Makale Dünyasý
Pages: 1
Imam El-Buhari ve Zayif Hadis.. By: ezzehraveyn Date: 09 Kasým 2009, 22:46:55


ÝMAM EL-BUHÂRÎ VE ZAYIF HADÝS


 


EBUBEKÝR SÝFÝL

Bismillâhirrahmânirrahîm


 

Zayýf hadisin amele konu olup olmayacaðý, üzerinde ulemanýn ihtilaf ettiði bir husustur. Bu konudaki ihtilaflar, hadisin durumuna ve amel edilecek konunun mahiyetine göre alabildiðine geniþ bir çerçeve oluþturur.


Kaynaklarda bu konudaki görüþler genel olarak þu üç kategoride toplanmýþtýr:


 

1- Zayýf hadisle, –ahkâmda olsun fezailde olsun– amel edilebilir.

 

2- Bu türlü hadislerle hiçbir konuda amel edilemez.

 

3- Bu türlü hadislerle sadece fezail, menakýb, mevaiz, tergib-terhib ve kýssalar konusunda amel edilebilir.

 

Bu görüþlerden ilki Hadis imamlarýndan Ahmed b. Hanbel ve Ebû Dâvud'a, ikincisi Yahya b. Ma'în, el-Buhârî ve Müslim'e, üçüncüsü de Süfyân es-Sevrî, Abdurrahman b. Mehdî ve Ýbn Ebî Hâtim'e nisbet edilir.[1]

 

Görebildiðimiz kadarýyla Usul-i Hadis kaynaklarýnda Ýmam el-Buhârî'nin ismi, zayýf hadis ile hiçbir konuda amel edilemeyeceðini söyleyenler arasýnda zikredilmektedir.

 

Ancak bizzat Ýmam el-Buhârî'nin eserlerinde –ki az sonra Sahîhu'l-Buhârî'den örnekleriyle zikredeceðiz– sergilediði tavýr, onu bu kategoriye sokmanýn tartýþmaya açýk bir husus olduðunu göstermektedir.

 

Konunun ayrýntýsýna girmeden önce, gerek Hadis, gerekse Fýkýh imamlarý tarafýndan genel bir kaide olarak görülen ve uygulanan þu noktanýn altýný çizmek gerekir: Bu imamlar eðer bir konuda sahih hadis bulamamýþ iseler, o konudaki zayýf hadisi kýyasa ve içtihada tercih etmiþ ve hükme medar kýlmýþlardýr.

 

Örnek olarak Ýmam Ebû Hanîfe'nin, kýyasa aykýrý olan "kahkaha hadisi" ile amelini, Ýmam Mâlik'in mürsel, münkatý ve belâðât türündeki hadisleri ve sahabî kavlini kýyasa tercihini, Ýmam eþ-Þâfi'î'nin, kerahet vakitlerinde namaz kýlmanýn Mekke'ye mahsus olmak üzere caiz olduðunu bildiren hadisi –yine kýyasa muhalif olmasýna raðmen– esas almasýný ve Ýmam Ahmed b. Hanbel'in, kýyasa ancak sahih bir hadis veya sahabî kavli yahut zayýf bir hadis bulamadýðý zaman baþvurmasýný zikredebiliriz.[2]

 

Fýkýh imamlarýnýn bu tavrýnýn yanýsýra Hadis imamlarýnýn tutumu da yukarýda söylediðimizi doðrular mahiyettedir. Nitekim en-Nevevî, es-Süyûtî, es-Sehâvî ve el-Heytemî gibi alimler, tergib-terhib, fezail ve mevaiz konularýnda sahih bir hadis bulunmadýðý zaman zayýf hadisle amel edilebileceði konusunda Hadis ve Fýkýh ulemasýnýn ittifak ettiðini belirtmiþlerdir.[3]

 

Ýmam el-Buhârî'nin adýnýn, zayýf hadis ile hiçbir surette amel edilemeyeceðini söyleyenler arasýnda zikredilmesine gelince, kanaatimize göre burada bir zühul söz konusudur.

 

Zira Ýmam el-Buhârî'nin Sahîh'inde, senedindeki muhtelif kusurlar sebebiyle zayýf bulunmuþ hadisler mevcuttur.[4] Aþaðýda bu eserden, senedlerindeki bazý ravilerin taz'if edilmiþ kimseler olmasý sebebiyle ulema tarafýndan zayýf bulunmuþ rivayetlere örnekler zikredeceðiz.

 

Söz konusu raviler hakkýnda –týpký baþka pek çok ravi hakkýnda olduðu gibi– "Hadis imamlarýnýn bir ravi hakkýndaki görüþ ayrýlýðý Fýkýh imamlarýnýn ahkâmda içtihattaki ihtilafýna benzer. Dolayýsýyla bu raviler hakkýnda baþka Hadis imamlarýnýn deðerlendirmesi olumsuz olsa bile, El-Buhârî'nin deðerlendirmesinin olumlu olmasý, o ravinin rivayet ettiði hadisin mutlak olarak zayýf olmasýný gerektirmez; burada son tahlilde bir "içtihad ihtilafý"ndan söz edilebilir" þeklindeki bir itiraz ilk bakýþta makul ise de, aþaðýda zikredeceðimiz örnek rivayetler, durumun bu baðlamda deðerlendirilemeyeceðini ortaya koymaktadýr.

