Darbe Konulu Vaaz By: halim Date: 21 Temmuz 2016, 16:08:06
Darbe Konulu Vaaz
Uzman Vaiz Ahmet Ünal'ýn Darbe Konulu Vaazý
Rabbim inananlar ile inanmayanlarý ayýrt etmiþtir, edecektir
وَلِيُمَحِّصَ اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ وَيَمْحَقَ الْكَافِرِينَ {}
أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُواْ الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللّهُ الَّذِينَ جَاهَدُواْ مِنكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرِينَ
“Bir de Allah, böylece iman edenleri günahlardan arýtmak, inkârcýlarý ise yok etmek ister. Yoksa Allah içinizden cihat edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çýkarmadan cennete gireceðinizi mi sandýnýz?” (Al-i Ýmran, 3/141-142)
عنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ وَدِدْتُ أَنِّى لأُقَاتِلُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فَأُقْتَلُ ثُمَّ أُحْيَا ثُمَّ أُقْتَلُ ، ثُمَّ أُحْيَا ، ثُمَّ أُقْتَلُ ، ثُمَّ أُحْيَا ، ثُمَّ أُقْتَلُ ، ثُمَّ أُحْيَا
Ebû Hüreyre’den nakledildiðine göre, Resûlullah (sav) þöyle buyurmuþtur: “Varlýðým elinde bulunan Allah’a yemin ederim, istedim ki, Allah yolunda savaþýp öldürüleyim ve diriltileyim, öldürüleyim tekrar diriltileyim, sonra öldürülüp diriltileyim, daha sonra tekrar diriltileyim ve öldürüleyim!” (Buhârî, Temennî, 1)
Ýbretle Rabbimizin hikmetlerini þu gün görüyoruz.
Al-i Ýmran suresi 141. ayette “Bir de Allah, böylece iman edenleri günahlardan arýtmak, inkârcýlarý ise yok etmek ister.” buyrulmaktadýr. Yüce Yaratan iman edenlerle iman etmeyenleri dün ayýrt ettiði gibi bugünde birbirinden ayýrt ediyor. Artýk hiç kimsenin bahanesi kalmamýþtýr. Ýnanmayanlarýn ayýrt edildiði þu günde herkes inananlarýn yanýnda yer almak zorundadýr. Kur’an-ý Kerimde þöyle buyruluyor.
وَمَا أَصَابَكُمْ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ فَبِإِذْنِ اللّهِ وَلِيَعْلَمَ الْمُؤْمِنِينَ {} وَلْيَعْلَمَ الَّذِينَ نَافَقُواْ وَقِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْاْ قَاتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أَوِ ادْفَعُواْ قَالُواْ لَوْ نَعْلَمُ قِتَالاً لاَّتَّبَعْنَاكُمْ هُمْ لِلْكُفْرِ يَوْمَئِذٍ أَقْرَبُ مِنْهُمْ لِلإِيمَانِ يَقُولُونَ بِأَفْوَاهِهِم مَّا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ وَاللّهُ أَعْلَمُ بِمَا يَكْتُمُونَ
“Ýki topluluðun karþýlaþtýðý günde baþýnýza gelen musibet de Allah'ýn izniyledir. Bu da müminleri belirlemesi ve hem de münafýklýk yapanlarý ayýrt etmesi içindir. Ve onlara: "Geliniz, Allah yolunda savaþýnýz veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz." denilmiþti. Onlar ise: "Biz savaþmasýný (veya savaþ olacaðýný) bilseydik arkanýzdan gelirdik." demiþlerdi. Onlar, o gün, imandan çok küfre yakýndýlar. Kalplerinde olmayaný aðýzlarýyla söylüyorlardý. Allah neyi gizlediklerini daha iyi bilendir.” (Al-i Ýmran, 3/166-167)
Fesatçý münafýklar hep ayný þeyi yaptý hep ayný þeyi söyledi.
Bu Cuma vakti sizleri münafýklarýn hal ve vaziyetlerini iyice anlamaya davet ediyorum. Bakara suresi 11-16. Ayetleri arasýnda Rabbimiz bizleri þöyle aydýnlatmaktadýr.
