Budizm By: neslinur Date: 27 Aralýk 2009, 09:08:46
Budizm
Budizm ´in kurucusu Buda (Guatama, Gotama) ( MÖ.563 - 483 ) Kuzey Hindistan ´da Lumbini koruluðunda doðmuþ bir filozoftur. Buda aydýnlanmýþ anlamýna gelir. Budizm ´ in en güçlü yayýlma dönemi Hint Hükümdarlarýndan Aþoka (MÖ. 273 - 236) zamanýna rastlar. Aþoka zamanýnda Budizm ´ Hindistan, Seylan,Suriye,Mýsýr,Makedonya ve Yunanistan ´a kadar yayýlmýþtýr. Aþoka ´dan sonrada yeni Krallar Budizm ´e girmiþ yayýlmasýný saðlamýþ hatta Çin,Moðolistan ve Japonya ´nýn ileri gelen devlet adamlarýnýn Budizm ´e hizmet etmesini saðlamýþlardýr.
Budizm ´ MS 1.yy Türkistan , 4. yy da Kore , 6.yy da Japonya ve 7.yy da ise Tibet ´te yayýlmaya baþlamýþtýr. Günümüzde Güney,Doðu;Güneybatý ve Orta Asya ´da çok sayýda taraftarý olan Budizm ´ Avrupa ve Amerika ´da da yayýlmaya ve taraftar bulmaya baþlamýþtýr
Budizm ´de inanç ve ibadet
Budizm ´de inancýn temeli Buda ´ya sýðýnýrým, Dhamma ´ya (dine,doktrine) sýðýnýrým, Sangha ´ya sýðýnýrým (Rahipler Cemaati,dünyanýn en eski bekar rahipler topluluðu)? cümlesi oluþturur.Bunlardan birini inkar eden kiþi budist sayýlmaz ve Budizm ´e girmek için yukarýdaki cümleyi söylemek gerekir. Sangha ´ya giren rahip ve rahibeler evlenemezler.
Budizm ´ de mabetlere Vihara denir. Budistler Karma- Ruhgöçü ´ne inanýrlar. Vihara da ayda 2 kez bir araya gelen rahipler yaptýklarý hatalarý itiraf ederek benliklerini öldürürler. Bazý dinlerde olduðu gibi Budizm ´de de bir kurtarýcý bekleme inancý vardýr. Kurtarýcýnýn isma Metteya veya Maitreye ´ dir. inançlarýna göre Metteya tüm dünyayý düzeltmek olarak gelecek ve Buda ´ nýn tamamlayamadýðý dini tamamlayacaktýr.
ibadet Stupa denilen mabetlerde yapýlýr. Stupalar helezoni yapýda inþa edilmiþtir. ibadet için Stupaya giren Budist önce Buda ´nýn heykeline saygý gösterisi yapar; O ´na çiçek ve tütsü sunar, Budistler kendi evlerinde de bir köþede koruduklarý Buda heykeline tazimde bulunarak,ibadet ederler. ibadetlerinde kliþeleþmiþ dua ve söz yoktur.
Budizm ´in kutsal ziyaret yerleri ;
Budanýn doðum yeri( Lumbin)
Aydýnlanma yeri (Bodhi Gaya)
Buda ´ nýn ilk vaaz verdiði geyik parký (Sarnarth ´da)
Buda ´nýn öldüðü Uttar_Prades þehri,
Ganj nehri
Kutsal Kitaplarý
Budistler Buda ´nýn vaazlarýnýn Pali - Kanon adlý bir kitapta toplandýðýna ve 400 yýl kadar sözlü olarak nesilden nesile aktarýldýðýna inanýrlar. Budizm ´in kutsal kitabý üç sepet anlamýna gelen Tripitaka veya Tipitaka ´dýr.Tripitaka da;
Vinaya Pitaka
Sutta Pitaka
Abhidhamma adlý bölümler bulunur.
Bu kitaplarda rahip ve rahibelerle ilgili kurallar, ayin usulleri, beslenme,giyinme, Buda ´nýn hayatý,konuþmalarý,vaazlarýn yorumu,Budizm ´ felsefesi vb ayrýntýlý bir þekilde anlatýlýr.
