Makale Dünyasý
Pages: 1
Imam Ebu Hanife ve Hadis ilmindeki Mevkii.. By: ezzehraveyn Date: 09 Kasým 2009, 23:09:12

IMAM EBÛ HANÎFE VE HADÝS ÝLMÝNDEKÝ MEVKÝÝ


Ebubekir SÝFÝL



 

"Ebû Hanîfe'nin aleyhinde bulunmak, üzerinde ulemanýn icma ettiði bir husustur. Çünkü Basra'nýn imamý Eyyûb es-Sahtiyânî'dir ve Ebû Hanîfe'nin aleyhinde konuþmuþtur; Kûfe'nin imamý es-Sevrî'dir ve Ebû Hanîfe'nin aleyhinde konuþmuþtur; Hicaz'ýn imamý Mâlik'tir ve Ebû Hanîfe'nin aleyhinde konuþmuþtur; Mýsýr'ýn imamý el-Leys b. Sa'd'dýr ve Ebû Hanîfe'nin aleyhinde konuþmuþtur; Þam'ýn imamý el-Evzâ'î'dir ve Ebû Hanîfe'nin aleyhinde konuþmuþtur; Horasan'ýn imamý Abdullah b. el-Mübârek'tir ve Ebû Hanîfe'nin aleyhinde konuþmuþtur…"[1]

 

Müçtehid Ýmamlar arasýnda Ýmam Ebû Hanîfe dýþýnda, pek çok güvenilir isim tarafýndan cerh, taz'if ve ta'n edilen ikinci bir isim mevcut deðildir. Yukarýya aldýðým pasaj, bu konuda rastlanacak en "yunmuþ-yýkanmýþ" ifadelerden oluþmaktadýr. Tarih boyunca tek kanallý beslenmenin, önyargýnýn, tarafgirliðin ve taassubun vücut verip yaþattýðý "Ebû Hanîfe aleyhdarlýðý", Sünnet'e baðlýlýk, Selef'e saygý, hamiyet-i diniye… gibi gerekçelere sýðýnýlarak köpürtülüp yaþatýlmýþtýr; ne yazýk ki günümüzde de bazý çevreler tarafýndan olanca þiddetiyle devam ettirilmektedir.

 

Ýþte benzer bir "tesbit" daha: Ýmam Ebû Dâvûd'un oðlu Ebû Bekr b. Ebî Dâvûd soruyor:

 

"Üzerinde Mâlik ve ashabýnýn, eþ-Þâfi'î ve ashabýnýn, el-Evzâ'î ve ashabýnýn, el-Hasan b. Sâlih ve ashabýnýn, Süfyân es-Sevrî ve ashabýnýn ve Ahmed b. Hanbel ve ashabýnýn ittifak ettiði bir mesele hakkýnda ne dersiniz?" Muhataplarý, "Ey Ebû Bekr! Bundan daha sahih bir mesele olmaz" karþýlýðýný verince taþý gediðine koyuyor: "Ýþte bunlarýn hepsi, Ebû Hanîfe'nin tadlili (dalalette olduðu tesbiti) üzerinde ittifak etmiþtir!"[2]

 

Ve benzeri bir "tesbit" de Ýbn Hibbân'dan: "Bütün Ýslam merkezlerinde ve diðer bölgelerde bulunan imamlar ve vera ehli onu cerh ve zemmetmiþlerdir. Sadece tek-tük bazý kimseler bundan istisnadýr…"[3]

 

Günümüzde durum

 

Geçmiþte þu veya bu sebeple vuku bulmuþ olan bu "Ebû Hanîfe aleyhdarlýðý"nýn her þeye raðmen ýsrarla ve inatla devam ettiriliyor oluþu, üzerinde ciddi olarak düþünülmesi gereken bir "arýza" durumuna iþaret etmektedir. Zira tarihte Ýmam hakkýnda vuku bulmuþ bu itham, cerh ve taz'ifler, sadece Hanefî ulema tarafýndan deðil, diðer mezheplere mensup insaf ve tahkik ehli ulema tarafýndan da gerekli biçimde cevaplandýrýlmýþ bulunmaktadýr. Mâlikî mezhebine mensup Ýbn Abdilberr'in el-Ýntikâ'sý, Þâfiî mezhebine mensup ez-Zehebî'nin Menâkýb'ý, Muhammed b. Yusuf es-Sâlihî'nin Ukûdu'l-Cümân'ý, es-Süyûtî'nin Tebyîdu's-Sahîfe'si, Ýbn Hacer el-Mekkî'nin el-Hayrâtu'l-Hýsân'ý, Hanbelî mezhebine mensup Cemâluddîn Yusuf b. Abdilhâdî'nin Tenvîru's-Sahîfe'si.. bu meyanda ilk akla gelenlerdir.

 

Bütün bu çalýþmalara raðmen Ebû Hanîfe aleyhdarlýðýnýn bir "dindarlýk" ve "Sünnet/Hadis taraftarlýðý" göstergesi olarak yaþatýlmasý ve terviç edilmesi bizatihi din adýna ve Sünnet/Hadis adýna kaygý vericidir. Ýmam Ebû Hanîfe'nin çaðdaþlarýndan ünlü zahid Mekkeli Abdülazîz b. Ebî Ravvâd'ýn þu tesbitine katýlmamak mümkün deðildir: "Ebû Hanîfe imtihan vesilesidir. Kim onu severse sünnîdir; kim de ona buðz ederse bid'atçidir."[4]

 

Söz gelimi M. Nâsýruddîn el-Albânî, "Ebû Hanîfe aleyhdarlarý" arasýnda hayli "ýlýmlý" bir görüntü verdiði halde, mesleðini icra için ayaðýna gelmiþ fýrsatý tepmeyi "ilmî objektiflik" anlayýþýyla baðdaþtýramamakta ve Nasbu'r-Râye'ye düþülen bir dipnotu vesile edinerek Ýmam Ebû Hanîfe'nin kimler tarafýndan taz'if edildiðini þöyle sýralamaktadýr:

 

"Evvela Ýmam Ebû Hanîfe'nin taz'ifinde ed-Dârekutnî yalnýz deðildir. Aksine bu konuda imamlarýn büyükleri ondan önce davranmýþlardýr ki, herhangi bir taassup sahibinin, imamlýklarý ve büyüklükleri sebebiyle onlarýn taz'ifinde kusur bulmasý mümkün deðildir. Onlardan birisi Abdullah b. el-Mübârek'tir. Ýbn Ebî Hâtim sahih bir senedle onun þöyle dediðini nakletmiþtir: "Ebû Hanîfe Hadis'te miskin idi." Yine Ýbn Ebî Hâtim þöyle der: "Ýbnu'l-Mübârek Ebû Hanîfe'den rivayette bulunmuþ, ancak son zamanlarýnda onu(n hadisini) terk etmiþtir. Babamý böyle derken iþittim."

