Son Peygamber
Pages: 1
Hendek Gazvesinin Sebepleri By: sumeyye Date: 18 Aralýk 2009, 23:20:26
Hendek Gazvesinin Sebepleri


Olaylarýn tarihi seyri, Kureyþliler´in tereddüde düþtüklerini ve Hz. Muhammed (sav) ile beraberindeki güçlü mücahitlerin den duyulan korku dolayýsýyla yalnýz baþlarýna savaþa gireme yeceklerini gösteriyordu. Çünkü iki yýl boyunca Hz. Muham med ile savaþmadan beklediler. Her ne kadar Gatafanlýlar´la, diðer hainlik yapan kabileleri ona karþý kýþkýrttýlarsa da, kendileri onunla karþýlaþmaktan ve savaþmaktan korktular. Ölü mün gerisinde bir hayatý bekleyen ve talep eden kuvvetli mü´minlerle vuruþmaktan ürktüler. Çünkü mü´minler þehit ol mak için canlarýný feda etmekten asla çekinmiyorlardý. Düþ man kabilelerden her biri tek baþýna mü´minlerle karþýlaþmak tan korkuyordu. Aslýnda hepsi þirk ve küfürde birleþtikleri gibi, müslümanlarla savaþma hususunda da bir araya gelmeyi ve mü´minleri Medine´den söküp atmayý düþünüyorlardý. Amaçlan Medine´yi eskisi gibi, þirk ve yahudilik diyarý haline getirmekti.

Þirke yardým etmek ihtiyacý doðunca, bu ihtiyaç onlarý bir araya gelip güç birliði yapmaya itti. Bunun üzerine Medi ne´den kovulmuþ olan yahudilerin önde gelenleri tedbir almaya ve müþriklerin safýna girmeye baþladýlar. Böylece Kaynuka Oðullan´yla Nadir Oðullarý´ndan bazý kimseler, müþriklerle bir leþtiler. Münafýklar da bu çaðrýlarýnda onlarý destekliyorlardý. Arkalarýnda Kurayza Oðullarý da vardý. Yahudiler bu tedbiri alýyor, ya da bu tedbiri alanlarla müþterek hareket ediyorlardý.

Ýbn Ýshak der ki: Baþlarýnda Selam bin Ebi Hakik en-Nadri, Huyey bin Ahtab en-Nadri, Ki nane bin Rabi bin Ebi´l-Hakik, Hevze bin Kays el-Vaili, Ebu Ammar el-Vaili, Nadir oðullarýndan ve Vail oðullarýndan bir grupla bir araya gelerek Hendek savaþý için planlar kurdular. Hz. Peygamber´e karþý gruplar teþkil ettiler. Bu iþ için Mekkeli Kureyþliler´in ya nýna geldiler. Onlarý Resulullah (sav) ile savaþmaya davet etti ler ve "Onlarýn kökünü kazýyýncaya kadar sizlerle beraber ola-caðýzV dediler. Kureyþliler´se onlara þu karþýlýðý verdiler: "Ey yahudiler topluluðu! Siz ilk kitap ehlisiniz. Muhammed ile aranýzda geçen dini ihtilaf hakkýnda bilgi sahibisiniz. Bizim dinimiz mi yoksa onun dini mi daha hayýrlýdýr?"

Kureyþliler´in bu sorusuna, Tevrat´a ta"bi olduklarýný iddia eden ehl-i kitap þöyle cevap verdiler: Tabii ki sizin dininiz onla-rýnkinden daha hayýrlýdýr. Siz onlara nisbetle hakka daha ya kýnsýnýz!

îþte görüldüðü üzüre, kin ve inatlarý, onlarý kafir olmaya sevketmiþ, Allahü Teala da þu ayet-i kerimeyi indirmiþtir: Ken dilerine kitap verilmiþ olanlarýn, puta ve þeytana kanýp inkar edenlere: "Bunlar, inananlardan daha doðru yoldadýr, dediklerini görmedin mi îþte onlar, Allah´ýn lanetlediði insanlardýr. Allah, kimi lanetlerse artýk onun için hiçbir yardýmcý bulamaz sýn" (Nisa: 51-52)

Bu yahudiler, aslýnda destekçiye ihtiyaçlarý olan Kureyþli müþrikleri kýþkýrtmakla kalmadýlar, ayný zamanda baþlarýnda Kays bin Gaylan bulunan Gatafan kabilesine giderek, onlarý Hz. Peygamber´le savaþmaya çaðýrdýlar. Kureyþin, yeryüzünde ki bütün insanlarý etrafýnda topladýðýný söylediler.

