Sabiiler By: neslinur Date: 27 Aralýk 2009, 08:52:28
Sabiiler
MANDENLER ( Sabiiler )
Araplar tarafýndan Sâbiî (Subbi ya da Subbâ) biçiminde adlandýrýlan bu topluluk, kendilerine Mandenler (bilgili olanlar, arifler anlamýnda; Ýngilizcede Mandaeans) adýný verir. Kendileri için kullandýklarý bir diðer ad Nasuralardýr (kutsal öðretileri koruyanlar anlamýnda; Ýngilizcede Nasoraeans). Manden adý tüm topluluk üyeleri için kullanýlýrken, Nasura adý yalnýzca din adamlarý, topluluðun ileri gelenleri ve atalarý için kullanýlýr. Mandenler, ayrý bir dil olan Mandence konuþurlar. Sâbiî sözcüðü ise Mandencede vaftiz olmak ya da suya daldýrmak anlamýna gelen sab fiilinden türetilmiþtir ve Araplar tarafýndan, Mandenlerin en dikkat çeken ve sýk uyguladýklarý ibadetlerinden biri olan vaftiz uygulamasý nedeniyle, bu topluluða bir ad olarak verilmiþtir.
Sâbiîlerin, Kuranda üç ayrý yerde (Bakara: 62, Maide:69 ve Hac:17) bahsi geçmektedir. Bu üç yerde de onlardan Allaha iman edenler olarak söz edilmesi, erken dönemden baþlayarak Mandenlerin kim olduklarý ve nerede yaþadýklarý konusunda Ýslam araþtýrmacýlarýn ilgisini çekmiþtir. X. Yüz yýla kadar araþtýrmacýlar, Sâbiîlerin güney Irakta yaþadýklarýný ve kendine özgü bir dinleri bulunduðunu belirtmiþlerdir.
Bu ilk deðerlendirmeler, yüzeysel olmalarýna karþýn, genellikle doðruydu. Ne var ki, Halife Memun döneminde ölüm tehditlerinden kurtulmak isteyen Harraniler (Harranlý putperestler) kendilerini Sâbiîler olarak gösterdiler ve bugüne dek gelen bir yanlýþýn ortaya çýkmasýna neden oldular. Oysa, Asur-Babil politeizmini sürdüren ve putperest olan Harranilerin Sâbiîler ile hiç bir ilgileri yoktu. Sâbiî adýný almalarýndan sonra bir çok Harrani, Baðdat gibi önemli merkezlerde Sâbiî adýný kullanarak ünlü oldu ve Sâbiîlik adý altýnda kendi inançlarýný yayma fýrsatý buldu. Gerçek Sâbiîler ise, ezoterik ilkelerinin bir gereði olarak inançlarýný açýklamamalarý nedeniyle unutuldular.
Daha sonralarý el-Baðdadi ve Biruni gibi araþtýrmacýlar, Sâbiîleri Harran Sâbiîleri ve VasýtSâbiîleri olarak ikiye ayýrarak, güney Iraktakileri gerçek Sâbiîler olarak kabul ettiler. Bu araþtýrmacýlar, Harranlýlarýn gerçek Sâbiî olmadýklarýný ve bu adý sonradan aldýklarýný da açýkladýlar.
Batýlý araþtýrmacýlar Mandenler ile XVI. yüz yýldan baþlayarak iliþki kurdular. Baþta Cizvit misyonerleri ve çeþitli batýlý araþtýmacýlar, önceleri Vaftizci Yahya Hýristiyanlarý diye adlandýrdýklarý Mandenlerin kutsal metinlerini çevirmeye ve bu dinle ilgili bilgi vermeye baþladýlar. Son yüz yýl içinde oldukça ciddi araþtýrmalar gerçekleþtirildi ve Manden literatürünün tümü çeþitli Batý dillerine çevrildi.
