Dünya Dinleri
Pages: 1
Paflikyanlar By: neslinur Date: 23 Aralýk 2009, 17:14:17
Paflikyanlar





Ermenistan ´da Hýristiyan inancý, II. ve III. yüz yýllarda hýzla ilerlemiþ ve III. yüz yýlýn sonlarýnda (287 yýlýnda) ya da IV. yüz yýlýn basýnda (301 yýlýnda), Hýristiyanlýk resmi din olarak Ermeni ulusunca kabul edilmiþti. Hýristiyan inancýna baðlý akýmlar, Kuzey-Bati yönünden "Helen Tipi " ve Güney-Bati yönünden "Suriye Tipi " biçimlerinde Ermenistan ´a girip tüm IV. yüz yýl süresince yan yana var olmuþlardý. Ayrýca pagan inançlar da Hýristiyanlýðýn kabul edilmesinden çok sonralarýna kadar etkisini sürdürmeyi baþarmýþtý. Öteden beri süregelen Zerdüþtçü ve Mazdeist kurum ve gelenekler de bir anda sökülüp atýlamamýþtý. Hýristiyanlýðýn tüm kültürel, sosyal ve politik gerekleriyle birden kabul edilmesinden sonra, Ermenilerin Bati ´ya yönelmeleri kaçýnýlmaz olmuþtu. Hýristiyan inancýnýn korunmasý için eski inançlar zamanla Batili bir yaklaþýma dönüþtürülmüþtü. Bu düzeni sürdürmek için Ermenistan ´ýn güçlü Hýristiyan komþularý sýk sýk Ermeni Kilisesinin yasam alanýna müdahale etmiþler, dogmatik çekiþmelerde çeþitli gerekçelerle kendileri için elveriþli olan çözümleri saðlamak için baský uygulamýþlardý. Bu geliþmelere raðmen, Ermeniler arasýnda artan Hýristiyan etki dalgasýný dengelemek üzere politik ve dinsel akýmlar ortaya çýkmýþtý. Bir akým, pagan inançlarýnýn yeniden canlanmasý için harekete geçerken, bir diðeri, Hýristiyanlýðý denetimi altýna almak isteyerek, Hýristiyan inançlarýnýn en koyu bir biçimde savunmasýný yüklenmiþti. Ermeni Kilisesinin baþlangýç tarihi, çok sayýda dinsel akýmla birlikte, ruhban sýnýfý karþýtý çekiþmeler ve aralarýndaki iliþkilerin belirlenmesi çok zor olan tarikatlar karmaþasýný içerir. Bu tarikatlarýn eðilimleri ya Hýristiyanlýðýn ahlak öðretisini asan, çarpýtan ve bu öðretiye karþý duran, ya da kilise uygulamalarýndan daha fazla bir tutuculuðu içeren aþýrýlýklara yönelmekteydi. Maniciler, Messalianlar, Montanistler, Tondraklar, Borboritler ve Paflikyanlar gibi çeþitli tarikatlar Ermenistan ´da verimli bir ortam bulmuþlardý.