Budizm ´de Mezhepler
Budizm ´ baþlýca iki büyük mezhebe ayrýlýr: 1- Hianayana , 2- Mahayana
1 - Hinayana (Küçük Araba)
Kiþinin kendisini kurtarmasýný esas aldýðý için böyle isimlendirilmiþtir. Bu mezhep Seylan ve Güney Asya ´da yayýlmýþtýr. Mensuplarý saf Budizm ´e yani Budanýn asýl telkinlerine kendilerinin muhatap olduklarýný iddia ederek Mahayana koluna baðlý olanlarý sapkýnlýkla suçlarlar
2 - Mahayana ( Büyük Araba)
Toplumu bir bütün halinde ele alarak herkesin kurtuluþa ermesini amaç edinmiþlerdir. Onlara göre Budizm ´, herkese cevap vermeli, herkesin ihtiyaçlarýný gidermeli, doktrinleri basitleþtirerek halkýn anlayacaðý bir seviyeye getirilmelidir. Budizm ´in bu kolu baþka din ve doktrinlerden yararlanmakta sakýnca görmez. Bu mezhebe göre Nirvanayý gerçekleþtiren herkes Buda unvanýný alýr. Ve ihtiraslarýnýn esiri olarak dünya zevklerinin arkasýndan koþmaz. Mahayana mensuplarý,hata yapabilirim diye faaliyetleri askýya almanýn karþýsýndadýr. Bu yüzden piþmanlýk duymaya lüzum yoktur derler Mahayana ´ya baðlý kiþi kendini kurtuluþa hazýrlayabilmek için þü hususlara dikkat etmek zorundadýr:
Cömertlik
Olgun manada bilgelik
Budizm ´in ahlak kurallarýna baðlýlýk
Meditasyon
Karþýlaþtýðý olumsuzluklara sabýr göstermek
Hiç usanmadan sürekli bir gayret içinde olmak
Bu sayýlan özellikleriyle Mayayana Budizm ´i dünyanýn bir çok bölgesinde yayýlma imkaný bulmuþ,adeta misyonerli bir hüviyet kazanmýþtýr
BUDA VE ÖÐRETiSi
Buda ´nýn öðretisinin baslýca özelliði; Buda ´nýn aydýnlanma sonucu bulmuþ olduðu gerçekleri birer dogma olarak sunacak yerde aydýnlanma yöntemini öðretmeyi ve böylelikle yöntemi öðrenen kimselerin kendi çabalarýyla bu gerçekleri kendilerinin bulup yasantýsal deneyimle doðrulamalarýný öngörmesi, Budalýk yolunu herkese açýk tutmasýdýr. Buda ´nýn yasadýðý dönemde Budizm ´ bir din, Buda da bir peygamber deðildi.
Þimdiye dek her geliþ gidiþsimde, içinde hapis olduðum, Duyularla duvaklan mis bu evin, Yapýcýsýný aradým durdum. Ey yapýcý! Simdi seni buldum. Bir daha bana ev yapmayacaksýn, Bütün kiriþlerin kirildi, payandalarýn çöktü. içimde Nirvana ´nýn suskunluðundan baþka bir þey kalmadý Tutkularýn, isteklerin biçimlediði yanýlgýdan kurtardým kendimi.
Öðretide 4 temel gerçek vardýr: Yaþamda ýstýrap vardýr; ýstýrabýn bir nedeni vardýr; bu neden yok edilirse ýstýrapta yok edilmiþ olur; bu nedeni yok etmeyi saðlayan bir yol, bir yöntem vardýr.
1.Istýrap (DUKKHA) ve Yaþamýn 3 özelliði
Dört okyanusun suyu mu daha çoktur, yoksa sizlerin inleye sýzlaya sürdürdüðünüz bu yolculukta sevdiðiniz istediðiniz þeyleri elde edememek, sevmediðiniz istemediðiniz þeylerden kaçýnamamak, istediðiniz þeylerin istediðiniz gibi olmamasý, istemediðiniz þeylerin istemediðiniz biçimde olmasý yüzünden akýttýðýnýz göz yaþlarý mi daha çoktur? Ananýzý, babanýzý yitirmek, kardeþlerinizi, kýzýnýzý yitirmek, malinizi, mülkünüzü yitirmek... Bu uzun yolculukta tüm bunlara katlandýnýz ve dört okyanusun suyundan daha çok göz yaþý akýttýnýz.