Tarihçe
Mandenler, kendi dinlerinin Ademle birlikte baþladýðýný ileri sürerler. Aslýnda bu din, Ý.Ö. 200 yýllarýndan baþlayarak, Filistin-Ürdün yöresinde yaþayan heterodoks Yahudi akýmlarý içersinde filizlenmiþtir. Bu dönemde Kudüsteki egemen Yahudi anlayýþýna karþý çýkan bir çok topluluk bulunmaktaydý. Bunlar arasýnda en önemlileri Esseneler, Vaftizciler ve Nasuralar idi. Mandenler açýsýndan bunlarýn içinde en dikkat çekeni Nasuralardýr. Zira kendi kutsal metinlerinde Mandenler, Nasuralarý Filistindeki kendi atalarý olarak kabul ederler ve Nasuralarýn Yahudiler ile yaptýklarý mücadeleyi dile getirirler. Ortodoks Yahudi anlayýþýna karþý çýkan akýmlarýn içinde Nasuralar en güçlüsüydü. Bu yüzden Yahudiler, o dönemde karþýlarýna çýkan her aykýrý akýmý Nasuralardan olmakla suçladýlar. Nitekim, Ýsa ve yandaþlarý da Yahudilerce önceleri Nasura adýyla çaðrýlmýþtý.
Mandenler tarafýndan IþýkPeygamberi olarak adlandýrýlan ve büyük önder olarak kabul edilen Vaftizci Yahya, büyük olasýlýkla Nasura topluluðu ile iliþki içindeydi. Ýsa?nýn çaðdaþý olan Yahya bir Yahudiydi, ancak sonradan resmi Yahudi görüþlerine karþý çýkarak kendi topluluðunu kurmuþtu. Ýsa, Yahya tarafýndan vaftiz edilmiþti. Yahyanýn aykýrý inanç ve uygulamalarý nedeniyle huzursuz olan Yahudiler, bölgeye Roma adýna egemen olan Herod Antipasa Yahyayý ihbar ettiler. Bunun üzerine Yahya tutuklandý ve çeþitli iþkencelerden sonra baþý kesilerek öldürüldü. Yahyanýn yandaþlarý baský ve zulum altýna alýndýlar, bir çoðu öldürüldü. Knight & Lomas, The Hiram Key adlý kitaplarýnda Nasuralar?ýn Ý.S. 37 yýlýnda katliama uðrayarak göç etmek zorunda kaldýklarýný söylerler ve bu baský uygulamasýnýn sorumluluðunu doðrudan Aziz Pavlusa (Saint Paul) yüklerler.
Ýncilin Habercilerin Ýþleri 19:1-5 bölümlerinde, Aziz Pavlusun Efeste Vaftizci Yahya?nýn izinden giden topluluklarla karþýlaþtýðý, üstelik bu kiþilerin Ýsadan hiç haberlerinin bulunmamasýna çok þaþýrdýðý kayýtlýdýr. Kudüs ve Efes arasýndaki uzaklýk göz önüne alýndýðýnda, Vaftizci Yahyaya baðlý inanç topluluklarýnýn kýsa sürede ne ölçüde hýzlý bir yayýlmayý saðladýklarý açýkça anlaþýlabilir.
Göç etmelerine neden olan katliama Mandenler kutsal kitaplarýnda ayrýntýlý biçimde yer verirler. Katliamdan kurtulanlar kuzey Mezopotamyaya kaçmýþlardýr. Mandenler?in kutsal metinleri göç edenlerin sayýsýný 60.000 olarak belirtir. Mandenler, bir süre sonra güney Mezopotamyaya göç ettiler. VII. Yüz yýlda Irakýn Müslümanlar tarafýndan fethedilmesi ile Mandenler Ýslam egemenliði altýna girdiler.
Tüm bu tarihsel süreç boyunca Mandenler, çeþitli inanç ve kültürlerle iliþki içine girdiler ve farklý geleneklerden etkilendiler. Kendi özgün Yahudi kültürleri üzerine Ýran dinlerinden, Asur-Babil inançlarýndan ve Hýristiyanlýktan aldýklarý çeþitli öðeleri uyarladýlar. Filistinde uðradýklarý katliam nedeniyle Yahudiliðe karþý bir polemik geliþtirerek, zamanla Yahudilik´ten iyice uzaklaþtýlar.