 

Zira bu rivayetlerin senedlerinde bulunan kimi raviler, bizzat Ýmam el-Buhârî tarafýndan taz'if edilmiþ kimseler olarak dikkat çekmektedirler. Dolayýsýyla onlarýn naklettiði rivayetlerin –en azýndan senedleri itibariyle– Ýmam el-Buhârî nazarýnda da zayýf olarak deðerlendirilmesi kaçýnýlmaz bir gereklilik olarak karþýmýza çýkmaktadýr.

 

Ancak konuyla ilgili müsned rivayetlere geçmeden önce Ýmam el-Buhârî'nin –önceki alimler arasýnda da etrafýnda bir hayli münakaþa cereyan etmiþ olan– muallak rivayetlerinin durumu hakkýnda –tezimizi destekleyen– kýsa bir izahat yapalým:

 

Bilindiði gibi Sahîh'teki muallak rivayetler, senedli olarak verilmeyiþleri sebebiyle Usul-i Hadis kitaplarýndaki "sahih hadis" tanýmýna uymamaktadýr.

 

Ancak Sahîh'teki bu türlü rivayetlerin kiminin Ýmam el-Buhârî tarafýndan yine Sahîh'in baþka yerlerinde, kiminin baþka musannýflarýn eserlerinde sahih-muttasýl senedlerle zikredilmiþ olmasý onlarýn sahih olarak kabul edilmesi için yeterlidir.

 

Bununla birlikte Sahîh'in bazý baþka muallak rivayetleri (özellikle "temrîz sigasý" ile verilmiþ olanlar) de mevcuttur ki bunlarýn Ümmet'in ameline konu olmalarý (ma'mulun bih olmalarý) dýþýnda baþka bir unsur tarafýndan desteklenmediðini görüyoruz. Þu rivayeti örnek olarak zikredebiliriz:

 

Ýmam el-Buhârî, Sahîh'te[5] "Zikredildiðine göre Hz. Peygamber (s.a.v) vasiyetten önce borcun ödenmesiyle hükmetmiþtir" diyerek Hz. Peygamber (s.a.v)'in bir kazasýný muallak olarak vermiþtir. Ahmed b. Hanbel, et-Tirmizî ve Ýbn Mâce tarafýndan muttasýl olarak aktarýlmýþ bulunan[6] bu rivayet sened itibariyle zayýftýr.[7]

 

Ancak Ýbn Hacer, bu rivayetin ittifakla ma'mulun bih olmasý sebebiyle makbul olduðunu söyler ve et-Tirmizî'nin bu yoldaki beyanýný nakleder.[8]

 

Hatta bu muallak rivayetler içinde "cezm sigasý" ile zikredildiði halde zayýf olanlar vardýr. Mesela "Kitâbu'z-Zekât"ta Tâvus'un Mu'âz b. Cebel (r.a)'den naklettiði bir rivayet böyledir. Bu rivayet, baþkalarý tarafýndan Tâvus'a kadar muttasýl olarak aktarýlmýþ olmakla birlikte Tâvus, Mu'âz b. Cebel (r.a)'den birþey iþitmemiþtir.[9] Dolayýsýyla bu rivayetin sadece Tâvus'a kadar olan kýsmý muttasýldýr, ondan sonrasý ise münkatýdýr.

 

Keza bu türlü muallak hadisler arasýnda þazz ve muallel olanlar da mevcuttur.[10]

 

Þu halde Ýmam el-Buhârî'nin muallak hadislerinin baþka tariklerden mutlak olarak sahih olduðunu söylemek mümkün görünmemektedir.

 

I. el-Buhârî'nin Sahîh'indeki zayýf rivayetlere örnekler.

 

1- el-Buhârî, Sahîh'inin "Kitâbu'r-Rikâk" bölümünde, senedinde Muhammed b. Abdirrahmân et-Tufâvî'nin bulunduðu bir hadis tahriç etmiþtir.

 

Ýbn Hacer þöyle der: "Bu zat hakkýnda Ebû Zür'a, "Münkeru'l-hadîs'tir" tabirini kullanmýþ (...), Ýbn Adiy de bu zatýn birçok hadisine (zayýf ravilere tahsis ettiði el-Kâmil adlý eserinde) yer vermiþtir.

