Hakikati Ararken By: selsebil Date: 10 Aralýk 2009, 19:29:32
Hakikati Ararken
Büyük Selçuklu ülkesinde, Baðdat nizamiyesi ve Niþabur nizamiyesi, iki aydýn yýldýz gibi parlýyordu. Ýlim öðrenmek isteyenler bu iki üniversiteden birine akýn ediyorlardý. Niþabur nizamiyesinin öðretim reisliði 450-478 yýllýk arasýnda, Ebul -Meali Ýmamül -Haremeyn-i cüveyeni-deydi. Yüzlerce genç üniversite öðrencisi, onun tedris çevresinde hazýr oluyorlar, yazýyorlar ve ezberliyorlardý. Ýmamül-Haremeynin bütün öðrencileri arasýnda, üç heyecanlý ve istidatlý öðrenci, hepsinden daha çok dikkati çekmiþ ve tanýnmýþlardý.
Muhammed Gazzaliyi Tusi, Keyahrasý, Ahmed ibni Muhammedi Havafi, Ýmamül-Haremeynin, bu üç kiþi hakkýndaki sözü, kulaktan kulaða, aðýzdan aðýza dolaþýyordu. Gazzali dalgalý bir deniz, keya; yýrtýcý bir arslan, Havafi yakýcý bir ateþtirler.Bu üç kiþiden Muhammed Gazzali daha aydýn ve daha layýk görünüyordu. Bu yüzden, Niþaburun ilmi çevrelerinin gözler., o günlerde Muhammed Gazzaliye çevriliyordu.
Ýmamül-Haremeyn hicri 478 yýlýnda vefat etti. Artýk kendisine, eþ birini tanýmayan Gazzali, huzurunda ilim ve fazilet erbabýnýn toplandýðý Selçuklularýn bilgin veziri, Hace Nizamülmülk-i Tusinin, hizmetine girdi ve onun, hürmet ve sevgisini kazandý. Sohbet ve münazaralarda bütün akranlarý karþýsýnda muzaffer oldu. Bu sýrada Baðdat nizamiyesinin reislik kürsüsü boþalmýþtý. Tedrisin sorumluluðunu üzerine alabilecek layýk bir üstad bekliyorlardý. Tereddüt zamaný deðildi. Horasandan yeni gelen bu zeki gençten baþka, daha layýk bir kimse yoktu. Hicri kameri 484 yýlýnda Gazzali azamet ve heybetle Baðdada girdi ve Nizamiyenin reislik kürsüsüne oturdu.
Ýlmi ve ruhani makamlarýn en yükseði, o günlerde oraya gelen Gazzaliydi. Zamanýn alimlerinin en büyüðü ve din merciinin en yükseðiydi. Günlük büyük siyasi meselelere müdahale ediyordu. Vaktin halifesi Almuktedir billah ve ondan sonra Almustahzar billah ona hürmet ediyorlardý. Ayný þekilde Ýranýn büyük padiþahý Selçuklu Melikþah ve onun bilgin veziri Hace nizamülmülk-i Tusi de onu seviyor ve saygý gösteriyorlardý.
Gazzali terakkisinin en üst noktasýna ulaþmýþtý. Artýk elde ettiði makamlardan baþka makam kalmamýþtý. Ayný zamanda ilmi ve rehani seyyitliðin de, en yüksek yerine oturmuþ görünüyordu. Baþkalarý onun makamýný gýbta ediyorlardý. Fakat ruhunda bulunan ve bütün ömrü buyunca saða sola yalpalayan yanar bir þule, onun varlýk harmanýný, makamýný ve ululuðunu bir defada, yaktý.
Gazzalinin bütün tahsil hayatýnda, kendi içinde, ondan rahatlýk Ya kin ve tatmin olmak isteyen, gizli bir duygu bulunuyordu. Fakat akranlarýna üstün olma, nam, þöhret ve iftihar kazanma hissi içindeki o gizli duygunun geliþmesine imkan vermiyordu. Dünyevi terakkisinin en yüksek noktasýna ulaþýp doyunca, tecessüs ve hakikati arama duygusu baþladý. Baþkalarýný ikna eden ve susturan tartýþma ve istidlallerin, onun kendi tecessüs ve susuzluðunu ikna edemeyeceði fikri, onda parladý, Anladý ki öðretmek, öðrenmek, bahis ve istidlal, kafi deðildir, gezmek, dolaþmak sülük , çalýþýp çabalamak ve takva lazýmdýr.
Kendi kendine: Þarap isminden sarhoþluk, ekmek isminden tokluk, deva isminden þifa olmuyor, hakikat ve saadet hakkýnda konuþmaktan da, rahatlýk tatmin ve Ya kin elde edilmiyor. Hakikat için halis olmak gerek. Bu yer, þöhret ve makam sevgisiyle uygun deðildir.
Ýçinde tuhaf çekiþmeler oldu. Kendisinden ve Allah ýndan baþka Hiç kimse o dertten haberdar deðildi. Bu keþmekeþ aþtý ay üzücü bir þekilde devam etti. O kadar þiddetlendi ki, uyumaktan, yeyip içmekten kesildi ve konuþmaz oldu. Artýk ders vermeye de gücü yoktu. Hastalandý, midesinde rahatsýzlýk belirtileri baþ gösterdi. Doktorlar muayene ettiler. ruh hastalýðý teþhisi koydular. Çare yollarý her taraftan kapanmýþtý. Allah ve gerçekten baþka, yardýmcý bir þey yoktu. Allahtan, kendisine yardým etmesini, ve bu deðildi.
Bir taraftan o gizli þiddetle faaliyet ediyor, diðer taraftan ise o ululuk, azamet, ihtiram ve sevilme hissi, kendisini belli ediyordu. Göz yummak zor görünüyordu. Nihayet, bir gözünden düþtüðünü hissetti. Nihayet, bir süre sonra, bütün o makam ve ululuðun, gözünden düþtüðünü hissetti. Makamýna göz yummaya karar verdi. Fakat halkýn ona engel olmasýndan korktuðu için, niyetini izhar etmedi. Mekke yolculuðu bahanesiyle Baðdattan çýktý. Baðdattan bir miktar uzlaþtýktan sonra, onu uðurlayanlarýn, hepsi geri döndüler. Biraz sonra Gazzali, yolunu Þam ve Beytülmukaddese doðru çevirdi. Birisi onu tanýmasýn ve rahatsýz etmesin diye, derviþlerin elbisesine büründü. Ýstediði, içindeki yakýn ve rahatlýðý buluncaya kadar gezdi, dolaþtý. Onun düþünce, halvet ve riyazeti on yýl sürdü.
Ynt: Hakikati Ararken By: Sems Date: 02 Mart 2010, 01:34:09
Saolun neslinur hocam çok güzel ve fevkalade bir paylaþým idi.
radyobeyan