Buda ýstýrap için dukkha sözcüðünü kullanýyordu. Anlamý; ýstýrap, üzüntü, tasa, keder, maddesel veya ruhsal saðlýksýzlýk, uyumsuzluk, tedirginlik, doyumsuzluk, yetersizlik, sürtüþme, çeliþki yani olumsuz ruh durumlarý... Buda ´nýn gözlerimizi açmaya çalýþtýðý gerçek daha çok ýstýraptan korunmak, kurtulmak için izlediðimiz tutumdaki yanlýþlarýmýz, yanýlgýlarýmýz. Herkes yaþamda Istýrabýn olduðunu biliyor, ama yaþamda Tatlý anlar, hoþ ve zevkli olan þeyler olduðunu, haz ve zevkin ýstýrabý dengeleyebileceðini düþünüp bu anlarýn beklentisi içinde ýstýraba katlanabiliyor. Buda ´ya göre yanýlgý iþte burada. Buda kaynaðý dýþýmýzda olan þeylerden elde ettiðimiz haz ve zevkin ýstýrabýn asil nedeni olduðunu göstermeye çalýþýyordu. Yanýlgýnýn dünyanýn bu geçiciliðine gözlerimizi kapamak, geçici olan, kalýcý olmayan þeylere tutunmaya çalýþmaktan geldiðini, dünyayý gerçek böylesiliði, yapýsýyla görememekten kaynaklandýðýný söylüyordu. Sevdiðimiz hiç bir þey yok ki, bir gün gelip ya onlar bizden, ya biz onlardan ayrýlmayalým.
Buda yaþamý gerçek boyutlarý içinde kavrayabilmemiz için yaþamýn birbiriyle ilgili 3 özelliðinin üzerinde ýsrarla duruyordu: Dukkha - Istýrap Bir arada bütünleþmiþ, bileþmiþ, oluþmuþ hiç bir þey deðiþimden, çözülüp daðýlmaktan kurtulamaz. Yanýlgý deðiþim içinde olan, geçici olan þeylere sanki hiç deðiþmeyeceklermiþ, sanki kalýcý þeylermiþ gibi tutunmaya, sarýlmaya çabalamaktan geçiyor. Oysa elde etmek istediðimiz þeyi elde edene kadar o þey deðiþiyor, koþullar deðiþiyor, bu arada biz kendimiz de deðiþiyoruz.
Buda ´nýn amacý dünyayý ne olduðundan daha kötü ne de daha iyi göstermekti. Onu olduðu gibi iyi ve kötü yanlarýyla, kendimizi hiç bir yanýlgýya, yanýlsamaya kaptýrmadan bütünlüðü içinde gerçek böylesiliðiyle görmemizi saðlamaya çalýþýyordu. Istýrabýn dünyayý olduðu gibi içimize sindirememekten, dünyadan verebileceklerini deðil de daha çoðunu beklememizden, istememizden kaynaklandýðýný anlatma çabasý içindeydi. Kötü olan yaþam deðil, ona arsýzca yapýþmaya çabalamaktan, ondan verebileceðinden çoðunu istemekten gelen ýstýraptýr. akýp giden yasamla birlikte karþý koymadan, direnmeden akýp gitmesini öðrenmek, dönüsü olmayan bir akis içinde olduðumuzun, yaþamýn tek bir aninin bile ikinci kez yaþanmasýnýn olanaksýzlýðýný içten içe kavramak, her saniyenin tadýný bilecek biçimde yaþamýn sevinçle, kývançla, coþkuyla kucaklanmasýna yol açabilir.
Mutluluðun ertelenmesinin de, para biriktirir gibi haz ve zevk biriktirmenin de olanaksýzlýðý iyice anlaþýlabilir. Acaba yaþamda kendimize sýðýnak yapabileceðimiz Istýrabýn güçsüz kaldýðý, etkisinin azaldýðý bir yer, bir zaman var mi? Budizm ´ olduðunu savunuyor. Bu an ve burasý... Hiç bir þeyin öteki þeylerden ayrý bir kendiliði, ayrý kalýcý bir benliði olamaz. Istýrabýn asil nedenini aradýðýmýz, kökenine indiðimiz zaman hiç bir kuþkuya yer býrakmayacak biçimde karþýmýza çýkan sorumlunun, bir yandan istek ve tutkularýmýzý besleyip kýþkýrtan den Baþka birisi olmadýðýný görüyoruz. Benim güvenim Benim görevim Benim sorumluluðum Benim baþarým Benim param Benim isteklerim Benim heveslerim Benim öldükten sonra ne olacaðým? Benim öldükten sonra da var olma doyumsuzluðumdan gelen sorunlarým? Nedir bu ben?
