Yaþamdan Seçmeler
Pages: 1
Hadisleri Kur'an'a arz etmek ne demektir? By: halim Date: 18 Þubat 2017, 15:15:40
Hadisleri Kur'an'a arz etmek ne demektir?

Kur'an-ý Kerim ve Sünnet’in ayný kaynaða dayandýðý, ikisinin de vahiy olduðu Hz. Peygamber (asv)’in hata üzere devam etmeyeceði gibi hususlarý göz önünde bulundurduðumuzda, ikisinin de birbirine zýt olmayacaðý hakikati ortaya çýkar.Bu sebeple Hz. Peygamber (asv)’e isnad edilen her þeyin Kur'an-ý Kerim’e uyup uymadýðý meselesi gündeme gelmiþtir. Bazýlarý, "Biz rivayet edilen hadislere bakarýz, eðer Kur'an’a uygunsa alýrýz, deðilse almayýz." diyor ve bu iddialarýna da hem Hz. Peygamber (a.s.v), hem de sahabe uygulamalarýndan deliller getiriyor.Peygamberimiz (asv)'e isnad edilen, “Benden size gelen þeyi Allah’ýn Kitabýna arzedin. O’na uygunsa ben söylemiþimdir. Þayet ona uygun deðilse ben söylememiþimdir.”(1) Sözünü esas almýþlar ve herhangi bir hadisin sýhhatine hükmetmek için Kur'an’a uygunluðunu þart koþmuþlardýr. Bu anlamda yapýlan iþe “arz” denilmiþtir.Arz fikrinin, Arz hadisine dayanarak, Hz. Peygamber (asv)’e dayandýranlar olduðu gibi, bu hadisi zýndýklarýn uydurduðunu, dolayýsýyla mevzu olup amel edilemeyeceðini savunanlarda vardýr.Peygamberimiz (a.s.v) bazý durumlarda bir hükmü söyleyince arkasýndan o hükümle ilgili bir ayet okumuþtur(2). Bu tarz bir uygulama hadislerin Kur'an’a arz edilmesine dayanak kabul edilmiþtir. Arz olayýný kabul etmeyenler ise bu rivayetlerin müdrec(3) olduðunu dolayýsýyla konuya delil olamayacaðýný söylerler.Hz. Ömer (ra)’in, Fatýma bnt. Kays’ýn rivayetine “Biz unutup unutmadýðýný bilmediðimiz bir kadýnýn sözüyle Allah’ýn Kitabýný ve Resulünün sünnetini terk edemeyiz.”(4) sözünü ele alýp, sünneti Kur’an’a arz ederdi denilmesini düþünmek gerekiyor. Zira, bütün hadislerin yeniden gözden geçirilip Kur'an’a uyanlar alýnmalý uymayanlar atýlmalý anlayýþý ile Hz. Ömer (r.a)'ýn bu tavrý birbirine zýttýr. Hz. Ömer (r.a) ilk defa duyduðu bir sözü Kur'an ve sünnetin tamamýna bakarak deðerlendiriyor. Arz anlayýþýný aþýrýlýða görütenler ise sünnetin kaynaklýðýný reddedecek bir uslupla yaklaþýyorlar.Bazý hadislerin Kur'an’a arz edilmesini benimseyenlerin gösterdikleri delillerden biri de Hz. Aiþe (r.anha) validemizin bazý uygulamalarýdýr. Zerkeþi, onun sahabeye olan bazý reddiyelerini bir eserde(5) toplamýþ, bunlardan bir kaçý þöyledir.Ebu Hureyre (r.a) ýn rivayet ettiði “Veled-i zina, üç þerlinin en þerlisidir.”hadisini duyunca, "Allah Ebu Hureyre’ye rahmet etsin. O hadis bir münafýk hakkýndadýr ki, Resulullah’a çok eziyet ediyordu. Onun kim olduðunu sordu, “veled-i zinadýr.” dediler. O zaman iþte böyle buyurdu. Yoksa Kur'an; “Kimse kimsenin günahýný yüklenmez” derken, Resulullah nasýl böyle buyurur."(6). Yani zina eden kadýn ve erkek suçludur. Zina mahsulü bir çocuðun suçu yoktur.Dikkat edilirse, Hz. Aiþe (r.a) önce olayý tashih ediyor, ve yanlýþ anlaþýldýðýný ifade ediyor, sonra da Kur’an ile Sünnet’in bütünlüðü, ayný kaynaktan geldiði açýsýndan birbirine zýt olmayacaðýný ifade içinde sünnette gelen hükme uygun bir ayet zikrediyordu.Aiþe (r.a) validemiz sadece sahabeye deðil bazen Hz. Peygamber (a.s.m)’a da soruyordu. Nitekim, bir defasýnda Peygamberimiz (a.s.m), “Hesaba çekilen kimse mutlaka helak olmuþtur.” buyurur. Hz. Aiþe (r.a) “Allah beni sana feda etsin Ya Resulallah! Allah “Kimin kitabý saðýndan verilirse, o kolay bir hesap ile hesaba çekilmiþtir.”