 

"Ben derim ki: Bu zatýn el-Buhârî'de üç hadisi mevcuttur ki bunlar Ýbn Adiy'in münker bulduðu rivayetlerden deðildir. (...) Bu hadislerden üçüncüsü, "Kitâbu'r-Rikâk"ta yer alan "Dünyada bir garip gibi ol" hadisidir. Bu, et-Tufâvî'nin teferrüd ettiði bir hadistir ve Sahîh'in garib rivayetlerindendir. Tergib-terhib hadisleri cinsinden olduðu için el-Buhârî bu rivayet hakkýnda teþeddüt göstermemiþ gibidir."[11]


2- Yine Ýmam el-Buhârî, Sahîh'inin "Kitâbu'l-Cihâd ve's-Siyer" bölümünde, senedinde Übeyy b. Abbâs'ýn bulunduðu bir hadis rivayet etmiþtir. ed-Dûlâbî'nin zikrettiðine göre bizzat Ýmam el-Buhârî bu zat hakkýnda "Leyse bi'l-kavî" ifadesini kullanmýþtýr.[12]

 

Her ne kadar Ýbn Hacer, bu zata, kardeþi Abdülmüheymin b. Abbâs'ýn mütâbaat ettiðini söylemiþ ise de, yine Ýbn Hacer, bizzat Ýmam el-Buhârî'nin, Abdülmüheymin hakkýnda da "Münkeru'l-hadîs" tabirini kullandýðýný nakletmiþtir.[13]

 

3- Yine Ýmam el-Buhârî, Sahîh'inin birçok yerinde el-Leys b. Sa'd'ýn kâtibi Ebû Sâlih Abdullah b. Sâlih el-Cühenî'den müteaddit bablarda rivayette bulunmuþtur.

 

Bu zatýn Ýmam el-Buhârî'nin -Sahîh'teki þartýna uymadýðýný Ýbn Hacer açýkça söylemektedir.[14]

 

Bu zatýn Sahîh'teki rivayetleri genellikle baþka tariklerden gelen rivayetlere tamamlayýcý veya açýklayýcý ziyadeler ihtiva eden rivayetler ise de, bu durum bizim tezimiz aleyhine delil teþkil etmez; tam aksine, ortaya koymaya çalýþtýðýmýz hususu destekler.


4- Bir diðer örnek, Ebû Ümeyye Abdülkerîm b. Ebi'l-Muhârýk'týr. Ýmam el-Buhârî, "Kitâbu't-Teheccüd"de Hz. Peygamber (s.a.v)'in teheccüd namazýnda okuduðu bir duayý rivayet ettikten sonra þöyle der: "Süfyân þöyle demiþtir: "Abdülkerîm Ebû Ümeyye bu duanýn sonunda þöyle bir ziyade rivayet etti:..."

 

Bu zat hakkýnda cerh-ta'dil otoritelerinin kanaati genellikle menfidir. Bu sebeple Ýbn Hacer onun hakkýnda "Zayýftýr" ifadesini kullanmýþtýr.[15]

 

Yine Ýbn Hacer, Ýmam el-Buhârî'nin bu zat hakkýndaki tutumunu þöyle diyerek savunur: "el-Buhârî bu zatýn rivayetine yer vermekte iki noktadan mazurdur. Birincisi: Bu zattan, amellerin faziletleriyle ilgili bir hadisin metnine ziyade ihtiva eden bir ifade nakletmiþtir..."[16]

Ýbn Hacer'in bu ifadelerinin bizim tezimizi destekler mahiyette olduðu açýktýr.

 

5
- Ýmam el-Buhârî Sahîh'te, Ebû Yahya Fuleyh b. Süleyman el-Huzâ'î (veya el-Eslemî)'nin birçok hadisine yer vermiþtir.

 

el-Buhârî'nin, Yahya b. Ma'în, Ebû Dâvûd, en-Nesâî, Ebû Hâtim Ýbn Ebî Þeybe ve Ýbnu'l-Medînî gibi otoriteler tarafýndan taz'if edilmiþ olan[17] bu zatýn hadisini tahrici konusunda Ýbn Hacer þöyle der: "el-Buhârî'nin bu zata itimadý Mâlik, Ýbn Uyeyne ve emsali kimselere itimadý gibi deðildir. O, ancak bu zatýn çoðu menakýb, bazýsý da rikâk bahsine dair hadislerini tahriç etmiþtir."[18]

 

Ýbn Hacer'in bu ifadesi, Ýmam el-Buhârî'nin, menakýb ve rikâk konusundaki rivayetler hakkýnda, diðer bablardaki hadislere oranla daha toleranslý davrandýðýný açýk biçimde göstermektedir.



