Mektubat-ý Rabbani
Pages: 1
Yirmidokuzuncu Mektup By: zehraveyn Date: 18 Aralýk 2009, 20:15:38

Bu mektûb, Þeyh Nizâmeddîn-i Tehânîserîye yazýlmýþdýr. Farzlarý kýlmaða ve sünnetleri, edebleri gözetmeðe teþvîk etmekde ve farzlarýn yanýnda nâfileleri yapmanýn kýymetinin az olduðu ve yatsý nemâzýný gece yarýsýndan sonra kýlmamaðý ve abdestde kullanýlan suyu içmemeði ve mürîdlerin secde etmelerinin câiz olmadýðýný bildirmekdedir:Allahü teâlâ, bizi ve sizi taassubdan, yanî baþkasýný çekememekden ve doðru yoldan ayrýlmakdan korusun ve insanlarýn en üstünü o temiz Peygamberi hürmetine aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti etemmühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ piþmân olacak, üzülecek þeyleri yapmakdan kurtarsýn!

Ýnsaný Allahü teâlânýn rýzâsýna, sevgisine kavuþduracak iþler, farzlar ve nâfileler olmak üzere ikiye ayrýlýr. Farzlarýn yanýnda nâfilelerin hiç kýymeti yokdur. Bir farzý vaktinde yapmak [vakti geçmiþ ise, hemen kazâ etmek], bin sene nâfile ibâdet yapmakdan dahâ çok fâidelidir. Hangi nâfile olursa olsun, ne kadar hâlis niyyet edilirse edilsin, ister nemâz, oruc, zikr, fikr olsun, ister baþka nâfileler olsun, hep böyledir. Hatta, farzlarý yaparken, bu farzýn sünnetlerinden bir sünneti ve edeblerinden bir edebi gözetmek de, böyle çok fâidelidir.[1] Öðrendiðimize göre, Emîr-il-mü?minîn Ömer Fârûk radýyallahü anh hazretleri sabâh nemâzýný cemâat ile kýldýkdan sonra, cemâ?ate bakdý, eshâbýndan birini bulamadý. (Filân kimse cemâatde yokdur) buyurdu. Orada bulunanlar, o kimse gecenin çok sâatlerinde uyumaz. [Nâfile ibâdet yapar.] Belki þimdi uykuya dalmýþdýr, dediler. Halîfe, (Eðer bütün gece uyuyup da sabâh nemâzýný cemâ?at ile kýlsaydý dahâ iyi olurdu) buyurdu. Bundan anlaþýlýyor ki: Bir edebi gözetmek ve tenzîhî olsa bile, bir mekrûhdan sakýnmak, zikrden ve fikrden ve murâkabeden ve teveccühden dahâ fâidelidir. Tahrîmî olan mekrûhdan sakýnmanýn fâidesini, artýk düþünmelidir. Evet, bu nâfile iþler, farzlarý gözetmek ile ve harâmlardan, mekrûhlardan sakýnmak ile birlikde yapýlýrsa, elbette dahâ güzel, çok güzel olur. Fekat böyle olmazsa, pek zararlý olur. Meselâ zekât olarak bir dank [yanî bir dirhemin dörtde birini ki, bir gram gümüþ demekdir] bir müslimân fakîre vermek, nâfile olarak daðlar kadar altun sadaka vermekden ve hayrât, hasenât ve yardýmlar yapmakdan kat kat dahâ iyidir, kat kat dahâ çok sevâbdýr. Bu bir dank zekâtý verirken, bir edebi gözetmek, meselâ, akrabâdan bir fakîre vermek de, nâfile iyiliklerden kat kat dahâ fâidelidir. Bundan anlaþýlýyor ki, yatsý nemâzýný gece yarýsýndan sonra kýlmak ve böylece gece nemâzý sevâbýný da kazanmayý düþünmek, çok yanlýþdýr. Çünki, hanefî mezhebindeki imâmlara göre radýyallahü teâlâ anhüm yatsý nemâzýný gece yarýsýndan sonra kýlmak mekrûhdur. Sözlerinden de, (Kerâhet-i tahrîmiyye) olduðu anlaþýlmakdadýr. Çünki, yatsý nemâzýný gece yarýsýna kadar kýlmak mubâh demiþlerdir. Gece yarýsýndan sonra kýlmak mekrûh olur buyurmuþlardýr. Mubâhýn karþýlýðý olan mekrûh ise, tahrîmen mekrûhdur. Þâfiî mezhebinde gece yarýsýndan sonra yatsýyý kýlmak câiz deðildir. Bunun içindir ki, gece nemâzý kýlmýþ olmak için ve bu vaktde zevk ve cemýyyet elde etmek için, yatsýyý gece yarýsýndan sonraya býrakmak çok çirkindir. Böyle düþünen bir kimsenin, yalnýz vitr nemâzýný gece yarýsýndan sonraya býrakmasý yetiþir. Vitr nemâzýný gece yarýsýndan sonra kýlmak müstehabdýr. Böylece, hem vitr nemâzý müstehab olan vaktinde kýlýnmýþ olur, hem de gece nemâzý kýlmak ve seher vaktinde uyanýk bulunmak nimetlerine kavuþulmuþ olur. O hâlde bu iþden vaz geçmek ve geçmiþ nemâzlarý kazâ etmek lâzýmdýr. Ýmâm-ý Azam Ebû Hanîfe Kûfî radýyallahü teâlâ anh hazretleri, nemâz abdestinin edeblerinden bir edebi terk etdiði için kýrk senelik nemâzý kazâ etmiþdir.