(7) buyurmuyor mu?" deyince, Peygamberimiz (a.s.v) “O, Allah huzurunda olmaktýr. Kimin hesabý münakaþalý geçerse, o helak olmuþtur." buyurarak,(8) konuya açýklýk getirir.Bu misal manidardýr. Hz. Aiþe (r.a) kendine ulaþan bir rivayeti Kur’an’a arz etmemiþ, Hz. Peygamber’in (a.s.m) hükmünün Kur’an ile uyumunu anlayamadýðý için bunu bizatihi Hz. Peygamber’e (a.s.m) sormuþtur. Bu da bize konunun farklý bir boyutunu gösteriyor. Dolayýsiyle Sünnet-Kur’an bütünlüðünü anlayamayan birinin itirazýný, baþkasý rahatlýkla çözebilir. Bu da bize konunun göreceliðini gösteren bir husustur.2. Arz ile Ýlgili GörüþlerHadislerin Kur’an’a arz edilmesi gerekir, diyenler ve bu anlayýþlarýna getirdikleri deliller veya arz edilmesi doðru deðildir diyenler ve buna getirdikleri deliller bizim açýmýzdan konumuzu fazla ilgilendirmiyor. Bu sebeple delillerin tafsilatýna girmeyi lüzumlu görmediðimizden(9), bu konuda alimler arasýndaki bazý görüþleri ve uygulamalarýný vermeyi daha uygun buluyoruz.Hadisin Kur'an’a arzýnýn bir usul olarak geliþtiði mezhebin, Hanefi Mezhebi olduðu savunulur. Ancak mezhebin anlayýþýný deðerlendirmeden peþinen böyle bir hükme varmak bizi yanýltabilir. Mesela, arz meselesini kabul edenler, sünnet, Kur’an’a aykýrý olamayacaðýndan onun hükmünü de kayýtlamayacak ve teblið etmeyecektir. Halbuki, Hanefi Mezhebi imamý baþta olmak üzere(10), sünnetin Kur’an’a göre konumu þöyle açýklanýr:a) Sünnet, Kur’an’ý takviye eder.b) Sünnet, Kur'an’ý tefsir edip açýklar.c) Sünnet, Kur’an’ýn bir hükmünü tahsis eder.(11).Ancak sünnetin Kur'an’ý neshi veya tahsisi için mütevatir veya meþhur olmasý lazýmdýr. Kur'an’ýn hükmüne muhalif olan haber-i vahidler ise onun hükmünü deðiþtiremez. Ýþte "Hanefilerin sünneti Kur'an’a arz ediyor" dedikleri hadisler bu çeþit hadislerdir. Buna Hanefi usulcüleri manevi inkýta diyorlar(12). Þu halde Hanefi ulemasý sünnetin Kur'an’ý takviye ve tefsirinde bir sýnýr getirmeksizin hadislerle amel ediyorlar, ancak Kur'an’ýn hükmünü deðiþtirecek veya tahsis edecek bir hadis olursa, bu durumda onun mütevatir veya meþhur olmasýný þart koþuyorlar(13). Bu açýdan hemen Hanefiler de sünneti Kur’an’a arz ediyorlardý, deyip geçmek doðru deðildir.Ýmam Malik de sünnetin üç fonksiysonunu aynen benimser(14). O’na göre haberi vahidler bile bazen Kur’an’ýn umumunu tahsis eder, mutlakýný takyid edebilir. Hele Medine Ameli ile desteklenirse daha da kuvvetlilik arzeder. Hatta rü’yet ile ilgili hadisleri Kur'an da geçen “O gün bir takým yüzler, Rablerine bakýp parlayacaktýr.” ayetine uygun görerek, söz konusu hadisleri reddedenleri Kur’an’a uymamakla itham etmiþtir(15). Eðer haberi vahidlerin bazý durumlarda Kur’an’a muhalefeti nedeniyle reddedilmesine arz denilirse, bu manada bir arzýn Ýmam A’zam ve Ýmam Malik’te varlýðýný söyleyebiliriz.Hadislerin Kur’an’a arz edilmesini gösteren rivayete mevzu diyen Ýmam Þafi ise(16), sahih hadislerle amel etmenin Allah’ýn emri olduðunu, böyle bir hadisle amel etmeyenin aklýný kaçýrmýþ olacaðýný belirtir(17). Bu sebeple sünnet, Kur’an’ý tefsir ve takyid etmekle beraber, Kur’an’nýn bir nas getirmediði konularýnda da müstakil hüküm koyar. Sünnetin koyduðu hükümler zahiren Kur'an’a muhalif görünse bile bu durum maksadýn tayinine delalet eden karinelerin bilinmeyiþindendir,(18)der.Ýmam Þafii’nin, Peygamber Efendimiz (asv)’in sünnetini, Kur'an’dan anladýklarýdýr, diye açýklamasý son derece önemlidir. Bu sebeple sünnetin Kur'an’a olan zýtlýðýný bahane ederek reddetmeyi cahillik saymýþtýr(19).Ancak bütün bu deðerlendirmeleri sahih hadis hakkýndadýr. Þayet hadis þaz olursa bu durumda onun Kur'an’a zýt olmasý durumda onunla amel edilmez(20). Bu durumda sahih hadislerin Kur'an’a muhalif gibi görünen hükümleri, karineleri bilindiði zaman onlarýn birbirine zýt olmayacaðý anlaþýlýr; ancak rivayet þaz ise bu durumda muhalefet dikkate alýnarak onunla amel edilmez. Öyleyse Ýmam Þafii’nin þaz rivayetlerin Kur’an’a ziyade hüküm getirmesi durumunda O’na hükmen arzettiðini söyleyebiliriz.