Son Peygamber
Pages: 1
Esirler By: sumeyye Date: 17 Aralýk 2009, 23:12:02
Esirler


Müþriklerden 70 kiþi esir alýndý. Bilindiði gibi Sa´d bin Muaz (r.a) müþriklerin belini kýrmak maksadýyla onlarýn esir alýnma larýný deðil fakat öldürülmelerini istiyordu. Müþriklerin esir alýnmalarýndan hoþlanmadýðý yolundaki görüþünü Peygamber efendimize de anlatmýþtý. Fakat Peygamber efendimizin siyase ti onlarý Öldürmekten ziyade, hayatta býrakma yolunda yoðun laþmaktaydý. Bu siyaseti de onlarýn müslüman olmalarý ve mü´min kimseler olarak îslam´a destek saðlamalarý umuduna dayanýyordu. Fidye karþýlýðýnda da olsa, onlarý hayatta býrakmanýn savaþ aceleciliði içinde kafir olarak öldürülmelerinden daha iyi olacaðýný düþünüyordu. Hz. Peygamber, yapacaðý bir iþi mutlaka ashabýna danýþarak yapardý. Hakkýnda vahiy inme yen þer´i iþler dýþýnda kendi görüþüyle bir iþ yapacaðý zaman il ke olarak mutlaka meþverete baþ vururdu. O, topluluðun kuv vetine inanan biriydi.

"Müsned" adlý eserinde Ahmed bin Hanbel der ki: O zaman Hz, Peygamber ashabýna hitaben: "Bu esirler hakkýnda ne der siniz?" diye sormuþtu. Hz. Ebubekir buna: "Ey Allah´ýn resulü! Bunlar senin milletinden ve aþiretinden olan kimselerdirler; onlarý hayatta býrak. Haklarýnda acele karar verme. Umulur ki Allah, onlarýn piþmanlýklarýný ve tevbelerini kabul buyurur" ce vabýný vermiþ, Hz. Ömer de þöyle demiþti: "Ey Allah´ýn Resulü! Bunlar seni yurdundan çýkardýlar seni yalanladýlar! Üzerlerine giderek boyunlarýný vur!" Abdullah bin Revaha´nýn cevabý ise þöyle olmuþtu: "Ey Allah´ýn Resulü! Onlarý odunu bol olan bir vadiye yerleþtir. Sonra odunlarý tutuþtur ve onlarý ateþle yakýver."

Hz. Peygamber bütün bunlarý dinledi. Meþveret önce merha-metkarane görüþlerle baþlamýþ, daha sonra þiddetlenerek ateþ le yakýlmalarý önerilmiþti. Resulüllah (S.A.V) yanlarýndan ayrý larak evine gitmiþ, onlarý verdikleri kararý iyice düþünmeleri için uzun süre yalnýz baþlarýna býrakmýþtý. Bir süre sonra tek rar yanlarýna gitti: "Doðrusu Cenab-ý Allah bazý insanlarýn kalblerini yumuþatýr, öyle ki, sütten daha yumuþak olur. Yine noksanlýklardan münezzeh olan yüce Allah, bazý kimselerin kalblerini sertleþtirir. Öyle ki, taþtan daha katý olur. Ey Ebube kir sen Ýbrahim gibisin. O: "Artýk bundan böyle kim bana uyar sa o bendendir. Kim de karþý gelirse, þüphesiz sen baðýþlayan, esirgeyensin." (ibrahim: 36) demiþti. Yine ey Ebubekir, sen îsa gibi sin. Çünkü o þöyle demiþti: " (Ey Rabbim) eðer sen onlarý azap-landýrýrsan, þüphesiz onlar senin kullarýndýr. Eðer onlarý ba ðýþlarsan doðrusu sensin aziz ve hakim olan."

Ey Ömer, sen de Nuh gibisin. Çünkü o: "Rabbim, yeryüzün de kafirlerden tek kiþi býrakma" (Nuh. 26) demiþti. Yine ey Ömer, sen Musa gibisin. Çünkü o þöyle demiþti:" Rabbimiz onlarýn mallarýný yok et. Kalblerini sýk ki, acý azabý görünceye kadar inanmasýnlar! " (Yunus: 88)

Ýstiþare iki görüþ ile sona erdi. Bunlardan biri uzlaþtýrýcý ve merhametli idi. içinde hiç bir zorbalýk eza ve cefa yoktu. Bu Ebubekir Sýddýk´ýn görüþüydü, ikincisi ise son derece korkunç tu ki, bu da Hattab oðlu Ömer el-Faruk´un görüþüydü. Nihayet bundan daha þiddetli yöntemler içeren bir görüþ daha vardý ki, o da Abdullah bin Revaha´nýn görüþüydü. Abdullah, esirlerin yakýlarak öldürülmesini önermiþti.