Helenizm ve Gnosis

Hýristiyanlýk, Kudüs ´ün I.S. 70 yýlýnda yýkýlmasýndan sonra kendini Yahudi etki alanýndan kurtarmýþ olarak, ancak çevresindeki Helenizm ´in inanç ve düþünceleriyle iliþki içinde bulmuþtu. Bu yeni olgu, Hýristiyan inancýný bozabilecek tehditler içeriyordu. Ýlk yýllarýn Hýristiyan Kilisesinin ilk giriþimi, kendini Helenizm ruhuna kolayca teslim etmemek için çabalamak oldu. Hýristiyanlýk, Yahudi kalýbýnda kalsaydý yayýlamayacaktý. Kolaylýkla Helen kültürünü benimsemiþ olsaydý, yine günümüzdeki durumundan çok farklý bir konumda olacaktý. Gerçeklesen geliþim, erken Hýristiyan inancýyla Helenizm arasýnda beliren bir sentezdir. Helen dünyasýnda oldukça yaygýn olan Gnostisizm, I.S. 80 ile 150 yýllarý arasýnda Hýristiyanlýðýn gizemci uygulamalarý için kullanýlmýþ bir ad olup, aslýnda Hýristiyan Kilisesinin en korkulacak rakibi durumundaydý. Gnostik akýmýnn yandaþlarý, Kilise ´nin basit inancýný hiçe sayan gizli bir bilginin (Gnosis) sahibi olduklarý savýyla ortalýktaydýlar. Yeni-Platonculuk ´tan, Helenleþmiþ Zerdüþt inancýndan ve Yahudilik ´ten aktarýlmýþ sistematik bir öðreti durumuna ulasan Gnostisizm, bir tür kozmolojik yaklaþým ortaya koymuþtu. Bu yaklaþým, tinsel unsurlarýn maddenin tutsaklýðýndan zamanla kurtulmasý görüsünü içeriyordu. Bu düþünce, Basilides ve Valentinus ´un kurduðu Gnostik gruplarda, Ýsa ´nýn insan biçiminde belirmesini reddetmeye kadar vardýrýlmýþtý. Gnostisizm, Ermeni tarikatlarý üzerinde de önemli bir etkiye sahip olmuþtu. Örneðin Messalianlar, Gnostisizmin etkisinde kalmýþ bir dilenci tarikatýydý. Önerdikleri köktenci inanç biçimi, dünyadan tümüyle koparak, insanin kurtuluþu sorunun çözümleneceði yolundaydý. Messalianizm, tam anlamýyla bu dünyaya ait her türlü çalýþma ve etkinlik biçimlerinin inkârýna dayanan bir dinsel akýmdý.

Paflikyanlar


Manicilikten türemiþ düalist bir Ermeni tarikatýdýr Paflikyanlar. Paflikyan (Pavlikyan, Bavlikyan) ya da "Paulician " adýnýn kökeni karanlýktýr. Gibbon, bu adýn "Aziz Pavlus ´un öðrencileri " anlamýna geldiðini belirtir. Paflikyanlarýn bu havari iç in besledikleri özel ilgi ve tüm Paflikyan önderlerinin Aziz Pavlus ´un öðrencilerinden birinin adýný almalarý bu görüsü desteklemektedir. Ancak, Paflikyanlarýn düþmanlarý tarafýndan kullanýlan biçimi ile "Paulikianoi " adý oldukça ilginçtir ve bu terimin "Samsat ´li Pavlus ´un izleyicileri " anlamýna geldiði ileri sürülmüþtür. Oysa Samsat ´li Pavlus ´un öðretisi ile Paflikyanlarýn hiçbir baðlantýsý yoktur. Photius ´un aktardýklarýna göre ise, Samsatlý Kallinice adli Manici bir kadýn Pavlus ve Yohan adli iki oðlunu bu öðretiyi yaymak üzere Ermenistan ´a göndermiþtir ve Paflikyanlarýn adý iste bu Pavlus ´den gelmektedir. Ancak, bunun sadece bir öykü olduðu ve bu kiþilerin gerçekten var olmadýklarý tarihçiler tarafýndan ileri sürülmüþtür. Konunun uzmanlarýndan Ter-Mkrttschian, Paulician adýnýn Ermenice ´de "küçük Pavlus ´un izleyicileri " anlamýna geldiðini belirtmekte, ancak bu küçük Pavlus ´un kim olduðu konusuna bir açýklýk getirememektedir. Paflikyan adý ilk kez, 719 yýlýnda Ermeni Kilisesinin Duin Sinod ´unda kullanýlmýþ ve bu Sinod ´da "hiç kimse Paflikyan denilen kötü sapkýnlarýn evini ziyaret etmeyecek " biçiminde bir kural konulmuþtur.