Ýnanç ve Ýbadetleri
Mandenler, dünya üzerinde günümüze kadar varlýðýný sürdürebilmiþ en son gnostik din olarak dikkat çekmektedir. Vaftizci Yahyayý teolojilerinin en kutsal kiþisi olarak kabul etmeleri nedeniyle Vaftizci Yahya Hýristiyanlarý (Christians of Saint John the Baptist) olarak da adlandýrýlýrlar. Oysa Ýsa hakkýndaki deðrlendirmeleri oldukça farklýdýr. Baigent, Leigh & LincolnThe Messianic Legacy adlý kitaplarýnda Mandenler?in Ýsa?yý bir sapkýn, gizli öðretileri herkese açýklayan bir isyankar olarak gördüklerini belirtirler.
a)Kutsal Metinler:
Pek zengin bir dinsel literatüre sahip olan Mandenlerin kutsal metinleri iki ana grupta toplanýr: Yazýlý metinler ve çanak ve tabletler üzerindeki giz metinleri.
Mandenlerin kutsal kitaplarý arasýnda en önemli yeri üç ayrý kitap tutar: Ginza, Draþia d Yahya ve Qolasta. Ginza (Hazine), yaklaþýk 600 sayfadýr ve Ademin Kitabý diye de adlandýrýlýr. Çeþitli dualar, teoloji, mitoloji, ölüm ve ölüm sonrasý gibi konularý içerir.Draþia d Yahya (Yahyanýn Öðretileri), büyük ölçüde Yahyanýn yaþamýný ve öðretilerini konu alan bir kitaptýr. Qolasta (Övgü) ise vaftiz, ritüelik yemekler, ibadetlerle ilgili dualar ve çeþitli uygulamalarý içeren bir kitaptýr.
Yazýlý metinler arasýnda yalnýzca din adamlarýnca kullanýlmasýna izin verilen ezoterik metinler de vardýr. Alf Trisar Þuialia(Binoniki Soru), Alma Riþaia Rabba (Büyük ÝlkEvren) ve Alma Riþaia Zuta (Küçük Ýlk Evren) bu kitaplara örnek olarak verilebilir. Bunlar genellikle teoloji ve mitoloji anlayýþlarýný dile getirmektedir. Ayrýca çeþitli konularla ayrý ayrý ilgilenen divan, þerh ve tefsirler de mevcuttur.
Astroloji ile ilgili yazýlý metinler, daha çok kehanet, cin kovma, ebced hesabýna benzer yöntemlerle kiþisel olaylarýn yorumlanmasý konusunda bilgiler içermektedirler. Bunlarýn en önemlisi Sfar Malvaþiadýr (Burçlar Kitabý).
Yazýlý olmayan giz metinleri ise çeþitli durumlarda hastalýk, büyü, afet ve benzer kötülüklere karþý çanak, çömlek üzerine ya da metal ve papirüs sayfalara yazýlan kýsa muskalardýr.
Mandenler, kutsal metinlerinin yaratýlýþta Tanrý tarafýndan Ademe verildiðine inanýrlar. Mandenlerin dinsel literatürü üzerine yapýlan incelemeler, bu metinlerin genellikle Ý.S. II III. yüz yýllarda derlendiðini ortaya koymuþtur.
Mandenlerin kutsal metinleri Aramicenin doðu lehçelerinden biri olarak deðerlendirilen Mandence ile yazýlmýþtýr. Gündelik yaþamlarýnda Arapça konuþan Mandenler, bu dili anlamadan sadece ibadet dili olarak kullanýrlar. Mandenceyi okuyup yazabilme ayrýcalýðý yalnýzca din adamlarýna aittir.
b)Tanrý Anlayýþý
Mandenlerin dinsel anlayýþlarý tümüyle gnostik düalizm temeline dayanmaktadýr. Bu ikili anlayýþta, bir yanda Iþýk Evreni, diðer yanda ise Karanlýk Evreni bulunmaktadýr. Iþýk Evreninin yöneticisi, Yüce Yaþam, Kudretli Ruh ya da Yüceliðin Efendisi gibi niteliklerle de adlandýrýlan Malka d Nhuradýr (Iþýk Kralý). Malka d Nhuranýn, en üstün niteliklere sahip olduðuna ve tüm eksikliklerden uzak bulunduðuna inanýlýr.
