Ahmed Hulusi Efendi By: armi Date: 15 Ekim 2009, 18:54:49
Denizli müftüsü ve Millî Mücâdelenin ilk bayraktârý. 1861 (H.1278) yýlýnda Denizli'de doðdu. 1931'de vefât etti.
Dedesi Veli ve babasý Osman efendiler de müftü ve müderris idiler. Tahsîlini Denizli Kayalýk Müftüler Medresesinde yaptý. Babasýndan icâzet aldý. Bundan sonra medresede dersler vermeye ve talebe yetiþtirmeye baþladý. Sonra Denizli Müftülüðüne getirildi. Bu görevde iken Türkiye'nin paylaþýlmasýný ihtivâ eden Mondros Mütârekesi imzâlanmýþtý. Þubat 1919'da Paris'te bir araya gelen Îtilâf devletleri temsilcileri Balýkesir, Aydýn ve Ýzmir'i Yunanistan'a vermeyi kararlaþtýrdýlar. Bu geliþmeler üzerine Nûreddîn Paþa, bölge ileri gelenleri ve din adamlarý liderliðinde, Ýzmir Müdâfaa-i Hukuk ve Redd-i Ýlhak Cemiyeti adý altýnda bir teþkilât kurdu. Bir kongre toplanmasýný kararlaþtýran cemiyet, Balýkesir, Aydýn ve Denizli livâlarýndan delege gönderilmesini istedi. Denizli'den gönderilen delegeler arasýnda Ahmed Hulûsi Efendi de bulunuyordu. Kongreye Ýzmir vâli ve kolordu komutaný Nûreddîn Paþa baþkanlýk etmiþ ve ilhak tahakkuk ettiði takdirde mukâvemet edebilmek için teþkilât kurulmasý kararlaþtýrýlmýþtý. Paþa, Ýzmir'in Yunanistan'a verilmesi hâlinde silâhlý bir müdâfaaya kalkýþýlacaðýný söylediði sýrada Ahmed Hulûsi Efendi büyük bir uzak görüþlülükle kendisine þöyle demiþti:
"Paþa! Ýstanbul iþgâl altýndadýr. Ýþgâl kuvvetleri Ýstanbul hükûmeti üzerinde tazyiklerde bulunarak sizi terfian veya memuriyetinizi nakil sûretiyle Ýzmir'den uzaklaþtýrýrlar. Çünkü buradaki hýristiyan unsurlar iþgâl kuvvetleriyle temas hâlindedirler. Sizin burada fiilî mukâvemet için giriþeceðiniz her hareketi onlara bildirirler. Onlar da hükûmete tesir ederek, bu teþebbüsü netîcesiz býrakýrlar. Bakýnýz Rum papazlarýndan metropolit Hrisostomos daha þimdiden bu þehrin fahrî vâlisi gibi hareket etmeye baþlamýþ ve Yunan iþgâlinin hazýrlýklarýna giriþmiþ bulunmaktadýr."
Ahmed Hulûsi Efendinin söyledikleri çok geçmeden gerçekleþti. Nûreddîn Paþa azledilerek yerine vâliliðe Kambur Ýzzet, kumandanlýða da emekli paþalardan Nâdir Paþa tâyin edildi.