Þunu da söyliyelim ki, abdestsizliði gidermek için veyâ sevâb kazanmak için abdest almakda kullanýlmýþ olan suya (Müstamel su) denir. Bu suyun içilmesi için kimseye izn vermeyiniz! Çünki, Ýmâm-ý azama göre müsta?mel su, kaba necsdir. Fýkh âlimleri bu suyun içilmesini yasak etmiþlerdir. Bu suyu içmenin mekrûh olduðunu bildirmiþlerdir. Evet, abdest aldýkdan sonra ibrikde kalan kullanýlmamýþ sudan içmek þifâ olur demiþlerdir. Eðer böyle olduðuna inanan bir kimse isterse, bu kullanýlmamýþ sudan veririz. Bu fakîr, Dehli þehrine son gitdiðim zemân bu iþ baþýma gelmiþdi. Sevdiklerimizden birkaçýna rüyâda, bu fakîrin abdestde kullandýðý müstamel sudan içmelerinin lâzým olduðu, içmezlerse büyük zarar görecekleri bildirilmiþ. Böyle þey olmaz diye çok karþý geldi isem de, fâidesi olmadý. Fýkh kitâblarýna bakdým. Kurtuluþ yolunu þöyle buldum ki, üç kerre yýkadýkdan sonra, (Kurbet) yanî sevâb kazanmak niyyet etmeden, dördüncü yýkamak ile kullanýlan su müsta?mel olmuyor. Bu sevdiklerimizin yalvarmasý üzerine niyyet etmeden dördüncü yýkamakda kullanýlan suyu içmek için kendilerine verdim:

Þunu da bildirelim ki, güvenilir birkaç kimsenin bildirdiklerine göre, halîfelerinizden birkaçýna mürîdleri secde ediyorlarmýþ, yeri öpmekle kalmýyarak kendilerine karþý secde yapýyorlarmýþ. Bu iþin kötülüðü güneþden dahâ çok meydândadýr. Bu iþi yasak ediniz! Hem de çok sýký yasak ediniz! Böyle iþlerden herkesin sakýnmasý lâzýmdýr. Hele baþkalarýna önderlik eden bir kimsenin böyle iþlerden sakýnmasý dahâ çok lâzýmdýr. Çünki, onun yolunda bulunanlar, onun yapdýklarýný yaparlar ve bu belâya düþerler.

[Allah için yapýlan secde, kýbleye karþý yapýlýr. Baþka tarafa yapýlan secde hiçbir zemân câiz deðildir.]

Þunu da bildirelim ki, tesavvuf yolunda ilerliyenlerin bilgileri, hâl ile kavuþulan bilgilerdir. Hâller de, amellerden hâsýl olur. Amelleri dürüst olan ve ibâdetleri hakký ile yapan kimselerde hâller hâsýl olur. Bu hâller, birçok þeyleri öðrenmelerine sebeb olur. Amellerin, ibâdetlerin düzgün olabilmesi için, bunlarý tanýmak, herbirinin nasýl yapýlacaðýný bilmek lâzýmdýr. Bu bilgiler, islâmiyyetin ahkâmýný yanî emrlerini ve yasaklarýný, meselâ, nemâzýn, orucun ve bunlardan baþka farzlarýn ve alýþ veriþlerin ve nikâh, talâk gibi muâmelâtýn bilgileridir. Kýsaca, Allahü teâlânýn insana emr etdiði þeylerin bilgileridir. Bu bilgiler, öðrenilmekle elde edilir. Bunlarý öðrenmek, her müslimâna elbette lâzýmdýr. Herþeyi öðrenmeden önce ve öðrendikden sonra birer cihâd vardýr. Birincisi, ilmi aramak, bulmak ve elde etmek için çalýþmak cihâddýr. Ýkincisi, ilmi elde etdikden sonra yerinde kullanabilmek için yapýlan cihâddýr. Bunun için, kýymetli toplantýlarýnýzda, tesavvuf kitâblarý okunulduðu gibi, fýkh kitâblarýnýn da okunulmasý ve öðrenilmesi lâzýmdýr. Fârisî dilinde yazýlmýþ fýkh kitâblarý çokdur. (Mecmûa-i hânî) ve (Umde-tül-islâm) ve (Kenz-i fârisî) fýkh kitâblarý çok kýymetlidir. Hattâ tesavvuf kitâblarý okunmasa da, zararý olmaz; çünki, tesavvuf bilgileri hâl ile, zevk ile, tadýný tadarak elde edilir. Okumakla, dinlemekle anlaþýlmaz. Fýkh kitâblarýný okumamak ise, zararlý olabilir. Bundan çok yazmak, sýkýntý verebilir. Az yazmak, çok þeyleri gösterir.


Fârisî beyt tercemesi:

Az söyledim, dikkat etdim kalbini kýrmamaða,
Bilirim üzülürsün, yoksa sözüm çokdur sana.


Allahü teâlâ bizi ve sizi, sevgili Peygamberine ?aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm? tam olarak uymakla þereflendirsin!


Mektubat-ý Rabbani


radyobeyan