Nihayet Kureyþliler´le Gatafanlýlar ve yahudilerle diðer müþ rikler bir raya gelip güç birliði yaptýlar. Ebu Süfyan bin Harb´ýn kumandasý altýnda Medine´ye doðru yola çýktýlar. Ga-tafanlýlar´ýn baþýnda kumandan olarak Uyeyne bin Hýsn var dý. O, Fezara Oðullarý´nýn baþýndaydý. Mürre Oðullarý´nýn ku mandaný ise Haris bin Avf el-Mürri idi. Diðer bazý kuman danlar da kendi topluluklarýný peþlerinde sürükleyerek Medi ne´ye doðru yola çýktýlar. Öte yandan Cenab-ý Allah, peygambe rine, bu kafirlerle topyekun savaþmasýný emretti ve mü´minlere yardým edeceðini vaa detti: "Onlar sizinle nasýl topluca savaþý yorlarsa, siz de müþriklerle topluca savaþýn ve bilin ki þüphesiz Allah takva sahipleriyle beraberdir."

Hz. Peygamber müþriklerin Medine´ye doðru yol almakta ol duklarýný, kendisine karþý büyük bir topluluk teþkil ettiklerini, plan ve tuzaklar kurduklarýný haber aldý. Rivayete göre Ebu Süfyan, toplamýþ olduðu bu kalabalýklarý Hz. Peygambere bil direrek, haberci vasýtasýyla ona tehditte bulunmuþ ve bu tehdi dini içeren þöyle bir mektup göndermiþti: "îmdi ey Muham-med sen bizim kahramanlarýmýzý öldürdün, çocuklarýmýzý ye tim, kadýnlarýmýzý dul býraktýn. Þimdi de kabile ve aþiretler bir araya gelerek seninle savaþmak, seni ortadan kaldýrmak için güç birliði yapmýþtýr. Medine´nin hurmalýklarýnýn yansýný ve rirsen ne ala, aksi takdirde sana, yurdunuzun harap olacaðýný ve kökünüzün kazýnacaðýný bildiririm! Beyt-i Haram´da Lafa yardým etmek için Fezardan kabileler toplandý. Kureyþten ars-lanlar sana geliyor. Niþanlý atlar üzerinde ateþ saçýyorlar)?

Bu mektup, Ibn Cerir et-Taberi´nin "Siret" kitabýnda nak ledilmektedir. Bu mektuptan baþka, Hz. Peygamber´e tehdit dolu haberler de geldiði halde, Peygamber Efendimiz bunlara aldýrýþ etmemiþtir. Çünkü o ve beraberindeki mü´minler, Allah´a güveniyorlardý. Hz. Peygamber, Ebu Süfyan´m bu mek tubuna þu karþýlýðý vermiþti:

"Esirgeyen ve baðýþlayan Allah´ýn adýyla

Ehl-i þirk ve nifakýn, ehl-i küfür ve þikakýn mektubu bana ulaþtý. Ne demek istediðinizi anladým. Allah´a yemin ederim ki, size vereceðim cevap sadece mýzraklarýn ucu ve enli kýlýçlarýn keskin aðzýdýr. Geri dönün. Yazýklar olsun size! Putlara tapmakla bir þey elde edemezsiniz. Keskin kýlýçlarýn darbeleri ni, sivri oklarýn açtýklarý yaralarý ve yurtlarýnýzýn harap edile ceðini müjdeliyorum. Kökünüz kazýnacaktýr. Hidayete tabi olanlara selam olsun."

Seçili ifadeler taþýdýðýndan dolayý bu mektubun Hz. Peygam bere ait olduðu þüphelidir.

Gelen bütün tehditlere raðmen, Hz. Peygamber, hazýrlýðýný sürdürdü. Sahabilerini toplayýp, bu büyük müþrik gücüne karþý ne yapacaklarý hususunda onlarla istiþarede bulundu. Sahabi-lerin çoðunluðu Medine dýþýna çýkmayý ve böylece onlarýn Medi ne´ye girmelerine engel olmayý ileri sürdüler. Özellikle Kurayza Oðullan mü´minlere yakýn mevkide bulunduklarýndan dolayý, müslümanlarýn arkalarýný boþ býrakmamayý telkin ediyordu. Bu iki görüþ de tatbike müsait deðildi. Þu halde Allah´ýn zaferi gelinceye kadar -ki Cenab-ý Allah, zafer vaadetmiþti- koruyucu önlemler almak gerekiyordu. Cenab-ý Allah zaferi vereceðini þu ifadelerle vaad etmiþtir: "Mü´minlere yardým etmek, bize hak olmuþtu." (Rum: 47)

Hz. Peygamber, ashabýyla istiþare etti. Selman-i Farisi, ile ri çýkarak Hendek kazýlmasý tavsiyesinde bulundu. Farslarýn savaþlarda, kendileriyle saldýrgan kuvvetler arasýna hendek kazdýklarýný anlattý. Musa (a.s.) zamanýnda da öyle yapýlmýþtý. Hz. Peygamber bu görüþü benimsedi. Hendek kazma usulü, Araplar arasýnda bilinmiyordu. Hendek düþüncesi onlarýn kafa larýna yattý ve faydalý olacaðý düþünüldü. Bunun üzerine Hz. Peygamber, derhal hendek kazmaya baþladý. Müþrik ordularý geldiklerinde, kendileriyle hedefleri olan Medine arasýnda müs-iümanlar tarafýndan kazýlmýþ olan hendeði bulacaklardý.


radyobeyan