Buda insan varlýðýnda geçici olmayan deðiþmeden kalan, dayanýklý bir öz, tözel bir nitelik olmadýðýný göstermeye çalýþýyordu. Bir gövde doðar, büyür, yaþlanýr, ölür, çözülür, sürekli deðiþim içindedir. Bir kimse kolunu, bacaðýný yitirse de ne azalýr, ne de küçülür. Öyleyse insanin gövdesinde olamaz. duygularýmýzda da olamaz. Çünkü onlar deðiþse de gene olduðu gibi kalýr. duyu organlarýmýzdan gelen algýlarýmýz da olamaz. önceki düþüncelerimiz, kararlarýmýz, eylemlerimizle biçim almýþ eðilimlerimiz de olamaz. ayýrt edici bilincimizde de olamaz. Bu beþ kümede toplanan bedensel ve ruhsal varlýðýmýz gövdemiz, duygularýmýz, duyu organlarýmýzdan gelen algýlarýmýz, önceki düþüncelerimiz, kararlarýmýz ve eylemlerimizle biçim almýþ eðilimlerimiz, karakter özelliklerimiz, ayýrt edici bilincimizin bir araya gelmiþ olmasýndan da oluþmuþ olamaz. Çünkü bunlardan hiçbirisi i içermiyorsa o zaman besinin bir araya gelmesi de beni oluþturmaz. O zaman geriye deðiþmeden kalan tek bir þey kalýyor. Ad... Ben ´e verilen özel ad.
Milanda Panha adli kitaptan: Kral Bilge Nagasena ´ya seslenmiþ: Ustam kimsin, adini söyler misin? Bana Nagasena diyorlar. Ama bu yalnýzca bir ad, adlandýrmaktan, belirtmekten Baþka þeye yaramayan, bir deyim, bir sözcük, içinde bir kimlik, bir benlik yok. Bir ad, bir lakap, bir iþaret, yalýn bir sözden Baþka bir þey deðil. Kral inanmaz ve sorular sorar. Nagasena bu saçlar midir? Hayýr büyük kral ... Duygu ve coþkular midir Nagasena? Hayýr büyük kral Nagasena kraldan arabayý tanýmlamasýný ister. Tekerlek, dingil, ok, sandýk ve kollar bir arada olunca arabadan söz edilir. Araba yalnýzca bir ad, adlandýrmaktan, belirtmekten Baþka bir ise yaramayan bir deyimden Baþka bir þey deðil. Evet kralým. Benim de saçlarým, derim, ... ad ve bedenim, duygularým, algýlarým, geçmiþ eylemlerimle biçim almýþ karakter özelliklerim, ayýrt edici bilincim bir araya gelince Nagasena adi veriliyor. Ama kimlik, benlik söz konusu olunca burada öyle bir þey yok. Nasýl arabanýn beþ bölümü bir araya gelince araba diyorlarsa, beþ katýþmaç bir araya gelince de bir kimden bir den bir özneden söz ediliyor. Buda diyor ki: Ne ben ´in, ne de ben ´e iliþkin kalýcý bir þeyin varlýðýndan söz edilebilir. Ben, ben olarak gelecekte de var olacaðým, benim sürekli deðiþmez bir benliðim var, savýnda bulunmak hatalýdýr. Ben düþüncesini yok etmeli, benlikle kurumlanmak yanýlgýsýný yenmelidir. Buda ´nýn görüsüne göre ben, insanin hem bedensel hem de ruhsal varlýðýný oluþturan bu beþ kümenin bir arada ve birlikte, sürekli bir akis, sürekli bir deðiþim içinde olusunun ortaya çýkardýðý bir görüngü, bir olgu, insani çevresinden ayrý bir varlýk olarak ayýrt etme, özerk bir biçimde hareket etme durumundan köklenen bir yanýlgý, bir yanýlsamadan Baþka bir þey deðil. ayýrt edici bilinç ise karýþýp dünyayý ben ve ben olmayan diye ikiye bölünce bu ben yanýlgýsý kendiliðinden ortaya çýkýyor. Aslýnda bilincin ayýrt etmeden, seçmeden, bölmeden bütünü kavrama olanaðý da var.