 

"Yine onlardan bir diðeri Ýmam Ahmed'dir. el-Ukaylî ed-Du'afâ'da sahih bir senedle onun þöyle dediðini nakletmiþtir: "Ebû Hanîfe'nin hadisi zayýftýr."

 

"Yine onlardan bir diðeri, es-Sahîh sahibi Ýmam Müslim'dir. el-Künâ isimli eserinde þöyle demiþtir: "Hadisi muzdaribdir. Çok fazla sahih hadisi yoktur."

 

"Yine onlardan bir diðeri Ýmam en-Nesâî'dir. ed-Du'afâ ve'l-Metrûkîn'de þöyle demiþtir: "Hadis'te kuvvetli deðildir."

 

(…)

 

"Ebû Hanîfe'nin (rh.a) Hadis'te taz'if edilmiþ olmasý, þöhret sahibi olduðu ilimdeki ve þöhret sahibi olduðu Fýkýh'taki kadrini ve büyüklüðünü mutlak olarak alçaltmaz. Onun Fýkýh ilmindeki üstünlüðü ve kendini ona vermesi, Hadis'te hýfzýnýn zayýflamasýna yol açmýþ olmalýdýr. Malumdur ki, bir alimin bir ilme yönelmesi ve onda ihtisas sahibi olmasý genellikle diðer ilim dallarýnda hafýzasýný zayýflatan hususlardandýr. En iyisini Allah Teala bilir."[5]

 

Ýmam Ebû Hanîfe hakkýndaki bu iddia ve ithamlar ne yazýk ki sadece onun hadisçilik yönüyle sýnýrlý kalmamýþ, itikadî sahaya da uzanarak küfürle itham edilmesi noktasýna kadar vardýrýlmýþtýr. Ancak bu yazý sadece ona Ýlm-i Hadis nokta-i nazarýndan yöneltilen tenkitleri konu edineceði için konunun diðer boyutlarýna deðinilmeyecektir. [6]

Ýmam Ebû Hanîfe'ye Hadis ilmi baðlamýnda yöneltilen tenkit ve taz'ifleri iki grupta toplamak mümkündür:

 

1.
Hadis müktesebatýnýn yetersiz ve Hadis'te güvenilmez/zayýf olduðu, hafýzasýnýn yeterince güçlü olmadýðý gerekçesiyle yapýlan tenkitler.

 

2. Hadislerle amel konusuna gereken ihtimamý göstermediði, re'yi çok kullandýðý ve hadislere muhalefet ettiði gerekçesiyle taz'ifi.

 

Yukarýdaki iki baþlýk altýnda toplanabilecek "Ebû Hanîfe cerhleri" meyanýnda mütekaddimundan nakledilen ne varsa eserlerine doldurarak Ýmam'ý cerh edenler kervanýna katýlan Ýbn Adiyy,[7] el-Ukaylî,[8] Ýbn Kuteybe,[9] Ýbn Ebî Hâtim,[10] el-Hatîbu'l-Baðdâdî,[11] Ýbnu'l-Cevzî[12] gibi daha birçok müellif bulunduðunu ve burada zikredilen örneklerin, münhasýran Hadis sahasýyla sýnýrlý olmalarýna dikkat edildiðini belirtmek gerekir. Bunun dýþýnda Kur'an'ýn mahluk olduðu, cennet ve cehennemin son bulacaðý, irca (mürciîlik) vb. konulardaki görüþleri sebebiyle tekfir edildiði, tevbeye davet edildiði… konusunda birçok þey nakledilmiþtir. Muhammed Zâhid el-Kevserî merhum Te'nîbu'l-Hatîb adlý muhalled eserinde bütün bu iddialarý büyük bir vukufiyet ve dirayetle cevaplandýrmýþ ve Ýmam'ýn, bu ithamlarýn tamamýndan beri olduðunu mukni delillerle ortaya koymuþtur.


Ýddialarýn ilmî kýymeti

 

Yukarýda örnek olarak zikredilen ve tamamý kitap hacmini dolduracak kemiyette olan cerh, taz'if ve tenkitlerin ilmî kýymeti hakkýnda þunlarý söyleyebiliriz:

 

Ýmam Ebû Hanîfe üzerinde yoðunlaþan tenkitler, dönemin fotoðrafýný yansýtmasý bakýmýndan hayli önemlidir. Öncelikle Irak (Baðdat ve Basra) merkezli "i'tizal" hareketi, itikadî sahada derin sarsýntýlar meydana getirmektedir. Cedelci kiþilikleri dolayýsýyla Mu'tezilîler, konuþtuklarý sýradan insanlarý kolaylýkla etki altýna alabilmektedirler. Toplumsal doku için hayli tehlikeli olan bu akým karþýsýnda topluma önderlik edenler, insanlarý onlarla konuþmaktan, bir araya gelip oturmaktan titizlikle sakýndýrma gayreti içinde olmuþlardýr. Büyük imamlardan Kelam ilmiyle iþtigalden veya Kelamcýlar'la hemhal olmaktan sakýndýrma babýnda nakledilen sözleri bu baðlamda deðerlendirmek gerekir.

 

Tam karþý cephede yer alan Hadisçiler dönemin fotoðrafýndaki ikinci aslî unsur olarak temayüz etmektedir. Aralarýnda rivayetlerin ihtiva ettiði anlamlara ve Fýkhu'l-Hadis'e fazla ihtimam göstermeyen, bütün mesaisini rivayetleri olabildiðince fazla tarikten toplama iþine sarf eden "nakale-i ahbar" ve "zevamil-i esfar"ýn da bulunduðu Ehl-i Hadis, re'y, kýyas vb. kavramlardan hazzetmeyen, bunlarý ve temsil ettikleri çizgiyi hep "tekinsiz" bulan bir anlayýþý temsil eder durumdadýr.

 

Ne var ki itikadî bakýmdan bunlar arasýnda da en az Mu'tezile kadar tehlikeli istikametlere gidenler bulunduðu bir vakýadýr. Ehl-i Hadis içinde teþbih ve tecsim inancýna meyledenlerin, hatta fiilen bu inancý benimseyenlerin bu tutumunun temelinde rivayetlerin manalarýna nüfuz edememe, bir de rivayetlerin mana ile nakli bulunmaktadýr. Bilhassa itikadî sahaya taalluk eden müteþabihat türü rivayetleri Þer'î prensipler ve Ýslamî akýl süzgecinden geçiren Sünnî Kelamcý çizgiyi Sünnet'e/Hadis'e ittiba ve "teslimiyet" adýna en acýmasýz ithamlarla zemmedenler, elbette bu Ümmet'in yarýsýnýn, hatta üçte ikisinin[13] metbuu durumundaki Ýmam Ebû Hanîfe'nin üstünü çizmekte de bir beis görmeyecek, hatta bunu dinî bir sorumluluk addedecektir!