Hz. Peygamber fidye karþýlýðýnda esirlerin serbest býrakýl malarýný düþünüyordu. Bu görüþünde Ebubekir´in merhameti ve müslüman toplumun faydasý vardý. Çünkü o zamanlar müs-lümanlar yoksul durumdaydýlar, çeþitli sýkýntýlar ve mali zor luklarla karþý karþýyaydýlar. Peygamber efendimiz, þura mecli sinden esirleri Öldürebileceði, ya da fidye almaksýzýn serbest bý rakabileceði doðrultusunda yetki aldý. Fakat fidye karþýlýðýnda onlarý serbest býrakmayý düþünüyordu. Bu fidyeler de, esirlerin servetleri oranýnda belirlenecekti. Öte yandan müslüman ve takva sahibi kimseler olacaklarýný ümit ettiði esirleri de fidye-siz serbest býrakacaktý. Müslümanlar için bir kazanç sayýlabile cek esirleri ^de fidyesiz serbest býrakacaktý. Bunun yamsýra Ha-þimoðullarîna mensup esirleri, fidyesiz serbest býrakmayý dü þünmemiþti. Ama onlarýn öldürülmesini de yasaklamýþtý. Çün kü onlarýn, Kureyþliler´in baskýsý sonucunda cepheye gelmiþ ol duklarýný biliyordu. Bunlar savaþa kendi istekleriyle katýlma mýþlardý. Her ne halde olursa olsun, gerek fidye karþýlýðýnda, gerek fidyesiz olarak hürriyetlerine kavuþturduðu esirleri, müslümanlarýn iyi karþýlamalarýný emretti. Onlarý esir olarak deðil de misafir olarak yanlarýnda tutmalarým tavsiye etti. Ni tekim Ensar, esirleri kendi çoluk çocuklarýna tercih ederek yi yeceklerini onlara ikram ediyorlardý. Bu alicenaplýðý gören esir ler utanýyor, yemeklere ellerini uzatmak istemiyorlardý. Ama Ensar, onlara yemeleri için ýsrar ediyorlardý. Kendileri muhtaç olduklarý halde, esirleri kendi nefislerine tercih ediyorlardý.

Hz. Peygamber, Ukbe bin Ebi Muayt ile Nadr bin Haris´in öldürülmelerini emretmiþti. Çünkü bunlar savaþta þirkin ko mutanlarý ve önderleriydi. Ukbe, kervanýn kurtuluþundan son ra da müþrikleri müslümanlarla savaþmaya kýþkýrtan birisiydi. Kureyþ´in bazý Önde gelen þahsiyetleri, kervanýn kurtuluþundan sonra müslümanlarla savaþmayý gerekli görmemiþlerdi. Aradaki akrabalýk baðýný korumak maksadýyla müslümanlarla gýrt lak gýrtlaða boðuþmamayý Önermiþlerdi. Örneðin Ümeyye bin Halef ile Utbe bin Rebia bu ýlýmlý gruba dahil olan kimselerdi.

Þafii´nin rivayetine göre, Hz. Peygamber Ukbe´nin öldürül mesini emrettiðinde Ukbe: Ey Muhammed ! Kureyþ arasýnda sadece beni mi öldürtüyorsun? diye sormuþ, Peygamber efendi miz de "evet" diye cevap vermiþ ve kestirip atmýþtý. Sonra asha­býna yönelerek: Ey ashabým! Bu adamýn bana ne yaptýðýný bili yor musunuz? diye sormuþ ve sözüne þöyle devam etmiþti: "Ben makamý Ýbrahim´in ardýnda secde vaziyetinde idim. Bu adam gelip ayaðýyla boynuma bastý. Öyle bastýrdý ki, gözlerimin yu valarýndan fýrladýðýný sandým. Bir baþka defasýnda, yine secde deyken bir koyun iþkembesini getirerek baþýmýn üzerine býrak tý. Nihayet Fatýma gelerek o iþkembeyi kafamýn üzerinden alýp atmýþtý."