Malka d Nhuranýn çevresinde sayýsýz Iþýk Varlýklarý vardýr. Bu varlýklar Uthria (Zenginler) ya da Malkia (Krallar) diye adlandýrýlýrlar. Bunlar da her türlü kötülükten uzak varlýklardýr. Iþýk Evreni her türlü yokluk, kötülük, eksiklik, yanlýþlýk ve ölümlülükten arýnmýþtýr. Düzen ve verimliliði simgeleyen Hiia (Yaþam) ilkesinden türeyen Iþýk Evreninin kuzeyde olduðuna inanýlýr.
Düalizmin diðer yönünü oluþturan Karanlýk Evreni de benzer bir yapýlanmaya sahiptir. Bu evrenin baþýnda, bir adý da Büyük Canavar olan Malka d Hþuka (Karanlýk Kralý) bulunur. O, sayýsýz kötü varlýðýn yaratýcýsý ve kötülüklerin yayýcýsýdýr; kötü niteliklerin tümüne sahiptir. Aslan baþlý, ejder gövdeli, kartal kanatlý ve kaplumbaða sýrtlý olarak düþünülen Malka d Hþuka, soluðu ile demiri eritir ve bakýþýyla daðlarý sarsar. Yine de, Malka d Nhuranýn karþýtý olduðu için aptal ve sersem olduðuna inanýlýr. Karanlýk Evreni yokluk, eksiklik ve düzensizliði simgeleyen Kara Su (Kaos) ilkesi tarafýndan yaratýlmýþtýr ve bu evrenin güneyde bulunduðu varsayýlýr.
Malka d Hþukanýn yanýnda sayýsýz kötü varlýk, devler, canavarlar, þeytanlar ve kötü ruhlar bulunur. Bunlara ek olarak, Karanlýk Evrenine düþmüþ ya da kaderin bir sonucu olarak buraya atýlmýþ bazý Iþýk Varlýklarý da vardýr. Bunlarýn önderi olan Ruha, özellikle evrenin ve insanýn yaratýlýþýnda kötülükleri harekete geçiren diþi figür olarak Malka d Hþukayý kýþkýrtan ve bu nedenle Karanlýk Evrenine mahkum olan bir Iþýk Varlýðýdýr. Ayrýca Iþýk Evreni ile Karanlýk Evreni arasýnda aracýlýk görevi gören Yuþamin, Abatur ve Ptahil gibi varlýklar da mevcuttur.
Hem Malka d Nhura, hem de Malka d Hþuka ezeli ve ebedi varlýklardýr. Dünyanýn sonu gelince tüm kötü varlýklar yok olacaklar, ancak kaos ilkesi ile Malka d Hþuka kendi evrenlerinde tutsak olarak varlýklarýný sonsuza kadar sürdüreceklerdir.
c) Yaratýlýþ Anlayýþý
Mandenler´e göre, evrenin ve insanýn yaratýlýþý iyilik ile kötülüðün arasýndaki kaçýnýlmaz savaþýn bir sonucudur. Evren yaratýlmadan önce, Iþýk Evreni ile Karanlýk Evreni birbirinden tümüyle ayrý durumdadýrlar. Yapýsý gereði Karanlýk Evreni düzensizliði simgeleyen Kara Sudan oluþmuþtur; yaþam ve verimlilik öðelerini içermediði için orada hiç bir varlýk yoktur. Bu yüzden Malka d Hþuka, kimi Iþýk Varlýklarýný tutsak etmeyi planlamaktadýr. Bu durumdan haberdar olan Malka d Nhura kendi elçisi olan Manda d Hiiayý (Yaþam Elçisi) özel görevle gizlice Karanlýk Evrene gönderir. Kutsal silahlarý sayesinde Manda d Hiia, Karanlýk Kralý?nýn yakalar ve zincire vurur. Ancak bu sýrada Iþýk Evreninde yaþayan Yuþamin ve Abatur gibi kimi Iþýk Varlýklarý meraktan iki evrenin arasýndaki perdeyi aralarlar ve Kara Suya bakarlar. Ýþte onlarýn bu meraký, Iþýk Evreninden düþmelerine neden olur. Iþýk Evreni?ne geri dönmek isterler, ancak ilahi kader gereði bu artýk olanaklý olmayacaktýr.
Ýkinci Yaþam ve Üçüncü Yaþam olarak da adlandýrýlan Yuþamin ve Abaturun düþüþleri evrenin ve insanýn yaratýlmasý açýsýndan son derece önemlidir. Bunlar Iþýk ve Karanlýk Evrenleri arasýnda sýnýrda kalýrlar ve kendilerine ait yeni bir evren kurmaya çalýþýrlarsa da baþarýlý olamazlar. Abatur, Kara Suya bakar ve kendi yansýmasýný görür. Bu yansýmadan Dördüncü Yaþam olarak adlandýrýlan Ptahil oluþur. Kara Suyun içinde kendini kurtarmaya çabalayan Ptahili daha önceden Karanlýk Evrene atýlmýþ olan Ruha görür. Ruha gider ve Malka d Hþukanýn zincirlerini çözer. Ýkisi birlikte Ptahile dost görünerek, Ptahili maddi dünyayý yaratmasý için kýþkýrtýrlar. Amaçlarý sonradan Ptahilin yaratacaðý bu maddi dünyaya egemen olmaktýr. Bu arada Ruha ile Malka d Hþuka birleþirler ve bu birleþmeden kötü varlýklar olan yedi gezegen ve oniki burç doðar. Ptahil, Iþýk Kralý Malka d Nhuraya kurtulmak için yalvarýr. Malka d Nhura, Ptahile Yaþam Iþýðýný verir. Böylece Ptahil dünyayý yaratýr. Dünyanýn maddi yönleri Kara Sudan, yaþam ve verimlilik taþýyan yönleri Yaþam Iþýðýndan oluþur. Yaratýlýþ tamamlanýnca Malka d Hþuka, Yaþam Iþýðýnýn kaçmamasý için dünyanýn çevresine kendi kötü çocuklarý olan yedi gezegen ile on iki burcu dizer; dünyayý Ptahilin elinden alýr ve cinler, þeytanlar gibi kötü varlýklarla doldurur.
Görüldüðü gibi Mandenlerin inancýnda dünyanýn yaratýcýsý Malka d Nhura deðil, düþmüþ bir Iþýk Varlýðý olan Ptahildir ve gnostik yaklaþýmda sýk görülen Demiurgos rolünü üstlenmektedir.
Yarattýðý dünyanýn kötü güçlerin eline geçtiðini gören Ptahil, en azýndan dünyada kendisini simgeleyecek bir varlýk bulunmasýný arzular ve insaný yaratmayý planlar. Ancak kötü güçler yine iþe karýþýrlar ve onu kandýrmayý baþarýrlar; yaratýlan sadece bedendir; yaþam öðesinden yoksun olduðu için cansýzdýr. Ptahil, bedene can vermek için türlü yollarý dener ancak baþarýsýz olur. Bunun üzerine Malka d Nhuraya kendisine yardým etmesi için yalvarýr. Bu yakarýþa yanýt olarak Iþýk Kralý, insanýn ruhunu Iþýk Evreni?nden yeryüzüne indirir ve Manda d Hiia aracýlýðý ile cansýz bedene yerleþtirir. Bunun üzerine Adem ayaða kalkar.
Mandenlere göre Adem ilk inanan kiþidir. Iþýk Kralý insaný kötü varlýklarýn eline býrakmamýþ, ruhun bedene konuluþu ile birlikte, insaný eðitmesi için Manda d Hiiayý görevlendirmiþtir. Ýnsaný korumak üzere Hibil, Þitil ve Anuþ adlarýnda üç muhafýz yollamýþtýr. Böylece yaratýlan ilk insan Iþýk Kralýna baðlanmýþtýr. Ayrýca Ademin yeryüzünde yalnýz kalmamasý için Havva yaratýlmýþtýr. Adem ile Havvanýn evliliklerinden üç kýz ve üç erkek kardeþ doðmuþ ve bunlar vasýtasýyla insanlýk çoðalmýþtýr.
d) Ýnsan ve Kurtuluþ Anlayýþý
Mandenlere göre insan madde ve ruhtan oluþan iki farklý öðeden meydana gelmiþtir. Beden, madde olarak kötülük ve karanlýðý, ruh ise iyilik ve aydýnlýðý simgeler. Beden, varlýk olarak kötülüðe aittir. Oysa ruh, tanrýsal Iþýk Evreninden gelerek bedene konulmuþtur. Bedene yerleþtirilen ruh bu durumdan hiç hoþnut deðildir ve Iþýk Evrenine yeniden yükselmek istemektedir. Diðer yandan, yeryüzündeki kötü güçler ellerine düþen bu Iþýk Varlýðýný kaçýrmamak için çepeçevre kuþatarak, çeþitli dünya nimetleri ile hýrs, þehvet, kýskançlýk gibi duygularla bu dünyaya baðlamaya çalýþmaktadýrlar. Ruh, beden içinde bir tutsak yaþamý sürdürmektedir.
Manden inançlarýna göre, kurtuluþ yalnuzca ruh için geçerli olabilir, zira beden maddi dünyaya aittir. Ruhun kurtuluþu ise, bedenden ve dünyadan ayrýlmasý ile olanaklýdýr. Bu kurtuluþ uðruna ruhun, doðru inanç ve ibadetlere baðlanmasý gereklidir. Ancak bu bile yetersiz kalabilir. Çünkü, Mandenlere göre tek kurtuluþ, Tanrýsal Bilgiye sahip olmakla gerçekleþir. Bu bilgi, kazanýlan ya da öðrenilen bir bilgi deðil, ancak verilen, bahþedilen bir bilgidir. Ýnsanýn kurtuluþ için yapmasý gereken, bu bilgiyi alabileceði uygun ortamý hazýrlamaktýr. Bu da inanç ve ibadetlerle olabilir. Tanrýsal Bilgiye sahip olan ruh, maddi dünyadan temizlenerek tanrýsal Iþýk Evrenine, yüce Iþýk Kralýnýn yanýna yükselir.
Ýlk kurtuluþ örneði Ademin kiþiliðinde gerçekleþmiþtir. Yaratýldýktan sonra Adem, kötülükten uzak kalmýþ, Iþýk Kralýna itaat etmiþ ve kendi kurtuluþu için yakarmýþtýr. Böylece Ademe Manda d Hiia aracýlýðý ile Tanrýsal Bilgi iletilmiþ, Ademin ruhu Iþýk Evrenine yükselmiþtir.
e) Kýyamet Anlayýþý
Mandenler, Ademin yaratýlýþýndan kýyamete kadar dünyanýn 480.000 yýl süreceðini varsayarlar. Bu süre dörde ayrýlýr. Adem ile baþlayan ilk dönem 216.000 yýl sürmüþ ve sonunda insanlýk kýlýç ve hastalýk tarafýndan yok edilmiþtir. Yalnýzca bir çift insan hayatta kalmýþtýr. Ýkinci dönem 156.000 yýl sürmüþ ve insanlýk bu kez ateþ ile yok olmuþ; yine bir çift insan kalmýþtýr. Bin yýl süren üçüncü dönem sonunda insanlýk su ile yok edilmiþ; sadece Nuh ve ailesi yaþamayý sürdürmüþtür. Ýçinde bulunulan son dönem Nuh ile baþlamýþ olup, kýyamete kadar 8.000 yýl sürecektir.
Dördüncü dönemin son 2.000 yýlý, Kudüsün kurulmasý ile baþlayan, kötülük ve savaþlarýn giderek arttýðý Ahir Zamandýr. Bu dönemde Mandenlere yönelik þiddet ve baskýlar yoðunlaþýr; kýtlýk, kuraklýk, salgýnlar ve doðal afetler artar. Kýyamete dair çeþitli iþaretler görülür. Bu iþaretlerin baþlýcalarý bir yýldýzýn okyanusa düþmesi, yedi denizin sularýnýn kýzarmasý; bu sulardan içenlerin kýsýr olmasý ve son olarak da büyük bir fýrtýnanýn çýkmasýdýr. Bu iþaretlerden sonra Praþai Siva (Son Savaþçý) çýkacaktýr. Bir anlamda Mehdi olan Praþai Siva döneminde tüm kötülükler son bulacak, savaþlar ve tüm doðal afetler kaybolacaktýr. Bu dönem bir Altýn Çað olacaktýr. Mehdinin egemenliði kýyamete kadar sürecektir.
Kýyamet günü, önce havanýn zehirlenmesi ile tüm canlýlar ölecek, sonra gezegenler ve burçlar yok olacaktýr. Kýyametten sonra tüm ruhlar için genel hesap yapýlacaktýr. Ölen insanlarýn ruhlarý yedi gezegenden geçerek Abaturun terazisine ve oradan da Iþýk Evrenine yükselir. Ölen kiþi eðer iyi ve inançlý bir kiþiyse ruhu, gezegenleri hýzla geçer ve Iþýk Evrenindeki Mþunai Kuþta adlý cennete ulaþýr. Ölen kiþi günahkarsa, onun ruhu gezegenlerde kalýr ve iþkencelere uðrar. Kýyamet günü, gezegenlerde tutulan ruhlar da Abaturun terazisinden geçerek, günahlarýnýn son cezasýný çekmek üzere bir tür cehennem olan Suf Denizine atýlacaklardýr. Günahlarýnýn cezasýný tamamlayan ruhlar Iþýk Evrenine yükselecektir. Manden olmayanlar ise sonsuza kadar Suf Denizinde kalacaklardýr.
f) Ýbadetleri
Mandenlerin yaþantýsý dinsel kurallarla sýký bir disiplin altýna alýnmýþtýr. Ruhun kurtuluþu için ibadet þarttýr. Manden ibadetleri arasýnda en önemlisi vaftizdir. Masbuta, Tamaþa ve Riþama biçimlerinde üç çeþit vaftiz vardýr. Tam vaftiz olan Masbuta bir din adamý gözetiminde akarsuya tümüyle dalýp çýkma biçiminde uygulanýr ve haftada bir kez pazar günleri yapýlmasý zorunludur. Tamaþa ise bir din adamý yardýmý olmadan kiþinin kendi baþýna akarsuya üç kez dalýp çýkmasý iþlemidir ve ancak kavga, küfür etmek, yalan söylemek gibi dinsel bakýmdan kirli sayýlan eylemler sonrasýnda uygulanýr. Riþama ise Ýslamdaki abdeste benzer biçimde uygulanan bir vaftiz türüdür. Vaftizin kesinlikle bir akarsuda yapýlmasý gerekir. Mandenler, akarsularý Iþýk Evreni ile iliþkili görürler ve onlarý Yaþam Suyu diye adlandýrýrlar. Haftada en az bir kere uygulanan vaftizin dýþýnda dinsel bayramlarda, evlilik, doðum, ölüm, yolculuk gibi durumlarda da vaftiz uygulamaktadýrlar.
Ýbadetler arasýnda çeþitli nedenlerle düzenlenen törenler ve yemekler de önemli bir yer tutar. Ölüm sonrasýnda yapýlan Masiqta adlý tören, ölen kiþinin ruhunun Iþýk Evrenine hýzla ulaþmasý için uygulanýr. Bu törende din adamlarý tarafýndan hazýrlanan özel yemekler, belirli ritüeller vasýtasýyla yenilir. Ölüm dýþýnda, rahipliðe giriþ töreni (inisiyasyon) ve tapýnaðýn temizlenmesi gibi nedenlerle de ritüelik yemekler düzenlenir. Bu tür ayin yemeklerinden önce din adamlarý tarafýndan güvercin ve koç kurban edilmesi de sýk görülen uygulamalardandýr.
Üç kez gündüz ve iki kez gece olmak üzere günün belirli saatlerinde Iþýk Kralýna dua ederler. Bu dualar yüzler kuzeye dönülerek gerçekleþtirilir.
Yýlýn belirli günlerini uðursuz kabul ederler ve böyle günlerde iþ yapmamaya, dýþarý çýkmamaya özen gösterirler. Yýlýn belirli günlerinde de bayram yaparlar. En önemli bayramlarý, bir tür bahar bayramý olan, beþ gün boyunca kutlanan ?Panja ya da Parvania bayramýdýr.
Diðer gnostik geleneklerin aksine, Mandenlerde dünyadan elini eteðini çekerek bir inziva yaþamý sürmek biçiminde uygulamalara yer yoktur. Her ne kadar dünyanýn kötü güçler tarafýndan yaratýldýðýna inansalar da evlilik, çocuk sahibi olma ya da iþ kurma gibi olaylara çok önem verirler.