 

Ýþin ilginç yaný, bu Ümmet'in ta'zim ve tebcil ettiði büyük þahsiyetlere atfen Ýmam'ýn Hadisçiliðine yöneltilen iddialarýn kahir ekseriyetinin güvenilmez senedlerle gelmiþ olmasýdýr. el-Kevserî merhumun Te'nîbu'l-Hatîb'de, ondan önce el-Melikü'l-Muazzam Ýsa b. Ebî Bekr'in es-Sehmu'l-Musîb'de ortaya koyduðu bu gerçeðe raðmen Ebû Hanîfe aleyhdarlýðýnýn hala yaþýyor, daha doðrusu "yaþatýlýyor" olmasý, üzerinde ciddi olarak düþünülmesi gereken bir husustur.

 

Nu'aym b. Hammâd, Ýbn Ebî Hâtim, Abdullah b. Ahmed… ve emsali "Re'y fobisi" taþýyan kimselerin, aþaðýda örnekleri zikredilecek olan ta'dil ve övgülere karþý gözünü yumarak tek taraflý ve önyargýlý hareket etmeleri neticesinde yukarýda zikredilen türden cerh ve tenkitler ne yazýk ki kitaplarý doldurarak ebedileþtirilmiþtir.


Cerh-Ta'dil kitaplarýnýn tarafsýzlýðý meselesi

 

Söz konusu iddialar içinde, sened bakýmýndan herhangi bir kusur taþýmayanlar yok mudur? Elhak, vardýr. Ancak bunlar da ya aslen "cerh/taz'if" ve "tenkid" unsuru taþýmayan tesbitlerdir, yahut taassup/önyargý kaynaklýdýrlar, ya da sahipleri hakikat-i hale vakýf olduktan sonra bu görüþlerinden rücu etmiþlerdir. En niyahet bunlar arasýnda bu kategorilerden birine girmeyenler var ise de, kemiyet ve keyfiyet olarak bu türlü tenkitlerden yakasýný kurtarabilmiþ insan sayýsý hemen hemen yok gibidir.

 

Bu gerçeðe parmak basan Ýbn Cerîr et-Taberî þöyle der: "Þayet bozuk mezheplerden birine nisbet edilen kimselerin her biri hakkýnda bu durum sabit ve bu sebeple o kimselerin adaleti sakýt, þahitlikleri batýl olacak olsaydý, Ýslam merkezlerindeki muhaddislerin çoðunluðunun terk edilmesi gerekirdi. Çünkü bir grup, onlardan her birini hoþa gitmeyen þeylere nisbet etmiþlerdir…"[14]

 

Söz gelimi Ýmam Ebû Hanîfe aleyhine nakillerde bulunmakla maruf olan Ýbn Ebî Hâtim, Ýmam el-Buhârî' hakkýnda þöyle demektedir: "… Kendisinden babam (Ebû Hâtim) ve Ebû Zür'a Hadis dinlemiþlerdir. Daha sonra Muhammed b. Yahya en-Nîsâbûrî, el-Buhârî'nin kendilerine "Benim Kur'an'ý telaffuzum mahluktur" dediðini yazýnca ikisi de el-Buhârî'nin hadisini terk ettiler."[15]

 

Hatýrdan çýkarýlmamasý gereken husus þudur: Cerh-Ta'dil alimleri de insandýr. Her insana arýz olan izafîlikler þüphesiz ki onlara da arýz olmuþtur. Bazýlarý bundan kurtulmasýný bilmiþ, ancak bu arýza diðer bazýlarýnda mevcudiyetini devam ettirmiþtir. Ýmam eþ-eþ-Þâfi'î'nin hocasý ve kendisinden çokça rivayette bulunduðu Ýbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya el-Eslemî hakkýnda Ýbn Adiyy, "Hadisini çokça inceledim. Rivayetlerinde münker bir þeye rastlamadým…" der.[16]

 

el-Kevserî'nin bu ifadelere itirazý oldukça dikkat çekicidir: "Ahmed (b. Hanbel) ve Ýbn Hibbân gibi Hadis tenkitçilerinin bu zat hakkýndaki sözlerini biliyorsun. el-Ýclî onun hakkýnda þöyle der: "Medineli, Rafýzî, Cehmî, kaderî. Hadisi yazýlmaz." Hatta Hadis tenkitçilerinin birçoðu bu zatý tekzib etmiþ (Hadis'te yalancý olduðunu belirtmiþ) tir. Eðer eþ-Þâfi'î bu zattan, Mâlik'ten rivayet ettiði kadar çok hadis rivayet ediyor olmasaydý, Ýbn Adiyy onun durumunu takviyeye çalýþmazdý…"[17]

Gerçeði görenler

 

Þam fakihi Ýmam el-Evzâ'î, Abdullah b. el-Mübârek ile karþýlaþtýðýnda, Ýmam Ebû Hanîfe'yi kastederek, "Kûfe'den çýkan þu bid'atçi kimdir?" diye sorar. Ýbnu'l-Mübârek herhangi bir þey söylemez. Kaldýðý eve gider ve üç gün içinde Ýmam Ebû Hanîfe'nin güzel çözümlerden oluþan meselelerini derleyerek küçük bir kitap oluþturur. Bundan sonrasýný kendisinden dinleyelim:

 

"el-Evzâ'î o sýralar oranýn mescidinde imamlýk ve müezzinlik yapýyordu. Elimdekinin ne olduðunu sordu. Kitabý kendisine verdim. Açtý ve içindeki meselelerden birini inceledi. O meselenin üzerine, "Bu, en-Nu'man'ýn görüþüdür" diye yazmýþtým. Ezan sonrasýna kadar –ayakta olduðu halde– kitabýn baþ tarafýndan bir miktar okudu. Sonra kitabý cübbesinin cebine koydu. Ardýndan, kamet getirerek namazý kýldýrdý. Namazdan sonra kitabý tekrar çýkardý ve inceledi. Bir süre sonra bana dönerek, "Ey Horasanlý! Bu en-Nu'man b. Sâbit kimdir?" diye sordu. "Irak'ta karþýlaþtýðým bir üstat" diye cevap verdim. "Bu zat belli ki üstatlar arasýnda seçkin birisi. Git ve ondan daha fazla ilim almaya bak" dedi. Bunun üzerine kendisine, "Bu, kendisinden sakýndýrdýðýn Ebû Hanîfe'dir" dedim. Aradan bir süre geçtikten sonra el-Evzâ'î ile Mekke'de karþýlaþtýk. O meselelerde Ebû Hanîfe'ye taraftarlýk ettiðini gördüm. Ayrýlacaðýmýz zaman kendisine, "Ebû Hanîfe'yi nasýl buldun?" diye sordum. "Ýlminin çokluðu ve aklýnýn mükemmeliyeti sebebiyle ona gýpta ettim. Onun hakkýndaki eski görüþümden dolayý da Allah Teala'dan baðýþlanma diledim. Zira ben eskiden onun hakkýnda açýkça hatalýydým. O adamdan ilim öðrenmeye devam et. Zira o, kendisi hakkýnda kulaðýma gelen þeylerden uzaktýr."[18]