6
- Ýmam el-Buhârî tarafýndan Sahîh'te bir hadisi tahriç edilmiþ bulunan Kehmes b. el-Minhâl es-Sedûsî, yine bizzat Ýmam el-Buhârî tarafýndan zayýf raviler arasýnda zikredilmiþ bir kiþidir.[19]

 


Her ne kadar Sahîh'te bu zat, Muhammed b. Sevâ es-Sedûsî'ye "makrunen"[20] zikredilmiþ ise de, Sahîh'te üç hadisi bulunan Muhammed b. Sevâ es-Sedûsî'yi de ayný þekilde Ýmam el-Buhârî baþkalarýna –ki birisi de mezkûr Kehmes'tir– "makrunen" zikretmiþtir.[21]

 

Bu durum, her iki ravinin bahse konu rivayetlerinin tek baþlarýna Sahîh'in þartlarýna uymadýðýný gösterir.

 

7- Yine Sahîh'te hadisi tahriç edilmiþ bir ravi olan Muhammed b. Talha b. Musarrýf, Hadis tenkitçilerinin beyanýna göre babasýndan çok küçük yaþta hadis dinlemiþ birisidir.[22]

 

Bu zatýn Sahîh'teki üç hadisinden birisi de babasýndan rivayetidir ve bu rivayet hakkýnda Ýbn Hacer þöyle der: "... Bu zatýn Sahîh'teki hadislerinin üçüncüsü ise "Kitâbu'l-Cihâd"dadýr ve (...) ferdir. Ancak bu hadis amellerin faziletleri ile ilgilidir."[23]


8- Ebu'l-Kasým Miksem b. Bücre (veya Necde), Sahîh'te tek hadisi tahriç edilmiþ bir ravidir; rivayeti de Sahîh'in garib rivayetlerindendir.[24] Ancak b.u zatý Ýmam el-Buhârî'nin zayýf raviler arasýnda zikretmiþ olmasý, konumuz açýsýndan altý çizilmesi gereken örneklerden birisidir.[25]

 

Buraya kadar zikrettiðimiz örneklerin, þu noktayý açýklýða kavuþturmak bakýmýndan yeterli olduðunu söyleyebiliriz:

 

1
. Ýmam el-Buhârî'nin Sahîh'indeki bütün rivayetler sýhhat bakýmýndan ayný derecede deðildir.

 

2. Bu eserdeki –sayýlarý az da olsa– bazý rivayetler, senedlerindeki bazý raviler sebebiyle zayýftýr.

 

3. Bu raviler ya bizzat Ýmam el-Buhârî tarafýndan zayýf raviler arasýnda zikredilmiþ veya rivayetleri baþka sebeplerle taz'if edilmiþ kimselerdir. Ancak bu ravilerdeki zaaf, rivayetlerinin terk edilmesini gerektirecek ölçüde þiddetli deðildir.

 

4. Söz konusu rivayetlerden bir kýsmý baþkalarýna makrunen zikredilmiþtir.

 

5. Bu rivayetlerin tamamý amellerin faziletleri, tergib-terhib... muhtevalýdýr.

 

6. Bütün bu deðerlendirmeler sonucunda Ýmam el-Buhârî'nin adýnýn, zayýf hadislerle hiçbir konuda amel ve ihticac edilemeyeceði görüþünde olanlarýn arasýnda zikredilmesinin tartýþmaya açýk olduðunu söyleyebiliriz.

 

II. Mütekaddimun Hadis ulemasýnýn ýstýlahýnda "zayýf hadis"

 

Konunun bütünlük arz edecek þekilde sunulmuþ olmasý bakýmýndan burada mütekaddimuun Hadis ulemasýnýn ýstýlahýnda "zayýf hadis" tabirinin ne ifade ettiði konusunun da açýklýða kavuþturulmasý gerektiðini düþünüyoruz.

 

Ýmam et-Tirmizî'nin kimi hadisler hakkýnda "hasen" tabirini kullanan ilk kiþi olduðu konusunda Ýbn Teymiyye'nin söyledikleri, daha sonra gelen ulema ve günümüz araþtýrmacýlarý tarafýndan genel kabul görmüþtür.

 

Buna göre Ýmam et-Tirmizî'den önceki Hadis imamlarý hadisleri, sadece "sahih" ve "zayýf" diye iki ana kategoride ele almýþlardýr. Bu taksimdeki "zayýf hadis" tabiri, Ýmam et-Tirmizî ile kullanýma giren "hasen hadis" tabirini de içine almaktadýr.

 

Ýbn Teymiyye þöyle der: "Bizim, "Zayýf hadis re'yden daha hayýrlýdýr" þeklindeki sözümüzde geçen "zayýf hadis"ten maksat, "metruk zayýf" deðil, "^hasen"dir. (...)