Nadr bin Haris de, Ukbe gibi birisiydi. Müþriklerin bayraðý ný taþýyordu. Daha önce müslümanlara ve Hz. Peygamber´e ver diði eziyetten dolayý, þirki ve müþrikleri küçük düþürmek için Peygamber efendimiz onu öldürtmüþtü.

Resulullah (sav) Haþimoðullarý´ndan servet sahibi esirlerin, fidye karþýlýðýnda serbest býrakýlmasýný emretmiþti. Onlar üze rinde iþi sýký tutmuþ, fidye vermeyenleri serbest býrakmamýþtý. Haþimoðullarýndan fidye alma hususunda iþi sýký tuttuðuna de lil olarak amcasý Abdülmuttalib oðlu Abbas´la yapmýþ olduðu konuþmayý nakledeceðiz. Hz. Peygamber, bu amcasýný çok se verdi. Esir düþmesinden, el ve ayaklarýndan baðlanmasýndan ötürü de çok incinmiþti. Hz. Abbas fidye vermekle yükümlü ol madýðýný göstermek için daha önce müslüman olduðunu iddia etmiþti. Çünkü kendisi bir savaþçý olarak deðil, Kureyþliler ta rafýndan zorlanarak cepheye gelmiþti. Peygamber efendimiz ona: "Ama senin dýþ görünüþün, bizim aleyhimizde olduðunu gösteriyor. Senin müslüman olup olmadýðýný ancak Allah bilir. Eðer müslümansan Allah sana hayýrla mükafat verecektir" de di.

Hz. Abbas, yanýnda gerek kendisinin, gerekse beraberinde bulunan Haþimoðullarýndan yeðenleri Akil ve Nevfel´in fidyele rini verecek kadar mal bulunmadýðýný iddia etmiþti. Hz. Pey-gamberse ona þöyle karþýlýk vermiþti: "Ümimi´l-Fadl´m yanýna emanet olarak býraktýðýn mal nerede? Hani ona: Bu seferimde baþýma bir iþ gelirse, bu mal Fadl´ýn oðullarýna, Abdullah ve Kusem´e ait olsun demiþtin.

Abbas dedi ki: Vallahi doðrusu ben senin Allah´ýn elçisi oldu ðunu biliyorum. Bu söylediðin, daha önce ne benim, ne de Ümmü´l- Fadl´ýn bilmediði bir þeydir.

Resulüllah (s.a.v.) Abbas ile yeðenleri Akil ve Nevfel ve ayrý ca Abbas´ýn müttefiki olup Haris bin Fihr oðullarýndan biri olan Utbe bin Amr için, fidye olarak yüz okka altýn almýþtý.

iþte böylece Resulüllah (sav), esirleri fidye karþýlýðýnda ser best býrakýyordu. Varlýklý olanlardan mutlaka fidye alýyordu. Ancak îslam için hayýrlý olacaðýný umduðu kimselerden fidye almýyor, onlarý karþýlýksýz serbest býrakýyordu. Ya da savaþ-maksýzm müþrikler tarafýndan esir alýnan bir müslümaný hür riyete kavuþturmak maksadýyla, mukabil olarak bir esiri ser best býrakýyordu. Nitekim Hz. Peygamber´in ashabý Umre´ye gi derlerken, içlerinden biri Ebu Süfyan tarafýndan zorla tutsak edilmiþti. Ebu Süfyan bu esire karþýlýk müþrik esirlerden bazý sýnýn serbest býrakýlmasýný teklif etmiþti. Bunun üzerine Hz. Pegyamber de esir müþriklerden bazýsýný serbest býrakmýþtý.