 

Bir diðer örnek de Ýmam Muhammed el-Bâkýr'dýr. Bir hac mevsiminde karþýlaþtýðý Ýmam Ebû Hanîfe'ye, dedesi Hz. Peygamber (s.a.v)'in dinini ve sünnetini deðiþtirdiði yolunda bazý duyumlar aldýðýný ve iþin aslýnýn ne olduðunu sorduðunda Ýmam, iþin aslýný kendisine örnekleriyle izah eder. Bunun üzerine Ýmam Muhammed el-Bâkýr, Ýmam Ebû Hanîfe'ye sarýlarak alnýndan öper ve kendisine dua eder.[19]

 

Ve nihayet Ýbn Adiyy'in durumu bu hususta ibretamiz bir vesika oluþturmaktadýr. el-Kâmil isimli eserinde Ýmam Ebû Hanîfe aleyhinde menkul ne kadar söz varsa yer vermeye çalýþan Ýbn Adiyy, Ýmam et-Tahâvî ile karþýlaþýp iþin gerçeðini kavrayýnca fikirleri deðiþmiþ, hatta Ýmam Ebû Hanîfe'nin rivayetlerinden oluþan bir Müsned kaleme almýþtýr.[20


Tenkitlerin sebebi

 

Mâlikî mezhebinin büyük Hadis ve Fýkýh alimi Ýbn Abdilberr þöyle der: "Hadisçiler Ebû Hanîfe'nin zemminde ifrata gitmiþ ve bu hususta haddi aþmýþlardýr. Onlara göre bunu gerektiren sebep, rivayetlere re'y ve kýyasý sokmasý ve bu iki unsura itibar etmesidir. (…) Onun bazý ahad haberleri reddi, makul tevile dayanýyordu ve bunlarýn birçoðunda daha önceki ulema ayný þeyi yapmýþtýr. Ebû Hanîfe gibi re'y ile hüküm verenler de bu hususlarda daha evvelki ulemanýn izinden gitmiþtir. (…)

 

"Hiçbir ilim ehli bilmiyorum ki bir Kur'an ayeti konusunda tevil yapmýþ veya bir Sünnet(in anlaþýlmasý) konusunda bir mezhep benimsemiþ ve o mezhep sebebiyle baþka bir Sünnet'i reddetmiþ olmasýn. Bu þekilde bir sünneti reddederken de makul bir tevile veya nesh iddiasýna dayanmýþlardýr. Þu kadar ki Ebû Hanîfe'nin bu tarz davranýþý baþkalarýna göre daha fazladýr.

 

"Yahya b. Selâm þöyle demiþtir: "(…) el-Leys b. Sa'd þöyle dedi: "Mâlik b. Enes'in, hepsi de Hz. Peygamber (s.a.v)'in sünnetine muhalif olan 70 meselesini tesbit ettim. Mâlik bu meselelerde re'yi ile hüküm vermiþtir. Kendisine nasihat babýndan bu meseleleri ona yazdým."

 

"Bu Ümmet'in alimlerinden hiç kimse, herhangi bir hadisin Hz. Peygamber (s.a.v)'den sabit olduðunu kabul ettikten sonra, kendisi gibi bir rivayet veya icma yahut kendisine teslim olmak gereken bir asla dayanan uygulama tarafýndan nesh edildiðini iddia etmeden yahut senedinde bir kusur bulunduðunu ileri sürmeden onu reddetmemiþtir. Eðer bir kimse böyle yapacak olursa, imam ittihaz edilmesi þöyle dursun, "adalet" sýfatý düþer; fasýklar sýnýfýna girer. (…)

 

"Ebû Hanîfe'den rivayette bulunanlar, onu tevsik eden (güvenilir olduðunu söyleyen) ler ve onu meth-u sena edenler, aleyhinde konuþanlardan fazladýr. Ehl-i Hadis'ten onun aleyhinde konuþanlarýn kendisini en fazla ayýpladýklarý noktalar re'y ve kýyasa çokça dalmasý ve irca akidesini benimsemesidir…"[21]

 

Bu satýrlarý okuduktan sonra "keþke mesele, Ýbn Abdilberr'in son derece dikkatli seçilmiþ ifadelerle anlattýðýndan ibaret olsaydý" demekten kendimizi alamýyoruz. Ehl-i Hadis'in Ýmam Ebû Hanîfe'yi tenkit ve taz'if ettiði meseleler incelendiðinde þu üç noktada toplandýklarý görülür:

 


1. Akaid. Bu sahada Ýmam Ebû Hanîfe'nin irca akidesini benimsemesinden, Cennet ve Cehennem'in yok olacaðýna kadar birçok hususta kabul edilemez görüþler benimsediði nakledilmiþtir.

 

2. Hadis müktesebatýnýn azlýðý, hafýzasýnýn zayýflýðý. Bu hususta ileri gelen Hadis imamlarýndan Abdullah b. el-Mübârek'ten Ýmam eþ-Þâfi'î'ye, Ahmed b. Hanbel'den Sütfyân es-Sevrî ve Ýbn Uyeyne'ye kadar pek çok isimden naklen pek aðýr cerh ve taz'if ifadeleri nakledilmiþtir.

 

3
. Sahih hadislere muhalefeti, kendisine hatýrlatýldýðý halde hadis doðrultusunda hüküm vermekten imtina etmesi, re'ye dayalý hüküm vermeyi Hadis ve rivayete dayalý hüküm vermeye tercih etmesi.[22]



Hakikat-i hal


 

Eðer mesele sadece ileri gelen birçok Hadis imamýnýn Ýmam Ebû Hanîfe'yi cerh etmesi, bunun karþýlýðýnda da Hanefîler'in onu müdafaaya yönelik çabalarýndan ibaret olsaydý, yukarýdaki üç maddenin oluþturduðu manzara gayret-i diniyyesi aðýr basan herkes tarafýndan ayný tepkiyle karþýlanýrdý. Ancak bu yazýnýn baþlarýnda isimlerini saydýðým –farklý mezheplere mensup– insaf ve tahkik ehli ulemanýn Ýmam'ý müdafaa eden çalýþmalara imza atmýþ olmasý iþin rengini deðiþtiriyor.

 

Mesele sadece daha sonraki ulemanýn tevsik ve tebcilinden ibaret deðildir elbette. Gerek ayný dönemde, gerekse daha sonra yaþamýþ olan birçok mutedil Hadis imamý Ýmam Ebû Hanîfe hakkýnda adaletten ve gerçekten ayrýlmamýþ, baþkalarýnýn sözlerine iltifat etmeksizin hakikati olduðu gibi dile getirmiþtir.


Ýmam Ebû Hanîfe'yi metheden isimler arasýnda örnek olarak þunlarý sayabiliriz:
 

1. Ýmam el-Buhârî'nin önde gelen hocalarýndan olan Mekkî b. Ýbrahim: "Ebû Hanîfe zamanýnýn en alimi idi."[23]

 

2. Ahmed b. Hanbel ve daha baþka büyüklerin kendisinden rivayette bulunduðu Yezîd b. Harun: "Bin kiþiye yetiþtim; çoðundan hadis yazdým. Aralarýnda 5 kiþiden daha fakih, vera sahibi ve alim görmedim. Bu beþ kiþinin baþýnda Ebû Hanîfe gelir."[24]

 

3. Abdullah b. el-Mübârek: "Kûfe'ye geldim ve "Sizin þu memleketinizin en alimi kimdir?" diye sordum. Hepsi de "Ebû Hanîfe" diye cevap verdi." Yine Ýbnu'l-Mübârek'in Ýmam Ebû Hanîfe'yi ta'zim ve tebcil ettiði ve kendisine meth-u senada bulunduðu bilinen bir husustur.[25]

 

4
. Süfyân es-Sevrî: Ýmam Ebû Yusuf þöyle demiþtir: "Süfyân es-Sevrî, Ebû Hanîfe'ye mütabaatta benden ileridir."[26]

 

5. Süfyân b. Uyeyne: "Beni Kûfe'de Hadis (rivayet etmem) için ilk oturtan Ebû Hanîfe'dir. Beni camide oturttu ve talebeye "Bu, Amr b. Dînâr'ýn hadisini en saðlam bilen kiþidir" dedi. Bunun üzerine onlara hadis rivayet ettim."[27]

 

6. Ýbn Cüreyc: Ravh b. Ubâde anlatýyor: "150 senesinde Ýbn Cüreyc'in yanýnda idim. Kendisine, "Ebû Hanîfe vefat etti" denildi. Bunun üzerine þöyle dedi: "Allah ona rahmet eylesin. Pek çok ilim onunla beraber gitti."[28]

7. Ýmam eþ-Þâfi'î: "Ebû Hanîfe, Fýkýh'ta sözü kabil ve teslim edilen biriydi." Yine þöyle dediði malum ve meþhurdur: "Kim Fýkýh öðrenmek isterse, Ebû Hanîfe'ye muhtaçtýr."[29]

 

8. Cerh-Ta'dil otoritelerinin hocasý durumundaki Vekî' b. el-Cerrâh: Yahya b. Ma'în þöyle demiþtir: "Vekî' gibisini görmedim. Kendisi Ebû Hanîfe'nin re'yi ile fetva verirdi."[30]

 

9. Cerh-Ta'dil ilminin imamlarýndan Yahya b. Sa'îd el-Kattân: Yahya b. Ma'în þöyle demiþtir: "Yahya el-Kattân'ý þöyle derken iþittim: "Allah Teala'ya karþý yalan söyleyemeyiz. Ebû Hanîfe'nin re'yinden daha güzel bir re'y duymadýk. Onun görüþlerinin ekserisini esas almýþýzdýr."[31]

 

10. Yahya b. Ma'în: "Ebû Hanîfe sika idi. Sadece ezberlediðini rivayet eder, ezberlemediðini ise rivayet etmezdi."[32]

 


Vakýa en doðru þahittir

 

Yukarýdan beri nakledilenler, Hadis ve Cerh-Ta'dil ilminin tartýþmasýz otoritelerinin Ýmam Ebû Hanîfe hakkýndaki hüsn-i þahadetlerinden seçilmiþ örneklerdir. Ýmam Ebû Hanîfe'yi cerh ve tenkit edenler bu ifadeleri nasýl deðerlendirir, bu onlarýn meselesidir: ancak yukarýdaki gerçeklere eklenecek bir gerçek daha var:

 

Ýmam'ýn meþhur iki talebesinin bugün elimizde bulunan Kitâbu'l-Âsâr isimli eserleri. Her ikisi de matbu ve mütedavel olan bu eserler, Ýmam'ýn az hadis bildiði ve hadise itibar etmediði iddialarýný boþa çýkaran en canlý þahit konumundadýr. Fýkýh bablarýnýn dayandýðý ve Ýmam'ýn kendi senedleriyle nakledilmiþ rivayetlerden oluþan bu eserler ortadayken hala bazý çevrelerin "Ebû Hanîfe Hadis'te zayýftý, az hadis biliyordu, hadise itibar etmiyordu" gibi asýlsýz ithamlarý tekrar edip durmasý, akla önyargý ve taassup illetlerini getirmektedir.

 

Ebu'l-Müeyyed el-Havârizmî'nin Câmi'u Mesânîdi'l-Ýmâm Ebî Hanîfe isimli derlemesi de bu meyanda anýlmalýdýr. Ýki cilt halinde matbu bulunan bu eserin ilmî kýymeti, Ýmam Ebû Yusuf ve Ýmam Muhammed'in Âsâr'larýna oranla ikinci sýrada gelmektedir. Zira Bu eserde yer alan rivayetlerin Ýmam'a aidiyeti, rivayetlerin senedlerinde ondan sonra yer alan ravilerin güvenilirliðiyle doðrudan iliþkilidir. Ancak bu durum Âsâr'lar için söz konusu deðildir. Onlarýn mezhebin iki büyük imamýna aidiyeti konusunda herhangi bir þüphe söz konusu deðildir.

 

Bütün bu söylenenlere bir de Hanefî mezhebine mensup Hadisçilerin varlýðý ilave edilmelidir. Mezhebin Tabakât kitaplarýnda onlarýn isimlerine ve Hadis sahasýnda verdikleri eserlere yer verilmiþtir. el-Kevserî merhum, mezhebin Hadis hafýzlarýndan Cemâluddîn ez-Zeyla'î'nin Nasb'r-Râye'sine yazdýðý takdim yazýsýnda[33] Hanefî mezhebinin Hadisçilerini liste halinde zikretmiþtir. Onun zikrettiði 110 isme, Muhammed Yusuf el-Bennûrî 40 isim daha ilave etmiþtir.