 

"et-Tirmizî'den öncekilerin ýstýlahýnda hadis ya sahih veya zayýf olarak nitelendirilirdi. Zayýf ise iki çeþittir: Metruk olan zayýf ve metruk olmayan zayýf. Hadis imamlarý bu ýstýlahlarý esas alarak (hdisler hakkýnda) konuþmuþlardýr."[26]

 

Ancak aþaðýda zikredeceðimiz örnekler, Ýmam et-Tirmizî'den önce de "hasen" tabirinin kullanýldýðýný, ondan öncekilerin bir kýsmýnýn da "zayýf hadis" tabiriyle büyük ölçüde müteahhiruh ulemanýn ýstýlahýndaki "zayýf hadis"i kasdettiðini, dolayýsýyla Ýbn teymiyye'nin yukarýdaki tesbitinin ihtiyatla karþýlanmasý gerektiðini göstermektedir:


1. Ýbn Hacer, "hasen" tabirinin Ýmam eþ-Þâfi'î ve Ýmam Ahmed'den nakledilen bazý ifadelerde bir kýsým hadisler hakkýnda kullanýldýðýný, ancak onlarýn, bu ifadelerle ýstýlahî "hasen"i kasdetmediklerini, keza Ebû Hâtim'den, oðlu Ýbn Ebî Hâtim tarafýndan nakledilen bir ifadede geçen "hasen" kelimesinin, sözlük anlamýnda da ýstýlah anlamýnda da kullanýlmýþ olmaya ihtimalli bulunduðunu belirttikten sonra þöyle der:

 

"Ali b. el-Medînî'ye gelince, genek Müsned'inde, gereksee Ýlel'inde hadisleri "sýhhat" ve "hüsn" ile çokça tavsif eder. Onun bu meyanda kullandýðý ifadelerin zahiri, ýstýlahî manayý kasdettiðini göstermektedir. Bu durumda o, "hasen" ýstýlahýný kullanan ilk kiþi gibidir. Ondan da bu tabiri el-Buhârî, Ya'kûb b. Þeybe ve daha pek çok kimse almýþtýr. Et-Tirmizî de bu tabiri el-Buhârî'den almýþtýr."[27]

 

Daha sonar Ýbn Hacer, bu tezini isbatlamak için birkaç misal daha zikreder. Konuyu fazla uzatmýþ olmamak için onlarý burada zikretmeyeceðiz.

 

2. Ýbn Hacer'in Ýmam Ahmed'den naklettiði ve ýstýlahî anlamda kullanýlmadýðýný belirttiði "hasen" tabiri ile ilgili anekdotun, Ýmam Ahmed'in bu tabiri ýstýlahî anlamda kullanmadýðýný göstermek için yeterli olmadýðý kanaatindeyiz.

 

Zira Ýmam Ahmed'in "zayýf hadis" tabiriyle, "hasen"i de içine alan ve "sahih"in mukabili olan geniþ bir çerçeveyi kasdettiðini ilk olarak söyleyen Ýbn Teymiyye'nin bir tavrý meseleyi böyle anlamamýzý güçleþtirmektedir.

 

Bahsettiðimiz tavýr, Ýbn Teymiyye'nin, "Ben kimin mevlasý isem Ali de onun mevlasýdýr" hadisini et-Tirmizî ve Ýmam Ahmed'in "tahsin" ettiðini söylemiþ olmasýdýr.[28]

 

Ýbn Teymiyye'yiy bu tavrý, söz konusu hadisin hasen olduðu hükmünde Ýmam Ahmed ve et-Tirmizî'nin görüþ birliði halinde olduðunu anlatmasý kadar, "hasen" tabirinin kullanýmýnýn et-Tirmizî ile baþladýðý yolunda yukarýda aktardýðýmýz sözlerinin yine kendisi tarafýndan geçersiz kýlýndýðýný göstermesi bakýmýndan da önemlidir.

3. Yine et-Tirmizî'de önce bu kelimeyi ýstýlahî anlamda kullananlar arasýnda Ýmam el-Buhârî, –et-Tirmizî'nin hocalarýnýn hocasý olan– Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr ve –yukarýda Ýbn Hacer'den naklen de geçtiði üzere– Ya'kûb b. Þeybe es-Sedûsî de bulunmaktadýr ki, Muhammed Avvâme, onlarýn konuyla ilgili açýk ifadelerini zikretmekte ve konu hakkýnda bol miktarda örnek zikretmektedir.[29]

 

Bu yazýyý gereksiz yere uzatmýþ olmamak için M. Avvâme'nin mezkûr çalýþmasýnýn, tezimizin isabetli olduðunu ortaya koymak bakýmýndan yeterli sayýda örneði ihtiva ettiðini belirtmekle yetineceðiz.

 

Öte yandan Ýmam Ahmed'in –aþaðýda zikredeceðimiz– sözünden Ýbn Teymiyye'nin yaptýðý çýkarsamanýn da tartýþmaya açýk olduðunu düþünüyoruz.

