Aba By: cennetgulu Date: 12 Aralýk 2009, 22:49:29
Aba
Görülüyor ki, Kureyþliler Kabe-i Muazzama´ya büyük özen göstermekteydiler. Onu yüceltir ve üstün tutarlardý. Çünkü ken di þeref ve üstünlüklerini Kabe vasýtasýyla elde etmiþlerdi. Onu korumak ve bakýmýný yapmak hususunda titizlik gösterirlerdi. Bu hususta ileri giderek, ibrahim peygamberin yapmýþ olduðu hac menasikine aykýrý davranýþlarda bulunmuþlardý. Kabe´ye lü zumundan fazla tazimde bulunmuþlardý. Ona olan baðlýlýklarýnýn ifrat derecesine varmasýndan ötürü Arafat gecesinde dahi Ka be´nin yanýbaþýndan ayrýlmamaya karar vermiþlerdi. Kabe´yi ta vaf ederken "Hims" denilen bir aba giyerlerdi.
"Biz Harem´in çocuklarýyýz, Allah´ýn bey tinin yanýbaþýnda ika met edenleriz. " derler ve Kabe´yi býrakýp Arafat´a gitmez, orada vakfe yapmazlardý. Halbuki Arafat´ta vakfe yapmanýn, ibrahim peygamberin þiarlarýndan biri olduðunu biliyorlardý. Ibn Kesir onlarýn böyle yapmalarýna gerekçe olarak þu hususlarý anlatmak tadýr:[1]
"Onlar icad etmiþ olduklarý yoz bidatlarýn dýþýna çýkmazlardý ihramda iken sütten yað ve çökelek çýkarmaz, içyaðý kullanmaz lardý. Kýldan dokunmuþ çadýrlarýn altýnda gölgelenirlerdi. Ih ramda olduklarý müddetçe hacýlarla umrecilerin, sadece Kureyþ-liler´in hazýrladýklarý yemekleri yemelerini zorunlu kýlarlardý. Yine hacýlarla umrecilerin, ancak Kureyþliler´in hazýrladýklarý giysiler ve abalar içinde tavaf etmelerini mecburi hale getirmiþler di. Kabe´yi tavaf edecek olan bir þahýs, -kadýn olsa dahi- Kureyþli-ler´le Kinane ve Huzan kabilelerine mensup kimselerin hazýrla mýþ olduklarý tavaf giysisini bulamadýðý takdirde çýplak vaziyette tavaf etmek mecburiyetinde kalýrdý. Bu durumda kalan bir kadýn, elini kendi tenasül organýnýn üzerine kapatarak Kabe´yi tavaf eder ve tavaf esnasýnda þöyle derdi: "Bugün, tenasül organýmýn bir kýsmý ya da tamamý göründü. Fakat bundan sonra görünmesi ne müsaade etmeyeceðim." Bir kimse Kureyþliler´le Kinane ve Hu-zaalýlar´ýn hazýrlamýþ olduðu tavaf giysisisini bulduðu halde oný giymeyip kendi elbisesi ile Kabe´yi tavaf ettiði takdirde, tavaf son rasýnda o elbisesini çýkarýp atmasý, ondan artýk hiç yararlanma masý gerekirdi. O elbiseden ne kendisi ne de baþkalarý faydalanamaz ve dokunamazdý. Araplar, o elbiseye "laky (atýlmýþ)" adýný ve rirlerdik
Kureyþliler´in Kabe-i Muazzama´ya karþý gösterdikleri taas suptan bazý örnekleri sunmuþ olduk. Onlar, hac ibadetini Kabe-i Muazzama´yý ziyaret etmekten ibaret saymýþlardý ki, bu da onla rýn Kabe´ye karþý taassuplarýndan baþka bir þey deðildi. Öyle ki, Ýbrahim peygamberin hac konusundaki prensiplerim unutmuþ lardý. Ýbrahim peygamberin þeriatine göre Hac ibadetinin eda edilmiþ olmasý için Arafat´ta vakfe yapmanýn yaný sýra, Kabe´yi ta vaf etmekde gerekirdi. Haccm rükünlerinden biri olan tavafýn sý nýrlý bir vakti yoktur. Sene içinde herhangi bir zamanda tavaf edi lebilirdi.
Nübüvvet görevini almadan önce Abdullah oðlu Muhammed (s.a.v.)´in, Kureyþliler´in gelenek ve davranýþlarýný taklit etmeyi þi, aksine vakfe yapmýþ olmasý, peygamberliðin gerçekliðini des tekleyen olaðanüstü hallerdendir. Þüphesiz ki onun Kureyþliler´e uymayarak Ýbrahim peygamberin dinine göre hac ibadetini eda etmiþ olmasý, yüce Allah´ýn kendisine baðýþladýðý Rabbani bir hu sus ve ilahi bir ilhamdý. Cahiliyet yaþantýsýný sürdüren Araplarýn yolundan yürümemiþ, aksine yapýlmasý gerektiði þekilde Kabe-i Muazzama´yý tavaf etmiþtir.