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ {11} أَلا إِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَـكِن لاَّ يَشْعُرُونَ {12} وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُواْ كَمَا آمَنَ النَّاسُ قَالُواْ أَنُؤْمِنُ كَمَا آمَنَ السُّفَهَاء أَلا إِنَّهُمْ هُمُ السُّفَهَاء وَلَـكِن لاَّ يَعْلَمُونَ {13} وَإِذَا لَقُواْ الَّذِينَ آمَنُواْ قَالُواْ آمَنَّا وَإِذَا خَلَوْاْ إِلَى شَيَاطِينِهِمْ قَالُواْ إِنَّا مَعَكْمْ إِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِئُونَ {14} اللّهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ {15} أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ اشْتَرُوُاْ الضَّلاَلَةَ بِالْهُدَى فَمَا رَبِحَت تِّجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُواْ مُهْتَدِينَ {16}
“Kendilerine: 'Yeryüzünde bozgunculuk yapmayýn' dendiði zaman, 'Bizler sadece ýslah edicileriz' derler. Ýyi bilin ki, asýl bozguncular kendileridir, lakin farkýnda deðillerdir. Onlara 'Müslümanlarýn inandýðý gibi siz de inanýn' denilince de, 'Beyinsizlerin inandýðý gibi mi inanalým?' derler; iyi bilin ki asýl beyinsizler kendileridir, fakat bilmezler. Ýnananlara rastladýklarý zaman, 'Ýnandýk' derler, elebaþlarýyla baþ baþa kaldýklarýnda, 'Biz þüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz' derler. Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgýnlýklarýnda onlara fýrsat verir, bu yüzden onlar bir müddet bocalayýp dururlar. Ýþte onlar, hidayete karþýlýk dalâleti satýn alanlardýr. Ancak onlarýn bu ticareti kazançlý olmamýþ ve kendileri de doðru yola girememiþlerdir.” (Bakara, 2/11-16)
Rabbimizin izniyle hiçbir kirli insan emeline ulaþmadý, ulaþamayacak.
Milletimiz çok farklý imtihanlardan geçti. Ülkemizi bölmek isteyenler, bizlerin arasýný açmak isteyenler, milletimizi parçalamak isteyenler çok oldu. Ama hiçbiri emeline ulaþamadý. Rabbimizin bizlere yardýmý, bizlerinde birbirimizden ayrýlmamasý sebebiyle hiçbir bölünme yaþanmadý. Yaþanmayacak inþallah.
Dün Çanakkale buna þahit olmuþtur. Dün topraðýmýzý parçalamak için dünyanýn yedi düvelinden gelenler, buna þahit olmuþtur. Tüm vatan evladý, doðulusuyla batýlýsýyla, kuzeylisiyle güneylisiyle vatanlarýný savunmuþlar, “Çanakkale Geçilmez” fermanýný tüm dünyaya ilan etmiþlerdir.
Dün Kurtuluþ Savaþýmýz buna þahittir. Vatan topraklarýmýzý kendi aralarýnda bölüþüp parçalamak üzere planlar yapýp bunu eyleme dönüþtürmek isteyenlere, Sütçü Ýmamlar, Yörük Ali Efeler, Nene Hatunlar, Þerife Bacýlar daha nice vatan evladý fýrsat vermediler. “Vatan Bölünmez” dediler ve dedirttiler.
Dün vatan evlatlarý, bu topraklarý kanlarýyla suladýlar. Canlarýný seve seve bu topraklar için feda ettiler. Esaret altýnda kalmaktansa ölmeyi þeref saydýlar, þehit oldular. Bedenlerinde yaralarý umursamadýlar. Kalýrsak gazi dediler. Ýki iyilikten birini istediler.
Bugün de kardeþler meydanlarda bir araya geldi. Bugün Nene Hatunlar, yavrularýný kundaklarýnda evlerinde býraktý meydanlara koþtu. Bugün Sütçü Ýmamlar, darbeye kalkýþana ilk kurþunu attý. Bugün Yörük Ali Efeler, tanklarýn önüne yattý. Bugün Þerife Bacýlar, bayraklarýný eline alýp bu zillete dur dedi. Bugün, Milletimiz, tarihin sayfalarýna geçecek yeni bir destaný daha altýn harflerle yazdý. Vatanýný böldürtmedi, namusunu çiðnetmedi, baðýmsýzlýðýndan vazgeçmedi.
Þu günümüzde yaþananlar neticesinde Milletimiz sadece darbecilere hadlerinin bildirmedi. Artýk bugünden sonra Müslümanlar, kendilerini ezmek isteyenlere nasýl cevap vereceðini öðrenmiþ oldu. Yedi düvel bir daha anladý ki, bu vatan coðrafyasýnda tekbir ocak kalýncaya kadar vatanýmýz kimseye teslim edilmeyecektir. Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Þehitlerinde dünün ve bugünün destanýný gerçekleþtirenlere de þöyle sesleniyordu.
Âsým'ýn nesli...diyordum ya...nesilmiþ gerçek:
Ýþte çiðnetmedi nâmûsunu, çiðnetmeyecek.
Kardeþlerim!