Ben ´in var olma doyumsuzluðundan kaynaklanan ve ölümün sinirini aþtýðýna inanýlan uzantýsýna verilen ad ´sa ruhtur. Budizm ´de Öz varlýk yoktur. Buda ben-ruh yanýlgýsýný sergilemek istiyor. Bir kez ben-ruh yanýlgýsý oluþtu mu bütün varlýðýmýzý sarýyor, bilincimizin özgürce çalýþma etkinliði engelleniyor, onun bitmez tükenmez istekleri nasýl yaþamý çekilmez bir hale koyuyor, sorunlarýmýz yaþamla bile sýnýrlý kalmýyor, ölümden sonrasý ile ilgili sorunlar da gündeme girdiðinden onlar da kaygý ve üzüntü konusu olmaya baþlýyor. Buda ben ´i kurtarmaya deðil, bizi ben ´den kurtarmaya çalýþýyordu. Ölümsüzlüðe eriþmek için tek bir yol olduðunu savunuyordu. Öncesizden sonsuza uzanýp giden varoluþ zincirinin içindeki yerimizi bulmak, evrensel yaþam ýrmaðýnýn içimizden aktýðýnýn, yaþam gücünün bizim burun deliklerimizde, bizim ciðerlerimizde nefes alýp verdiðinin bilincine eriþmek....
2. Nedensellik Çemberi- baðýmlýlýk ve Özgürlük- Ka
Buda ´ya göre varolan her þey nedenselliðin bir sonucu olarak vardýr, boþluktan yokluktan oluþan bir evrende nedenselliðin döngüsüne takýlan yokluk varlýða dönülür, her neden bir sonucu, her etki bir tepkiyi zorlar. Evrenin deðiþmez yasasý nedensellik (Karma) yasasýdýr. Ne baþlangýcý ne de sonu olan evrende egemen olan yalnýz doða yasalarýdýr. Buda böylelikle tanrýlarýn görevini yasalara yüklemiþ, tanrýlarý gereksizleþtirmiþti. Deðil mi ki insanin geleceðini belirleyen nedenlerin zorladýðýný sonuçlardýr, öyleyse insanin kendi eylemlerinin sonuçlarýndan kaçýp kurtulmasý olanaksýzdýr. Bir çocuðun anasýndan beklediði gibi tanrýlarýn bize sevecenlik göstermelerini, bizi baðýþlamalarýný bekleyemeyiz. Eylemlerimizin sonuçlarýndan kurtulmanýn bir yolu varsa, onu ancak kendi çabamýzla kendimiz bulmalýyýz.
On iki halkalý kapalý bir zincir olarak temsil edilen nedensellik yasasý:
1. Yanýlgý yanlýþ düþüncelere yol açýyor.
2. Bu düþünceler eðilimlere, karakter özelliklerinin biçimlenmesine ortam hazýrlýyor.
3. Buradan da bilinç oluþuyor.
4. Bilincin bentle ben olmayaný ayýrt etmesinden özne nesne ikiliði, ad ve beden ortaya çýkýyor.
5. Bundan altý duyu alaný geliþiyor.
6. Bu altý duyudan dolayý duyularla nesneler karþýlaþýyor.
7. Bu karþýlaþmadan hoþlanma, hoþlanmama gibi duygular oluþuyor.
8. Bu duygular isteklere, tutkulara dönüþüyor.
9. istekler, tutkular baðýmlýlýða, insanin isteklerinin, tutkularýnýn tutsaðý olmasýna, bireysel yaþam isteðine yol açýyor.
10. Bundan da oluþuma baðýmlýlýk ortaya çýkýyor.
11. Oluþum doðuþa
12. Doðuþsa ihtiyarlýk ve ölüme, ýstýraba, tedirginlik ve umutsuzluða yol açýyor. Buradan da gene yanýlgý çýkýyor ortaya. Buda ´nýn yanýlgýyý dizinin en baþýna koymasýnýn nedeni olasýlýkla bu döngüden tek çýkýþ yolunun bu halka olmasýyla açýklanabilir.
istekleri, tutkularý kýþkýrtan yanýlgýdýr ana yanýlgýyý besleyen de gene istekler ve tutkulardýr. Kökünü yanýlgýdan alan düþünceler, karar ve eylemlere dönüþüyor. Düþüncelerimiz kararlarýmýzý, kararlarýmýz Eylemlerimizi belirlerken, eylemlerimiz de kararlarýmýzý etkileyip zorluyor. Her düþünce sonrakileri sýnýrlýyor. Biz kez tam bir özgürlük içinde bir þey düþünmüþ olabileceðimizi varsaysak bile, ondan sonraki düþüncelerimizde ayni oranda özgür olamayacaðýmýz açýk. Giderek özgürlük alaný kýsýtlanýp daralýyor... Þu anda ne olduðumuzu belirleyen dünkü düþüncelerimizdir.
Bu gün kafamýzdan geçen düþüncelerse yarinki yaþamýmýzý biçimliyor. Yaþamýmýz
kesinlikle zihnimizin yaratýsýdýr. Budist metinler dört tür baðýmlýlýktan söz ediyorlar.