Hz. Peygamber, manevi fidye de kabul ediyordu. Örneðin bir esirin okuma yazma bilmeyen sahabilere okuma yazma Öðret mesi karþýlýðýnda onu serbest býraktýðý da olmuþtu. Esirin fidye olarak verecek malýnýn olmamasýna karþýlýk okuma yazma bil mesi halinde Peygamber efendimiz (S.A.V) ashabdan bazýlarýna okuma yazma Öðretmesi karþýlýðýnda o esiri fidyesiz olarak ser best býrakmýþtýr. Hz. Peygamber, müslüman olacaðým ümit et tiði bazý esirleri de fidyesiz olarak serbest býrakmýþtýr. Örneðin Abdullah bin Mes´ud hazretleri, Süheyl bin Beyda´nýn müslü-manlýðý konusunda þahitlik ederek: "Ben onun Ýslam´ý andýðýný iþittim" demiþ, bunun üzerine Hz. Peygamber, Abdullah´ýn þe-hadetini kabul ederek Süheyl´i fidyesiz olarak serbest býrakmýþ týr. Ebu´l- As bin Rebi el Emevi de Peygamber efendimizin fid yesiz olarak serbest býraktýðý esirlerdendirler. Ebul-As, Hz. Peygamber´in kýzý Zeyneb´in kocasýdýr. Bu adam zevcesi Zey-neb´e son derece cömert davranýr ve ikramda bulunurdu. Ona hiç zarar vermezdi. Ebu Leheb´in oðlunun Hz. Peygamberin ký zým boþadýðý gibi, Kureyþliler Ebu As´ý da, Hz. Peygamberin kizý Zeyneb´i boþamaya zorlamýþlar, ama o bunu yapmamýþtý. Hz. Zeyneb Mekke´de oturuyordu. Kendisine iyi davranan ve nazik bir insan olan kocasýnýn serbest býrakýlmasý için fidyeyi Medi ne´ye göndermiþti. Fidye olarak gönderdiði mallarýn arasýnda kendisine ait bir gerdanlýk da vardý. Bu gerdanlýðý ona, müzminlerin annesi Hz. Hatice, Zeyneb´i Ebü´l-As ile evlendirir ken hediye etmiþti. Hz. Peygamber bu gerdanlýðý görünce, ken disine karþý son derece ince, þefkatli ve merhametli olan eþi Ha tice´yi hatýrlamýþ ve bundan dolayý da son derece duygulanmýþ tý.

Elbette Hz. Peygamber dilediði esiri serbest býrakma yetki sine sahipti. Nitekim Mahzumoðullarý´ndan ve diðer kabileler den olan esirleri serbest býrakmýþtý. Ancak kimsenin kalbine bir þey gelmemesi, dedikodulara meydan verilmemesi ve herke sin gönlünün hoþ tutulmasý için damadý Ebu´l- As´m serbest bý rakýlmasýný sahabilere Önermiþ ve þöyle demiþti: "Kýzým Zey-neb´in kocasý Ebü´1-As´ý serbest býraksak nasýl olur? Fidyesini kendisine geri versek olmaz mý?" Peygamber efendimizin bu Önerisini sahabiler derhal yerine getirdiler. Yalnýz burada iki þeye dikkat çekmemiz gerekmektedir:

1- Hz. Peygamber Ebü´1-As´ý serbest býrakýrken, ona bazý þartlar koþtu: Artýk Zeynep Mekke´de oturmayacak, Ebul As´m nikahýnda kalmayacak, Ebü´l-As onu derhal serbest býrakacak ve Medine´ye hicret etmesini temin edecektir.

Ebü´l As, bu þartlarýn tümünü yerine getirdi.

2- Bütün bu iþler olup biterken müslüman ile gayri müslim olan zevcelerin birbirlerinden ayrýlmasý gerektiði konusundaki ayeti kerime nazil olmamýþtý. Biri müslüman, diðeri gayri müs lim olan iki eþin birbirine helal olmayacaðýna dair bir hüküm yoktu. Ancak bu hüküm Hudeybiye olayý sýrasýnda Mümtehine Suresi´nde nazil olmuþtur. Cenab-ý Allah buyuruyordu: "Ey inananlar, mü´min kadýnlar göç ederek size geldiði zaman, on larý imtihan edin. Allah onlarýn imanlarýný daha iyi bilir. Eðer onlarýn (gerçekten) inanmýþ olduklarýný anlarsanýz onlarý kafirlere geri döndürmeyin. Ne bu (kadýn)nlar onlara helaldir; ne a\e onlar bunlara helal olurlar. Onlarýn (kafir kocalarýn, bunlara) sarf ettikleri (mehirleri)ni onlara verin. Ücretlerini (mehirlerini) kendilerine verdiðiniz takdirde bu kadýnlarla evlenmenizde sizin için bir günah yoktur. Kafir kadýnlarýn nikah larýný tutmayýn (onlarla iliþkiyi kesin ve kafirlere katýlan ka dýnlara) harcadýðýnýz (mehr)i isteyin. Onlar da (size katýlan kadýnlarýna) harca-dýklarýný istesinler. Bu, Allah´ýn hükmü dür. Aranýzda (böyle) hükmediyor. Allah bilendir, hikmet sahi bidir´." (Müntehine: 10)