 

Kendisine yöneltilen haksýz, taassup kaynaklý ve yanlý tenkitlere karþýn, Ýmam Ebû Hanîfe'nin Hadis ilmindeki haklý þöhreti, sadece Hanefî mezhebine mensup ulema tarafýndan deðil, farklý mezheplerin müntesibi ulema tarafýndan da teslim edilmiþtir. Bunun bir göstergesi olarak Ýmam'ýn adýnýn, Hadis hafýzlarýnýn zikredildiði eserlere derc edildiðini görüyoruz. Bunlarýn baþýnda Þâfiî mezhebinden Hafýz ez-Zehebî gelmektedir.[34] Onu izleyen kuþaklardan Hanbelî mezhebine mensup Hadis hafýzý Þemsuddîn Muhammed b. Ahmed Ýbn Abdilhâdî el-Makdisî, el-Muhtasar fî Tabakâti Ulemâi'l-Hadîs isimli eserinde, ardýndan ayný mezhebe mensup "Ýbnu'l-Mibred" adýyla maruf hafýz Cemâluddîn Yusuf b. Hasan Ýbn Abdilhâdî, Tabakâtu'l-Huffâz'ýnda[35] ve nihayet Þâfiî mezhebine mensup hafýz Celâluddîn es-Süyûtî Tabakâtu'l-Huffâz isimli eserinde[36] ayný tavrý sürdürmüþlerdir.


Reddiyeler

 

Ýmam Ebû Hanîfe'nin Hadis'e muhalefet ettiði söylemi sadece kuru iddia seviyesinde kalmamýþ, fiili olarak da gösterilmeye çalýþýlmýþtýr.

 

1. Bu cümleden olarak zikredilmesi gereken ilk ve en önemli çalýþma el-Buhârî ve Müslim gibi Hadis imamlarýnýn hocasý durumundaki Ebû Bekr b. Ebî Þeybe tarafýndan yapýlmýþtýr. el-Musannef isimli meþhur eserinin bir cildinde "Kitâbu'r-Redd alâ Ebî Hanîfe" adýný verdiði özel bölümde "Bu, Ebû Hanîfe'nin Hz. Peygamber (s.a.v)'den Gelen Rivayete Muhalefet Ettiði Hususlar(ý ihtiva eden bölümdür) diyerek 125 bab zikretmiþ, her bir babda birkaç rivayet zikrettikten sonra Ýmam Ebû Hanîfe'nin o rivayetlere aykýrý hüküm verdiðini söylemiþtir.[37]

 

Bu 125 meseleye, tarih içinde çeþitli cevaplar verilmiþ ise de, bunlardan günümüze kadar gelebilen olmamýþtýr. Muhammed Zâhid el-Kevserî merhumun muhalled eserlerinden en-Nüketu't-Tarîfe[38] bu iddialara eldeki en kapsamlý cevabý oluþturmuþtur. Müellif merhum, vardýðý sonucu eserinin giriþ kýsmýnda þöyle özetlemektedir:

 

Ýmam Ebû Hanîfe'nin çözüme baðladýðý meselelerin adedi konusunda zikredilen en küçük rakam 83 bin'dir. Ýbn Ebî Þeybe'nin zikrettiði 125 meselenin tamamýnda Ýmam'ýn hata ve hadise muhalefet ettiði bir an için kabul edilse bile, bunun, toplama oraný 664'te 1'dir. (…)

 

Ýbn Ebî Þeybe'nin zikrettiði 125 meselenin % 50'sinde muhalif rivayet söz konusudur. Yani Ýmam Ebû Hanîfe ayrý bir rivayeti, Ýbn Ebî Þeybe ayrý bir rivayeti esas almýþtýr. Geriye kalan % 50'yi 5'e ayýrýrsak, ilk 5'te 1'lik kýsýmda haber-i vahid'in Kur'an ayetiyle çatýþma arz etmesi söz konusu olduðu için Ýmam, Kur'an ayetini esas almýþ hadisi ise tevil etmiþtir. ikinci 5'te 1'lik kýsým ahad haberden daha güçlü ("meþhur" gibi) rivayetler sebebiyle ahad haberin terk edildiði durumlarý anlatmaktadýr. Üçüncü 5'te 1'lik kýsýmda ayný rivayetten farklý anlam/hüküm çýkarma söz konusudur. Yani Ýbn Ebî Þeybe de Ýmam Ebû Hanîfe de ayný hadise dayanmaktadýr. Ancak anlayýþ ve yaklaþým tarzlarýndaki farklýlýk sebebiyle çýkardýklarý hükümler farklýdýr. Dördüncü 5'te 1'lik kýsýmda Ýbn Ebî Þeybe, hadise muhalif olarak gördüðü hükmü Ýmam Ebû Hanîfe'ye nisbette hatalý davranmýþtýr. Yani mezhep kitaplarý esas alýndýðýnda, Ýmam Ebû Hanîfe'nin, Ýbn Ebî Þeybe'nin kendisine nisbet ettiði görüþü benimsemediði anlaþýlmaktadýr. Nihayet en fazla son 5'te 1'lik kýsýmda Ýmam'ýn hadise muhalif hüküm verdiði söylenebilir. Bu demektir ki, Ýbn Ebî Þeybe'nin 125 olarak takdim ettiði "hadise muhalif" içtihadlarýnýn adedi 12 civarýndadýr.


2. Ýmam'ýn hadislere muhalefet ettiðini örnekleriyle gösteren diðer bir çalýþma da Ýmâmu'l-Haremeyn el-Cüveynî'nin Muðîsu'l-Halk isimli çalýþmasýdýr. el-Kevserî merhum bu çalýþmaya da Ýhkâku'l-Hakk bi Ýbtâli'l-Bâtýl fî Muðîsi'l-Halk isimli çalýþmasýyla cevap vermiþtir. Orada zikredilen meseleler Ýbn Ebî Þeybe'nin çalýþmasýnda olduðu gibi sýrf hadis kaynaklý deðildir. Böyle olanlar yanýnda mezhebin usul ve kavaidi doðrultusunda verilmiþ hükümler de tartýþma konusu yapýlmýþtýr.

 

3. Ýmam el-Buhârî, Sahîh'inin birçok yerinde[39] "Ýnsanlardan birisi demiþtir ki…" diyerek, kasdettiði kiþinin hadise muhalefet ettiðini ileri sürmüþtür. Her ne kadar bu ifadeyi kullandýðý her yerde kasdettiði kiþi Ýmam Ebû Hanîfe deðilse de[40] onu kasdettiði yerler bulunduðu kesindir.