1. isteklerden, tutkulardan gelen baðýmlýlýk
2. Yanlýþ görüþler, kanýlardan kaynaklanan baðýmlýlýk
3. Erdemli bir yaþamla ve kurallara týpatýp uygun davranmakla kurtuluþa eriþilebileceðini sanmaktan gelen baðýmlýlýk
4. Sürekli ve deðiþmez bir ben ´in varlýðýna inanmaktan gelen baðýmlýlýk isteklerimizin tümüne
yakýn bir bölümü toplumun yapay olarak yarattýðý gereksiz þeyler.
Örneðin toplum bizi zeki bir adam gibi görünmeye isteklendiriyor. Çevremizde beðenilen bir kimse olmak bize nelere mal oluyor ? Bunun karþýlaþtýrmalý bir hesabini yapabilmiþ olsak, harcadýðýmýz bunca çaba, üzüntü, sýkýntýya deðmeyeceðini anlayacaktýk. Baþka insanlarýn önüne geçememek, Baþka insanlara üstün olamamaktan gelen ezikliklerin ardýnda hep ben yanýlgýsý yatýyor ama bu ben yanýlgýsýný besleyen de toplumun özendirici etkisi. Bir kere gözümüzü açýp ta bu koþturmacanýn amaçsýzlýðýný, anlamsýzlýðýný görebilsek, bu koþullanmalar, biçimlenmeler etkisini yitirecek, ve baðýmlýlýk da ortadan kalkacak. O zaman ýstýrap yerini özgürlüðümüzü yeni bastan kazanmýþ olmaktan gelen aþkýn bir mutluluk duygusuna býrakacak, nedensellik döngüsünden kendimizi kurtarmýþ, daha doðrusu döngüyü ters yöne çevirmeyi baþarmýþ olacaðýz insan kendini yanýlgýdan nasýl kurtarýr? Bu sekiz basamaklý yolla mümkündür. Yanýlgýdan kurtaran bilgiye çýkarýmcý düþünceyle varýlamaz. Çünkü bu tür düþüncede özgürlük yoktur. Budizm ´ görüsüne göre, bizi yanýlgýdan kurtaracak bilgiye ancak sezgiyle eriþilebilir. insan yanýldýðýný, yanilmadigini; aldatýlmadýðýný, aldatýlmadýðýný; sevildiðini, sevilmediðini ancak sezgiyle anlayabilir. Uyanan kimse karmanýn elinde eli kolu baðlý bir oyuncak olmaktan kendini kurtarmýþ olur. Koþullanmaya, biçimlenmeye bütünüyle karþý koyabilecek bir insan yok bu dünyada. Yanýnda yada karþýsýnda tutum almakla her zihnini sýnýrlamýþ oluyor. Bizi düþündüðümüz gibi düþünmeye, davrandýðýmýz gibi davranmaya iten ön koþullar, düþünsel yada duygusal zorunluluklar var. Uyanýnca bu zorunluluðu fark etmiþ oluyoruz ve zorunluluk olmaktan çýkýyor. Bu yüzden de karma deðiþtirilemez bir alýn yazýsý sayýlmaz, uyanan kimse karmanýn baðlarýný da koparmýþ olur. Eylemlerimiz er geç bize geri döner.
Her eylemin iyi yada kötü sonuçlarý eninde sonunda eylemi yapana ulaþýr. Buda, kalýcý olan bir yaþamdan öbürüne aktarabileceðimiz, þu gövdemiz içinde saklanan bir þey olamayacaðýný anlatmaya çalýþmýþtý Öyleyse gene doðumla söz edilmek istenen neydi? Buda ´ya göre bir yaþamdan ötekine aktarýlan ben yada ruh deðil, yalnýzca eylemlerimizin zorladýðýný nedensel sonuçlardýr. Bu senin gövden de deðil, Baþka birisinin gövdesi de deðil. Ona geçmiþ eylemlerin (karma) ürünü gözüyle bakmak daha doðru olur. Önceki bir yaþamda yaptýklarýmýn ödülü ya da cezasý da deðil. Ben nedensellik zincirinin bir zorunluluðu olarak varým. Eylemlerin bir sürekliliði var ama ben ´in de bilincin de sürekliliði yok. Buda ´nýn dilinde doðum ölüm döngüsü, yaþamlarýn önceki yaþamlarýn etkisiyle biçimlendiðini anlatmaktan öte bir anlam taþýmýyordu.