Görüldüðü gibi, bu ayeti kerimede Cenab-ý Allah, biri müs-lüman, diðeri gayri müslim iki eþin bir arada bulunmasýnýn ha-ramlýðýný küfür sebebine baðlamaktadýr. Zira Cenab-ý Allah: "O kadýnlarý kafirlere geri döndürmeyin77 buyuruyor, onlarý müþriklere geri döndürmeyin demiyor. Çünkü kafirlik hem þir ki, hem de Muhammad (sav)´in peygamberliðini inkar edip tes-tis inancýna, Mesih´in tanrýlýðýna inanan Yahudilerle Hýristi yanlarýn takip ettikleri yollarý kapsamýna almaktadýr. Nitekim noksanlýklardan münezzeh olan YüceAllah buyuruyor ki: "Al lah, Meryem oðlu Mesih´dir" diyenler küfre gitmiþlerdir." (Maide: 17) Bir baþka ayeti kerimede de Cenab-ý Allah þöyle buyurmuþ­tur: "Allah üçün üçüncüsüdür´ diyenler, elbette kafir olmuþlar dýr. (Maide: 73)

Ýþte böylece Resulullah (sav) Islama hayýrlý olacaðýný umdu ðu ve fidye vermekten aciz olan esirleri karþýlýksýz olarak ser best býrakmýþtýr. Örneðin Mahzumoðullarýndan Hantep bin Haris, Ali Sigâ bin Rufaa bin Aid ile Ebu Azze Amr bin Abdul lah bin Osman´ý fidyesiz olarak serbest býrakmýþtýr. Ebu Azze, ailesi kalabalýk olan muhtaç bir kimseydi. Hz. Peygamber onu fidyesiz olarak serbest býraktý, ama kendisine karþý baþkalarýy la ittifak kurmamasý hususunda ondan söz aldý. Ebu Azze þair di. Fakat müþrikler onun aklýný çelerek Resulullah (sav)´a ver diði sözü bozmasýna sebep oldular. Ýslam´a yaklaþtýktan, ya da islam´a girdikten sonra müþriklere döndü. Kendisini fidyesiz olarak serbest býraktýðýndan dolayý da Hz. Peygamberi bir kasi­desinde överek, þöyle demiþtir:

"Bu sözümü Resul Muhammed´e kim ulaþtýrýr:

Sen gerçeksin ilahýn da övgüye layýktýr."


Uhud savaþýnda yine esir alýndý. Hz. Peygamberden yine es kisi gibi fidyesiz olarak serbest býrakýlmasýný isteyince Efendi miz ona þöyle dedi: "Muhammed´i iki kez aldattým diyeceksin diye, öyle yanaklarýný silip gitmene izin vermem." Bir rivayete göre Efendimiz ona hitaben þöyle demiþ: "Mü´min ayný delikten iki defa ýsýrilmaz"

Peygamber efendimiz esirlere, kendisi ve mü´minler için ha yýrlý olacak þekilde muamele edilmesi hususunda ilgililere yetki verdi. Bir kýsmý öldürüldü, bir kýsmý fidyesiz serbest býrakýldý. Çoðu da fidye karþýlýðýnda serbest býrakýldý.



Ynt: Esirler By: Rukiye Çekici Date: 21 Þubat 2015, 13:04:51
Bu çok güzel bir þey ya... Esirleri öldürmüyor onlara okumayý öðretiyor...
Ynt: Esirler By: Sevgi. Date: 14 Ocak 2021, 05:40:22
Esselâmü Aleyküm. Bu faydalý bilgileri bizlerle paylaþtýðýnýz için Allah sizlerden razý olsun kardeþim
Ynt: Esirler By: Bilal2009 Date: 15 Ocak 2021, 15:07:19
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan