Son Peygamber
Pages: 1
Kusay By: cennetgulu Date: 11 Aralýk 2009, 16:20:34
Kusay

Küab´ýn iki oðlu vardý. Bunlardan biri Kusay, diðeri de Zühre idi. Her ikisi de peygamber efendimizin dedelerindendir. Kusay, Peygamber efendimizin babasýnýn, Zühre ise annesinin dedesidir. Böylece Kilab, Allah tarafýndan iki þerefe mazhar kýlýnmýþ oldu. Yani Peygamber efendimizin hem anasýnýn, hem de babasýnýn de desi olmuþtur.Kusay, Arap beldelerinde birçok yeri dolaþtý. Hayatýnýn ilk dö nemlerinde Kudaa´daki anasýnýn yanýna gitti. Orada, onunla bir likte yaþadý. Güçlü, erdemli bir gençti. Zulme ve kötülüðe karþý çý kardý. Bir gün Kudaa´da bir gençle ok yarýþý yaptý; Kusay, o genci yendi; yenilen genç Öfkelendi. Kusay ile çekiþmeye baþladý. Ku-say´a: "Sen aþiretine dönsene. Zaten bizden deðilsin!" dedi.

Gencin bu sözlerinden de anlaþýldýðý gibi, o zamana kadar Ku-say´ýn babasý, þeref ve asaleti halk tarafýndan bilinmiyordu. Gen cin bu sözleri üzerine anasýnýn yamna dönerek, duyduðu acý sözle ri annesine nakletti, annesi onu þu sözleriyle teskin etti: "Yavru cuðum! Allah´a yemin olsun ki, sen o gençten daha þereflisin. Baba ve neseb bakýmýndan ondan daha üstünsün. Daha yüce bir merte beye sahipsin. Sen Kilab bin Mürre bin Kab bin Lüey bin Galib bin Fitr bin Malik bin Nadr bin Kinane el- Kureyþi´nin oðlusun. Kav min, Beyt-i Haram´ýn bulunduðu Mekke´dedir. O çevrede yaþar lar. Araplar o Kabe´yi ziyarete giderler."

Anasýnýn bu sözleri üzerine Kusay, Mekke´ye gitme hazýrlýðýna baþladý. Çünkü Kudaa´da garip bir kimse olarak yaþamaya ta hammülü kalmamýþtý. Anasý kendisine; acele etmemesini, haram aylarý beklemesini tavsiye etti ve þöyle dedi: "Haram aylarýn gir­mesini bekle. Hac mevsiminde Mekke´ye gidersin. Çünkü haram aylar gelmeden önce buradan çýkýp gidersen, bazý insanlar tara fýndan sana kötülük yapýlmasýndan korkuyorum.[1]

Haram aylar girdikten sonra Kusay, babasýnýn ailesinin bu lunduðu Mekke´ye gitti. Hac ibadetini eda etti. Güçlü, kuvvetli, boylu, boslu bir kimseydi. Çok geçmeden Beyt-i Haram´ýn hizmet karlýk görevini ele aldý. Daha önceleri bu þeref, Kureyþliler´e deðil, Huzaalýlar´a aitti. Ýnsanlara hac ibadetini yaptýrma iþini üstlen di. Bu idare de Önceleri Kureyþliler´in elinde deðildi. Dahiyane gü cü ve kuvveti ile bu görevleri eline geçirdi. Çok geçmeden Mekke emirliðini elde etti. Kavmini kendi idaresi altýnda topladý. Mekke emirliði sebebiyle Kabe´nin hizmetkarlýðý, hicabet, rifadet, þika yet, nedve ve liva gibi görevler de onun üzerinde toplanmýþ oldu. Hicabet, Kabe´nin anahtarlarýna sahip olmak demekti. Kabe, onun emri olmadan açýlmazdý. Þikayet, hacýlara su verme iþidir. Rifadet ise hacýlar için yemek hazýrlamak görevidir. Azýðý ve para sý olmayan hacýlara yemek verilirdi. Bu adeti ilk çýkaran, Kusay olmuþtur. Hac mevsimi geldiðinde Kureyþliler, mallarýnýn bir kýs mýný Kusay´a verirlerdi. O da, bu mallarla yoksul hacýlara yemek verirdi. Bu adeti ilk çýkaran kendisi olduðu için, Kusay, bir hita býnda Kureyþliler´e þöyle demiþti: "Ey Kureyþliler topluluðu! Siz ler Allah´ýn komþularý ve ehl-i beytsiniz. Hareminin sahiplerisi niz. Hacýlar da Allah´ýn misafirleri ve evinin ziyaretçileridirler. Misafirler içinde ikrama en layýk olanlar, hacýlardýr. Þu halde ha­cýlara, yiyip içmeleri ve sizden memnun olarak ayrýlmalarý için yi yecek ve içecek hazýrlayýn."

Liva´nm anlamýna gelince, Kureyþ´in sancaðý yalnýzca Ku-say´ýn elinde olacaktý. Nedve ise Kureyþliler için bir meþveret evi haline gelecekti. Bundan sonra bu ev bütün Araplar için meþveret merkezi olarak çalýþmýþtýr. Zamamnda meþveret, Kusay´in evin de yapýlýrdý. Kusay, kendi gayretiyle elde ettiði bu haklarý, oðlu Abdü´d-dar´a verdi. Böylece onun itibarý yükseldi ve amcazadele rinin Kureyþliler´e karþý þerefi daha da arttý. Bu haklarý oðlu Ab dü´d-dar´a verirken kendisine þöyle demiþti: "Allah´a andolsun ki, ey oðlum, her ne kadar þerefçe senden üstün iseler de, ben seni bu haklar sayesinde kavminin mertebesine yükselteceðim."

Abdü´d-dar, Kusay´m en büyük oðluydu. Kusay´in, Abd-ü Menaf adýnda bir baþka oðlu daha vardý. Mekke´de kiþiliði ve asale-tiyle itibar kazanmýþ bir kimseydi. Babasýnýn saðlýðýnda, birçok yerlere gitmiþti. Þahsiyet ve asaletiyle yüksek bir itibara sahip ol duðundan dolayý, Abdü´d-dar´ý ona denk kýlabilmek için, babasý

Kusay, Abdü´d-dar´a mezkur haklarý vermiþti. Bu sayede her ikisi de þeref ve itibar bakýmýndan birbirlerine eþit hale geldiler. Abd-ü menaf, Peygamber efendimizin dördüncü dedesidir. Cenab-ý Al lah, Abd-ü Menaf a dört erkek çocuk vermiþti. Bunlardan biri Emeviler´in atasý Abd-ü Þems idi. Diðeri asýl adý Þeybetu 1- Hamd olan ve Abdulmuttalib´i yetiþtiren, Muttalib´ti. Nevfel de, Cübeyr ibn Mutim´in dedesiydi.

Bu dört kiþi þeref sahibi kimselerdi. Týpký babalarýnýn asalet ve þerefi gibi, kendi þahsiyetlerinden doðan bir þeref ve asalete sahip tiler. Dedeleri Kusay´ýn verdiði haklarý Abdüddar ve evladýna bý rakmadýlar. Kendilerinin, onlara nisbetle bu haklara daha layýk olduklarýný gördüler. Çünkü onlardan daha üstün ve erdemli kim seler olduklarýný düþünüyorlardý. Abdümenaf oðullan amcazade lerinin ellerindeki haklarý çekip almalarýný temin etme hususun da Kureyþliler, üç gruba ayrýldýlar. Bunlardan bir gruba göre Abd-ü Menaf oðullarý daha erdemli kimseler olduklarý için, bu haklara daha layýk idiler. Mekke ve liderliði, isteyen herkese verilebilen bir baðýþ olmadýðý için Abdüddar oðullarýnýn elinde kalma þartý yoktu. Aksine bu haklar, ehil kimselere verilmesi gereken haklar dý.

Diðer gruba göre ise, bu haklarý ellerinde tutmaya en layýk olan kimseler Abdüddar oðullarýydý. Çünkü Kusay, bu hakký Abdüd dar oðullarýna veren babalarý idi. Ve bu haklar halen onlarýn elin de bulunmaktaydý. Bu haklarý sahiplerinin elinden alýp baþkala­rýna vermek doðru olmazdý.

Kureyþ´in üçüncü grubu ise tarafsýzlýðý benimsemiþti.

Bu haklarý alma hususunda Abdüddar oðullarý ile, Abd-üme-naf oðullarý arasýnda þiddetli bir ihtilaf meydana gelmiþti. Fakat bu ihtilaf, adaletli bir barýþla sonuçlanmýþtý. Çünkü ihtilaf onlarý savaþýn eþiðine kadar getirmiþti. Oysa savaþ, kötü sonuçlar doðu­racaktý. Bunu düþünerek savaþtan geri durdular. Her taraf kendi aþýrýlýklarýna son verdi ve birbirlerini barýþa davet ettiler. Yapýlan barýþ görüþmeleri sonucunda Þikayet ile Rifade´nin Abdümenaf a verilmesi; Hicabet, Liva Ve Nedve´nin ise, eskiden olduðu .gibi, Ab düddar oðullarýnda kalmasý hususunda görüþ birliðine vardýlar.

Haþim, Abd-ü menaf oðullarýnýn en temiz yüzlüsü ve liderliðe en yakýn olanýydý. Bu nedenle diðer kardeþlerine göre üstün bir mevkide bulunuyordu. Abd-ü menaf oðullarýnýn aldýklarý haklara sahip oldu. Abd-ü Þems´in kardeþleri de, ondaki zati þeref dolayý sýyla kendisine rekabet ediyorlardý. Araplar ve özellikle Kureyþli-ler nezdindeki itibarlarýný kýskanýyorlardý. Þeref ve itibarý husu sunda Haþim´den sonra kardeþi Abdülmuttalib gelmekteydi. Ab dülmuttalib, Peygamber efendimizi yetiþtiren kimsedir. Ayný za manda dedesidir. Bu nedenle Abdülmuttalib üzerinde de biraz durmamýz gerekmektedir.



--------------------------------------------------------------------------------

[1] el-Iktýfâ, c. 1, s. 73.

Ynt: Kusay By: Bilal2009 Date: 03 Mart 2021, 10:24:04
Esselamu aleyküm Rabbim bizlerin ilmini artýrsýn Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Kusay By: ceren Date: 04 Mart 2021, 17:53:10
Esselamu aleyküm.rabbim razý olsun bizlere sunulan bu bilgilerden kardeþim...
Ynt: Kusay By: Sevgi. Date: 06 Mart 2021, 06:43:37
Aleyküm selam. Bu bilgileri bizlerle paylaþan kardeþlerimizden Allah razý olsun

radyobeyan