarettir. Biz bu mezhebi olduðu gibi anlatmaya, herhangi birþey ilâve etmemeye ve onlarýn düþündükleri gibi tasavvur etmeye çalýþtýk.

Bizim, dinler ve mezhepler hususunda yazmýþ olduðumuz kitaplardaki davranýþýmýz böyledir. Biz, çeþitli din ve mezhepleri objektif bir þekilde aktarmaya çalýþtýk.

Üzerinde durulmasý gereken bir hususta þudur: Kadyanilik, Ýslâmi bir fýrka sayýlýr mý, sayýlmaz mý? Þüphesiz ki bu fýrka. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) döneminden bugüne kadar, müslümanlann, üzerinde ittifak ettikleri bazý meselelerde onlara muhalefet etmiþtir. Meselâ; Peygamber Efendimiz (S.A.V.)´in peygamberlerin sonuncusu olduðu muhakkaktýr. Nitekim bizzat Peygamberimiz, kendisinden sonra peygamber gelmeyeceðini bildirmiþtir.

Diðer yandan Kadyanilerin lideri, çok garip görüþler ortaya atmýþtýr. Meselâ; o, kendisinin, Hz. Ýsa olduðunu veya Hz. Ýsa´nýn ruhunun, kendisine girdiðini iddia etmiþtir. Kadyanüerin liderinin pey gamberlik ididasý veya Hz. Ýsa´nýn, kendisine girdiðini zannetmesi, delilsiz iddiadan baþka birþey deðildir.

Bu liderin dayandýðý ve mucize olduðunu iddia ettiði en büyük delil, ay ve güneþin tutulacaðýný daha önceden haber vermesidir. Halbuki bu bilgileri, astronomi ve meteoroloji bilginleri de rahatlýkla haber verebilmektedirler. Ve bu gibi olaylar her zaman tekrar etmektedir.

Bu itibarla Kadyanilerin iddiasý peygamberlik deðil, bir kâhinliktir. Çünkü bu bir, bilgi ve sezgi meselesidir. aKldý ki; Kadyanilerin lideri bu ilimlerin ileri olduðu bir dönemde bunlardan haberler vermiþtir. Çünkü bu kiþi, geçen asnn sonlarý ile, bu asrýn baþlarýnda yaþamýþtýr.

Kýsaca, Kadyani liderinin söyledikleri, bir kýsým delilsiz iddialardan ibarettir. Delilleri bulunan kesin meselelere ters düþmektedir. Bu itibarla, bu gibi iddialar, sahibini Ýslâmdan çlkanr. Çünkü Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bizleri; gecesi, gündüzü kadar aydýnlýk olan bir yol üzerinde býrakmýþtýr.

Gulam Ahmed, «Þüphesiz ki, Allah bu ümmete her yüzyýlýn baþýnda, dinini yemden güçlendirecek birini gönderecektir.»[20] hadisine dayandýðýný söylese bile, kendisinden önce gelen müctehidierden hiçbiri, peygamberlik iddiasýnda bulunmamýþ ve bunlarýn peygamberliklerini ortaya koyacak herhangi bir mucize söz konusu olmamýþtýr.

O halde, bunlarýn arasýndan Gulam Ahmed´e ne oluyor da, kendisini bunlarýn üzerinde görüyor? Ve istisna teþkil ettiðini iddia ediyor?

Þurasý bir gerçektir ki, Gulam Ahmet, Þiilerin imamlarýna yaklaþmaktadýr. Çünkü Þiiler, imamlarýnýn masum olduklarýný, kendilerine ilham geldiðini- ve mucizelere sahibolduklarým iddia ederler. ´Ancak Þiiler, imamlarýna vahiy geldiðini ve imamlarýnýn, Allah ile konuþtuklarýný iddia etmezler.

Netice olarak, Gulam Ahmed´in talimatlarý tamamen Ýslâm dýþýdýr.

Ey Allah´ým! Sen, müslümanlan birleþtir. Allah´ý birleyenlerin sözlerini bir eyle. Onlan hikmetli, þerefli ve hakka uygun davranmaya muvaffak kýl!

Ey merhametlilerin merhametlisi Allah´ým !..[21]







--------------------------------------------------------------------------------

[1] Gazneü Mahmut, Türk asýllý olup, Afganistan ve Pencap´ia yaþayan Gaznevî ailesindenâir. Gazne, Afganistan´da bir þehrin adýdýr. Gazneliler devletinin en meþhur kralý 989 da iradeyi ele alan Mühammed el-Gasnevî´dir.

[2] Buda tarafýndan kurulan dindir. Bu din herþeye hakim olan bir Tann kavramýna dayanmaz, tasanýn hayattaki izdýraplardan kurtulabilmesi Ýçin, bütün arzulardan sýyrýlmasý, onu tamamen öldürebilmesi esas alýnmaktadýr.

[3] Sosyal hayatta sýnýf (kast) esasýný getiren bir sistemdir. Her þeye hakim olan, Din adamý sýnýfýný teþkil eden Brahmanlardýr. Brabmanîar en Üst sýnýfý meydana getirirler. Onlar olmadan ayin icra edilemez. Onlar herþeyin hakimi durumundadýrlar.

[4] Hucurat suresi, âyet; 14

[5] Nisa suresi, âyet; 158

[6] Al-i îmran suresi, âyet; 55

[7] Ebu Davud, Kitab el-Melahim, bab; 1

Not : Bu had?, hakkýnda Ebýi Davud þunlarý söyler : «Bunu, Abdurrahman b. Þürey1 el-îskenderani rivayet etmiþtir. Bu sebeple «Þerahil» ismindeki âlim, bu hadîse kesin olarak güvenmemiþtir.

[8] El-Akide ve Eþ-Þerîa; sh. 260

[9] Er-Reddu alâ Kitabî el-Meseleti el-Kadyaniyye, sh; 121

[10] Hakikatül vahy, sh. 27

[11] Et-Talim, sh; 15

[12] Et-Tecelliyat el-îlahiyye, sh; 24

[13] Et-Tebið, sh; 42

[14] Teblið er-Rîsale, sh; 17

[15] Hadîsin, Buhari´deki asýl metni þöyledir: «Nefsim, kudret elinde olan Allah´a yemin ederim ki, size, adaletli bir hakem olarak Meryem oðlu isa´nýn ineceði, haçý kýracaðý, domuzu öldüreceði ve haracý kaldýracaðý yakýndýr. Mal artacak, kimse ona tenezzül etmeyecektir.» Buharî, Kitab, el-Büyu, bab; 102; Gulam Ahmed´in, «Haracý kaldýracaðý» ifadesini «savaþý býrakacaðý» þeklinde yorumladýðý anlaþýlmaktadýr.

[16] Tiryak el-Kulûb, sh; 16-17

[17] Tiryak el-Kulüb, sh; 130

[18] Tiryak el-Kulüb, sh; 130

[19] Er-Reddu, alâ Kitab el-mes´eletil Kadyaniyye sh; 39. Münir el-Hamsî el-Hüseyin´in telifi.

[20] Ebu Davud Kitab, el-Melahim, bab; 1

[21] Ýslamda Siyasî Ve Ýtikadî Mezhepler Tarihî Prof. Muhammed Ebu Zehra, Hisar Yayýnevi: 1/273-283.


radyobeyan