Ýmam Þafii gibi düþünen Ahmed b. Hanbel’de Kur’anýn zahiri ile sünnet reddedilmez. Zira Kur’anýn manasýný ve delaletini sünnet tayin eder. Bu yüzden Kur’anýn umumuna muhalif diyerek hadis reddedilmez. Böyle bir hadis, aslýnda Kur'an’ý beyan ve tefsir etmiþtir,(21)der. Þu halde O’na göre sünnet-Kur’an bir bütündür. Görülen muhalefet zahiridir; izah edilebilir. Bu sebeple Kur’an’a muhalif bahanesiyle hadis terk edilemez.Sünneti Kur’an a arz bahanesiyle reddetmenin doðru olamayacaðýný, sünnetin Kur’an’ý açýkladýðý, tefsir ettiði gibi onda bulunmayan bazý hükümler koyabileceði, bu sebeple zahiri muhalefet sebebiyle hadislerin reddedilmeyeceðini, zira her ikisinin de kaynaðýnýn vahiy olduðundan birbirine zýt olmayacaðýný, zahiri zýtlýklarýn ise mutlaka bir izahýnýn olduðunu söyleyen baþka alimler de vardýr. Ýbn Hazm, Ýbn Ebi Þeybe, Suyuti, Ýbn Abdi’l-Berr, Kurtubi, Þevkâni, Saðani, Fettani, Ýbnü’l-Arrak, Alilyyü’l-Kâri(22) bunlardan bazýlarýdýr. Hususan mevzuat yazarlarý, arz rivayetine mevzu diyerek sünnetin Kur’an’a arzedilmesine temelden karþýdýrlar.Ancak, özellikle þaz ve zayýf rivayetlerin hükme medar olduðu durumlarda, Kur’an’a ve sahih sünnete arz edilmesini uygun buluyoruz. Nitekim yukarýda yaptýðýmýz izahlardan hareketle onlarýn da ismen olmasa da fiilen bu iþe baþvurduklarýný görmekteyiz. Zaten arz olayýna temelden karþý çýkan alimlerimizin de kastý bu olsa gerek. Onlar, Kur’an’a muhalif bahanesiyle sahih sünnetin terk edilme endiþesini dile getirmiþlerdir, denilebilir.Arz rivayeti mevzu kaynaklarda geçmekle beraber, muteber eserlerde de mevcuttur(23). Bu sebeple kökten atmak yerine belli bir zemine oturtmanýn daha faydalý olacaðýný düþünüyoruz. Bize göre sahih hadisin þartlarýný taþýyan rivayetleri deðil de, þaz veya zayýf rivayetlerin Kur’an’a ziyade getirmesi durumunda fiili bir arz uygulamasýnýn yapýlmasý daha uygun olacaktýr. Nitekim fakihlerimizin de yaptýðý budur.Diðer taraftan, hadislerin tamamýný, sil baþtan Kur’an’a arz edip onun süzgecinden geçirme bahanesiyle bir çok sahih hadisin yok edilmesini de(24) tasvip etmiyoruz. Bu bizi sünnetsiz Kur’an anlayýþýna götürür. O zaman Kur’an’ýn canlý tefsiri olan ve Hz. Peygamber (asv)'in hayatýný yansýtan sünnetin yerini baþka anlayýþ ve sistemlerin doldurmasý kaçýnýlmaz olacaktýr.3. Hz. Peygamber’in Hayatýnýn Kur’an’a ArzýHadislerin Kur’an’a arz edilmesi, bu sebeple de bazý rivayetlerin O’na muarýz olmasýndan dolayý reddedilmesi ve bunun daha da ileri götürülerek, bütün rivayetlerin Kur’an’ýn süzgecinden geçirilmesi gerekir anlayýþýyla Hz. Peygamber (a.s.v) adýna bize intikal eden her þeye bir þüphe iras edilmesi durumu, doðrudan doðruya bin dört yüz yýllýk geçmiþi itham etmek manasýný taþýr. Baþta sahabe olarak bize bu rivayeti nakledenleri bir tarafa itip, onlarýn yerine kendimizi koymak anlamýna gelir.Fakat bununla beraber arz uygulamasýnýn olup olmadýðý tartýþmalarý bir yana, acaba Hz. Peygamber (a.s.v) kendine indirilen Kur’an’ý anlayýp yorumlama hakkýný nasýl kullandý. Mücerred bir ifade ile ve sadece sorulan suallere ve bazý problemlere cevap vermekle yetinmeli miydi, yoksa Kur’an’ý bütün yönleriyle fiili olarak tatbik etmeli miydi?Ýþte Kur'an ayetleriyle ifade edilen bütün hakikatleri en iyi anlayan ve yaþayan olarak Hz. Peygamber (a.s.v), ayný zamanda onu hayata en iyi yansýtandý. Bu sebeple hadislerin Kur'an’a arz edilmesi hususunu farklý bir cepheden ele alacaðýz. Hz. Peygamber (a.s.v)’ýn ferdi, ailevi ve içtimai, bütün yönleri ile sergilediði hayat tarzýnýn, Kur’an’da zikredilen hususlarýn birer açýlýmý, oradaki çekirdeklerin birer aðaç haline getirilmesi gibi görüyoruz.Bu itibarla, hep ayný gözlükten bakmak yerine, Kur’an-ý Kerim’e bir de Hz. Peygamber (asv)’in hayatýnýn penceresinden bakmanýn bize ne gibi sonuçlar getireceðini de bir düþünmek gerekir.