Ahmed Hulûsi Efendi ise, Ýzmir Redd-i Ýlhak Kongresinden döndükten sonra memleketin elîm bir âkýbete sürüklenmekte olduðunu görerek derhâl yoðun bir teþkilâtlanma çalýþmasýna giriþti.Onun bu faâliyetlerini Denizli mutasarrýfý Fâik Bey (Öztýrak) þöyle anlatmaktadýr:
Ahmed Hulûsi Efendi, benimle çok uzun ve mahrem görüþmelerde bulundu. Denizli sancaðýnýn kazalarý olan Acýpayam, Buldan, Sarayköy, Tavas ve Çal'da bilhassa müftüler ve müderrislerle eþrâfýn rehberlik ettiði heyetlerin teþkîlini temin ettiðini söyleyip, artýk mukadder olan Yunan iþgâli önünde neler yapýlmasý îcâb ettiðinin þimdiden düþünülüp lüzumlu tedbirlerin alýnmasýný teklif ve tavsiye etti. Bugün daha iyi anlýyorum ki, müftü efendinin sözlerinde hiç bir imkânýn gerçekleþmesi þartý yoktu. Yapýlmasý gereken vatanýn istiklâli ve haysiyeti îcâbýydý. Ýlmi, irfâný, ahlâký ile muhitin hürmet duyduðu muhterem þahsiyeti, sancaðýn her tarafýnda sevilen ve sayýlan adamdý. Ahmed Hulûsi Efendi çok zor þartlar altýnda vazîfeye çaðýrdýðý kimseleri meziyet ve husûsiyetleriyle çok iyi takdir ederek tâyin ve tespit etmiþti. O müstesnâ günlerin bendeki en derin intibaý þudur: Çok güç þartlar altýnda giriþilecek hizmetlere lâyýk mânevî rehberler bulur ve onlarýn telkinleri kalp ve vicdanlarda ümit izleri meydana getirebilirse elde edilemeyecek güzel netîceler, ufuklarýn ardýnda demektir. Ben Ahmed Hulûsî Efendinin mübeccel ve muhterem varlýðýnda bu ebedî hakîkatýn en muhteþem misâlini görmüþümdür."
Bu arada beklenen fecî âkýbet gerçekleþti. Ýzmir 15 Mayýs 1919 Perþembe sabahý Yunanlýlar tarafýndan iþgâl edildi. Acý haber Denizli'ye ulaþtýðý zaman irkilmeyen, ümitsizlikle yýkýlmayan tek insan Ahmed Hulûsi Efendiydi. Çünkü o, mukadder sonucu biliyor, din, vatan ve nâmus için neler yapýlmasý gerektiðini düþünmüþ bulunuyordu. Ýzmir'in iþgâli üzerine ilk iþ olarak Denizli'de bir protesto mitingi tertipledi. Müftülük dâiresinin yakýnýndaki bir câmide bulunan Sancak-ý þerîfi asýlý bulunduðu yerden tekbirler ve salât ü selâmlar ile indirdi. Etrafýnda þehrin ileri gelen þeyh ve imâmlarý olduðu hâlde câminin etrâfýnda bekleþen kalabalýðýn önüne geçti. Kalabalýk Belediye Meydanýna doðru yürümeye baþladý. Tekbir seslerini iþiten halk, iþini gücünü býrakarak Belediye Meydanýna koþuyordu. Müftü Hulûsi Efendi meydaný doldurmuþ bulunan Denizlililere hitâben aðlamaklý bir sesle þöyle konuþtu:
Ynt: Ahmed Hulusi Efendi By: armi Date: 15 Ekim 2009, 18:55:21
"Hemþehrilerim!.. Karþýmýza çýkarýlan düþman daha dünkü uþaklarýmýzdýr. Biz onlara maðlûb da olmadýk. Bu düþman her kim olursa olsun Türk'ün ve Müslümanlýðýn son müstakil yurdu olan topraklarýmýzý da elimizden almak istiyor. Bizler þimdiye kadar esir yaþamadýk ve yaþayamayýz. Silâhýmýz yoksa sapan taþýyla düþmana karþý çýkmak ve onu tepelemek her Türk ve Müslümana farz-ý ayndýr. Fetvâ veriyorum. Silâh azlýðý veya çokluðu mühim deðildir. Birçok ülkelere hükmetmiþ Fâtihlerin torunlarýyýz."