Vatanýmýzý bölmek isteyenler, baðýmsýzlýðýmýza kastedenler Ýstiklal Marþýmýz ya hiç okumadýlar, ya hiç anlamadýlar ya da unuttular herhalde. Bugün Ýstiklal Marþýmýzýn þu mýsralarýyla vatanýmýza, milletimize kastedenlere ve kast etmek isteyenlere yeniden þu kürsüden haykýrýyorum.
Kim bu cennet vatanýn uðruna olmaz ki feda?
Þühedâ fýþkýracak topraðý sýksan, þühedâ!
Câný, cânâný, bütün varýmý alsýn da Hudâ,
Etmesin tek vatanýmdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden Ýlahî, þudur ancak emeli:
Deðmesin ma' bedimin göðsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki þehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
Gün okçular tepesini terk etmeme günüdür.
Uhut savaþýnda, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in tüm uyarýlarýna raðmen “Kardeþlerimiz üstün geldi, biz burada niye bekleyelim” dediler okçular tepesinde bekleyenler. Abdullah b. Cubeyr arkalarýndan baðýrdý, ancak iþin bittiðini zannedenler yanýlmýþtý. Oysaki düþmanlarda tam bu aný beklemekteydi.
Müþrik ordusunun atlý birliklerinin komutaný Halid bin Velid, daðda okçularýn azaldýðýný, Müslümanlarýn ganimet toplamakla meþgul olduklarýný görünce atlýlarý hücuma geçirdi. Tepede kalan okçularý þehid edip, Müslümanlara arkalarýndan saldýrdý. Bu durumu gören müþrik ordusu da toparlanarak yeniden Müslümanlarýn üzerine yürüdü.
Müþriklerin ileri gelenlerinden Dýrar bin Hattab o günü þöyle anlatýyor:
Biz, Uhud’a çýkýp geldiðimiz zaman,
- “Eðer onlar kalelerinde otururlarsa, onlarý yenmeye yol bulamayýz. Bir süre oturur, sonra dönüp geliriz. Eðer kalelerinden çýkýp yanýmýza gelirlerse, onlarý yeneriz. Çünkü sayýmýz onlarýnkinden çoktur. Hem biz öç almak için yanýp tutuþuyoruz. Bedir’de öldürülenleri hatýrlatan kadýnlar da bizimle gelmiþ bulunuyorlar. Bizim yanýmýzda atlar var, onlarýn atlarý yok. Bizim silahlarýmýz da onlarýnkinden çok” dedim.
Nihayet onlar gelip bizimle karþýlaþtýlar. Vallahi, onlarla çarpýþmaya kalkýþmamýzla, bozulup daðýlmamýz bir oldu! Kendi kendime,
- Bu Bedir’den de büyük bir yenilgi! dedim. Halid bin Velid’e,
- Müslümanlara saldýrsana! dedikçe, o bana bunun zor ve faydasýz olduðunu söylüyordu. Bir ara, üzerinde okçular bulunan daðý bomboþ görünce, Halid bin Velid’e:
- Ebu Süleyman! Arkaný dön de bir bakýver! dedim.
Halid, atýnýn gemini çekip arkasýna doðru eðilince, atýný mahmuzlayýp hücuma kalktý. Biz de onunla birlikte hücuma kalktýk. Daðýn üzerinde 5-10 kiþi bulduk. Onlarý öldürdük. Sonra Müslümanlarýn ordugâhýna girdik.
Zafer yenilgiye dönüþmüþ, Müslümanlar bir anda darmadaðýn olmuþlardý. Hz. Peygamber (s.a.s), çevresinden ayrýlmayanlarla birlikte daða doðru çekiliyordu. O günkü durum, Kur’an-ý Kerim de þu þekilde anlatýlýyor:
وَلَقَدْ صَدَقَكُمُ اللّهُ وَعْدَهُ إِذْ تَحُسُّونَهُم بِإِذْنِهِ حَتَّى إِذَا فَشِلْتُمْ وَتَنَازَعْتُمْ فِي الأَمْرِ وَعَصَيْتُم مِّن بَعْدِ مَا أَرَاكُم مَّا تُحِبُّونَ مِنكُم مَّن يُرِيدُ الدُّنْيَا وَمِنكُم مَّن يُرِيدُ الآخِرَةَ ثُمَّ صَرَفَكُمْ عَنْهُمْ لِيَبْتَلِيَكُمْ وَلَقَدْ عَفَا عَنكُمْ وَاللّهُ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ
“Gerçekten Allah, (size olan yardým) vaadini doðruladý (yerine getirdi). Hani O'nun izniyle onlarý (Uhud'da) kýrýp geçiriyordunuz. Fakat sevdiðiniz (zaferi ve býraktýklarý ganîmet)i size gösterdikten sonra, (Peygamberin verdiði) emir hakkýnda gevþediniz, (yerlerinizde kalýp kalmamak hususunda) tartýþtýnýz ve (emre) karþý geldiniz: Kiminiz dünyayý (ganîmeti) istiyor, kiminiz de (emre baðlý kalarak) âhireti istiyordu. Sonra (Allah), sýnamak için onlar(a karþý baþarý)dan sizi geri koydu (yenilgiye uðrattý). Bununla beraber sizi baðýþladý. Allah mü'minlere karþý çok lütufkârdýr.” (Al-i Ýmran, 3/152)
Gün okçular tepesini terk etmeme günüdür. Tamamdýr bu iþ diyerek meydanlarý terk etmeme günüdür. Haber gelmeden meydanlarý terk etmek yok bugün. Yoksa Uhut’ta Hz. Hamza ve yetmiþ ashabý kaybettiðimiz acýyý yeniden yaþarýz. O zaman acýmýz çok büyük olur.