Kureyþliler´in ticari faaliyetlerinin iki noktada göze çarptýðý anlaþýlmaktadýr:
1- Hacýlar, sadece Kureyþliler´in hazýrlamýþ olduklarý yiyecek leri yiyebilirlerdi. Bu da Kureyþ´in ticaretini desteklemek içindi. Tavaf giysilerinde de durum aynýydý.
2- Mekke´ye komþu bulunan beldelerde ticari panayýrlar kurul mazdý. Sadece Mekke´de kurulurdu. Þüphesiz bu hususta da bir çok aþýrýlýklar vardý. Normal olmayan taklit ve gelenekler vardý. Çünkü kabilelerden bazýlarý tavafa özgü giysiyi bulamadýklarý takdirde Kabe´yi -kadýn da olsalar- çýplak vaziyette tavaf ederler di. Hatta kadýnlardan bazýlarý, mahrem yerlerini elleriyle kapa týr, öylece Kabe´yi tavaf ederlerdi. Onlar, bu hükümlere mecburen tabi olduklarýný düþünürlerdi. Halbuki Ýslamiyet bunu kesinlikle reddetmiþ ve konuyla ilgili olarak yüce Rabbimiz þöyle buyurmuþ tur:
"Onlar bir kötülük yaptýklarý zaman: "Babalarýmýzý bu yolda bulduk, Allah da bize böyle emretti." derler.
"Allah kötülüðü emretmez, de. Allah´a karþý bilmediðiniz þey leri mi söylüyorsunuz "
De ki: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescidde yüzlerinizi ona doðru tutun ve dini yalnýz kendisine has kýlarak O´na yalva-rýn. ilkin sizi yarattýðý gibi yine ona döneceksiniz."
(O) bir topluluðu doðru yola iletti, bir topluluða da sapýklýk müstahak oldu. Çünkü onlar, þeytanlarý Allah´tan baþka dostlar tuttular ve kendilerinin de doðru yolda olduklarýný sanýyorlar.
Ey Ademoðullarý her mescid(e gidiþinizjde süs(lü, güzel elbise lerinizi (üzerinize) alýn;yeyin için, fakat israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez.
De ki: "Allah´ýn kullarý için çýkardýðý süsü ve güzel rýzýklarý kim haram etti?" De ki: "O, dünya hayatýnda inananlarýndýr. Ký yamet günü de yalnýz onlarýndýr." iþte biz, bilen bir topluluk için ayetleri böyle açýklýyoruz.
"De ki: "Rabbim, ancak kötülükleri, gerek açýðýný gerek gizlisi ni, günahý ve haksýz yere saldýrmayý; hakkýnda hiçbir delil indir mediði bir þeyi Allah´a ortak koþmayý ve Allah hakkýnda bilmedi ðiniz þeyler söylemenizi haram etmiþtir ." (Araf: 28-33).
Cebrail (a.s.)´m inmesinden sonra Muhammed (s.a.v.) cahiliyet pisliklerinden nefret edip kaçardý. Müþrikler, bu yaptýklarýný Ce-, nab-ý Allah´ýn emretmiþ olduðunu iddia etseler de bu pisliklerden uzak dururdu. O, puta asla secde etmemiþ, fuhþiyat ve levhiyat ir-tikab etmemiþtir. Cahiliyet devri gençlerinin içine düþtüðü ba taklýklara düþmemiþ, asla içki içmemiþ ve kesinlikle kumar oyna mamýþtýr. Kureyþliler´in içine düþtükleri rezaletlere karþý, hakka inanan bir kimsenin vakarý ile protestoda bulunmuþtur. Risaletle görevlendiriliþi konusuna girmeden önce þunu belirtelim ki; 35 yaþýna varmýþ bulunan Resulullah efendimizin peygamberlikle görevlendirilmesinin zamaný yaklaþmýþtý. Alemlere rahmet ola rak gönderileceði kýrk yaþýna merdiven dayamak üzereydi. Onun kutsal risalet vazifesini kendisine tevdi edilmesini anlatmadan önce iki hususa iþaret etmek istiyorum:
1- Resulullah efendimizde peygamberlik Özellikleri olgunlaþ mýþtý. Dolaysýyla mükemmel ahlakýný açýklamamýz kaçýnýlmaz dýr.
O, bütün insanlýk için bir ahlak örneðiydi. Allah tarafýndan gönderilen bir resul olmadan önce de o, ahlak bakýmýndan melek leri andýrmaktaydý. Onu meleklerden ayýran yegane Özelliði, ira de sahibi oluþuydu, insani bakýmdan mükemmel bir beden ve ya þantýya sahipti. Noksanlýklardan münezzeh olan yüce Allah onu, ümmiler arasýnda ümmi olarak doðan seçkin bir peygamber ol masý için mükemmel bir þekilde terbiye etmiþti.
2- Risaletle görevlendirilmesinden önce de ibadetle iþtigal eder ve derinden derine düþünürdü, "Allah, peygamberliðini nereye (ve kime) býrakacaðýný daha iyi bilir." (Enam: 124).
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Ýbn Kesir, el-Bidaye Ve´n-Nihaye, c. 3, s. 305.
Ynt: Aba By: ceren Date: 26 Þubat 2021, 01:43:15
Esselamu aleyküm.rabbim razý olsun bizlere sunulan bu güzel bilgilerden kardeþim...