3. Nirvana
Nirvana, Batý ´da genelde anlaþýldýðý gibi ölümden sonra deðil, burada ve þu anda gerçekleþtirilebilecek bir ruhsal durumdur. istek ve tutkularýn yok olmasý, Istýrabýn etkili olmayacaðý bir iç barýþa, iç suskunluða, aþkýn bir Mutluluða eriþmektir. Nirvana ´ya eriþme isteði de dahil olmak üzere tüm istek ve tutkular býrakýlmadan, olanla, gelenle yetinmekten gelen iyimser bir yetingenlik kazanýlmadan Nirvana gerçekleþtirilemez. Nirvana ´yý gerçekleþtiren kimse bir yandan da günlük yaþamýný normal haliyle sürdürüyor. Eylemlerinin bir takým nedensel zorunluluklar (karma) yaratmamasý da olanaksýz elbette. Nirvana ´ya eriþen kimselerin tek farký, bu zorunluluklarýn dýþýnda kalmayý baþarabilmesi. Eylemlerinde beðenilmek, beðenilmemek gibi bir güdü etkin olmuyor, yaptýðý islerden alkýþ beklemiyor, basarý ya da kazanç onu fazla sevindirmediði gibi baþarýsýzlýk ya da yitim de fazla üzmüyor. Kuskusuz acý da çekiyor ama bunlara bilgece katlanmasýný, olaylarýn doðal akýmýna boyun eðmesini de biliyor. Ben ´i aþýnca bütünle bütünleþiyor.. Yarinin getireceklerine kaygýsýz, ben ´in doyumsuzluðundan gelen bütün sorunlara sýrtýný çevirmiþ, þu yaþam nasýl yaþanmalýysa öyle yaþamaya baþlýyor. Özgürlük, coþku, aþkýn mutluluk içinde, akýp gitmekte olan yaþam ýrmaðý içindeki yerinin bilincine eriþiyor.
Buda ´nýn öðretisi, bir yandan ben ´i yokumsarken öbür yandan da bireyciliði en ileri götürmüþ olan öðretidir. insanin toplumun kendisine giydirdiði kiþiliksiz kiþilikten soyunup gerçek varlýðýyla baþ baþa kalýnca gerçeði olduðu gibi özümleyecek bir yeteneðe sahip olabileceðine inanýyordu. Buda ölümden sonra ne olduðuyla ilgili sorulara yanýt vermek istemiyordu. Böyle bir soruyla karþýlaþýnca ya susuyor, ya da söyle diyordu: Göðsünüze zehirli bir ok saplanmýþ olsa, oku çýkartmaya çalýþacak yerde, oku atanýn kim olduðunu, hangi kasttan, hangi soydan geldiðini, boyunu boþunu, oku atmaktaki amalini falan mi araþtýrmaya kalkardýnýz? Ben bir þeyi açýklamýyorsam býrakýn açýklanmamýþ olarak kalsýn. Peki neden açýklamýyorum? Çünkü o þeyin açýklanmasý size hiç bir yarar saðlamayacaktýr da ondan. Çünkü bu sorulara yanýt aramak ne aydýnlanmanýza, ne baðýmlýlýktan kurtulup özgürlüðünüzü kazanmanýza, iç suskunluðuna, gerçeðe ermenize, Nirvana ´ya eriþmenize katkýda bulunabilir. Buda öðretisinde hiç bir dogma, iç yaþantýyla doðrulanamayacak hiç bir inanç getirmemeye özen göstermiþtir. Varoluþ, devingen gücünü nedensellikten alan sürekli bir oluþum, deðiþim sürecinden Baþka bir þey deðildir; varoluþun ardýnda Duraðan bir öz, tözel bir nitelik yoktur. Budizm ´de tözsüz, öz varlýksýz bir nedensellik vardýr.
4.Sekiz basamaklý yüce yol
-Tam görüþ
-Tam anlayýþ Bu basamaklar kendimizi de, dünyayý da olduðu gibi, gerçek böylesiliðiyle görmeyi, adlarýn biçimlerin gizlediði temel gerçeðin, her þeyin ýstýrap, her þeyin oluþum, deðiþim içinde olduðu, kalýcý bir ben ´in, deðiþmeyen bir tözün olmadýðýný anlayýþýna ulaþmayý amaçlýyor.
-Doðru sözlülük
-Tam davranýþ Bu basamak, özgür istencinizin ürünü olan, içten geldiði için, hiç bir amaç gütmeden yapýlan davranýþtýr.
-Doðru yaþam biçimi Yaþamýný saðlamakta doðruluktan ayrýlmamak, kendine yetecek olandan çoðunu elde etmeye çalýþmamaktýr.