 

Oðlu Abdullah, "Bir beldede, Ehl-i Hadis'ten olduðu halde hadislerin sahihini sakiminden ayýramayan birisi, bir de Ehl-i rey'den birisi bulunsa ve orada yeni bir mesele zuhur etse bunlardan hangisini baþvurulmasýný önerirsin?" diye sorduðunda Ýmam Ahmed þöyle demiþtir: "Ehl-i rey'e deðil, Ehl-i Hadis'e sorar. (Zira) zayýf hadis rey'den evladýr." [30]

 

Ýmam Ahmed'in buradaki "Zayýf hadis rey'den evladýr" ifadesiyle "hasen"i de içine alan geniþ çerçeveyi kasdettiðini söylemek, ayný zamanda onun, "hasen hadisin rey'den evla olduðunu" söylediðini iddia etmek demektir. Oysa böyle bir çýkarsama, hasen hadis ile ihticacý tartýþma alanýna sokar ki, M. Avvâme'nin tabiriyle mütekaddimun ulemadan –Ebû Hâtim, Kadý Ýbnu'l-Arabî ve hocasý (?) dýþýnda– herhangi bir alimden hasen hadis ile ihticac konusunda olumsuz bir tavýr nakledilmiþ deðildir. Bir diðer ifadeyle hasen hadisin rey'den evla olduðu zaten müsellem ve mukarrerdir.

 

Bu söylediðimizi destekleyen bir diðer nokta da, Ýmam Ahmed'in oðlu Abdullah'ýn sorusunun mahiyetidir. Soruda "hadislerin sahihini sakiminden ayýramayan kimse" ifadesi geçmektedir. Burada o kimsenin, farz olunan nev-zuhur olay hakkýnda, sýhhat durumunu bilmediði –ve muhtemelen zayýf olan– bir hadis ile karþýlýk verebileceði zýmnen anlatýlmakta ve soru esas olarak bu nokta üzerine bina edilmektedir.

 

Ýmam Ahmed gibi bir otoritenin böyle bir soruya, "hasen hadis rey'den evladýr" anlamýna gelecek bir cevap ile mukabelede bulunduðunu ileri sürmek bize doðru görünmemektedir. Zira bu, hem sorulan sorunun cevabý deðildir, hem de malumun ilamýndan baþka bir anlam taþýmamaktadýr. Dolayýsýyla Ýmam Ahmed'in sözünde geçen "zayýf hadis" tabirinin günümüzde yerleþik anlamla örtüþen bir kasýtla kullanýldýðýný söylemek bize daha doðru görünmektedir.

 

Bir diðer söyleyiþle, bize göre burada Ýmam Ahmed'in, zaafý þiddetli olmayan, bilakis hasen derecesine yakýn olan zayýf hadisi kasdettiðini söylemenin daha doðru olduðunu düþünüyoruz.

 

Günümüzde Zayýf Hadis Telakkisi ve Sonuç

 

Abdülfettâh Ebû Gudde merhum þöyle der: "Mütekaddimun Hadis ulemasýndan Abdullah b. el-Mübârek, Ahmed b. Hanbel, el-Buhârî, Ebû Dâvûd, et-Tirmizî, en-Nesâî, Ýbn Mâce ve muasýrlarý, zayýf hadisi kitaplarýnda amel ve ihticac maksadýyla zikretmiþlerdir."[31]

 

Bu çalýþmada kendisinden büyük ölçüde istifade ettiðimiz Ebû Gudde merhum, bu kanaatinde haksýz deðildir. Ancak burada bir noktanýn aydýnlýða kavuþturulmasý gerekmektedir: Günümüzde yaygýn "zayýf hadis" telakkisinin, mütekaddimun ulemanýn telakkisi ile uyum içinde olup olmadýðý..

 

Günümüzde yaygýn olarak gözlenen bir tavrýn, zayýf hadisleri, kaldýrýlýp atýlmayý hak etmiþ (merdud) rivayetler olarak görme eðiliminin sorgulanmasý gerektiðini düþünüyoruz.

 

Ýbn Abdilberr, et-Temhîd'de, isnadý zayýf bir hadis zikrettikten sonra þöyle der: "Bu, bünyesinde zaaf bulunan bir hadistir ve kendisiyle hüccet getirilmez. Ancak biz bu hadisi, bilinsin diye zikrettik. Zayýf hadis, her ne kadar kendisiyle ihticac edilmese de, tamamen kaldýrýlýp atýlmaz. Nice hadisler vardýr ki, isnadý zayýf olduðu halde manasý sahihtir."[32]

 

Kitaplarýnda bu türlü hadisleri zikreden Hadis otoritelerinin gerek kendilerinin, gerekse eserlerinin kýymetine halel getirecek yaklaþýmlardan kaçýnmak gerektiðini ve "zayýf hadis" dediðimiz hadis türünün, zaafý þiddetli olmadýkça –özellikle de amellerin faziletleri gibi hususlara iliþkin bir muhtevasý varsa– bir kalemde silinip atýlmasýný onaylamýyoruz.