Paflikyanlarýn Tarihi

Kendi adýný Silvanus olarak deðiþtiren Mananali ´li Constantine, Colonia yakýnlarýndaki Kibossa ´da ilk Paflikyan topluluðunu bir araya getiren kiþidir. Öðretisini yaymaya 657 yýlýnda baþlamýþtýr. Kendisi kitap yazmadýðý gibi, tüm öðrencilerinin sadece Ýncil ´i esas almalarýný istemiþtir. Constantine ´den sonra Paflikyanlarýn önderliðini Symeon-Titus üstlenmiþtir. Aslýnda Bizans tarafýndan Paflikyanlarý yok etme görevi ile gönderilen Symeon, Constantine ´i 684 yýlýnda öldürdükten sonra inancýný deðiþtirmiþ ve Paflikyanlara katýlmýþtýr. Ne var ki, 690 yýlýnda Symeon-Titus da, Bizans görevlileri tarafýndan öldürülmüþtür. Bundan sonra ciddi bir bocalama dönemi geçiren tarikat, 715 yýlýnda Pavlus adli bir kiþinin önderliðinde Phanaroea yakanlarýndaki Episparis ´te yeniden toparlanmýþtýr. Akýmin adýnýn bu Pavlus ´tan kaynaklandýðý da ileri sürülmektedir. Pavlus ölünce iki oðlu, Gegnesius-Timothy ile Theodore, önderlik için kavgaya tutulmuþlar ve Gegnesius, 717 yýlýnda Ýstanbul ´a giderek imparator III. Leo ve patrik I.Germanius ´u kendisinin bir Ortodoks olduðuna inandýrmýþ, bir imparatorluk birliði ile Mananali ´ye geri dönerek Theodore ´u yenilgiye uðratmýþtýr. Paflikyanlarýn baþýna geçen Gegnesius bir süre sonra ölmüþ, bu kez de onun iki oðlu, Zachary ve Joseph-Epaphroditius arasýnda kavga çýkmýþtýr. Kýsa zaman sonra Zachary ve izleyenleri Müslüman ordularý tarafýndan yok edilince, tüm Paflikyanlar yine Joseph ´in önderliðinde birlenmiþlerdir. Joseph, tüm Anadolu ´da Paflikyan topluluklarý oluþturmayý baþarmýþtýr. Ne var ki, Joseph ´ten sonra basa geçen Vahan zamanýnda tarikat hem sayýca ve hem de etki olarak gerilemistir. Bu dönemde ortaya çýkan Sergius-Tychius adli bir kiþi, Vahan ´dan ayrýlarak, Paflikyan tarikatýný güçlendirmek ve reforme etmek için harekete geçmiþtir. Paflikyanlar, "Vahanitler " ve "Sergitler " olmak üzere ikiye bölünmüþtür. Sergitler, kýsa süre içinde baþarýlý olmuþlar ve rakiplerini neredeyse tümüyle ortadan kaldýrmýþlardýr. Bu dönemde Paflikyanlar, Bizans Ýmparatorlugu ´nun bazen baskýsý, bazen de korumasý altýnda kalmaktaydýlar. IV. Constantine ve II. Justinian, Paflikyanlara þiddetli bir baský uygulamýþtý. III. Leo ve onu izleyen "Ikona Kirici " (Iconoclast) imparatorlar ise, genellikle Paflikyanlara sempati beslemiþlerdir. I. Nicephorus, Paflikyanlarý Phrygia ve Lycaonia yörelerinde asker olarak kullanmak istemiþtir. I. Michael, yeniden Paflikyanlara karþý þiddet uygulamasýna baþlamýþ, özellikle V. Leo, kendisinin de bir Paflikyan olduðu iddialarýný yalanlamak amacýyla, müthiþ bir Paflikyan avýna çýkmýþtýr. Bu dönemde bir çok Paflikyan, Bizans ´tan kaçarak Müslümanlara sýðýnmýþtýr. Sergius 835 yýlýnda öldürülmüþtür. Ýmparatoriçe Theodora zamanýnda da baský sürmüþ, Karbeas yönetiminde isyan eden Paflikyanlar kitle halinde Müslüman topraklarýna göç etmiþlerdir. Artýk Bizans ´ýn kanlý düþmaný durumuna gelen Paflikyanlar, Müslümanlar tarafýndan desteklenmiþlerdir. Tephrike ´de (Divrigi) bir kale kuran Paflikyanlar, sürekli olarak Bizans topraklarýný yaðmalamýþlar, giderek etkilerini arttýrarak politik bir güç durumuna yükselmiþlerdir. Ýmparator I. Basil zamanýnda, Paflikyan ordusu Anadolu ´yu boydan boya geçerek Efes ´e kadar gelmiþ, Ýzmit ´i iþgal ederek neredeyse Ýstanbul ´un karþý kýyýlarýna kadar ulaþmýþtýr. Ancak sonunda yenilgiden kurtulamamýþlar ve 871 yýlýnda Tephrike kalesi yerle bir edilmiþtir. Bu durum tarikatýn askeri gücünü yok etmiþtir. Paflikyanlar Anadolu ´nun çeþitli yörelerine daðýlmýþlardýr. V. Constantine ve I. Johannes, Paflikyanlarý kitleler halinde Trakya ´ya, özellikle Filibe kenti ve çevresine göçe zorlamýþlar ve Slavlara karþý askeri güç olarak kullanmýþlardýr. Dokuzuncu ve Onuncu yüz yýllar süresince Bizans yönetimi ve Kilisesi, Anadolu ve Trakya ´daki Paflikyanlar ile uðraþmýþ, onlarý Ortodoks inancýna çekebilmek için sürekli çaba harcanmýþtýr. Ermenistan ´da Paflikyan hareketi, dokuzuncu yüz yýlda Smbat adli bir kiþinin kurduðu "Tondrak " tarikatý biçiminde varlýðýný sürdürmüþtür. Trakya ´da ise zamanla yok olmuþlardýr. Alexius Comnenus tarafýndan 1081 yýlýnda Ortodoksluða dönmeye ikna edildikleri ileri sürülmüþtür. Onuncu yüz yýldan sonra, tarih sahnesinden çekilmiþlerdir. Ancak, öðretilerinin izleri bir çok yerde görülmüþtür. Bulgaristan ´daki Bogomil tarikata Paflikyanlarýn devamýdýr. Bogomiller, Ortaçað boyunca Batýya doðru öðretilerini yaymýþlar, Katharlar (Albililer) ve diðer Manici akýmlarý etkilemiþlerdir. Ermenistan ´da da Paflikyanlardan türeyen benzer tarikatlarýn günümüze kadar varlýklarýný sürdürdükleri kabul edilmektedir. Yüz yýllar sonra, 1717 yýlýnda Lady Mary Wortley Montagu, Ýstanbul´a gelirken Filibe´de durakladýðýnda, aynen þunlarý yazýyor: "Filibe´de kendilerine Paulin adýný veren bir tarikat buldum. Bunlar eski bir kiliseyi göstererek Aziz Pavlus´un burada vaaz verdiðini söylüyorlar. Pavlus, bunlarýn en makbul azizleridir..."

