Son Peygamber
Pages: 1
Kervan By: sumeyye Date: 17 Aralýk 2009, 22:56:55
Kervan


Peygamber efendimiz Kureyþ kervanýnýn Þam´dan otuz, ya da kýrk kiþilik bir kafileyle geri döndüðü haberini almýþtý. Bu kervanýn yolunu kesmeleri için müslümanlara çaðrýda buluna rak þöyle demiþti:

"îþte Kureyþ kervaný geliyor. Bu kervanda Kureyþliler´in mallarý vardýr. Yola çýkýn ve kervanýn yolunu kesin. Belki ker vandaki mallan Cenab-ý Allah size ganimet olarak verir." Bazý-lan Peygamber efendimizin bu çaðrýsýna hemen icabet ettiler, bazýlarý ise icabet etmekte aðýr davrandýlar. Her ne kadar buna hazýr idiyseler de, savaþ olacaðýný tahmin etmemiþlerdi. Diðer seriyyelerde olduðu gibi, bu iþin de vuruþmasýz olarak nihayete ereceðini sanmýþlardý. Müþriklerle karþýlaþmadýlar ve savaþ da olmadý. Kervanýn baþýnda bulunan Ebu Süfyan´a ait bin deve yükü vardý. Müslümanlarla karþýlaþmaktan ve malýnýn müslü-manlar tarafýndan gasbedilmesinden korkuyordu. Nitekim daha önceleri de müslümanlar, îbn Hadremi´nin kervanýný yaka layarak onu öldürmüþlerdi. Bu sebepten dolayý Ebu Süfyan, Peygamber efendimizle ashabýnýn haberlerini araþtýrýyor ve on larýn neler yaptýklarýný Öðrenmek istiyordu. Yolda karþýlaþtýðý bütün kervanlara sordu, nihayet istediði haberi aldý. Peygam ber efendimiz ashabýna Ebu Süfyan´la karþýlaþmalarý ve onun kervanýný yakalamalarý için çaðrýda bulunmuþtu. Kendisinin kervamyla birlikte týpký Ýbn Hadremi ve diþinin kervanýyla bir­likte týpký îbn Hadremi ve kervanýnýn uðrayacaðý akibete uðra yacaðýný kesin olarak anlamýþtý. Kureyþ´e ait kervaný kurtar mak hýrsý ile iki çareye baþvurdu:

1- Bedir yolundan saparak kervaný kurtardý. Peygamber efendimiz de, muhacirlerle birlikte yola koyulmuþ, ancak ker vaný elden kaçýrmýþ ve kervandaki mallarý alamamýþtý. Bu iþin gerisinde savaþ olacaðýný anlamýþlardý.

2- Ebu Süfyan, beraberindeki kervaný himaye etmeleri ve Muhammed (sav) ile ashabýna karþý yol emniyetini saðlamalarý için Kureyþ´ten yardým istemiþti. Müslümanlarýn iþini bitirmek için Kureyþ´in asker göndermesini talep etmiþti. Kervanýn kar þýlaþacaðý tehlikeli durumu Kureyþliler´e anlatmasý için Dam dan bin Amr el-Gýfari´yi haberci olarak göndermiþti. Damdan, devesinin burnunu kesmiþ, semerini tersine çevirmiþ, gömleði nin önünü arkasýný yýrtmýþ, Mekke vadisinin ortasýnda deve üzerinde avazýnýn çýktýðý kadar baðýrarak: "Ey Kureyþ toplulu ðu! îpek ve esans taþýyan develeriniz gitti! Mallarýnýz Ebu Süf-yan´m yanýndadýr, ama Muhammed ile ashabý ona saldýrdýlar. Kervana kavuþabileceðinizi sanmýyorum. Ýmdat! Ýmdat!" diye haykýrýyordu."

Bu ateþli sözler ve sýcak görüntüler üzerine, Kureyþliler´in hamiyet duygularý galeyana geldi. Mallarýný kurtarmak için harekete geçtiler. Kureyþliler´den bazýlarý bizzat yardýma koþ maya, bazýlarý da kendi adlarýna, adamlarýný korumasý için baþkalarýný göndermeye yöneldiler. Bütün Kureyþliler bu iþ için hazýrlanmaktayken kervanýn Ebu Süfyan tarafýndan kurtarýl dýðý haberi geldi. Önce de iþaret ettiðimiz gibi, Ebu Süfyan yolu deðiþtirerek Kureyþ kervanýný kurtarmýþ ve bu haberi de bir müjde olarak Kureyþliler´e ulaþtýrmýþtý. Haberci, Kureyþliler´e þöyle demiþti: "Siz kervanýnýzý korumak için yola çýktýnýz, mallarýnýzý ve adamlarýnýzý kurtarmak gayretine düþtünüz, ama Allah onlarý kurtardý. Artýk geri dönün."

Böylece sefere çýkýþ sebebi ortadan kalkmýþ oluyordu. Ancak bazý müþriklerin kalbleri öfke ve þiddetle dolmuþtu. Bunlarýn baþýnda Ebu Cehil gelmekteydi. Kinleri sebebiyle yola devam etmek istediler. Ebu Cehil: "Vallahi Bedir´e varmadan geri dön meyiz!" dedi, Zühre oðullarýnýn bazý müttefikleri, onun bu görü þünü kabul etmediler. Cuhfe´de bulunan bu müttefikler þöyle demiþlerdi: "Ey Zühre oðullarý! Allah mallarýnýzý ve adamýnýz Mahrame bin Nevfel´i kurtardý. O, kervan koruyucularý arasýn daydý. Ama siz onun mal ve nimetine karþý nankörlük ettiniz. Þu Ebu Cehil´in sözlerine bakmayýn. Maldan baþka bir þey için çýkmayýn. Artýk dýþarýya gitmenize ihtiyaç yoktur." Ebu Ce hil´in sözlerini Zühre oðullarýndan hiçbiri beðenip tasdik etme di. Ama Kureyþ´in bütün batýnlarý bu sefere iþtirak ettiler. An cak Adiy bin Kab oðullarý onlarla birlikte sefere katýlmadýlar. Sefere çýkan kimselerin saflarý arasýnda karþýlýklý konuþmalar cereyan etti. Sefere çýkýp çýkmama hususunda tereddütler baþ gösterdi. Bu karþýlýklý konuþmalar arasýnda, bazý kimseler, se fer hazýrlýðý içinde bulunan Talib bin Ebi Talib´e þöyle dediler: "Ey Haþim oðullarý! Her ne kadar bu sefere bizimle birlikte ka-týlmaktaysanýz da, gönlünüzün Muhammed´le birlikte olduðu nu biliyoruz." Talib bu söze kýzdý ve o da, diðer geri dönenlerle birlikte yola çýkmaktan vazgeçti. Bazý kimselerin tereddüt edip geri dönmesi, diðerlerinin de azimlerini kýrdý. Çünkü sefere çýk ma sebebi ortadan kalkmýþtý. Bu tereddüdün dozu ne olursa ol sun, Kureyþliler bütün zorluk ve sarsýntýlara raðmen dokuzyü-zelli savaþçýyla yola çýktýlar. Beraberlerinde ikiyüz at ve birkaç develeri, def çalan þarkýcý cariyeleri de vardý. Bunlar Kureyþli-ler´i müslümanlara karþý galeyana getirici þarkýlar okuyorlardý. Müþrikleri, kervanlarýný, ordularýný, þarkýcý cariyelerini bir ta rafa býrakarak, Resulullah (sav)in hazýrlýðýndan söz edelim:

Resulullah (sav) efendimiz 309 kiþi ile yola çýktý. Bu sayý bundan biraz fazla, yahut biraz eksik olabilir. Bu defa muhacir lerle ensar birlikte hareket ederek, bu sefere katýlmýþ ve Bedir yoluna koyulmuþlardý. Kervaný ele geçirmek istiyorlardý, ama kervaný göremediler. Ebu Süfyan acele ederek Bedir´in sol tarafýndan sapýp kervaný kaçýrmýþ; böylece hem kervaný, hem bera berindeki adamlarý kurtarmýþtý.

Peygamber efendimiz aldýðý haberlerden Kureyþ´in kendileri ne oranla çok kalabalýk bir orduyla, at ve develerle yola çýktýðý ný öðrenmiþti. Kervan kendisinden kaçmýþsa da, karþýsýna bü yük bir ordu gelmekteydi. Savaþ kaçýnýlmazdý. Bu sebepledir ki, her ne kadar sayýca az olsalar da onlarý bir araya getirip topladýktan sonra askerlerinin kalbine metanet ve moral aþýla maya baþladý. Ordusunun imaný kuvvetliydi. Kendisi jde Muha cir ve Ensar´a güvenmekteydi. Ancak Ensarýn, daha Önceleri Peygamber efendimizle yaptýklarý anlaþma gereðince, bu sefere ve zahmete katýlmak mecburiyetinde olmadýklarýný düþünmele rinden endiþe etti. Medine-i Münevvere içinde saldýrýya uðra malarý halinde Medine´yi korumak mecburiyetindeydiler. Ama dýþarýya çýkýp düþmanla karþýlaþmak ve savaþmak mecburiye tinde olmadýklarýný ileri sürebilecekleri ihtimali vardý. Çünkü daha önceleri Akabe´de Peygamber efendimizle biat yaparken Medinelüer: "Ya Resulullah! Sen bizim diyarýmýza varmadýkça biz senden sorumlu deðiliz. Ancak diyarýmýz olan Medine´ye ulaþtýðýn zaman, artýk bizim zimmetimize girersin. Çocuklarý mýzý ve kadýnlarýmýzý nasýl koruyorsak seni de Öyle koruruz."