 

en-Nevevî þöyle der: "Hadisçiler, Fýkýhçýlar ve baþka disiplinlerden olan ulema þöyle demiþtir: Fezail ve tergib-terhib konusunda zayýf hadis ile amel caiz ve müstehaptýr. Yeter ki hadis uydurma olmasýn. Helal-haram, alým-satým, nikâh-talak gibi ahkâm sahasýna gelince, bu konularda sahih veya hasen hadisten baþkasýyla amel edilmez. Ancak bu sahada da ihtiyat ihtiva eden zayýf hadis bu söylediðimizin istisnasýdýr. Bazý satýþlarýn veya bazý nikâh türlerinin mekruh olduðunu bildiren zayýf hadisler böyledir. Zira bu hadislerin bildirdiði tarzdaki muamelelerden uzak durmak müstehaptýr. Ancak bu hüküm, vücuba kadar gitmez..."[33

es-Sehâvî de, zayýf hadisle amel konusunu saðlam bir çerçeveye oturtan, hocasý Ýbn Hacer'den defaatle iþittiðini, hatta Ýbn Hacer'in bizzat kendi eliyle yazdýðýný söylediði üç maddelik þöyle bir prensip zikreder:

 

1. Hadisin zaafýnýn þiddetli olmamasý. Hadis, yalancýlarýn, yalancýlýkla itham edilmiþ olanlarýn veya rivayetlerinde aþýrý yanýlma (fuhþu'l-galat) gösterenlerin infirad ettiði rivayetlerden olmamalýdýr.

 

2. Zayýf hadisin bildirdiði hüküm, Þer'î bir asla dayanmalý, bahse konu hadis, Þer'î bir asla dayanmayan yeni bir hüküm getirmemelidir.

 

3. Kendisiyle amel edilirken sabit bir hadis olduðu kanaati taþýnmamalýdýr, ki Hz. Peygamber (s.a.v)'e, söylemediði bir þey isnat edilmiþ olmasýn


Ýbn Hacer bu son iki þartýn Ýzzuddîn b. Abdisselâm ve Ýbn Dakîk el-Iyd'den nakledildiðini söylemiþtir.[34]

 

Þu halde, hakkýnda herhangi bir alimin, "zayftýr" hükmünü verdiði hadisler bir kalemde silinip atýlmamalý, yukarýdaki sýnýrlar gözetilerek bu türlü hadislerle amelden de geri durulmamalýdýr diye düþünüyoruz.

 

Dolayýsýyla bu çalýþmada ortaya koymaya çalýþtýðýmýz hususun, yani Ýmam el-Buhârî'nin Sahîh'inde zayýf hadislere yer verdiði vakýasýnýn, istismar ve yanlýþ anlamalara vesile edinilmesi, dinen, ilmen ve ahlaken doðru deðildir. Ne Ýmam el-Bihârî'nin, ne de biþka bir Hadis imamýnýn, eserinde zayýf hadise yer vermiþ olmasý, ne eserin, ne de sahibinin kadr-u kýymetini tenkis etmez.

 

Doðruyu Allah Teala bilir.

 


DÝPNOTLAR

[1] es-Süyûtî, Tedrîbu'r-Râvî, I, 252-3; el-Kasýmî, Kavâidu't-Tahdîs, 116-7; Ahmed Naim, Tecrid Mukaddimesi, 340 vd.; Muhammed Acâc el-Hatîb, Usûlu'l-Hadîs, 373 vd.

Yukarýda belirttiðimiz yerde es-Süyûtî, zayýf hadisle mutlak surette amel edilebileceði görüþünün Ahmed b. Hanbel ve Ebû Dâvûd'a, hiçbir konuda amel edilemeyeceði görüþünün ise Ebû Bekr b. el-Arabî'ye ait olduðunu söyler.

el-Kasýmî ise, zayýf hadisle hiçbir surette amel edilemeyeceði görüþünün Yahyâ b. Ma'în ve Ebû Bekr b. el-Arabî'ye nisbet edildiðini belirttikten sonra, el-Buhârî ve Müslim'in görüþünün de bu doðrultuda olduðunu ileri sürer.

Ahmed Naim, ahkâm ve akaid ile ilgili olmayan zayýf hadislerle amel edilebileceði görüþünün Abdurrahman b. Mehdî, Ahmed b. Hanbel ve Abdullah b. el-Mübârek'e nisbet edildiðini, bu türlü hadislerle hiçbir surette amel edilemeyeceði kanaatinin Ebu Bekr b. el-Arabî ve Ebû Þâme'ye ait olduðunu ve "pek ziyade iþtihar" ettiðini söylediði, "ahkâm konusunda baþka bir hadis bulunmadýðý zaman zayýf hadisle amel olunabileceði görüþünün Ahmed b. Hanbel ve Ebû Dâvûd'a nisbet edildiðini söyler.

Muhammed Acâc el-Hatîb de zayýf hadisle amel konusunda hemen hemen el-Kasýmî'nin söylediklerini aynen tekrar eder.

[2] Bkz. el-Leknevî, el-Ecvibe, 48-9. Ayrýca Usûl-i Fýkýh kitaplarýnda konuyla ilgili bol miktarda örnek bulmak mümkündür.