Mandenler tapýnaklarýna Mandi adýný verirler. Tapýnaklar, genellikle bir akarsu yakýnýnda, kuzeye bakan, güney tarafýnda küçük bir kapýsý olan, penceresiz, basýk bir kulübeden ibarettir. Bu yapýnýn akarsuya baðlanan küçük bir vaftiz havuzu vardýr. Tapýnak içinde herhangi bir döþeme ya da süsleme bulunmaz, burada ibadet de yapýlmaz. Mandi aslýnda Iþýk Evreni?nin küçük bir modeli, bir simgesi olarak düþünülür. Mandilere yalnýzca din adamlarý girebilir. Onlar da sadece belirli zamanlarda girerler. Bu bakýmdan Mandinin bir tapýnak olduðunu söylemek bile zordur; zira tapýnaktan çok bir kült kulübesi niteliðindedir.
Toplumsal Yapý
Mandenlerde birbirinden kesin çizgilerle ayrýlmýþ toplumsal kastlar mevcut deðildir. Bununla birlikte topluluk içinde dini törenleri yöneten bir din adamlarý grubu bulunur. Kuramsal olarak bedence saðlam, soyunda bir sapkýnlýk ya da dinden dönme olmayan herkes din adamý olabilir. Ancak uygulamada din adamlýðý babadan oðula geçen bir meslek gibidir.
Din adamý olacak kiþiler uzun bir süre bir baþka din adamý gözetiminde adaylýk ve öðrencilik dönemi geçirirler. Daha sonra düzenlenen bir inisiyasyon töreni ile din adamý olurlar. Din adamlýðý dört dereceden oluþan bir hiyerarþik yapýya sahiptir. Yardýmcý din adamlarýna Aþganda adý verilir. Normal din adamlarýna Tarmida denir.Ganzibra derecesi ise yöresel baþ rahiplik düzeyidir. En üst dereceye RiþAma adý verilir ve Manden topluluðunun önderi anlamýna gelir.
Topluluðun tüm üyeleri kutsal elbise olan Rastayý sürekli giymek zorundadýr. Rasta, uzun beyaz bir elbisedir. Rastasýz ölmek, ölüm sonrasýnda büyük cezalar getirecektir. Bu nedenle Mandenler, dýþ elbiselerinin altýna daima Rastalarýný giyerler.
Din adamlarý, Rastaya ek olarak, bazý özel eþyalar da kullanýrlar. Bunlar arasýnda en önemlisi sað el küçük parmaðýnda taþýnan altýn bir yüzüktür. Ayrýca zeytin dalýndan yapýlmýþ bir asa, aðzý ve burnu kapatacak biçimde baþa sarýlan beyaz bir sarýk ve saçlarý baðlamak için baþa sarýlan bir kurdele vardýr. Yalnýzca din adamlarýnýn giyebildikleri bu nesneler, din adamýnýn ölümünde kendisi ile birlikte gömülürler.
Topluluk üyeleri için bir dine kabul töreni yoktur. Manden bir aileden doðan herkes topluluðun doðal üyesi olarak kabul edilir. Manden anne ya da babadan doðmamýþ bir kimsenin topluluða kabulu olanaksýzdýr.
Her topluluk üyesinin bir dünyalýk adý, bir de gizli adý olmak üzere iki adý vardýr. Gizli ad, doðumda din adamlarý tarafýndan yapýlan astrolojik hesaplar sonucunda verilir. Bu gizli ad yalnýzca topluluk üyeleri arasýnda ve dinsel törenlerde kullanýlýr.
Her üyenin topluluðun gizlilik ilkesine uymasý en önemli görevidir. Manden dininin herhangi bir kuralý ya da öðretisini, Manden olmayanlara aktarmak en büyük günah olarak deðerlendirilir.
Günümüzde Sabiiler
Günümüzde Sabiiler Dicle ve Fýrat kýyýlarý, Irakýn güneyindeki eski Kuzistanýn Karun Nehri Boylarýnda yaþamalarýna raðmen büyük bir bölümü Baðdat ve Basrada yaþamaktadýrlar. Sabiiler kendileri dýþýnda kimseyle evlenmeyen kapalý toplum olup Altýn ve Gümüþ iþçiliðinde oldukça ilerlemiþlerdir.Irak´ýn dýþýnda Ýsveç,Avustralya,ABD gibi ülkelerdede yaþayan Mandaistlern Günümüzde Dünyada sayýsý 30.000 kadardýr
radyobeyan