Sözü sýk sýk tekbirlerle kesilen ve son derece heyecanlý geçen miting, Denizli halkýnýn düþmana mukâvemet için hazýr bulunduðunu ve þehrin muhterem müftüsü Ahmed Hulûsi Efendinin emir ve direktiflerine uyacaklarýný göstermiþti. Fakat Ahmed Hulûsi Efendi yalnýz Denizli için deðil, bütün civar, vilâyet ve kazâlarý da içine alan bir millî mukâvemet hareketi meydana getirmek istiyordu. Bu sûretle Aydýn ve Nazilli'ye emin adamlarýndan birkaçýný göndererek onlarla temasa geçti. Müftü Efendinin faâliyetlerini yakýndan tâkib eden Denizli Rumlarý ise; "Onun sarýðýný baþýna dolayacaðýz." diye haber göndermekteydiler. Ancak kahraman Denizli müftüsü bu tehditlerden korkacak ve din ve nâmus müdâfaasýndan geri duracak bir kimse deðildi. Bizzât kendisi Dinar'a ve Afyonkarahisar'a gitti. Bu bölgelerdeki diðer müftü, vâiz ve müderrislerle temasa geçerek silahlý çeteler teþkil edip, ilerleyen Yunan kýtalarý karþýsýnda bir mukâvemet cephesi meydana getirmek husûsunda onlarý harekete geçirdi. Bu bölgede efeler, yedek subaylar, mütekaid (emekli) subaylar ve halktan herkes mahallî müftülerin idâre ettiði teþkilâta kaydolunarak kýsa zamanda harbe hazýr vaziyete getirildiler.
Hazýrlýklarýný tamamlayan Hulûsi Efendi, Yunanlýlarýn Nazilli'ye girmeleri üzerine emrindeki kuvvetle derhal harekete geçti. Nazilli'de bulunan Yunan kumandaný üç-beþ bin kiþilik bir kuvvetin üzerine geldiðini haber alýnca derhal mevziini terkederek Aydýn istikâmetine çekildi. Müftü Hulûsi Efendi kumandasýndaki milis kuvvetleri Nazilli'yi kolaylýkla ele geçirdiler. Fakat burada durmayarak Aydýn'a doðru gerilemiþ bulunan Yunan kuvvetlerinin takibine baþladýlar. Nazilli'de ve yol boyunca uðranýlan her köyde toplanan halka, heyecanlý nutuklar îrâd eden Müftü Efendinin emrindeki kalabalýk gittikçe artýyordu. Bu nûr yüzlü din adamýna karþý herkes büyük hürmet, îtimâd ve muhabbet besliyordu.
Ahmed Hulûsi Efendi bu gayret, þevk ve inançla Aydýn'ý Yunanlýlardan geri almaya muvaffak oldu. Bundan sonra artan kuvvetlerin idâresi iþini kumandanlýk vasýflarý iyi bilinen Demirci Mehmed Efeye býraktý. Ancak bu sýrada toparlanan Yunanlýlar büyük kuvvetlerle gelerek Aydýn'ý tekrar iþgâl ile büyük katliamlarda bulundular.
Bundan sonra bölgede tam bir ölüm kalým mücâdelesi baþladý. Ahmed Hulûsi Efendi bizzât bir nefer gibi çarpýþmalara katýldý. Verdiði vâzlarla da topladýðý gönüllülerle milis kuvvetlerini devamlý destekledi. Böylece Denizli bölgesinde Yunan ilerleyiþine set çekti. Bu müdâfaa hattý olmasaydý. Ankara'nýn, düzenli askerî birliklerin kurulmasýný saðlayamadan Yunan birliklerinin eline geçmesi iþten bile deðildi.
Ahmed Hulûsi Efendi Kurtuluþ Savaþýnýn kazanýlmasýndan sonra geliþen siyâsî olaylara karýþmamýþ ve geri kalan ömrünü Allahü teâlâya tâat ve ibâdetle geçirmiþ, gençlere dîn-i Ýslâmý öðretmeye çalýþmýþtýr. 22 Kasým 1931'de yetmiþ yaþýnýn içinde fâni hayâta vedâ etti. Denizli kabristanýndaki kabrinin sað cephesinde "Millî mücâdelenin ilk alemdârý Denizli Müftüsü Ahmed Hulûsi Efendi burada medfûndur" diye yazýlýdýr. Ahmed Hulûsi Efendi'nin beþ oðlu ve bir kýzý vardý. Soyadý kânununun çýkmasýndan sonra âile "Müftüler" soyadýný almýþtýr.
1) Sarýklý Mücâhidler; s.173-183
2) Millî Mücâdelede Denizli, Isparta ve Burdur Sancaklarý; s.63-65,82-90,151-152
3) Sarýklý Bir Mücâhid (Târih Mecmuâsý; sayý-9); s.12-13
radyobeyan