Kur'an.. By: ezzehraveyn Date: 06 Kasým 2009, 15:13:14
KUR'AN
Mehmed Þevket EYGÝ
1. Kur’ân-ý Kerîm Allah’ýn (cellecelâluhu) kelâmýdýr, kadîmdir; kul sözü deðildir.
2. Bilgi, kültür, inanç olarak doðru ve yanlýþ olanlar onda gösterilmiþtir. Doðru ve sahih olanlarla yanlýþ olanlarý Kur’ân ölçüsüyle anlarýz.
3. Aksiyonla yâni yapýlan þeylerle ilgili iyi ve kötü iþleri Kur’ândan anlarýz.
4. Güzelin ve çirkinin ölçüsü de Kur’ândadýr.
5. Kur’ân bizim düstûrumuzdur.
6. Yapacaðýmýz þeylerin icâzetini Kur’ândan alýrýz.
7. Kur’ân Yüce Yaratan ile aramýzda bir baðdýr. Onu okuyarak, ona uyarak, onun hüküm ve ilkelerini hayata uygulayarak Allah’a (cellecelâluhu) mânen yaklaþmýþ ve rýzâsýný kazanmýþ oluruz.
8. Kur’ân, kendisine uyduðumuz takdirde bizi edebî mutluluða eriþtirir.
9. Dünya üzerinde haysiyetli bir hayat sürmemiz Kur’âna uymakla olur.
10. Ýlim ve icâzet bakýmýndan ehil deðilsek, kendimiz doðrudan doðruya Kur’ân-ý Kerîm’in yorumunu/tefsirini yapamayýz, ondan kendi kafamýza göre hüküm ve mâna çýkartamayýz. Bu iþi “ilimde râsih olanlara” yâni gerçek müfessirlere býrakýrýz.
11. Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâmý Kur’ânýn birinci müfessiri ve onun Sünnetini Kur’âný açýklayan ikinci ana kaynak olarak kabul ederiz. Ancak bu sahada da kendi kafamýza göre hüküm vermez, gerçek din âlimlerinin, gerçek müfessir ve muhaddislerin açýklamalarýný kabul ederiz.
12. Kur’âný kabul etmeyenleri, Kur’âna cephe alanlarý kesinlikle dost ve velî ittihaz etmeyiz.
13. Kur’âný okuyup da ondaki emirlere, yasaklara, hükümlere, öðütlere riayet etmeyenlerin büyük bir çeliþki içinde olduklarýný biliriz.
14. Kuru kuruya “Biz Kur’âný rehber ve düstûr edindik” diyorlar, sonra o Yüce Kitap’taki hükümlere aykýrý iþler ediyorlar… Böyleleri münâfýktýr veya günahkârdýr. Her hâl u kârda onlar iyi Müslüman sayýlmaz.
15. Muhkemâta ait Kur’ânî hükümlerin ve bilgilerin bir tekini bile inkâr eden dinden çýkmýþ olur.
16. “Men fessere’l-Kur’âne bi-re’yihî feqad kefer…” buyurulmuþtur, yâni “Kur’ân-ý Kerîm’i kendi re’yi, hevesi ve kafasý ile yorumlayýp açýklayanlar ya dinden çýkarlar, yahut küfrân-ý nimette bulunmuþ olurlar.”
17. Kur’ân akýl ve ilimle anlaþýlýr, yorumlanýr. Ancak akýl bir âlet ve vasýtadýr. Aklý öne çýkartmak yanlýþtýr.
18. Reformcularýn, dinde yenilik isteyenlerin, deðiþimcilerin kendi re’y, heva, heves ve kafalarýyla Kur’ândan çýkardýklarý mânalarý kabul etmeyiz.
19. Kur’ân mukaddestir, ticarete âlet edilemez. Mushaf, tercüme, meâl ve tefsir neþriyatýnda esas olan hizmettir. Bu hizmet ticarî müesseseler vasýtasýyla yapýlýyorsa, ticaretin kesinlikle ön plana çýkartýlmamasý gerekir.
20. Müslümanlarýn gerçek ve icazetli âlimleri, seçkinleri, önde gelenleri, güç sahibi olanlarý Kur’ân-ý Kerîm’in mesajýný, her kavmin ve topluluðun anlayacaðý bir lisan ve zihniyetle bütün insanlýða ulaþtýrmakla vazifeli ve yükümlüdür. Bu vazife ve mükellefiyeti yerine getirmezlerse günahkâr olurlar.
21. Câhil ve mukallid bir Müslüman, müctehid/fakih sözüyle nass arasýnda bir aykýrýlýk görürse müctehid/fakih sözüne tâbi olur. Çünkü onun aykýrýlýk gibi gördüðü þey kendi bilgisizliðinden kaynaklanmaktadýr. Nesh olabilir, tahsis olabilir, tevcih olabilir. Meselâ: Gece namazý (teheccüd) Peygamber aleyhissalâtü vesselâm için farzdýr, Ümmet’i için sünnet ve müstehabdýr. (Ehl-i Sünnet fakihlerinin telif ettiði usûl-i fýkýh kitaplarýna müracaat oluna).
22. Kur’ânýn deðil bir âyetini, bir hükmünü; bir kelimesini, hatta bir harfini bile inkâr eden kâfir olur.
23. Þeriat-ý Garra-i Ahmediyye, Kur’ân ve Sünnet’ten çýkartýlmýþ dînî bilgilerin tamamýna verilen isimdir. Binaenaleyh Þeriat’ý inkâr veya tahkir, Kur’âný inkâr ve tahkir demektir.
24. “Ümmet’in en þereflileri Kur’ân hâmilleridir” buyurulmuþtur. Hâmillerden maksat, Yüce Kitab’ý kuru kuruya ezberlemiþ olup kuru kuruya okuyanlar deðil, onu kendilerine hayat düstûru edinen ve onun ahkâmýný ve nasihatlerini uygulayan, onun gösterdiði ahlâkla ahlâklanmýþ olanlardýr.
25. Kur’ân biz insanlara ötelerden sarkýtýlmýþ bir kurtuluþ ipidir. Kur’ân kendisine yapýþanlarý selâmete çýkartan saðlam bir kulptur. Kur’ân nurdur, þifâdýr. Kur’ânýn gölgesine girenler necat bulur. Kur’âna sarýlan ve onun hükümlerini hayatýna uygulayan kiþi ilâhî yardým ve inâyete nâil olur. Kur’ân, kendisine tutunanlarý zilletten izzete, esaretten hürriyete, karanlýktan aydýnlýða, dalâletten hidâyete, þekavetten saadete çýkartýr. Kur’ânlý, zindanda da olsa izzet sahibidir, hatta daraðacýnda sallansa bile… Dünya imtihanýnda baþarý Kur’ânlý olmakla, Kur’âna uymakla, Kur’ânla aydýnlanmakla, Kur’ânýn gölgesi altýnda bulunmakla mümkündür.
Not: “ÞERÝAT: 1. Doðru yol. 2. Allah’ýn emri. 3. Âyet, hadîs ve icmâ-i ümmet esaslarýna dayanan din kaideleri.” (Ferit Devellioðlu, Osmanlýca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat).
radyobeyan