Ahmed Mekki Efendi By: armi Date: 15 Ekim 2009, 19:22:50
Âlim, ârif, veliy-yi kâmil olan Seyyid Abdülhakîm Arvâsî'nin büyük oðlu. Annesi büyük velî, kerâmetler sâhibi, Seyyid Fehîm-i Arvâsî hazretlerinin büyük oðlu M.Reþid Arvâsî'nin kýzý Âiþe Hanýmdýr. 1896 (H.1314) yýlýnda Van'ýn Baþkale kazâsýnda doðdu. 1967 (H.1387) yýlýnda vefât etti.
Küçük yaþtan îtibâren fazîletli babalarýndan ve amcasý Seyyid Tâhâ Efendiden ilim tahsîline baþladý. Medrese tahsîlini bitirdikten sonra yine babasýndan zâhirî ilimlerin inceliklerini alarak icâzetle þereflendi. Yüksek teveccühlerine ve himmetlerine mazhar olarak evliyâlýk yolunda kemâl mertebelere ulaþtý.
Ahmed Mekkî Efendi, din ilimlerindeki bu üstün derecesine raðmen son derece edeb ve tevâzu sâhibi idi. Bu hâli ile kendisini diðer insanlardan gizlerdi. Görünüþte herhangi bir kimse gibi insanlar arasýnda bulunur, ancak gerçekte, devamlý cenâb-ý Hak ile olurdu.
Ahmed Mekkî Efendi uzun yýllar Üsküdar ve Kadýköy müftülüklerinde bulunup, saðlam fetvâlar verdi. Bu vazîfeleri sýrasýnda temiz ruhlu yüzlerce genci ilim ve fazîletle süsledi. Cenâb-ý Hak, Ýstanbul halkýný bu feyz ve bereket kaynaðýndan yýllarca faydalandýrdý. Ýlim öðretmek için ekseri zamanlarda talebelerine kendisi giderdi. Þâyet talebesi okumak istemezse, tatlý dili ile onu iknâ edip okuturdu. Bu iþleri sýrf cenâb-ý Hakk'ýn rýzâsý için yapar, hiç bir karþýlýk beklemezdi.
Yakýnlarýndan birisi çocuklarýný küçük yaþta okumalarý için Ahmed Mekkî Efendiye gönderdi. Bir müddet sonra çocuklar derse girmekte gevþek davrandýlar. Nasihat da fayda vermedi. Bu husûsu Mekkî Efendiye arz ettiðinde buyurdu ki: "Onlara her ders için para vereceðini vâd et. Her gün benden dersini okuduðuna dâir imzâlý kâðýt getirene þu kadar para vereceðini söyle." O yakýný dediði gibi yapýnca, çocuklar derslere severek geldiler ve çok þeyler öðrendiler. Küçük yaþtaki çocuklarý bu yolla okutmanýn kolay ve faydalý olduðu anlaþýlmýþ oldu.
Cumartesi ve Pazar günleri öðleden sonra Fâtih Câmiinde vâz verirdi. Bu vâzlarýnda Beydâvî Tefsîri'ni þerhleri ile birlikte, baþtan sonuna kadar dinleyenlere anlatýp îzâh etti. Bu þekilde baþlayýp bitirmek babalarýndan sonra bir de kendilerine nasîb oldu. Ahmed Mekkî Efendi kendisine suâl sormaya gelenlere, Ehl-i sünnetin gözbebeði Ýslâm âlimlerinin eserlerine bakmadan cevap vermezdi. Hattâ bâzan ayný suâli sormak için deðiþik zamanlarda farklý kimseler geldiðinde, hepsinde de; "Hele bir kitaba bakalým." der ve kitaptan okuyarak cevâbýný verirdi.