-Tam çaba, tam uygulama Her þeyin tam bir özenle, eksiksiz yapýlmasýdýr. Bir Budist ´in oturmasý, kalkmasý bile büyük bir dikkatle yapýlmalýdýr. Zihnini bencil düþüncelerden arýtmak sürekli bir uðraþ olmalýdýr. Zihnin arýtýlmasý, bencil düþüncelerden ayýklanmasý dört yüce duygunun yüzeye çýkmasýna olacak saðlar: Sevecenlik, acýma, sevgi, yan tutmama.
-Tam bilinçlilik
-Tam uyanýklýk
Bu basamaklar meditasyonla ilgilidir. Meditasyon Batý ´da anlaþýldýðý gibi derin derin düþünme deðil, düþüncenin aþýlmasýný, çýkarýmcý düþünceden arýtýlmýþ bir zihinle, salt bilinçli olmayý amaçlayan bir yöntem. Tam bilinçlilik, tüm duyumlarýn, duygularýn, düþüncelerin ruhsal durumlarýn ardýnda olacak biçimde bir alicilik, bir uyanýklýk durumunu sürdürmektir. Algýnýn kapýlarý öylesine temizlensin ki, her algý hiç bir engelle karþýlaþmadan bilince ulaþabilsin. Sözcükler de bilinçle yaþantý arasýna giren bir engel oluyor çoðu kez. Sözcüklerden oluþan düþünceler durmadan bizi, iyi kötü, hoþa giden hoþa gitmeyen gibi ayrýmlar yapmaya, yargýlara varmaya kýþkýrtýyor. Artýk dünyayý olduðu gibi deðil, kurgularla, soyutla, soyutlamalarla yani sözcüklerle dünyayý kavrýyoruz. Gerçeðin sözcüklerle kavramlarla deðil, ancak yaþantýyla kavranabileceðini savunan Budizm ´ sözcüklere, kavramlara tutsak olmak yerine onlarý tam olarak denetim altýna almak istiyor.
Budist meditasyonun özü nefes alýp verdiðinin ayýrdýnda olmakla baþlayan yaygýn dikkattir. insan nefes alýp verdiðine duyarlý olunca yaþadýðýnýn da farkýnda oluyor, geleceðe ya da geçmiþse deðil, kendini þu ana ayarlýyor, þimdide yaþamaya baþlýyor, duyulara daha duyumlu, duygulara daha duyarlý oluyor; kendinden kopuk, kendinden habersiz yaþamaktan kurtarýyor kendini, yaþamla da kendiyle de bütünleþiyor. Bu uygulamada yol almýþ kimse gövdesinde kendi istencine baðlý olmadan bir nefes alýp verme iþleminin sürüp gittiðine duyarlý olmaya baþlýyor. Bu yaþamsal bir yaþantý olarak kendini açýða vuruyor, ve bu izlenim insanda iç barýþ, esenlik ve Mutluluðun oluþmasýna yol açýyor. Artýk zihindeki karmasa yatýþmýstýr.
Buda ´nýn meditasyon yöntemi öyle dalýp gitmeyi kendinden geçmeyi deðil, tersine sürekli uyanýklýlýðý, sürekli bilinçli kalmayý gerektiriyor. Tam bilinçlilik gerçekleþince tam uyanýklýk kendiliðinden gelir. Burada tüm ikilikler yok olur; düþünenin düþünceden, bilenin biliniþten, öznenin nesneden kopukluðu diye bir þey kalmýyor; zihinle yaþantý arasýndaki bölüntü kalkýyor. Bütün bu ayrýmlarýn yaþantýyla ayýrt edilecek somut bir gerçekliði olmadýðýný, bunlarýn akýl yoluyla varýlmýþ çýkarýmlar olduðunu fark ediyorsunuz. Size bu benim, bu da benim düþüncem yada gören benim, bu da gördüðüm þey diye ayrým yapmanýza olanak veren þeyin bir gözlemden daha çok, sözcüklerin ve mantýðýn aracýlýðýyla elde edilmiþ bir kuramdan Baþka bir þey olmadýðýný anlýyorsunuz.
Ynt: Budizm By: 8-D fatma zehra Date: 17 Nisan 2014, 17:55:29
saðlun hocam ödevimi yapmama yardýmcý oldunuz allah sizden razý olsun
Ynt: Budizm By: MEHMET/8/A/ENES Date: 21 Nisan 2014, 21:37:06
Hocam ödevime çok yardýmý dokundu Allah bin kere razý olsun...
radyobeyan