Safahat
Pages: 1
Sanatkar By: SonDamLa Date: 20 Aralýk 2009, 00:35:58
Sanatkar




-Mister Archibald Bulok Roosevelt Cenablarýna

Þu mâcerâyý iþittim birinden, üç sene var,

Olur ki dinleyecek bir meraklý kimse çýkar.



... Zevâli beþ geçe, Boston´dan ayrýlýnca tiren,

Vagonda volta vuranlar daðýldýlar birden.

Demek: Sekiz kiþilik hücre, þimdi, sâde benim...

O halde yan gelirim, dinlenir baþým, beynim.

Dýþarda vecd ile dönsün semâ, ufcýk toprak,

Gömüldüðüm köþe sâbit deðil mi, sen þuna bak!

Aman ne zümrüt aðaçlar!.. Ne dalga dalga ekin!..

Çiçek mi, ev mi?.. Ne köyler: Þehir kadar zengin!..

Yolun güzelliði lâkin!.. Aman ne manzaralar!..

Ne çok da fabrika! .

- Derken, içim yavaþça dalar;

Deminki hâtýralardan ne iz kalýr, ne de yer.

Batar, çýkarken uzaklarda ben zavallý meðer,

Bizim sekiz kiþilik hücre durmamýþ yalnýz:

Meðerse karþýma doðmuþ ki bir civan yýldýz,

Nazar - kamaþtýðý berkýyle bî-mecâl-i þühûd -

Kalýr ayaklannýn ta ucunda gaþy-ý sücûd!

Yanýnda - âþýðý hiç þüphe yok - sevimli, kibar,

Bütün hutûtu yüzün gösterir ki: San´atkâr;

Uzunca boylu, aðýrbaþlý, bir necîb erkek.



Bu çifte kumrular ürkerse, pek yazýk diyerek

Köþemde ben yine sessizce bir zaman tünedim;

Lüzûmu hiç bile yokmuþ ya, sonradan denedim!

Bulutlu gözleri cânanda, kendi müstaðrak;

Fezâ yýkýlsa, kýzýn rûhu belki duymayacak!

Bu âþýðýnsa - vakûr alný çizgi çizgi fütûr -

Derin bakýþlarý dalmýþ semâya dûrâdûr.

O, þimdi cevvi süzerken, yanýnda Leylâ´sý,

Gözünde kurduðu âtîlerin heyûlâsý,

Senin bu gölge vücûdunla nerden uðraþacak?

Unut da kendini artýk, ne söylüyor, kýza bak:

-Emîr! O sonraki üç parça yok mu, pek müdhiþ;

Bu þâheserleri ömründe sahne dinlememiþ.

Nasýl, bulutlara yangýn verir de yaz güneþi,

Yakarsa gökleri þimþeklerin seri´ ateþi;

Senin de çalmadý parmaklarýn, tutuþturdu,

Ziyâ adýmlarý altýnda haykýran ûdu!

Ne hisle inledi karþýnda sîneler, bilsen,

Kümeyle tellere birden alev dökerken sen!

Kanar, yanar gibi yüzlerce bülbülün kalbi,

O perde perde tüten nevha neydi, yâ Rabbi!

Evet, bizim medenî Garb´ýn ilk iþittiði ses,

Çölün yanýk yüreðinden kopup gelen bu nefes,

Nidâ-yý Hak gibi edvârý haþreden bu hitab.



Hudâ bilir ki, inerken o yýldýrým mýzrab,

Gelirdi hep bana: "Mýsr´ýn, Irâk´ýn, Îrân´ýn,

Tihâme´nin, Yemen´in, Gazne´nin, Buhârâ´nýn,

Hülâsa, Hind ile Þind´in serâb-ý mâzîsi,

Duman duman, tütüyor her harâbeden hissi!"

-Fakat, bu sözleri aczim nasýl benimseyecek?

Teþekkür etmeye insan hicâb edeý:..

-Ne demek?

Tevâzu´un da olur bir nisâbý, haddini bil!

-Benimse ancak odur bildiðim.

-Hiç öyle deðil!

Dehâný gizlemenin artýk ihtimâli mi var?

Bugünkü konseri hayretle dinleyen kafalar,

-Ki san´atin yaþayan belli baþlý devleridir -

Ne manzaraydý: Nihâyet, eðildiler bir bir!

Zaman zaman kopan alkýþlarýn içinde, hele,

Godoski´nin seni tebrîk edip de hürmetle:

"Emîr! O kudrete eþ varsa, nerde, bilmiyorum,

Ne muhteþem çalýyorsun! Seninle maðrûrum.

Bütün senâlann üstündesin, bugün" demesi.

O þaheser ki, tutulmuþtu herkesin nefesi!

-Sever fakîri de...