Çok cömert idi. Gece-gündüz kapýsý sevenlerine, gelenlerine açýktý. Misâfirlerine karþý her zaman ikrâm edilecek bir þeyler de bulurdu. Kendisi de çaðýrýlan, dâvet edilen yere gider ve gittiði yerlerde büyüklerin hallerinden, yaþayýþlarýndan bahsederdi. Müftülük yaptýðý zamanlarda din görevlilerine dâimâ þefkatli davranýr, hal ve hatýrlarýný sorup gönüllerini alýrdý. Maddî durumu iyi olmayanlara elinden geldiði kadar yardýmcý olurdu. Bu sebeple emrinde çalýþanlar onu bir müftü olarak deðil, þefkatli bir baba gibi görürlerdi. Bir gün genç bir müezzin askere giderken vedâ maksadýyla yanýna geldi. Ahmed Mekkî Efendi, ona duâ ederek; "Evlâdým gidince adresini bana bildir." diye tenbih etti. Müezzin, asker olduktan sonra, Ahmed Mekkî Efendiye bir mektup göndererek adresini bildirdi. Bir ay kadar sonra komutaný kendisini arayarak Ýstanbul'dan parasý geldiðini ve almasýný istedi. Müezzin çok þaþýrmýþtý. Çünkü Ýstanbul'dan kendisine para gönderecek hiç kimsesi yoktu. Sonra parayý gönderen zâtýn, Ahmed Mekkî hazretleri olduðunu öðrendi.
Dînî ilimleri öðrenip hâfýzlýða çalýþan bir genç, Üsküdar Müftülüðünde imâmlýk imtihâný açýldýðýný iþitti. Fakir ve garipti. Ýmtihan günü müftülüðe gittiðinde mürâcaat edenlerin çok kalabalýk olduðunu gördü."Bana burada iþ vermezler. Elbiselerim eski, yaþým küçük, tecrübem de yok." diye düþünerek tam geri dönmeye karar vermiþti ki, o sýrada müftülüðün kapýsý açýldý ve dýþarýya çýkan bir kiþi gerilerden onu çaðýrarak; "Oðlum sakýn imtihana girmeden gitme." dedi ve içeri girdi. Genç bu iþte bir hayýr var deyip imtihana girdi ve kazandý. Sonra bu zâtýn müftü Ahmed Mekkî Efendi olduðunu öðrendi.
Ahmed Mekkî Efendi âlimlere karþý fevkalâde hürmetkâr idi. Talebelerinden birisi þöyle nakletmektedir:
Bir gün hocamla birlikte baþka bir talebenin evine gidiyorduk. Orada ders vereceklerdi. Akþam ezâný da okunmak üzereydi. Bir köþe baþýna geldiðimizde sokaða adým atacaðý sýrada durdu. Daha sonra yolunu deðiþtirerek baþka bir sokaktan ve daha çok dolaþtýktan sonra talebenin evine vardýk. Ben hâlâ yolu niçin uzattýðýmýzý anlayamamýþtým. Bu hâlimi anlayarak dedi ki: "Evlâdým o sokakta büyük bir âlim zât oturuyordu. Bu ilim sâhibinin evinin önünden geçerken kendisinin hal ve hâtýrýný sormadan geçmemiz uygun olmazdý. Kapýsýný çalsaydýk, bu defâ da dar vakitte kendisini sýkýntýya sokmuþ olacaktýk. Bu ise hiç uygun düþmeyecekti." O zaman anladým ki, Ahmed Mekkî Efendi, ilim sâhibine olan edebinden kapýsýnýn önünden geçmemiþti.
Devamlý abdestli olurdu. Dünyâ malýna, mülküne deðer vermezdi. Bâzý sevdiklerine sýk sýk þu sözü tekrar ederdi:
"Mâla mülke olma maðrûr, deme var mý ben gibi?
Bir muhâlif yel eser, savrulur harman gibi."
Yakýnlarýndan birisi þöyle anlatmaktadýr: Merhameti o kadar çoktu ki, kendisine el açanlarý bir defâ olsun geri çevirmezdi. Kalp kýrmaktan böylesine sakýnan bir kimseyi bizim aklýmýz anlamaktan âcizdi. Nitekim bir gün müftülükte birlikte oturuyorduk. Orta yaþlý bir adam içeri girdi. Müftü Efendiye dönerek; "Efendim bir ay önce Kars'tan gelmiþtim. Fakat iþ bulamadým. Beþ parasýz kaldým. Memleketime döneceðim ama bilet almaya param kalmadý. Otobüs kalkmak üzere, ne olur bir bilet parasý veriniz." diyerek yalvardý. Ahmed Mekkî Efendi adama acýyýp istediði parayý derhal verdi. Akþamleyin Müftü Efendi ile berâber dönüyorduk. Vapura bindiðimizde baktýk ki, gündüz yol parasý alan adam orada oturuyor. Ben gâyet sinirlenmiþtim, ancak belli etmiyordum. Müftü Efendi ise bana dönerek; "Bu kimse bugün bize yalan söylemiþ. Þimdi beni görürse utanýr, mahcûb olur. Onun için gel, bizi görmesin." diyerek onun görmeyeceði bir tarafa gittik.
Ahmed Mekkî Efendi 71 yaþýnda iken 1967 (H.1387)'de âhirete irtihâl eyledi. Son sözü "Elhamdülillah." oldu. Cenâze namazýna binlerce kiþi katýldý. O zamâna kadar Ýstanbul böyle bir cemâati az görmüþtü. Edirnekapý kabristanlýðýna defnedildi.
Mekkî Efendinin Süheyl, Behâeddîn, Medenî, Hikmet ve Zâhide isminde beþ çocuðu vardý. Bunlardan Süheyl ve Behâeddîn efendiler babalarýnýn saðlýðýnda vefât etmiþlerdir.
Ahmed Mekkî Efendinin kabri üç yýl kadar sonra çevre yolu yapýlmasý sebebiyle Ankara, Baðlum'a babalarýnýn yanýna nakledildi. Bu üç sene içinde cesedi aynen duruyordu. Kefeninin de kabre konduðu gündeki gibi bozulmamýþ olduðu görüldü.
EÐER FÂÝZÝ BIRAKMAZSAN
Ahmed Mekkî Efendinin çok sevdiði bir kereste tüccârý vardý. Bir gün maddî bakýmdan sýkýþýnca fâize girdi. Mekkî Efendi ona fâizden hayýr gelmeyeceðini söylediyse de devâm etti. Zenginleþtikçe fâize bulaþmasý da artýyordu. Bir müddet sonra Ahmed Mekkî Efendi o tüccârý tanýyan birini görerek; "Eðer fâizi býrakmazsa dükkaný yanacak." diye haber gönderdi. Fakat haberci baþka yerlere uðradýðýndan iki gün gecikti. Oraya vardýðýnda o kiþinin kereste dükkanýnýn yandýðý haberini aldý. "Ben geç kalmasaydým, belki bu olmazdý." diyerek çok üzüldü.
1) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.1, s.127
2) Ýslâm Meþhurlarý Ansiklopedisi; c.1, s.290-291
Ynt: Ahmed Mekki Efendi By: Bilal2009 Date: 03 Eylül 2015, 01:35:06
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah, Merhametli olup insanlara yardým etmek çok güzel bir haslettir. Merhamet duygusu olmayanlarýn kalbi katýlaþmýþ demektir. "Ýnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez. "(Buhârî, Tevhîd, 2)
Rabbim (celle celalühü) bizleri merhamet eden merhamet bulan kullarýndan eylesin.
Ynt: Ahmed Mekki Efendi By: ceren Date: 04 Ekim 2016, 18:06:24
Aleykumselam.Rabbim bizleri onun yolunda giden ve ona kulluk eden allah dostlarýnýn yolunda gidip onlar ile hasir olmayi nasip etsin inþallah...
Ynt: Ahmed Mekki Efendi By: Sevgi. Date: 11 Kasým 2019, 06:30:13
Aleyküm selâm. Rabbim bizleri herzaman rýzasýna uygun þekilde yaþýyan güzel kullarýndan olmayý nasip etsin inþaAllah
radyobeyan