[3] En-Nevevî, el-Ezkâr, 47; es-Sehâvî, el-Kavlu'l-Bedî’, 363; el-Leknevî, a.g.e., 39 vd.

[4] Burada el-Buhârî'nin sadece Sahîh'i üzerinde duracak ve diðer eserlerini bu çalýþmanýn dýþýnda býrakacaðýz. Zira ihtiva ettikleri hadislerin sýhhat dereceleri bakýmýndan el-Buhârî'nin diðer eserlerinin, Sahîh derecesinde olmadýðý bilinen bir husustur. Dolayýsýyla onun, Sahîh'te fezail-i a'mal, kýsas, mevaiz gibi hususlarda zayýf hadisle ihticac ettiðinin ortaya konmasý, konu hakkýndaki tezimizin doðruluðunu ispat için fazlasýyla yeterli olacaktýr.

Bununla birlikte Ýmam el-Buhârî'nin konu hakkýndaki tavrýný ortaya koyan en güzel örneklerden birisi, el-Edebü'l-Müfred'in durumudur.

Ýmam el-Buhârî bu eserinde, istiþhad, mütabaat vb. hususlar için deðil, doðrudan ihticac amacýyla pek çok zayýf hadis sevketmiþtir. Öyle ki, bu eserde bizzat kendisinin "münkeru'l-hadîs" olduðunu söylediði, diðer cerh-ta'dil otoriteleri tarafýndan "kezzâb", "metrûku'l-hadîs", "leyse bi sika", "lâ yuhteccu bih", "mechûl" gibi tabirlerle cerhedilmiþ ravilerin rivayetleri mevcuttur. (Bkz. el-Leknevî, Zaferu'l-Emânî, 182 vd. (Abdülfettâh Ebû Gudde'nin yazdýðý 3 numaralý dipnot.)

[5] "Vesâyâ", 9.

[6] Ýbn Hacer, Fethu'l-Bârî, V, 377.

[7] Ýbn Hacer, a.y.

[8] Ýbn Hacer, a.y.

[9] Ýbn Hacer, en-Nüket alâ Kitâbi Ýbni's-Salâh, 92-3.

[10] Ýbn Hacer, a.g.e., 94-5.

[11] Ýbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 440-1.

[12] Ýbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, I, 163.

[13] A.g.e., VI, 383.

Bilindiði gibi el-Buhârî bu ifadeyi, cerhin en aðýrýna iþaret etmek için kullanýr. ez-Zehebî'nin naklettiðine göre (bkz. Mîzânu'l-Ý'tidâl, I, 6; II, 202) el-Buhârî þöyle demiþtir: "Kimin hakkýnda "Münkeru'l-hadis" ifadesini kullanmýþsam, ondan rivayette bulunmak helal deðildir."

[14] Ýbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 413 vd.

[15] Ýbn Hacer, Takrîbu't-Tehzîb, 361.

[16] Ýbn Hacer, Tehzzîbu't-Tehzîb, VI, 336.

[17] Bkz. Ýbn Hacer, Tehzzîbu't-Tehzîb, VIII, 273.

[18] Ýbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 435.

[19] el-Buhârî, ed-Du'afâu's-Saðîr, 97.

Burada þunu belirtmeliyiz ki el-Buhârî'nin bu zat hakkýnda zikrettiði tek ifade, onun, Kaderiye'nin görüþlerine kail olduðunun söylendiðidir.

[20] Bir ravinin zayýf bir hadisini, sika olarak tanýnan baþka bir ravinin rivayetiyle birlikte zikretme iþlemi hakkýnda kullanýlan bir tabirdir. Rivayete kuvvet kazandýrmak veya rivayetin bütünüyle zayýf olmadýðýný göstermek amacýyla yapýlýr.

[21] Ýbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 439.

[22] Ýbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, IX, 212.

[23] Ýbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 439.

[24] Ýbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 445.

[25] Ýbn Hacer, a.g.e., a.y.

[26] Ýbn Teymiyye, Minhâcu's-Sünne, II, 191.

[27] Ýbn Hacer, en-Nüket alâ Kitâbi Ýbni's-Salâh, 138.

[28] Ýbn Teymiyye'nin Risâle fî Tafdîli Ebî Bekr alâ Alî'sinden naklen Muhammed Avvâme, Zafer Ahmed et-Tehânevî (Tanevî)'nin Kavâ'id fî Ulûmi'l-Hadîs'i, 103.

[29] A.g.e., 104 vd.

[30] Ýbn Hazm, el-Muhallâ, I, 68.

[31] el-Leknevî'nin Zaferu'l-Emânî'sine yazdýðý ta'likler meyanýnda, 186.

[32] Ýbn Abdilberr, et-Temhîd, I, 58.

[33] en-Nevevî, el-Ezkâr, 47.

[34] es-Sehâvî, el-Kavlu'l-Bedî', 363-4.


 


radyobeyan