Ýnsanlara gönderilen peygamberin melek veya cinlerden olmayýp insanlardan seçilmesi, elbetteki insaniyetinin gereði hayatýn her yönüne ýþýk tutabilmesi ve bütünüyle örnek olabilmesi içindir. Kardavi’nin ifadesiyle(25), hayat uzunluk, geniþlik ve derinlik olarak ele alýndýðýnda bunun dýþýnda bir þeyin kalmadýðý görülür. Uzunluk, doðumdan ölüme hatta ruhlar aleminden ahiret alemlerini; geniþlik, hayatýn bütün yönlerini, evi, çarþýyý, mescidi, yolu, iþi, eþi, aþý, Allah ile olan iliþkiyi, kiþileri, aileyi, müslimi, gayri  müslimi hatta insaný hayvaný, canlý, cansýz her þeyi ile olan iliþkileri, derinlik ise, insanýn iç yapýsýný yani vücut, akýl, ruh, sýr gibi zahiri ve batýni duygularý, söz, amel ve niyeti içine alýr. Bu açýdan insan Peygamber’in (a.s.v), insaný ilgilendiren bütün bu yönleriyle numune ve örnek olmasý icap edecektir.Öyleyse Sünnet’i, hayatýn bütün yönlerini içine alan geniþ bir pencereden deðerlendirdiðimizde Hz. Peygamber (asv)’in her sözü, her fiili ve her takriri diye ifade etmek yanlýþ olmayacaktýr(26).Þu halde Hz. Peygamber (a.s.v)’ýn hayat tarzý, yaþam tarzý ne dersek diyelim, külli olarak hayatýn her yönünü Kur’an ayetlerine yeni bir bakýþ açýsýyla arz edelim.Önce Kur'an dýþýnda Hz. Peygamber (a.s.v) hüküm koyabilir mi, meselesine girelim. Esasen niyetimiz, sünnetten Kur'an’a gitmek ama bu meseleyi önemine binaen Kur’an ayetinden gelelim.Bütün kanunlar Allah’ýndýr. Kainatta koyduðu kanunlar, insanda yarattýðý kanunlar ve nihayet Kur’an’daki kanunlar. Olayý dar çerçevede almýyoruz. Geniþ ve þümullü bir anlayýþla deðerlendiriyoruz. Mesela, Allah, aðacýn bütün programýný çekirdeðinde, insaný ve hayvaný tohumunda veya yumurtasýnda yerleþtirmiþ, fakat bunu herkes anlayamýyor. Uzmaný olanlar da anlar veya anlamaz. Hatta her bir cüzünde aðaç, olsun insan olsun ayrý bir program daha yazarak, her aðaç parçasýnda veya insan hücresinde de bir aðaç ve bir insan dercetmiþ.Ýþte Allah Teala’nýn bu kanunu Kur'an ayetlerinde de geçerli olmasý iktiza eder. Zaten Kur'an, kainat kitabýný okuyan bir eser ve Hz. Peygamber (a.s.v) da o kitabý tefsir eden açýklayan bir muallim deðil mi? Bu sebeple, Kur'an ayetlerinde geçen ifadeler birer çekirdek, birer tohum, birer yumurtaysa, Hz. Peygamber (a.s.v)’ýn hayatýnýn her yönü de onlarýn birer açýlýmý, aðacý ve insaný yahut birer gülü, çiçeði, gözü, kulaðý kalbidir.Þimdi, Allah Teala’yý dinleyelim:“... O (Resul) onlara iyiliði emreder, onlarý kötülükten nehyeder, onlara iyi ve temiz olan þeyleri helal, kötü ve pis olan þeyleri de haram kýlar....”(27) “...Allah’ýn ve Rasülünün haram kýldýðýný haram saymayanlarla ...savaþýn.”(28)Allah Teala ayetlerde, Hz. Peygamber (a.s.m)’e haram ve helal koyma yetkisi verdiðini açýkca belirtiyor. Hususan ikinci ayette Allah Teala kendi ismi yanýnda Hz. Peygamber (a.s.m)'ýn da ismini zikretmesi yapýlacak bütün tevillerin yolunu kapatýyor. Þayet Allah’ýn yasakladýðý Peygamber (asv)'in de yasaklamasýna þart kýlýnsa, -haþa- Resul (asv) de beraber olarak yasaklarlarsa diye anlaþýlsa bu manasýz olur. Tersi olsa, Resul (asv)'ýn yasakladýðýný Allah da sarahaten yasaklamasý lazým dense bu da anlamsýz olur. Þu halde her ikisinin haram ve helal koyma yetkisiyle belirtilmesi daha ziyade Hz. Peygamberin (a.s.v) görevine yönelik bir emirdir. Bu açýdan Hz. Peygamber (asv)'in bütün emir ve yasaklarý bu ayetin bir açýlýmý ve tayyibat olanlarý emretmesi, habais olanlarý da yasaklamasý demektir.