-Yok yok deðiþmedikçe þiâr,

Fakîri hiç seven olmaz: "Dolar sever bu diyâr. "

Senin diyârýný bilmem, o baþka olsa gerek?

-Hayýr, bir at baþýdýr varsa farkýmýz, pek pek!

-O halde, ayný kopuklarmýþýz, felâkete bak!

-Fakat, Godoski?yi lâyýk deðildi hýrpalamak.

Býrak, uzaklara hâkim dehâ-yý san´atini,

Görür yakýndakiler rûhunun asâletini.

Onun da yoksa duyan kalbi sînesinde eðer,

Vücûd-i hilkate bir mi´deden kefen çekiver!

-Peki! Öbürleri? Onlar da sanki dostun mu?

-Deðil.

-Ne söylediler sonradan, unuttun mu?

"Bu türlü bir viyolonsel iþitmedikti, Emîr!

Büyük dehâlar eder böyle nâdiren teshîr,

Küçük dehâlarý sarsan bu kanlý, canlý sazý,

Þu var ki, hârika âlemde: ûdunun tarzý.

Evet bizim çelo gâyet belâlý, çok müþkil,

Fakat, kemâlini bulmuþ, bu lâkin, öyle deðil:

Bütün tekâmüle âsî bir ibtidâî saz;

O çaðlayan gibi sesler bu sîneden taþamaz,

Ne olsa nâfile!.. derken, muhîti susturdun:

Göründü nâ-mütenâhî zaman zaman ûdun. "

Peki! Cemîle mi bunlar?

Riyâya benzeyecek korkarým ki mahviyyet!

Dehâna sâhib ol artýk!..

-Dehâyý, þsimdi, býrak

Kemâle yaklaþabilmek hayâli benden uzak!

-Nedir bu, ayný soðuk perdelerde, ayný karar?

-Þudur ki: Yükselemez kollarýyle san´atkâr;

Dehâ için kanat ister; benimse yok kanadým.

-Senin mi yok kanadýn? Hýzlý söyle, anlamadým!

Demin, þevâhik-i san´at bulunca pâyâný,

Nasýl süzüldün aþarken hudûd-i imkâný?

Ne türlü yol bulabildin bu seyri temdîde?

Yayan dolaþmadýn elbette lâ-tenâhîde!

Kanatsýzým demen artýk tuhaf deðil mi biraz?

Birer kanat da o, yâdýmda çýrpýnan, iki saz.

Aceb, hayâli tararken semâ-yý ilhâmý,

Cenâhý dört açýlýr böyle bir dehâ var mý?

Nebîlerin damarýndan damarlarýndaki kan;

O kanda bir galeyan: Þark´a en temiz heyecan.

Peyinde, herbiri a?sâra hâkim, ecdâdýn;

Önünde, þimdiden âtîyi peyleyen yâdýn...

Þu yurda geldi mi, bilsem, senin kadar mes´ûd?

-Sa´âdet öyle mi? Yok yok serâba verme vücûd!

Çocukluðumda evet, bahtiyâr idim cidden,

Harîm-i âilenin farký yoktu cennetten.

Eþikten atladýðým gün deðiþti, lâkin, cev;

Kuþattý parçalanan þark´ý bir duman, bir alev.

Durur mu, almýþ ateþ hânümâný bir kere?

Bütün mefâhiri târîhimin serildi yere;

Harâbe kalmadý hattâ o þanlý mâzîden!



Meðer, bu haybetin altýnda kývranýrken ben,

Kopar kopar da gidermiþ, o lîme lîme diyar!

Dönünce arkama, baktým: Ne yer durur, ne de yâr,

Yabancý ellere geçmiþ, birer birer, hepsi;

Kalan þu kubbede, hâsir bir ümmetin ye´si!

-O ye´si inletiyordun, deðil mi, ûduna sen?

-Deðil ki ûdu, bütün kâinâtý inletsen.

Figâna söyletebilmek bir ýztýrâbý, hayâl!

Diyordu þâiri Hind´in o feylesof Ýkbâl:

"Heyecâna verdi gönülleri,

Heyecanlý sesleri gönlümün;

Ben o naðmeden müteheyyicim:

Ki yok ihtimâli terennümün. "



Benim de kalb-i harâbýmda duyduðum hicran,

Henüz duyulmadý mýzrâbýmýn lisânýndan.

O bir "semûm´; onu nerden duyursun üç beþ "âh "?

Duyurmuyor ki, demin pek görünmedin âgâh,

Neþîdeler okudun bil´akis sa´âdetime!

Gücenme hayret edersem bu mazhariyyetime!

Gücenme, anla nihâyet ki: Bir belâ-zedeyim,

Kader dedikleri unsurla pençeleþmedeyim.

Kolum, kafam, gece gündüz didiþmeden bîtâb;

Ayaktayým henüz amma, serildi, gitti, ,þebâb.

Serildi, hem de nasýl bir zamanda, haybete bak:

Zafer hayâlini geçtim, halâs ümîdi uzak!

Helâki boyladý âtîye attýðým her adým;

Deðilse, hangi hezîmet çýkar ki, uðramadým?

Yýðýnla kül kesilen yurdumun hayâleti mi?

Vatansýz ümmetimin derbeder sefâleti mi?

Hazan yeliyle harâb öksüz âþîyaným mý?

Fezâya savnclan âvâre hânümâným mý?

Yerinde yeller esen ma´bedim mi, türbem mi?

Civân çöl kadar ýssýz harîm-i Kâ´bem mi?

Ýçin için kanayan dînimin serilmesi mi?

Bu his harâbesi üstünde baykuþun sesi mi?

Hülâsa, görmediðim cilve hangi fâciadýr?

Yarýnki perdeyi bilmem, o þimdilik bir sýr;

Fakat, bugünkünü dinlersen, ihtisâr edeyim:



Sularla engine düþmüþ bir eski teknedeyim:

Hayâta avdetimin gâlibâ, yok imkâný.

Nedir ki, âilemin en muazzez erkâný,

Yanýmdalar ya, ne olsak berâberiz.. derken,

Kopan borayla bizim tekne ayrýlýr da hemen,

Birer birer daðýlýr her çatýrdayan kemiði.



Kazâ sürükleyedursun hayâl olan gemiyi...

-Hayýr, hayâli de yok gör ki þimdi meydanda! -

Þu ben ne uðraþýrým kaldýðým bu ummanda?

Tutunduðum iki bîçâre tahta parçasýdýr,

Nasýl bu dað kesilen dalgalarla çarpýþýlýr?

Bulutlarýn yayýlýr perde perde kâbîýsu;

Çöker fezâlara artýk leyâlin en koyusu.

Saðým, solum, önüm, arkam yýðýn yýðýn zulmet;

Ne gâye belli, ne mevki ; ne veche var, ne cihet.

Döner döner çýkamam, ye´s içinde kývranýrým;

Mezâra canlý giren bir zavallýyým sanýnm!

Zamân olur, kabaran dalgalarla savrulurum;

Zamân olur, açýlan bir cehennemî uçurum,

Ýner benimle berâber fezâyý inleterek;

Zamân olur, bulut altýnda gizlenen þimþek

Deþer de zulmeti, bir sahne gösterir ki, inan,

Bütün bütün beni bîzâr eder hayâtýmdan:

"Kaderle pençeleþilmez, ecelse beklediðim,

Þu tahta parçalarýndan tecerrüd etmeliyim...

Yeter boðuþtuðum artýk... " derim... Hayýr, duramam,

TaþS olsa ba,þ vururum, intihâra baþ vuramam!

Batar, çýkar, giderim...

-Söyledim ya, þimdi, Emîr,

Nebîlerin kaný rûhunda hükmeden te´sîr.

-Evet, batar, çýkanm - gâlibâ - ilerlemeden,

Senin "kanat" dediðin tahtalarla hâlâ ben!

O tahtalar ki, bir onlar elimde, varsa, kalan,

Yýkýk þebâbýmýn enkâz-ý târumârýndan.



-Gurûbu seyredecektik, demin deðil mi? Yazýk:

O pembelik bile maðribde bir hayâl artýk!

Yetîm ufuklara çökmþ de akþamýn hüznü,

Acýklý sîneye dönmüþ, çevir de bak yüzünü.



- "Yetîm ufuklar"ý okþar durur þu anda þafak,

Þafak sönünce de, yýldýzlar okþayýp duracak;

?Acýklý sîne? yi dersen, güneþlidir yarýna.

Fakat, benim gecemin simsiyâh ufuklarýna,

Þu kubbeden ne ziyâ var, ilâç için, ne sadâ,

Bütün nasîbi o ýssýz, o sernýedî yeldâ!

Harîm-i kalbime indim mi, titrerim tir tir,

Adým baþýndaki iz, çünkü bir gurûb izidir.

Evet, gurûb izi, lâkin, adem misâli derin,

Tulû´u mahþere kalmýþ batan güneþlerimin!..

Neden, fakat, heyecânýn? Nedir yüzündeki yaþ?

Sonunda yolcunu incitme, ey güzel yoldaþ!

Hudâ bilir ki dayanmaz, taþ olsa bir sîne,

O gözlerinde dönen saðnaðýn dökülmesine.

Hayýr! Yakar beni derdimle âþinâ çýkman,

Býrak ben aðlýyayým, sen çekil de karþýmdan.

Belâ mý kaldý dünyâ evinde görmediðim?

Býrak þu yaþlarý, hiç yoksa, görmeden gideyim!


radyobeyan