Belki de bazý Medinelüer, bu sefere katýlmak mecburiyetinde olmadýklarýný düþünmüþlerdir. Savaþ esnasýnda Peygamber efendimiz Medineliler´in tümünün bu savaþa gönüllü olarak ka týlýp katýlmadýklarýný kesin olarak öðrenmek istemiþ, bu sebep­le gönüllerindeki niyeti araþtýrmýþtý. Medine´de kendisini barýn dýran Ensarýn ne düþündüklerini öðrenmek istiyordu. Çünkü Medinelüer þehir dýþýna çýkarken, savaþmak için deðil, kervaný ele geçirmek için çýkmýþlardý, tþin baþýndayken plan ve düþünce buydu. Peygamber efendimiz, ordusunun durumunu, özelikle ensarýn neler düþündüðünü öðrenmek için, ashabýyla istiþarede bulundu. Onlarýn fikirlerine ve düþüncelerine müracaat etti. Sözlerin en güzelini Ebu Bekir ile Ömer söylediler. Ama Pey gamber efendimiz onlarýn görüþlerini öðrenmek ihtiyacýnda de ðildi. Çünkü bu ikisinin imanlý ve cesaretli olduklarýný zaten kesin olarak biliyordu. Onlarýn gerisindeki kimselerin neler dü þündüklerini Öðrenmek istiyordu. Mikdad bin Amr ayaða kal karak þöyle dedi:

"Ya Resulullah! Sen yoluna devam et. Allah´ýn gösterdiði yol-cfâ yürü. Andolsun ki, îsrailoðullarýnýn Musa´ya dedikleri gibi: "Sen ve rabbin gidin savaþýn. Doðrusu biz burada oturumlarýz" demeyiz. Aksine biz deriz ki: Sen ve Rabbin gidin savaþýn, ama mutlaka biz de sizinle birlikte savaþacaðýz! Seni hak ile gönde ren Allah´a yemin ederim ki, sen bizi (Mekke´nin arkasýnda de nize doðru beþ gecelik mesafedeki) Berk´ül-Gamad´a kadar yü rütecek olsan, seninle birlikte oraya kadar yürür, senin saðýn­da, solunda, önünde ve arkanda çarpýþýrýz!"

Mikdad´ýn bu sözleri üzerine Peygamber efendimiz sevindi. Onun için hayýr duada bulundu. Böylece muhacirlerin metanet le savaþa gelmeye kararlý olduklarým öðrendi. Geriye, aralarýn daki anlaþma gereðince Medine dýþýna çýkýp savaþmak mecburi yetinde olmadýklarýný düþünme ihtimalleri olan ensarm niyet lerini öðrenmek kalmýþtý. Peygamber efendimiz ensara yönele rek:

"Bana düþüncelerinizi söyleyin" dedi. Sa´d bin Muaz þöyle de di: "Allah´a andolsun ki, ey Resulullah! Sen böyle demekle bizi kasdeder gibisin. Öyle deðil mi?" Peygamber efendimiz evet di ye cevap verdi. Bunun üzerine Sa´d, sözüne þöyle devam etti: "Sana iman ettik, seni tasdik ettik. Bize getirdiðin þeyin hak ol duðuna þehadet ettik. Bunun üzerine senin emirlerini dinleyip itaat edeceðimiz konusunda sana söz verdik. Ey Allah´ýn elçisi, dilediðin þekilde yoluna devam et. Biz seninle beraberiz. Seni hak ile beraber gönderen Allah´a yemin olsun ki, eðer bizi þu denize doðru sürecek olsan mutlaka seninle beraber biz de de nize dalarýz. Aramýzdan tek bir kiþi bile geride kalmaz. Bizi düþmanlarýmýzla karþýlaþtýrmandan hoþnutsuzluk göstermeyiz. Biz savaþta sabýrlý ve dayanýklýyýz. Düþmanla karþýlaþtýðýmýzda sana sadakat gösteririz. Ümid ederim ki Cenab-ý Allah senin gözünü aydýnlatacak ve gönlünü tatmin edecek hareketlerde bulunduðumuzu sana gösterecektir. Allah´ýn bereketi üzerine, bizimle birlikte yoluna devam et."

Sa´d´ýn bu sözleri üzerine Resulullah (sav) artýk ensarm da savaþa gönüllü olarak katýlacaðýndan emin oldu. Cenab-ý Al lah´ýn kendisine verdiði sözü yerine getireceðine kesinlikle ka naat getirdi. Kendisiyle birlikte Allah´a ve hakka inanan, asla tereddüt etmeyen bir orduya sahip olduðunu gördü. Bu sebeple Peygamber efendimiz Sad´ýn sözlerinden dolayý memnuniyet duydu. Kuvvet bulup zindeleþti ve þöyle dedi: "Yürüyün, size müjdeler olsun. Þüphesiz Cenab-ý Allah bana, iki taifeden (ker vandan ya da müþrik ordusundan) birini yenip ele geçireceði mizi vadetti. Allah´a andolsun ki, ben o (müþrik) kavmin düþüp ölecekleri yerleri görür gibi oluyorum!" Peygamber efendimizin ordusu iþte böylece azmini bilemiþ ve yüce Allah´ýn kuvvetiyle destek görmüþtü.


radyobeyan