Þimdi, Allah Teala, Hz. Peygamber (asv)’e en üst seviye olan haram ve helal koyma yetkisi verdiðine göre, O’nun (a.s.v) bunun altýndaki vacip mekruh, adab gibi(29) konularda evleviyetle söz sahibi olduðunun açýk göstergesidir. Nitekim Peygamber Efendimiz (a.s.m) de “Kur’an’la beraber onun misli verildi.”(30) sözüyle kendisine verilen yetkiyi ve dindeki konumunu nazara vermiþtir.Kur’an’dan Sünnet’e bakacak olursak,1. Namaz, zekat, oruç, hac gibi Kur’an’da geçen ibadetleri Hz. Peygamber (a.s.v) te’kid eder, beyan ve tefsir eder(31).2. Umumi hükmü tahsis eder(32).3. Mutlak hükmü kayýtlar(33).4. Kur’an’da olmayan(34) bir hüküm koyar(35).Bu izahlarý bir çerçevede toplarsak ortaya þu sonuç çýkar. Hz. Peygamber (a.s.v) Allah’ýn bildirmesiyle, Kur'an-ý Kerim’de geçen bütün meseleleri izah etmiþ, açýklamýþ, umum ifade edenleri tahsis, mutlak olanlarý takyid etmiþ bunun neticesi olarak da hükümler koymuþtur.Kur’an-ý Kerim’in ilk suresi Fatiha’dan bir iki misal vererek konuyu daha da netleþtirelim.Mesela "Besmele" de geçen Allah, lafza-i celali... Bununla ilgili bütün açýklamalar ya Kur’an’dadýr ya da sünnette; Rahman ve Rahim de öyle. Fatiha'nýn ilk harfi el-Hamd. Hamd nasýl yapýlýr, kiþi, namazda, hacda, oruçta; sokakta, evde, iþte; yemekte, yatakta, tuvalette vs. O’na layýk hamd ve þükrü nasýl eda edecek, bu çekirdeðin açýlýmý, sünnettir. Malik’i yevmiddin. Ahiret alemlerine ait bütün bilgiler, inanç esaslarý, cenneti, cehennemi, sýratý, hesabý kitabý, kabri açýklayan izah eden yine sünnettir. Bu açýdan bakýlýnca, Kur’an’da zikredilen her husus, sünnet ile açýklanmýþ, beyan ve tefsir edilmiþtir.Farklý bir misal verelim. Çocuðun yaratýlýþ evrelerini anlatan ayeti, Hz. Peygamber (asv)’in anlamadýðýný yalnýzca bugünkü bazý insanlarýn anlayabildiðini söylemek doðru olur mu? O zaman anne karnýndaki çocuðun durumunu bildiren bütün hadisleri reddetmek gerekecektir. Halbuki bu ayetlerin açýlýmýný hadislerde görmek daha münasip olacaktýr. Kadýnlarýn özel halleri, muamele-i zevciye, kýyametin kopmasý, gelecek ile ilgili bilgilere dair ayetlerde ayný þekilde izni ilahi ile Hz. Peygamber (asv) tarafýndan ümmetine tafsilatlý olarak anlatýlmýþtýr.Biz bu anlayýþla, her ayetin veya hükmün sünnete arzedilip orada maksada ulaþýlacaðýna kaniyiz.Meseleye bir de Hz. Peygamber (a.s.v)’ýn canibinden bakalým. Yani çekirdekten aðaca deðil de aðacýn dal, budak, çiçek ve meyvelerinden tutup fidanýna, çekirdeðine ulaþalým.Konumuz itibariyle Hz. Peygamber (asv)’in, toplumda sergilediði davranýþ biçimlerinin, örfle münasebetine baktýðýmýzdan, ibadet ve inanç esaslarýndan ziyade diðer ahvalini ve efalini nazara veren kýsýmlardan bazý numuneler vereceðiz:Peygamber Efendimizin (a.s.v) ve hanýmlarýnýn örtünme* hem cinslerinin birbiriyle olan münasebetleri, konuþma, yalnýz kalma vs. gibi hem hususi alemde hem de cemiyet içindeki bütün davranýþlarý ve tavsiyeleri bu konulara taalluk eden ayetlerin þerh ve izahýdýr. Hz. Peygamber (asv)’in o ayetlerden anladýklarýdýr(36).O’nun, çocuklara davranýþlarý, onlarýn terbiyelerine, çocuklar arasý muameleye, anne baba-çocuk münasebetlerine dair izah ve beyanatlarý(37), bu konulara temas eden bazý ayetlerin(38) þerh ve izahlarýdýr.Ayný þekilde komþuluk, öðrenci-öðretmen, gayri müslimler, yetim, fakir, amir-memur, selamlaþma, misafir, ziyafet, temizlik, giyim kuþam gibi iliþkilerde de ilgili ayetlerin birer izahý olduðu söylenebilir(39).Ýnsani özelliklerden olan ahlakî vasýflarla(40), adetlere gelince bununda numune-i imtisali olarak Hz. Peygamberi (a.s.v) görmekteyiz.Ýnsanda bulunan aklî, þehevî ve gazabî duygularýn fýtraten sýnýrlandýrýlmadýðýný görmekteyiz. Bu sebeple ifrat ve tefritten uzak, istikametli bir þekilde kullanýlmasýný da bize sünnet öðretmektedir. Ayný þekilde hilm, sabýr, þükür, adalet, zühd gibi ahlaki faziletlerin “Emr olunduðun gibi dosdoðru ol.”