Letaifler ve Zikir By: derya Date: 23 Aralýk 2009, 13:02:39
Letaifler ve Zikir
Latifelerin Açýklanmasý ve Zikri
Bilindiði gibi insan gerçek yapýsý on latifeden oluþmuþtur. Bunu beþi emirler ( melekut) aleminden, diðer beþ tanesi de madde ( mülk) alemindendir.
Emir alemi arþýn üstündedir; görüntü ve madde olmaksýzýn Allahu Teala'nýn ( c.c) emriyle yaratýlmýþtýr.
Alem-i mülk, alem-i halk denen madde alemi ise arþýn altýnda hava küresine kadar olup beþ duyu ile anlaþýlabilir.
Emirler aleminden olan beþ latifeden biri insani kalb'dir. Madde aleminde yer, insanýn sol memesinin dört parmak altýndadýr. Ýkincisi insani ruh olup sað memenin dört parmak altýndadýr. Üçüncü sýr'dýr ve sol memenin iki parmak üstündedir. Dördüncüsü hafa ismini alýr, sað memenin iki parmak üstündedir. Beþincisi boyun çukurunun iki parmak altýnda bulunan ahfa'dýr. Bu latifeler Ýmam-ý Rabbani (k.s) Hazretlerinin buyurduðu gibi nurdan yaratýlmýþtýr. Bunlarýn varlýðýný keþif sahipleri de söylemektedir. Çünkü bu latifeler esas yerlerine döndükten sonra yerleri boþ olarak görülmektedir.
Gerçekten Allah-u Teala (c.c) bu latifelere kendi Rabbani kemalatýndan kemaliyet (olgunluk) ve yetenek vermiþtir. Bunlar emir aleminden madde alemine taþýndýktan sonra, insan bedenine konulurken, nefis onlarýn nurlarýný karartmýþ, kemalat ve yeteneðini de eksiltmiþtir. Allah-u Teala'nýn (c.c) latiflere verdiði kemalat þu þekildedir:
-Kalb için zati tecelli ve huzuru yaratmýþtýr.
-Ruh için zati sevgi ve cezbeyi yaratmýþtýr.
-Sýr için zati vahdeti ( Cenab-ý Hakk'ý (c.c) bir bilmek) yaratmýþtýr.
-Hafa için istiðrak'ý ahfa için izmihlal'i yaratmýþtýr.
Ýstiðrak : Duygularla ve düþünceyle anlaþabilen tüm varlýklarý, daðýlmaksýzýn Allah-u Teala'nýn ( c.c) Zati tecellisine batmýþ olarak; O'nun yüce zatýný ise bütün yaratýlaný kuþatmýþ olarak görmek ve anlamaktýr. Suya dalmýþ kiþinin su, suyunda o kiþi olmadýðý gibi, suya dalan kiþi dalýþýnýn derinliðinde görülmez. Ýstiðrak halinde kul kuldur, Rabb de Rabb'dýr. Yani istiðrak halinde Allah-u Teala ( c.c) gerçekten deðil de, belirme ve ululuk yönünden tüm varlýklarý kuþatmýþ olarak algýlanýr.
Ýzmihlal ( Kaybolma, daðýlma) : Tüm eþyayý Allah-u Teala'nýn ( c.c) ilahi varlýðýnda daðýlmýþ ve yok olmuþ olarak görmektir. Bu suyun sütün içinde kaybolduðu gibidir. Fakat bu da gerçek birleþme deðildir. Zira yaratýlanla yüce yaratýcýsýnýn birleþmesine inanmak açýkça küfürdür. Allah-u Teala'nýn (c.c) varlýðý kuvvetlidir, hükümrandýr, mutlaktýr ve yaratýlanlarýn varlýðý esastýr.
Yaratýlanlar ise O yüce varlýðýn gölgesidir, zayýf ve sonradan olmadýr. Biz özellikle kalbin O'na ileri derecede baðlý olmasý nedeniyle bu tanýmlamayý kullanýyoruz, yoksa birleþme söz konusu deðildir.
Latifeler insan bedeniyle birleþince, nefs emirler aleminden olan beþ latifeyi karartmýþ nurlarýný söndürmüþ ve feyz alma kapýsýný kapatmýþtýr. Bu kötü olay þunlara neden olmuþtur :
-Kalbin zati sevgisi ve huzuru dünya sevgisine, huzuruna ve olaylara baðlý kalmaya dönüþtü.
-Ruhun zati sevgisi dünya sevgisi ve nefsin hýrslarýna dönüþtü.
-Sýrrýn vahdeti ( birlik duygusu) nefsin kendini tek varlýk olarak görmesine dönüþtü.
-Hafa'nýn istiðraký dünyanýn hazlarýna dalmaya dönüþtü.
-Ahfa'nýn izmihlali ise dünya hýrsýna dalmaya ve dünya uðruna kendini yok etme durumuna dönüþtü.
