Peygamberimize Vahiy Geldigi Sirada Zuhur eden bazi alametler By: sumeyye Date: 24 Aralýk 2009, 20:33:41
PEYGAMBERÝMÝZE VAHÝY GELDÝÐÝ SIRADA ZUHUR EDEN BAZI ALAMETLER
îbn-i Ebû Dâuûd Kitâbu´l-Mesâhif adlý eserinde Ebû Cafer´den nakleder. O þöyle demiþtir: "Ebû Bekir; Cebrail´in Peygamberimiz´e nsüdayýþuýý iþitir fakat kendisini göremezdi..."
Buharý ve Müslim Aiþe´den rivayet ederler. O demiþtir ki: Haris bin Hiþâm Peygamber Efendimiz´e: "Sana vahiy nasýl geliyor?" diye sordu. Peygamberimiz de buyurdu ki: "Bâzan çýngýrak sesi gibi gelir, bana en aðýr geleni de budur. Sonra vahiy benden kesilir, ben de bana söyleneni aynen alýp ezberlemiþ olurum... Bâzan da melek bana bir insan suretine temessül etmiþ olarak gelir ve bana söyler, ben de onun söylediðini aynen bellemiþ olurum."
Aiþe validemiz, Peygamber Efendimiz´in kendisine gelen vahiy hakkýndaki bu sözlerini böylece naklettikten sonra demiþtir ki: "Ben, gerçekten Peygamberim iz´e soðuðu þiddetli bir günde vahy geldiðine þahit olmuþtum. Vahiy kesildiði zaman þakaklarý þapýr þapýr terliyordu..."
Müslim´in Ubâde bin Sâmit´ten nakli de þöyledir: "Peygamber (s.a.v.) Efendimiz´e vahiy geldiði zaman, bu kendisine çok aðýr gelirdi, hattâ mübarek yüzünün rengi iyice solardý."
Yine Aiþe validemizin bir rivayetinde de: "Peygamberimiz´e vahiy geldiði zaman, bu kendisine çok aðýr gelirdi" denilmiþtir. Nitekim âyet-i celîlede: "Ey Muhammed, doðrusu biz senin üzerine aðýr bir söz býrakacaðýz" buyurulmuþtur. [1]
Taberânl´nin tesbitine göre de yine Zeyd bin Sabit þöyle demiþtir: "Ben, Resûlüllah Efendimiz´in huzurunda vahiy yazýyordum, vahiy geldiði zaman Resûlüllah´ý þiddetli bir sarsýntý kaplar ve þakaklarý inci daneleri gibi ter dökerdi. Sonra vahiy kesilir, Resûlüllah da açýlýrdý. Resûlüllah söyler, ben de yazardým. Nazil olan ilâhi vahiy benim üzerimde dahî öylesine bir aðýrlýk yapardý ki, nazil olan Kur´ân âyetleri sebebiyle ben ayaðýmýn kýrýldýðým ve bir daha yürüyemeyecek hâle geldiðini sanýrdým..."
Ebû Nuaym´in nakline göre îbn-i Abbas da þöyle demiþtir: "Resûlüllah Efendimiz´e vahiy geldiði zaman mübarek yüzünün ve cesedinin rengi solardý; ashâbtan hiç kimse bu sýrada kendisiyle konuþamazdý..."
Ahmed, Taberanî ve Ebû Nuaym îbn-i Amr´den þöyle rivayet ederler. O demiþtir ki: "Ben: Ey Allah´ýn Resulü, vahyin geliþini siz hisseder misiniz?" diye sordum. Resûlüllah´m bana cevabý da þöyle oldu:
"Evet, vahiy bana gelir, ben de onu çýngýrak sesi gibi iþitirim ve þiddetle sarsýlýrým. Sonra sarsýntý geçer ve ben sâbitleþir karar kýlarým. (Bana söyleneni de aynen alýr zaptederim). Bu þekilde (çýngýrak sesi þeklinde) gelen vahiy bana o kadar aðýr gelir ki, her defasýnda ben, "muhakkak bu sefer caným çýkacak" zannederim!"
Ebû Nuaym´in Feltân bin Asým´dan rivayeti ise þöyledir: "Vahiy geldiði zaman Peygamber Efendimiz´in her iki gözü açýk bir vaziyette dikilir kalýrdý. Allah´tan gelen vahyi aynen alýp ezberlemek için kulaðýný ve kalbini de iyice verirdi..."
Buhari, Müslim ve Ebû Nuaym, Yâlâ bin Ümeyye´den rivayet ediyorlar. O þöyle demiþtir: "Peygamber Efendimîz´e vahiy geldiði sýrada iyice kendisine baktým. O´nun þiddetli bir hýrýltý çýkardýðýný, gözlerinin ve þakaklarýnýn iyice kýzarmýþ olduðunu gördüm."
Îbn4 Sa´d´ýn Devs´li Ebû Erva´dan rivayeti de þöyledir: "Peygamber Efendimiz´e vahiy geldiði zaman gördüm, kendisi devesi üzerinde idi. Vahyin aðýrlýðý sebebiyle devesi saða sola yalpa yapýyor ve Ön ayaklarýný atamaz hâle geliyordu. Bazen dayanamayýp yere çöktüðü,[2] bazan da ön ayaklarýný dikerek ayakta durakladýðý oluyordu. Peygamberimiz´in de þakaklarý þapýr þapýr ter döküyordu."
Yine bu noktaya temas eden Ahmed ve Beyhaki´nin Aiþe´den rivayeti þöyledir: "Resûlullah Efendimiz´e vahiy geldiði zaman, üzerine bindikleri devesi vahyin aðýrlýðý sebebiyle yere çökerdi. Peygamberimiz de þakaklarýndan þapýr þapýr ter dökerdi. Ýsterse soðuk bir günde olsun."
Taberâni´nin Esma binti Amis´ten rivayeti ise þöyledir: "Resûlullah (s.a.v.)´in üzerine vahiy indiði zaman, neredeyse bayýlacak gibi olurdu."
Ahmed, Taberâni, Beyhaki ve Ebû Nuaym Esma binti Yezid´den rivayet ederler. O demiþtir ki: "Mâide Sûresi Resûlullah´a nazil olduðu zaman, kendileri devesi üzerinde bulunuyorlardý ve devenin yularýndan ben tutuyordum. Nazil olan sûrenin aðýrlýðýndan neredeyse devenin ön ayaklan kýrýlacak idi."
Yine bu konuda Ebû Nuaym´in rivayetine göre, Ebû Hüreyre demiþtir ki: "Kendilerine vahiy indiði zaman Peygamber (s.a.v.) Efendimiz´in baþý þiddetli aðrýdýðý için, aðrýsý dinsin diye baþýna kýna vurulduðu olurdu."
îbn-i Sa´d îkrime´den rivayet eder. O da þöyle demiþtir: "Resûlullah Efendimiz´e vahiy indiði zaman, vahyin þiddetinden neredeyse bayýlmýþ gibi olurdu ve bir müddet böyle kalýrdý."
Müslim´in Ebû Hüreyre´den olan rivayetinde de þöyle denilmiþtir: "Resûlullah Efendimiz´e vahiy indiði zaman, ashâbdan hiç biri vahiy hali geçinceye kadar Resûlullah´a bakamazdý," [3]
[1] Muzzemmýl suresi, 5
[2] Nitekim Resûlullah efendimiz Veda Hacet sýrasýnda Arafat´ta iken kendilerine vahiy geldiðinde de, devesi üzerinde bulunuyorlardý. Vahyin aðýrlýðýna dayanamayan devesi, yere çökekalmýþtý. O sýrada inen âyet de þu idi: "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size olan nimetimi tamamladým ve size din olarak islamý seçip beðendim." (Maide suresi, 3)
[3] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 1/213-215.