(41) emrine, “sýrat-ý mustakimi isteriz,”(42) duasýna mazhar olan Peygamberimiz (asv)'in, insaniyetin ve en zirvesinde aklý, þecaati, hilmi, merhameti kolaylaþtýrmasý, hüsnüzanný, gazabý, hatalara karþý tavrý, ikazý, davranýþý, tevazuu, vakar ve mürüvveti, davete karþý tutumu, ikili münasebetlerde muhatabýna tavrý, latifeleri, sabýr ve sebatý, iffeti, cömertliði, edeb ve hayasý, övmesi ve yermesi, kanaati, adaleti, sadakati, emanete riayeti, ahde vefasý, canlý cansýz varlýklara karþý tutumu(43), bu özelliklerin zikredildiði ayetleri þerh ve izah olup ifrat ve tefritten uzak istikametin ne olduðunun göstergeleridir.Ýnsan yaratýlýþ gereði, yemek yiyen, su içen, yürüyen, oturan, uyuyan, beþeri ihtiyaçlarýný gideren, aðlayan, gülen, esneyen, aksýran, bir varlýktýr. Bunlar insanýn yaratýlýþýndan gelen fýtri davranýþlarýdýr. Ancak bu davranýþlarýn ne zaman, nasýl, ne kadar olacaðý Hz. Peygamber (asv)’in güzel adet ve davranýþlarýnda görülmektedir.Güzel örneðin numunesi olan Hz. Peygamber (a.s.v)’ýn, yürümesi oturmasý, kýlýk kýyafeti tavrý hareketi gibi yönleri, esasen bu gibi hususlara temas eden ayetlerin fiili ve kavli izahlarýdýr. Namaza giderken, kapýyý çalarken, normal yürürken, konuþurken, gülerken, yemek yerken, hatta aðlarken, esnerken, uykuya geçerken bile insanda bulunan fýtri hallerin yapýlýþ tarzlarýný, bu gibi adetlere tealluk eden ayeti kerimeleri, beyanlarýyla, fiilleriyle göstermiþlerdir(44).Sahih sünnet zaviyesinden, O’nun (a.s.m) hayatýna bakarken ister kendi hayatýndan Kur’an’a, isterse Kur’an’dan O’nun hayatýna nazar edelim, her iki durumda da Hz. Peygamber (a.s.m)’ýn sergilediði dini, dünyevi, örfi, beþeri ne dersek diyelim hepsi Allah’ýn Kur’an’da zikrettiði hususlarýn birer þerhi, beyaný ve fiili göstergesidir, diyebiliriz. Sanki, “Ya Rabbi senin huzurunda yaptýðýmýz bütün fiillerimizin ve davranýþlarýmýzýn o huzura layýk biçimi nasýldýr.”sorusuna verilecek cevap, “Hz. Peygamber (a.s.)’ýn hayatý”dýr.Þu halde, Hz. Peygamber (asv)’in sözleri, fiilleri, takrirleri, hal ve tavýrlarý demek olan sünnetin kaynaðý, Kur’an’dýr. Tabiri diðerle O’nun Kur’an’dan anladýklarý ve bu anlayýþýnda, Allah tarafýndan takrir edilip tasvib edilmesidir, diyebiliriz.Kaynaklar:(1) Deðerlendirme için bk. Saðani, Ebu’l-Fezail, Mevzuat, Beyrut, 1985, s.76; Aclunî, Keþfu’l-Hafa, I, 86; Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, I, 170; Suyuti, Miftah, 16.(2) Örnekler için bk. Buhari, Tefsir, Sure 1,3,4,6; Tirmizi, Sýfatu Ehli’l-Cenne, 1; Krþ. Yýldýrým Suat, Peygamberimizin Kur’an Tefsiri, Ýst., 1983, s.138-147; Çakýn, Kamil, Hadislerin Kur’an’a Arz Meselesi, AUÝFD.XXXIV, Ank, 1993, s.240-243; keleþ, Arz, s.15 vd.(3) Müdrec; Sened veya metinde aslýnda olmayan bir þeyin ilavesi demektir. Aydýnlý, Ýstýlah, s.106; Rivayetin deðerlendirilmesi için bkz, Çakýn, a.g.m., s.240-243.(4) Ýbn Hacer, Feth, IX, 596,603; Çakýn, a.g.m, s.243-245; Krþ. Keleþ, Arz, 24.(5) Zerkeþi, Bedruddin Ebu Abdillah, el-Ýcabe li iradi ma Ýstedrekethü Aiþe ala’s-Sahabe, Beyrut, 1985.(6) Zerkeþi, Ýcabe, s.119; bk. Müsned, II, 311; VI,109.(7) Ýnþikak, 7.(8) Buhari, Tefsiru Ýnþikak, 2; Müsned, VI, 103,206.(9) bk. Keleþ, Arz, 69 vd; Apaydýn, Yunus, Hanefi Hukukçularýnýn Hadis Karþýsýndaki Tavýrlarýnýn Bir Göstergesi Olarak Manevi Inkýta Anlayýþý”, EÜÝFD, s.8, Kayseri, 1992, Çakýn, a.g.m.;(10) Ýmam-ý A’zam þöyle der: Ben Allah’ýn Kitabýný alýrým. Onda bulamaz isem Rasulullah’ýn (a.s.m) sünnetini alýrým..” Ýbn Hacer, Askalani, Tehzibu’t-Tehzib, Beyrut, ts, X. 451.