Paflikyanlarýn Öðretisi


Paflikyan öðretisinin temel görüsü, maddi dünyayý yaratan ve yöneten Tanrý ile tapýlmasý gereken, ruhlarý yaratan göklerin Tanrýsý arasýndaki ayrýmdýr. Paflikyanlara göre tüm maddi varlýklar kötüdür. Bu yaklaþým Paflikyanlarýn, Manicilikten etkilenen akýmlardan biri olarak kabul edilmeleri gerektiðini ortaya koyar. Ancak, Paflikyan öðretisinde güçlü bir "Marcionist " etki de vardýr. Eski Ahit ´i kabul etmezler, Ýsa ´nýn yeniden doðacaðýna inanmazlar; Paflikyanlara göre Ýsa Tanrý ´nýn dünyaya gönderdiði bir melektir ve gerçek annesi göklerdeki Kudüs ´tür; Ýsa ´nýn tüm eseri yaydýðý öðretisidir; Ýsa ´ya inanmak insani son yargýdan kurtarýr; gerçek vaftiz Ýsa ´nýn sözlerini duymakla olur. Paflikyanlar haça deðer vermezler, yalnýzca Ýncil ´in bir kýsmýna inanýrlar; Ýsa ´yý reddettiði için Aziz Petrus ´un mektuplarýný dikkate almazlar; yalnýzca Luka Ýncili ve Pavlus ´un mektuplarýna deðer verirler. Tüm resim ve heykellere karþýdýrlar. Maddi dünyaya ait her þeyin sadece simgesel bir deðeri vardýr. Bu bakýmdan, Paflikyanlar Kiliseyi de, Kilisenin geleneklerini, dogmalarýný, kurumlarýný, ruhban sýnýfýný da reddediþlerdi. Onlara göre, herkes kutsal metinleri okuyup yorumlama hakkýna sahiptir. Paflikyanlar kendilerini kabul ettirmek için çok þiddetli bir misyoner etkinliði göstermiþlerdi. Ayrýca korku duyulan savaþçýlar olup, bu nitelik kuskusuz bulunduklarý bölgenin coðrafyasýndan kaynaklanýyordu. Zira Paflikyanlar, dinleri ve uygarlýklarý ayýran bir sinir üzerinde yer alýyorlardý. Akýmin bu militan görünümü, toplumsal alanda da radikal bir ideoloji ile kokuttu. Yeryüzünde tüm tinsel yetkeyi reddettikleri için, dünyasal iktidar ve politik haklarýn varlýk nedenini de inkar ediyorlardý. Böylece, dinsel düzeydeki eþitlikçiliðe, toplumsal düzeyde de bir eþitlikçi anarþizm eklenmekteydi. Paflikyanlara göre, tüm Kilise hiyerarþisi kötüdür, ayni biçimde tüm ayinler ve kutsal eþyalar da reddedilmelidir. Örgütlenmelerinde en önde gelen kiþiler, tarikatýn farklý yörelerdeki kurucularýdýr. Bu kurucu azizler, genellikle adlarýný Aziz Pavlus ´un görencilerinden alýrlar ve onlarýn yeniden dünyaya gelmiþ ruhlarýný taþýdýklarýný ileri sürerler. Azizlerden sonra, bir konsil oluþturan "synechdemoi " (yoldaþlar) ile toplantýlarda düzeni saðlayan "notarioi " gelir. Toplantýlarýný kiliselerde deðil, "proseuchai "nde (dua evleri) yaparlar. Baský altýndayken inançlarýný saklamanýn ve hatta reddetmenin doðru olduðuna inanýrlar. Bu nedenle, dýþardan Kiliseye baðlý bir görünüm sunarken, gizlice Paflikyan inançlarýný sürdürebilmiþlerdir. Ülküleri, tüm irk ayrýmlarýný giderecek olan inananlarýn tinsel birliðine ulaþmaktýr. Düþmanlarý Paflikyanlarý sürekli ahlaksýzlýkla suçlamýþlardýr. Hatta dua evlerinde bile ahlâksýz davranýþlarda bulunduklarý ileri sürülmüþtür. Kendilerinin "Hýristiyan " adýndan baþka bir adla çaðýrýlmalarýndan hiç hoþlanmazlar. Harnack ´a göre Paflikyanlar, "Katolik ve Ortodoks Hýristiyanlýðý reddeden, hiyerarþi karþýtý düalist Puritanlardýr ". Gibbon ´dan beri Paflikyanlar, ilk ve saf Hýristiyanlýðý sürdürmeye çalýþan, düþmanlarý tarafýndan baský ve ýstýrap altýnda yasamak zorunda býraktýrýlmýþ, Ýncil ´e baðlý iyi insanlar olarak kabul edilmektedirler. Conybeare, Paflikyanlarý Adopsiyonistler ´in devamý olarak nitelendirir. Adeney ise Paflikyanlarý "Protestanliktan önceki Protestanlar " olarak deðerlendirir.


radyobeyan