Bunlarýn sonucunda nefis kendi isteklerinden baþka tüm kemalatlarý unutulmuþ ve umursamaz olmuþ; sadece kendini görür hale gelmiþtir.
Madde aleminde olan beþ latifenin temel özelliði eksiklik; karanlýk ve kusurdur. Dört unsur (elaman) toprak, su, ateþ ve hava ile nefsi emareden oluþan bu beþ latifenin özellikleri þunlardýr : Toprak elemanlarýnýn eksik yaný ibadetlere ilgisizlik, emirlere uymamak, yasaklarý yapmaktýr.
Su elemanýnýn eksik yaný nifak ( iki yüzlülük) týr. Bu suyun bulunduðu kabýn rengi ve þeklini almasý gibidir. Ýyi kiþiler yanýnda iyi, kötü kiþiler yanýnda kötü olur.
Ateþ elemanýn eksik yaný nefsi sevmek ve onun uðruna kýzmaktýr. Bundan da çekememezlik, hýrs ve þehvet ateþi doðar.
Hava elemanýnýn eksikliði kibirdir. Bu da tüm yaratýklardan kendini üstün görerek Hakk'a sýrtýný dönmektir.
Nefsi emmarenin eksiði ise - Allah (c.c) korusun- ilahlýk iddiasýdýr. (Nefsin Tanrý olduðunu ileri sürmesidir.)
Ýþte kalbin tüm hastalýklarýnýn nedeni bu eksikliklerdir. Cenab-ý Hakk ( c.c) bir kulunu doðru yola getirmeye dilerse kerem ve iyiliðinden cezbe verir ya da razý olduðu iþler yaptýrýr; bundan da yine cezbe doðar. Cezbeden baþka, kulunu nefis kemalata ermiþ ve baþkalarýný kemale erdirebilen bir mürþidi kamille karþýlaþtýrýr; bu zatta onu olgunlaþtýrarak gerçeðe erdirir. Bu mürþidi kamil latifelerin üzerindeki kötü etkisi kaybolur. Latifeler asýl makamlarýna dönmeyi isterler ve sonuçta ilk kemallerine kavuþurlar. Bu kavuþma yüce bir yolculukla olur: Yeryüzünden kalbin makamý olan arþ'ýn dýþ yüzüne kadar dokuz bin yýldýr. Kalbin makamýndan emir alemindeki ruhun makamýna kadar dokuz bin yýllýk uzaklýk vardýr. Böylece her makam arasý dokuz bin yýl olduðuna göre yeryüzü ile ahfa latifesinin makamý arasý kýrk beþ bin yýllýk uzaklýktadýr.
Ahfa latifesini makamý emir ( melekut) aleminin sonudur. Daha sonra latifeler emirler aleminden Allah ( c.c) sýfatlarýna doðru yükselme baþlar. Çünkü sýfatlar alemi emirler aleminin aslýnýn aslýdýr. Sonra sýfatlar aleminde isimler alemine sonra þuun ( olaylar) alemine, oradan da ilahi zat'a yükselirler. Ancak sýfata kadar makamla ondan sonrasýna da hal ile yükselme gerçekleþir. Makamla yükselme süreklidir ve kiþiliðe mal olmuþtur; sabit ve deðiþmeyerek devam eder. Hal ise bunun tersinedir, gelip geçici bir durumdur, kiþilik yapýsýna mal olmuþtur.
Latifeler makam ve kemallerine (asýl yerlerine ) vardýklarý zaman kalbin kemali olan tam huzur; ruhun kemali olan tam cezbe; sýrrýn kemali olan tam birlik ( vahdet); hafa'nýn kemali olan tam yokluk (benlikten arýnma) ve ahfa'nýn kemali olan tam izmihlal (ilahi varlýkta kaybolma) kendiliðinden gerçekleþir. Bazen bu latifeler asýl yerlerine vardýklarý halde mürit bunu bilmez ve yorgunluðunu anlamaz. Fakat bu varýþýn belirtileri vardýr ve bunlar Nakþibendi kitaplarýnda etraflýca açýklanmýþtýr.
Bazen latifelerin bir kýsmý ilerler, diðer kýsmý ilerlemez.Yalnýzca tam cezbe veya cezbe olmaksýzýn tam huzur olabilir. Buna seyr-i fillah ( Allah'ta (c.c) ilerleme), seyr-i ulvi ( yüce ilerleme ), seyr-i cezbe (cezbe de ilerleme) ve seyr-i afaki (ufuklarda ilerleme) denilir. Bu durumda birçok kez mürid sahiv (ayýklýk) için mahiv ( yok olma) olur. Hatta kendisine görülenlerin ve hallerinin artýþýndan dolayý kalbini ileri derecede gayesine baðlayan mürit dünya ve ahiretle ilgili iþlerini unutur. Bu durumda nefy ve isbat zikrinin zamaný gelmiþ demektir.
radyobeyan