(11) Ebu Zehra, Ebu Hanife, 292-294.(12) Buhari, Keþf, III, 19,29; Bkz, Serahsi, Usul, I,364; Ünal, Ýmam Ebu Hanife, s.84-88,141; Apaydýn, a.g.m., Subuti kati olan bir metnin, subuti zanni olanla nesh ve tebdil edilemeyeceði anlayýþýndan bir neticesidir.(13) Bununla beraber bazan haber-i vahidlerin bile Kur’an’a ziyade yaptýðý uygulamalarý için bkz. Ayni, el-Binâye fi Þerhi’l-Hidaye, Beyrut, 1988, VI,261-262, 274-381; Ünal, Ebu Hanife, 141-142; Hadisler, için bk. Buhari, Hudud, 13; Müslim, Hudud, 7; Müsned, III, 253.(14) Yani sünnet, Kur’an’ý takrir eder, tefsir eder. Kur’an da olmayan bir hüküm koyar. Sünnet olmadan Kur’an anlaþýlamaz. Ebu Zehra, Ýmam Malik, 260-267.(15) Bazý durumlarda da haberi vahidlerle Kur’ana muhalefeti dolayýsiyle amel etmezdi. Ebu Zehra, Ýmam Malik, 283-86,296; Ayet, Kýyame, 22-23; Ýmam Malik’in yaklaþýmý Ýmam A’zam’ýn anlayýþýyle paralellik arzediyor.(16) Þafii, Risale, 80; Buna karþýlýk, bana Kur’an ve onun bir misli verildi. Bende emrederim, nehyederim, mealindeki hadisi zikrederek sünnetin müstakil teþri deðerini söyler.(17) Zehebi, Tezkiretü’l-Huffaz, Beyrut, ts, I, 362; Hadis, Cebrail (a.s) tarafýndan Peygamber Efendimiz’in kalbine ilka edilmiþtir. Bu sebepten Sünnet Kur’an’a muhalif olmaz, Þafii, Risale, 76-89.(18) Þafii, el-Ümm, Beyrut, ts. VII, 273,286; Bkz, Gazali, Mustasfa, I,179.(19) Þafii, Risale, 85,103; Kasými, Kavaid, s.58.(20) Þafii, Ümm, VII, 307-308.(21) Ebu Zehra, Ahmed b. Hanbel, 239.(22) Sýrasýyla bk. Ýbn Hazm, Ýhkam, I,114-117; Ýbn Kayyým, Ý’lamu’l-Muvakkýin, Beyrut, 1994, II, 220 vd.; Ýbn Ebi Þeybe, Musannef, Beyrut, 1989, VIII, 363 vd.; Suyuti, Miftah, 2 vd.; Ýbn Abdi’l-Berr, Câmi, II, 190; Kurtubi, Tefsir, I, 38; Bazý yazarlarýn kanaatleri ve arz meselesine bakýþý için krþ. Akseki, Riyazu’s-Salihin Tercümesi, I, XX-XXI; Ebu Zehv, Mukanetu’s-Sünne, 32-36; Ebu Þehbe, Sünnet, I, 58; Accâc, es-Sünne, 49-50; Sýbâi, es-Sünne, 81-83,98-100; Keleþ, Arz, 90 vd.(23) bk. Müsned, V, 425; Darakudni, I, 208; Ebu Yusuf, Red, 31; Cessas, Ahkamu’l-Kur’an, Beyrut, 1993, IV, 201; Þatýbi, Muvafakat, IV, 19; Kasými, Kur’an’ý Anlamak, trc. Sezai Özel, Ýst, 1990, s.170.(24) Mesela bu maksatla Hilafetin Kureyþiliði hadisinin reddiyle ilgili olarak bk. Hatiboðlu, Hilafetin Kureyþiliði, AUÝFD XIII, Ank, 1979; Atay, Öztürkün ve Reþit Rýza’nýn görüþleri için bkz. Keleþ, Arz, 53-58.(25) Kardavi, Sünnet, s.115; Kulaçoðlu, Sünnet, s.98.(26) Sünnetin baðlayýcýlýðý meselesi ileride izah edileceðinden, konunun sadece sünnet-Kur’an bütünlüðünde deðerlendirileceði dikkate alýnmalýdýr.(27) A’raf, 157.(28) Tevbe, 29.(29) Kur’an bizzat, tahsisan ve þüpheye mahal kalmayacak þekilde Hz. Peygamber’in sünnetini (Peygamber, kendini gönderen adýna her neki söylediyse, onun ahlak kavramý olarak alýnmasý üzerine) Kur’an ile müsavi bir dereceye vazettiðine dair, bk. Hamidullah, Ýslam Devlet Ýdaresi, trc. Kemal Kuþçu, Ýst. 1963, s.18; Koçkuzu, Haber-i Vahitler, s.107.(30) Ebu Davud, Sünnet, 6.(31) Te’kid için krþ. Bakara, 43, 183; Ali Ýmran, 97; Nisa, 29; Hud, 102; Nahl, 44; Buhari, Ýman, 1; Müslim, Ýman, 19-22; Müsned, V,72; Ýbn Mace, Fiten, 22; Mücmeli tefsir için bk. Buhari, Ezan, 18; Edeb, 27; Buyu, 78; Müslim, Müsakat, 81-84; Nesai, Buyu, 50; Darimi, Salat, 42; Müsned, III, 318; Ýbn Mace, Ticaret, 48; Müþkil açýklamak için bk. Bakara, 187; Tirmizi, Tefsir, 3.(32) Her misarcýya pay verilmesini gösteren Nisa, 11 ayetinin, kafire miras yoktur, hadisiyle tahsisi gibi. (Müsned, I,49; Ebu Davut, Diyat, 18; Darimi, Feraiz, 41). Evlenmesi yasak olanlar (Nisa 23-24) ayetiyle belirlenmiþ. Bunlarýn dýþýndakiler helal kýlýnmýþtýr. Ancak Hz. Peygamber, bu umumiliði, kadýnýn hala ve teyzeyle ayný nikah altýnda olamayacaðýný belirtilerek, tahsis etmiþtir. bk. Müslim, Nikah, 37-38; Buhari, Nikah, 27.(33) Hýrsýzýn elinin kesilmesini bildiren ayette bir sýnýr yoktur. (Maide, 38). Hadis, çeyrek dinar ve daha fazlasýný çalanýn elinin kesileceðini belirterek alt sýnýrý çizmiþtir. (Müslim, Hudud, 2-5; Ýbn Mace, Hudud, 22; Müsned, VI, 104,249,252.(34) Esasen her uygulama bir hükümdür. Sözgelimi namazýn rekatý, zamaný, nasýl kýlýnacaðý baþta olmak üzere Hz. Peygamber’in yaptýðý her þey, Kur’an’ýn farklý anlaþýlmasý muhtemel hükümlerinin belirleyicisidir. Bu itibarla konunun geniþliðine dikkat çekmek isteriz. Kur’an’da aslý olmayan bir þeyin bulunmadýðý dikkate alýnýrsa, her sünnet bir beyandýr, sünnette olan þeylerin çoðu aynýyle Kur’an’da olmadýðýna göre bu yönüyle de Hz. Peygamber (a.s.m)ýn çoðu uygulamasý yeni bir hükümdür, denilebilir.(35) Ayetten deliller için bk. Ali Ýmran, 164; Cuma, 2; Nisa, 59; Ahzab, 36; Nur, 63; Ayrýca bk. Buhari, Ýlim, 9; Tirmizi, Ýlim, 7; Ýbn Mace, Mukaddime, 18; Darimi, Mukaddime, 24; Suyuti, Miftah, 19,23,27; Koçkuzu, Haber-i Vahitler, 107-108.* Erkeðin erkeklere ve kadýnlara, kadýnýn da kadýnlara ve erkeklere karþý örtmeleri lazým gelen yerler ve kadýnla konuþma adabý hakkýnda bk. Buhari, Salat, 69; Nikah, 111; Müslim, Salatu’l-Ideyn, 4; Selam, 8; Adab, 10; Ebu Davud, Libas, 37; Nikah, 44; Tirmizi, Rada, 13; Edeb, 38-40.(36) Ahzab, 6,32,33; Bakara, 235; Nisa, 4; Buhari, Nikah, 3,8,36,50,63,68,79; Müslim, Rada, 16; Nikah, 4,7,12; Tirmizi, Rada, 1; Nikah, 5,38; Ebu Davud, Nikah, 20; kýz isteme, niþan, nikah, düðün, velime, karý koca vazifeleri vs. hepsi sünnetle açýklanmýþtýr. Cinsel arzunun tatmini, (Ebu Davud, Salat, 367; Buhari, Rikak, 23); Mübaþeretin keyfiyeti, hayýz halindeki durumlar gibi gizli umur bile beyan edilmiþtir.(37) Buhari, Edeb, s.7,18; Ýsti’zam, 35; Cuma, 11; Nikah, 79; Ebu Davud, Edeb, 66,129; Salat, 25,94-95; Sünnet, 18; Müslim, Ýtk, 25; Bir, 5; Ýbn Mace, Nikah, 28; Edeb, 3; Geniþ bilgi için bkz. Canan, Ý. Hz. Peygamberin sünnetinde Terbiye, Ank, 1980, D.Ý.B.(38) Kehf, 46; Ýsra, 6; Furkan, 74; Ali Ýmran, 159; Maide, 8; Þua’ra, 49; Nahl, 58-59; Tahrim, 6.(39) Bu konularla ilgili geniþ bilgi için bk. Duman, Adab.(40) Hz. Peygamber’in (a.s.m) ahlaký nasýldý sorusuna Hz. Aiþe validemiz, “O’nun ahlaký tamamen Kur’an idi” demiþtir. (Ebu Davud, II, 56) Yani, Kur’anýn emrettiði mehani ahlaký en güzel þekilde gösteriyordu, demektir.(41) Hud, 112.(42) Fatiha,(43) bk. Buhari, Ýman, 30; Bedu’l-Halk, 6; Edeb, 27; Cihad, 50; Nikah, 1; Tirmizi, Edeb Kitabý; Ebu Davud, Edeb Kitabý, Kadý Iyaz, eþ-Þifa, bi Ta’rifi Hukuki’l-Mustafa, Dýmeþk, ts. I,140-210; II, 330-341; Dihlevi, Hucce, II, 80 vd; Gazali, Ýhya, III, 50 vd; Nedvi, Süleyman, Konferanslar, trc. Osman Keskioðlu, DÝB.1957; Buhari, el-Edebü’l-Müfred; Abdurrahman A’zam, Rasulü Ekremin Örnek Ahlaký, trc. Hayrettin Karaman, Ýst, 1975; Bayraktar, Þemail; Yardým, Þemail; Canan, Terbiye.(44) Mesela, saðdan veya soldan baþlama ile ilgili davranýþlarý (Beled, 13-18; Vakýa, 27-38; Bakara, 115; Ýnþikak, 7-8; Hakka 19-21;) yürüme tarzlarý; Furkan, 63; Lokman, 18-19); gibi ayetlerin þerh ve izahlarýdýr.

Selam ve dua ile...

Sorularla Ýslamiyet

Ynt: Hadisleri Kur'an'a arz etmek ne demektir? By: Sevgi. Date: 18 Þubat 2017, 15:35:07
Aleyna ve aleykümselam Efendimiz in söylediklerini Kur an a sormalýyýz söylediklerinde bir yanlýþ olup olmadýðý orada bellidir inþaAllah
Ynt: Hadisleri Kur'an'a arz etmek ne demektir? By: Bilal2009 Date: 18 Þubat 2017, 17:51:06
Rabbim bizleri Kur an ve sünnet yolundan ayýrmasýn Rabbim bizleri Kur an ve sünnet ile diriltsin Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan