Son Peygamber
Pages: 1
Huneyn Gazvesi By: sumeyye Date: 20 Aralýk 2009, 16:35:00
Huneyn Gazvesi





Huneyn Gazvesinde Teþri Kýlýnan Þer´i Hükümler Geri Verilmesi Tekeffül Edilen Ariye


Huneyn gazvesinden sözederken hazýrlýklarýn ilk aþamasýn da Peygamber (s.a.v.) efendimizin Safvan bin Ümeyye´den iðre ti olarak zýrh ve silah istediðinden bahsetmiþtik. Safvan da peygamber efendimizin isteði üzerine îslam ordusuna iðreti olarak zýrh ve silah vermiþti. Peygamber efendimiz bu zýrhlarý ve silahlarý Safvan´a geri vereceðine dair teminat vermiþ ve: "Bu , geri verilmesi tekeffül edilen bir iðretidir" demiþti. Bu ga ranti, alýnan iðreti mallarýn, îslam ordusu tarafýndan bir gadre ve hýyanete uðramaksýzm sahibine geri verilmesi manasýný mý, yoksa telef olduðu yâ da hasar gördüðü takdirde kýymetinin mi sahibine ödeneceði manasýný taþýmaktadýr? Fýkýhçýlar bu konu da çeþitli görüþler ileri sürmüþlerdi. Özetle onlar þu görüþ üzerinde icmaa varmýþlardýr: Ýðreti mal, onu iðreti olarak alan kimsenin elinde emanet mal gibidir. Muhafazasýnda kusurlu davranýlmaksýzm telef olmasý halinde tazmin edilmez. Ya da iðreti olarak alýnmýþ ve amacý dýþýnda kullanýlmýþsa telef olsa bile yine tazmin edilmez. Fakat muhafazasýnda kusurlu davra-nýhr, ya da iðreti olarak almýþ amacý dýþýnda kullanýlýr ve bu sebeble telef olursa bu, mala karþý bir tecavüz olduðundan do­layý tazminatý gerektirir. Öte yandan iðreti demek teberru ve baðýþ manasýný taþýr. îðreti olarak alýnýþ amacý doðrultusunda kullanýlýrken telef olursa, tazminat ödeme zorunluluðu yoktur. Merhum Þafii þöyle der: Akidlerde ileri sürülen zahiri þartlara, olduðu gibi uymak gerekir. îðreti alma akdinde malýn telef ol masý durumunda tazminat ödeme þartý koþulmuþ ise, iðretinin telef olmasý halinde tazminat ödenir. Bu tazminat, iðreti ak dinde ileri sürülmüþ olana þarttan dolayý Ödenir. Bu, gasp gibi deðildir. Çünkü gasp devamlý telefîyetten dolayý tazmin edilir. Gaspedilen mal, telef olduðu takdirde tazminat vermesi zorun lu olur.

Ariyeye(iðretiye) gelince, bunda asýl kural þudur: îðreti mal, onu iðreti olarak alan kimsenin elinde emanettir. Ona karþý mütecaviz davranmaz. Ancak iðretide, akid yapýlmasý esnasýn da taraflarýn, tazminat hususunda anlaþmalarý caizdir. Özellik le iðreti akdi, iðreti alanýn iðreti mala mütecaviz davranmasý ihtimalinin söz konusu olabileceði bir malda yapýlmaktaysa, Ör neðin savaþ silahý ya da devlete ati bir deðirmen üzerinde iðreti akdi yapýlmakta ise bu durumda tazminat alma hususunda ge rekli þartlar koþulabilir.

Ebu Hanife, Malik ve Cumhuru fukahadan bazýlarý demiþler ki: Akid esnasýnda þart koþulmuþ olsa bile, ariyenin tazminatý ödenmez. Çünkü böyle bir þart ariyenin (iðretininin) emanet hükmündedir. Vedia ise tazmin edilmez. Fakat burada vedia ile ariye arasýnda bir fark bulunduðunu da söylememiz ve bu hu susta dikkatinizi çekmemiz gerekmektedir.

Ariye(iðreti) sahibinin izni ile kullanýlýr. Vedia(emanet) ise, kullanýlamaz sahibinin izni olmaksýzýn onu kullanmak, Vedia anlamýnýn dýþýna çýkmak olur. Sahibinin izni olmaksýzýn kul lanmak ise kullananý mütecaviz durumuna düþürür.

Ariyenin tazmin edilmesi gerekmediðini Söyleyen fýkýhçýlar, Peygamber efendimizin, telef olmasý halinde ariyeyi ayný ya da kýymeti ile geri vermediðini söylemiþlerdir, ancak o: Safuan bin Ümeyye´ye: "Hayýr, senden alýnacak olan bu ariye tekrar sa na iade edilecektir" demekle, alman ariyenin saðlam kalmasý halinde sahibine geri verilmesi gerektiðine iþaret buyurmuþtur. Þayet ariye(iðreti) telef olursa kýymetini tazmin etmek düþünü lemez. Zira Peygamber efendimizden rivayet edilen bazý hadis­lerde "ariye sahibine ödenir" sözü ariyenin saðlam kalmasý ha linde sahibine ödeneceði anlamýný taþýr. Yoksa telef olursa taz min edilmesine gerek yoktur. Peygamber efendimiz, kendisine: "Ey Muhammedi Bu aldýðýný gasben mi alýyorsun?" diye soran Safvan´a: "Hayýr, bu, geri ödenilmesi tekeffül edilen bir ariye-dir" diye cevap vermiþ ve bununla Safvan´ýn malýný gasb etmek istemediklerini ifade buyurmuþ, Peygamber efendimizin Saf van´a verdiði cevap, ariyenin saðlam kalmasý halinde ayný ile sahibine ödeneceði anlamýna geliyordu. Yoksa telef olmasý ha linde kýymetini sahibine tazmin etme anlamýný taþýmýyordu.

Savaþta telefiyyet verme hükümlerine gelince, düþmaný za yýflatmak için elden geldiðince telefiyyet vermek caizdir. Örne ðin Hz. Ali, Hevazin komutanlarýndan birinin devesini arkadan vurarak ayaklarýný kesmiþti. Çünkü o komutan sancaktarlýk yapmakta ve ayný zamanda bulduðu hedeflere mýzraðý ile dar beler savurmaktaydý. Hz. Ali bir kýlýç darbesiyle devesinin ayaklarýný kesti, devenin üzerindeki komutan yere düþtü, en-sardan biri de üzerine varýp öldürdü.

Bu da gösteriyor ki savaþ aracý olarak kullanýlan hayvanlarý telef etmek mubahtýr. Bu savaþ alanýnda organlardan birini ke serek hayvana azap vermek manasýna gelmez.



radyobeyan