Makale Dünyasý
Pages: 1
Ellerimizi Tutan Cin.. By: ezzehraveyn Date: 06 Kasým 2009, 00:34:43
ELLERÝMÝZÝ TUTAN CÝN

 

Necip Fazýl KISAKÜREK


Bilindiði gibi (cin), Kur’an’da belirtilen üç bilinçli varlýktan (melek, cin, insan) biri olmakla beraber, ayný zamanda görünmeyen varlýklara þamil bir isim. Bu manada görünen varlýklarýn (ins’in) zýddý olarak kullanýlýr. Üstad bu yazýda, Tanzimattan bu yana, Türk cemiyetinin ruh kökünü kemiren, mana iklimini kurutan, Türk insanýný hareketsiz býrakan ve onun elini kolunu baðlayan bir (cin)den bahsetmektedir.
Öyle bir cin ki; “Mazlum müminlerin ellerini tutan ve zalimlerin ellerine hareket veren bir cin.” Bu (cin)in ne olduðunu biz söylemeyelim de, yazýyý okuyan herkes, kararýný kendisi versin.

 

Ellerimizi Tutan Cin


(1967 Büyük Doðularý, sayý;2, sayfa;3)

33 milyon kabul edebiliriz kendimizi… Bunun en aþaðý yarýsý, namazýnda ve niyazýnda Müslüman… Kadroyu, kafa kaðýdý ve musalla taþý Müslümanlýðýna kadar geniþletecek olursanýz, dersiniz ki, Müslüman olmayan yok!.. Demek ki, bu vatan tek kelimeyle Müslümanlarýn yurdu… Ama bu yurtta Müslümanlýk, dünyanýn hiçbir yerinde ve hiçbir mezhebinden görmeyeceði baský altýndaymýþ; o baþka!.. Yani karýnca, akrep yuvasýna týkýlsa düþmeyeceði tehlikeye kendi öz yuvasýnda uðramýþ bulunuyor! O mübarek hayvancýk ki, deðil kendi öz yuvasýnda yabancý böceklere yer vermek, ayrý bir oymaktan yine bir karýnca görse, onu hemen öldürecek kadar hassas bir yaratýlýþtan gelmekte…
O halde bu nasýl oluyor; Müslüman, kendi öz bahçesinde, nasýl, etrafý tel örgüyle çevrili bir esir kampý hayatý yaþamaya mahkum edilebiliyor?

 


Bu hal, Tanzimat’tan beri gelen ve göðüslerinde Ýslam düþmanlýðýnýn mükafatý olarak kazandýklarý madalyalar ýþýldayan sahte kahramanlarýn veya onlar tarafýndan çizilmiþ yasaklarýn, kurulmuþ rejimlerin eseri deðildir. Müessir rolünde olsalar bile onlar da birer eserdir ve asil olmak yerine vekil olarak iþ görmektedirler.

 


Gerçek müessir, arkada ve göze görünmez bir plandadýr… Gerçek müessir, Hýristiyanlýk kýrmasý, Yahudilik azmaný, (emperyalizm) veled-i zinasý, (kozmopolitizm) emzirmesi, Batý hayranlýðý beslemesi bir cindir; ve bütün marifeti, göze görünmeksizin, her tarafa sarî bir hava üflemek ve bu havanýn büyüsü altýnda iradeleri körletmektir.

 


Müslüman-Türk topluluðunun fertleri arasýndaki dayanýþmayý güveler gibi diþ diþ yiyip söken, onlarý betonluktan çýkaran ve kül yýðýný haline getiren, ayný topluluktan devþirdiði ajanlara da ilk marifet olarak kendi kendilerinden Ýslam’dan tiksinmeyi ve her iþi bu ölçüye göre yapmayý öðreten, kahramanlýk ve inkýlapçýlýk hünerini yalnýz bu marifete baðlayan ve neticede efsanevi bir kuvvet telkiniyle, kelepçesiz ve zincirsiz, mazlum müminlerin ellerini tutan ve zalim Allahsýzlarýn ellerine hareket veren cin…

 


Bu cin, bir buçuk asra yakýn bir zamandan beri, Yahudisi, masonu, dönmesi, köksüzü, misyoneri, bankeri, gazetecisi, politikacýsýyla el ele, eski Haçlýlar ordusundan daha kuvvetli ve tesirli olarak Batý tezgahlarýnda imal edilmiþ bir manadýr; ve Mustafa Reþit Paþadan, Ali, Fuad, Mithat, Talat Paþalar çizgisi boyunca Türkün ruh kökünü çürütme ve þahsiyetini Batýya feda etme memuriyetiyle gelenler, bu mananýn civcivleridir.
Mana, folluk; kuluçka, Batý; civcivler de, tarihimizde ve içimizdekiler…

 


Nihayet bu civcivler, renk renk baba horozlarý ve þekil þekil kurumlu tavuklarýyla, yumurta-tavuk, tavuk-yumurta, Con Ahmet Beyin devr-i daim makinesi gibi, kendi kendisini üreten bir iklim kurmuþ; ve mahut cin hesabýna, alet alet notalarýný çok iyi ezberleyici cehennemi bir orkestra þefliðinde, sahte þefin arkasýnda, gayet rahat ve engelsiz, icra-yý lubiyat a nazaret etmekten gayrý zahmet kalmamýþtýr.
Kimse parmaðýný kaldýrýp kendi öz naðmesi olan edebiyat bestesini ihtar edemez. Eli baðlýdýr! Çalgýcýlardan da hiçbiri falsolu notaya parmak basamaz.Eli baðlýdýr! Hatta, sahte orkestra þefliðine doðru talim görenlerden hiçbir fert, küçük bir insaf buhranýna düþüp Batý senfonisine en basit milli rengi karýþtýramaz.Eli, dili ve yüreði baðlýdýr.
Sadece, yine ayný cinin müsaade, belki de emriyle, Müslüman geçinen gafilleri avlamak için, radyoda Kur’an veya Mevlüd, Cenab-ý Haktan niyaz ederiz! Edebiyatý ve öbür taraftan dini ve din ruhunu katletmek için ne lazýmsa o…

 


Bu cin bir ruh baskýsýnýn diktiði korkuluktan ibarettir ve bir bakýma “hep” bir bakýma “hiç” tir.

 


Artýk Müslümanlarýn dýþ yüz ezberciliðinden çýkarak girift manalarý kavramaya baþlamasý ve her þeyden önce bu cini öldürmek üzere ellerini çözmesi lazýmdýr. Bu cin geberdikten sonra, onun, tarihimizdeki ve hayattaki bütün maiyeti beraberce ölür.
Bir manadan baþka bir þey olmayan bu cini öldürmekteyse kanuni suç yoktur!
Müslüman!.. Sana iki þey düþüyor: Hikmet ve hareket… Yani anlamak ve kanun çerçevesinde þahlanmak, davranmak!..

 


radyobeyan