 

el-Buhârî'nin mezkûr ifadeyi kullanarak Ýmam Ebû Hanîfe'yi hedeflediði yerler hakkýnda da muhtelif çalýþmalar yapýlmýþtýr. Bedruddîn el-Aynî'nin Umdetu'l-Karî isimli þerhi ile Muhammed Enverþâh el-Keþmîrî'nin Feydu'l-Bârî'si, bizzat Sahîhu'l-Buhârî üzerine yazýlan þerhler olmak haysiyetiyle söz konusu iddialarý ilk elden cevaplandýrmýþlardýr.

 

Bunlardan baþka Abdülganî el-Guneymî el-Meydânî'nin Keþfu'l-Ýltibâs ammâ Evredehû'l-Ýmâmu'l-Buhârî alâ Ba'di'n-Nâs isimli eseri, konu hakkýnda yapýlmýþ müstakil eserlerdendir ve matbudur.

 

Bunlar dýþýnda tarihte Ýmam Ebû Hanîfe'nin mezhebini diðerlerine tercih ve tenkitlere cevap mahiyetinde pek çok çalýþma yapýlmýþtýr ki, Ýmam Ebû Yusuf'un er-Redd alâ Siyeri'l-Evzâ'î'sinden, Ýmam Muhammed'in Kitâbu'l-Hücce alâ Ehli'l-Medîne'sine, Sirâcuddîn el-Gaznevî'nin el-Gurretu'l-Münîfe'sinden, Sýbtu Ýbni'l-Cevzî'nin el-Ýntisâr li Ýmâmi Eimmeti'l-Emsâr'ýna ve Muhammed Murtaza ez-Zebîdî'nin Ukûdu'l-Cevâhîri'l-Münîfe'sine kadar –hepsi de matbu olan– pek çok eser örnek olarak zikredilebilir.

Sonuç

 

Ýmam Ebû Hanîfe, Abdullah b. Mes'ûd baþta olmak üzere Kûfe'de tavattun etmiþ bulunan Sa'd b. Ebî Vakkas, Huzeyfe b. el-Yemân, Ebû Mûsa el-Eþ'arî, Ammâr b. Yâsir, Selmân el-Fârisî… gibi büyük sahabîlerin (Allah hepsinden razý olsun) ilmini tevarüs etmiþtir. Tarih, bu büyük sahabîlerden sadece Ýbn Mes'ûd'un ve talebelerinin Kûfe'de yetiþtirdiði alim sayýsýnýn 4 bin olduðunu kaydediyor.[41] el-Ýclî, Kûfe'ye yerleþen sahabî sayýsýný 1500 olarak vermektedir. el-Kevserî merhum, Hz. Ali ve Abdullah b. Mes'ûd (r.anhuma) tarafýndan Kûfe'de yetiþtirilen Tabiun kuþaðýna mensup alimlerden ileri gelen bazýlarýnýn listesini zikretmiþtir ki,[42] Ýmam Ebû Hanîfe'nin, ilmî müktesebatýný nasýl bir ilmî servet üzerine kurduðu hakkýnda fikir edinmek isteyenler için oldukça doyurucudur.

 

er-Ramehürmüzî, Ýbn Sîrîn'in þöyle dediðini nakleder: "Kûfe'ye geldim. 4 bin kiþinin Hadis tahsil ettiðini gördüm."[43] Ýmam el-Buhârî de Hadis toplama faaliyeti (er-Rihle fî Talebi'l-Hadîs) esnasýnda Kûfe'ye kaç kere gittiðini saymadýðýný söylemiþtir.[44] Bütün bunlar, Kûfe'nin Hadis ilimleri bakýmýndan bulunduðu mevkiyi gösteren anekdotlardan cüz'î bir kýsmýdýr.

 

Böyle bir ortamda yetiþmiþ bulunan, üstelik de 40 adet yetiþmiþ öðrencisi ile birlikte kollektif bir içtihad faaliyeti yürüten Ýmam Ebû Hanîfe'nin Hadis müktesebatýnýn yetersiz olduðunu yahut Hadisleri kale almadýðýný söyleyebilmek için bu ortamý ya hiç bilmemek veya dikkate almamak gerekir.

 

Ýþin özü o ki, Ýmam'ýn mezhebi de, talebeleri de, mezhebin ulemasý ve onlarýn yaptýðý çalýþmalar da ortadayken bizim onlarý bir þeylerden tebrie etmek durumunda kalmamýz hayli travmatik bir durumdur. Gözünü kapatmakta ýsrar eden kimseye kim neyi gösterebilir?!


--------------------------------------------------------------

 

[1] Ýbn Adiyy, el-Kâmil, VII, 10.

 

[2] el-Hatîbu'l-Baðdâdî, Târîhu Baðdâd, XIII, 382-3.

 

[3] Ýbn Hibbân, Kitâbu'l-Mecrûhîn, III, 64.

 

[4] el-Kevserî, Te'nîb'l-Hatîb, 276.

 

[5] el-Albânî, Ýrvâu'l-Ðalîl, II, 277-9.

 

[6] Ýbnu'l-Cevzî'nin de el-Muntazam'da (V, 188) belirttiði gibi, Ýmam'a yönelik tenkitler üç ana noktada toplanmaktadýr: 1. Akaid/Usulüddin, 2. Hadis müktesebatýnýn azlýðý, hafýzasýnýn zayýflýðý, 3. Sahih hadislere muhalefeti ve re'yi çok kullanmasý. Bu yazýnýn çerçevesi doðrudan Hadis sahasýna taalluk eden tenkitlerle sýnýrlandýrýlmýþtýr.

 

[7] Bkz. el-Kâmil fî Du'afâi'r-Ricâl, VII, 5 vd.

 

[8] Bkz. ed-Du'afâu'l-Kebîr, IV, 268 vd.

 

[9] Bkz. Te'vîlu Muhtelifi'l-Hadîs, 54 vd.

 

[10] Bkz. Kitâbu'l-Cerh ve't-Ta'dîl, VIII, 449-50.

 

[11] Bkz. Târîhu Baðdâd, XIII, 365 vd.

 

[12] Bkz. Kitâbu'd-Du'afâ ve'l-Metrûkîn, III, 163-4.

 

[13] el-Kevserî, Te'nîbu'l-Hatîb, 31.

 

[14] Ýbn Hacer, Hedyu's-Sârî (Mukaddimetu Fethi'l-Bârî), 428.

 

[15] Ýbn Ebî Hâtim, Kitâbu'l-Cerh ve't-Ta'dîl, VII, 191.

 

[16] Ýbn Adiyy, el-Kâmil, I, 220.

 

[17] el-Kevserî, Fýkhu Ehli'l-Irâk ve Hadîsuhum, 83.

 

[18] el-Hatîbu'l-Baðdâdî, Târîhu Baðdâd, XIII, 338; es-Saymerî, Ahbâru Ebî Hanîfe, 78. Daha kýsa bir varyantý için bkz. Ýbn Hacer el-Mekkî, el-Hayrâtu'l-Hýsân, 46.

 

[19] el-Muvaffak el-Mekkî, Menâkýbu'l-Ýmâm Ebî Hanîfe, 143.

 

[20] el-Kevserî, Te'nîbu'l-Hatîb, 329.

 

Ý. Hakký Ünal, Ebu'l-Müeyyed el-Havârizmî'nin derlediði Câmiu'l-Mesânîd'de Ýbn Adiyy'in tek bir rivayetinin bile olmadýðýný –Þâkir Zîb'e dayanarak– söylemektedir. (Bkz. Ýmam Ebû Hanîfe'nin Hadis Anlayýþý…, 63, dpnt. 99)

 

Bu ifadelerin hemen öncesinde de –yine ayný müellife dayanarak– Câmi'u'l-Mesânîd içinde Ebû Nu'aym'ýn Müsned'inden sadece iki rivayet bulunduðunu söylemektedir. Bu durum Ebû Nu'aym'ýn ayrýca basýlmýþ bulunan (Mektebetu'l-Kevser, Riyad-1415/1994) Müsned'i ile uyum arz etmemektedir. Zira sadece metin kýsmý 260 sayfa civarýnda tutmuþ olan bu baskýda çok sayýda rivayet bulunmaktadýr.

 

Dolayýsýyla Câmi'u'l-Mesânîd'de Ýbn Adiyy Müsnedi'nden bir tek rivayetin dahi bulunmadýðý tesbiti eðer doðruysa, diðer Müsned'lerle mükerrer rivayetler ihtiva etmesi gibi bir sebepten olabilir. Vallahu a'lem.

 

[21] Ýbn Abdilberr, Câmi'u Beyâni'l-Ýlm, 497 vd.

 

[22] Bkz. Ýbnu'l-Cevzî, el-Muntazam, V, 188.

 

[23] Ýbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, X, 451.

 

[24] Ýbn Abdilberr, Câmi'u Beyâni'l-Ýlm, 502.

 

[25] Ýbn Abdilberr, el-Ýntikâ, 206.

 

[26] Ýbn Abdilberr, a.g.e., 198.

 

[27] es-Saymerî, Ahbâru Ebî Hanîfe, 75; Ýbn Abdilberr, a.g.e., 199.

 

[28] es-Saymerî, a.g.e.,, 74-5.

 

[29] Ýbn Abdilberr, a.g.e., 210.

 

[30] Ýbn Abdilberr, a.g.e., 211.

 

[31] et-Tehânevî (Tanevî), Kavâ'id fî Ulûmi'l-Hadîs, 311-2.

 

[32] Ýbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, X, 450.

 

[33] Fýkhu Ehli'l-Irâk ve Hadîsuhum adýyla Ebû Gudde merhum tarafýndan tahkik edilerek yayýmlanmýþ, dilimize de –Hanefî Fýkhýnýn Esaslarý adýyla– çevrilmiþtir.

 

[34] Bkz. ez-Zehebî, Tezkiretu'l-Huffâz, I, 168.

 

[35] Bkz. Muhammed Abdürreþîd en-Nu'mânî, Mekânetu'l-Ýmâm Ebî Hanîfe fi'l-Hadîs, 60-1.

 

[36] Bkz. es-Süyûtî, Tabakâtu'l-Huffâz, 80-1.

 

[37] Bkz. Ýbn Ebî Þeybe, el-Musannef, VIII, 363 vd.

 

[38] el-Kevserî, en-Nüketu't-Tarîfe fi't-Tahaddüs an Rudûdi Ýbn Ebî Þeybe alâ Ebî Hanîfe, Kahire-1365/1945.

 

[39] Deðiþik itibarlara göre 22, 24 veya 25 yerde.

 

[40] el-Keþmîrî, Feydu'l-Bârî'de (III, 54) þöyle der: "Bil ki, musannýfýn (Ýmam el-Buhârî) bu ifadeyi kullandýðý ilk yer burasýdýr. Her ne kadar burada kasdettiði kiþi o ise de, iddia edildiði gibi bu ifadeyi kullandýðý her yerde Ebû Hanîfe'yi kasdetmemiþtir. Bazý yerlerde kasdettiði kiþi Ýsa b. Ebân, bazý yerlerde eþ-Þâfi'î, bazý yerlerde ise Muhammed (b. el-Hasan)'dir. Öte yandan musannýf bu ifadeyi her zaman red amacýyla kullanmaz. Aksine, onun, bu ifadeyi kullandýðý kiþinin görüþünü paylaþtýðýný da gördüm. Bazen de sahibi hakkýnda bu ifadeyi kullandýðý görüþ konusunda tereddüt göstermektedir…"

 

el-Keþmîrî, Sünenu't-Tirmizî þerhi el-Arfu'þ-Þezî'de (II, 118) daha ayrýntýlý bilgi verir ve þöyle der: "Þâfiîler, "Ba'du'n-Nâs" ifadesinin kullanýldýðý her yerde kastedilen kiþinin Ebû Hanîfe olduðunu ve el-Buhârî'nin bu ifadeyi kullandýðý her yerde üzerinde durduðu görüþü reddettiðini söylemiþlerdir. Ben derim ki, bu iddia doðru deðildir. Zira el-Buhârî'nin bu ifadeyi kullandýðý halde üzerinde durduðu görüþü tercih ettiði de vakidir. er-Rahmân suresindeki tutumu böyledir. Oradaki ifadesinin siyak ve sibaký bunu göstermektedir. es-Sahîh'i inceleyenler bu durumu açýkça görürler. Keza bazen "Ba'du'n-Nâs" ifadesini kullanýr ve onunla Muhammed b. el-Hasan'ý, bazen onun talebesi Ýsa b. Ebân'ý, bazen Züfer b. el-Hüzeyl'i, bazen de eþ-Þâfi'î'yi kasteder…"

 

[41] Bkz. el-Kevserî, Fýkhu Ehli'l-Irâk, 41-2.

 

[42] el-Kevserî, a.g.e., 43 vd.

 

[43] er-Râmehürmüzî, el-Muhaddisu'l-Fâsýl, 408.

 

[44] el-Kevserî, Fýkhu Ehli'l-Irâk ve Hadîsuhum, 52.


radyobeyan