Hainlerin bilmedikleri bir þey vardý: Kardeþlerimizden sözlerine sadýk kalýp þehit olanlar oldu, bizlerde bu mertebeyi özlemekte ve beklemekteyiz.
Hainler, alçaklar Milletimizi kendileriyle karýþtýrdýlar. Zannettiler ki, bir iki mermi, bir iki bombayla bu iþi bitireceklerdi. Ancak onlar adam gibi adam olan Milletimizi unuttu. Yüce Rabbimiz adam gibi adamlarý þöyle övüyor, cehennemin dibine varacak olanlarý ise bizlere þöyle dildiriyor.
مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُم مَّن قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُم مَّن يَنتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلاً {} لِيَجْزِيَ اللَّهُ الصَّادِقِينَ بِصِدْقِهِمْ وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِقِينَ إِن شَاء أَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ إِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُوراً رَّحِيماً
“Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. Ýþte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canýný vermiþtir; kimi de (þehitliði) beklemektedir. Onlar hiçbir þekilde (sözlerini) deðiþtirmemiþlerdir. Çünkü Allah sadâkat gösterenleri sadâkatlarý sebebiyle mükâfatlandýracak, münafýklara -dilerse- azap edecek yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir. Þüphesiz Allah, baðýþlayandýr, esirgeyendir.” (Ahzab, 33/23-24)
Bir gün bedevinin biri Hz. Peygamber’e geldi. Kelime-i þehâdet getirerek Müslüman oldu. Sonra yurdunu terk edip Medine’ye yerleþti ve çobanlýk yaparak geçimini kazanmaya baþladý. Resûlullah (sav), ashâbýndan birini bu kiþiyle ilgilenmesi için görevlendirdi. O günlerde bir savaþ olmuþtu ve Hz. Peygamber düþmandan alýnan ganimetleri taksim ediyordu. O kimseye de hissesini gönderdi. Kendisiyle ilgilenen sahâbî onun hissesine düþen ganimeti verince ona bunun ne olduðunu sordu. Sahâbî, “Peygamber’in (sav) sana ayýrdýðý hissedir.” dedi. O, hissesine düþen ganimeti Peygamber’e (sav) getirdi ve bunun ne olduðunu ona da sordu. O esnada orada bulunan sahâbîler de Efendimizle bu kiþinin arasýnda geçen konuþmayý izliyorlardý. Resûlullah (sav), “Bunu senin için ayýrdým.” buyurdu. Adam, “Ben sana ganimet elde etmek için deðil -eliyle boðazýný göstererek- þuramdan ok ile vurulup þehit olmak ve cennete girmek için uydum.” dedi. Resûlullah (sav), “Eðer gerçekten doðru söylüyorsan ve Allah’a verdiðin sözü tutarsan Allah da sana istediðini verecektir.” buyurdu. Bu kiþi, yapýlan bir savaþta tam da iþaret ettiði yerden okla vurularak þehit oldu. Bu hâlde Resûlullah’a (sav) getirdiler. Allah Resûlü, “Bu, o adam mý?” diye sordu. “Evet.” dediler. Resûlullah (sav), “O, Allah’a verdiði sözü tutmuþ, Allah da ona dilediðini vermiþ.” buyurdu. Sonra onu kendi cübbesi ile kefenledi ve önüne koyarak namazýný kýldý. Ardýndan ona þöyle dua etti: “Allah’ým! Bu kulun senin yolunda hicret ederek þehit oldu. Ben de buna þahidim.” (Nesâî, Cenâiz, 61)
Bizde bu Cuma gününde þehirlerimize sesleniyoruz. Þehidim! Sen Rabbine ahdini yerine getirdin. Vatanýmýza uzanan hainlere, kalleþlere sen geçit vermedin. Sen üzülme! Arkandan gelmeyi bekleyen milyonlar var. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) þehitlerimize ve þehitliði arzulayanlara þöyle iltifat etmektedir.
عنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ وَدِدْتُ أَنِّى لأُقَاتِلُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فَأُقْتَلُ ثُمَّ أُحْيَا ثُمَّ أُقْتَلُ ، ثُمَّ أُحْيَا ، ثُمَّ أُقْتَلُ ، ثُمَّ أُحْيَا ، ثُمَّ أُقْتَلُ ، ثُمَّ أُحْيَا
“Varlýðým elinde bulunan Allah’a yemin ederim, istedim ki, Allah yolunda savaþýp öldürüleyim ve diriltileyim, öldürüleyim tekrar diriltileyim, sonra öldürülüp diriltileyim, daha sonra tekrar diriltileyim ve öldürüleyim!” (Buhârî, Temennî, 1)
Bir baþka hadiste ise Hz. Fahr-i Kainat Efendimiz þu müjdeyi bizlere bildirmektedir. “Þehitlerin ruhlarý yeþil kuþlarýn içindedir. Bu kuþlarýn Arþ’a asýlý kandilleri vardýr. Þehit ruhlarýný taþýyan kuþlar, cennette istedikleri yerde dolaþýr sonra arþa asýlý kandillere inerler. Allah onlara yönelerek þöyle seslenir, ‘Herhangi bir arzunuz var mý?’ Onlar da, ‘Ey Rabbimiz! Baþka ne arzu edebiliriz ki? Cennetteyiz, dilediðimiz þekilde yaþýyoruz.’ Yüce Allah onlara bunu üç defa sorar. Onlar Rablerinden bir þey dilemedikçe býrakýlmayacaklarýný anlayýnca þöyle derler: ‘Ruhlarýmýzý cesetlerimize geri çevir de dünyaya tekrar dönelim ve senin yolunda ikinci kez þehit olalým!’” (Müslim, Ýmâre, 121)
Gün farklýlýklarýmýzý bir tarafa býrakarak birleþme günüdür.
Farklý düþüncelere, farklý dillere sahip olabiliriz. Farklý siyasi görüþlerimizde olabilir. Ancak gün farklýlýklarýmýzý ön plana çýkarma günü deðildir. Gün kardeþlik günüdür. Gün kardeþliðimi en ulvi noktaya –Yüce Rabbimizin istediði noktaya- çýkarma günüdür. O ulvi nokta ise Kur’an-ý Kerimde bizlere þöyle bildirilmektedir.
وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعاً وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَاناً وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
“Hep birlikte Allah'ýn ipine sýmsýký yapýþýn; bölünüp parçalanmayýn. Allah'ýn size olan nimetini hatýrlayýn. Hani siz birbirine düþman kimseler idiniz de Allah gönüllerinizi birleþtirdi ve O'nun nimeti sayesinde kardeþ oldunuz. Siz bir ateþ çukurunun tam kenarýnda iken oradan da sizi Allah kurtarmýþtý. Ýþte Allah size âyetlerini böyle açýklýyor ki doðru yolu bulasýnýz.” (Al-i Ýmran, 3/103)
Bir diðer ayette birliktelikteki ulvi noktanýn ne olduðunu Yüce Rabbimiz þöyle buyuruyor.
وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُواْ فَتَفْشَلُواْ وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُواْ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
“Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekiþmeyin. Sonra gevþersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabýrlý olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 8/46)
Geliniz! Bir olalým, iri olalým, diri olalým, gür olalým.
Geliniz! Ecdadýmýz nasýl vatan müdafaasýný dün býrakmadýysa bizlerde bugün býrakmayalým.
Geliniz! Bugünümüzün okçular tepesi olan meydanlarý terk etmeyelim.
Geliniz! Ýþ bitti diyerek gevþekliðe düþmeyelim.
Geliniz! Farklýlýklarýmýzý bir tarafa býrakýp kardeþliðimizi pekiþtirelim.
Geliniz! Hainlerin, alçaklarýn kursaðýnda kaldýðý alçakça saldýrýyý bir daha geri gelmemek üzere tarihe gömelim.
Vaazýmýzý Akif’imizin þu dizesiyle sonlandýrýyorum.
Tükürün milleti alçakça vuran darbelere
Tükürün onlara alkýþ tutan kahpelere
Yüce Rabbim Vatanýmýzý, Milletimizi, Ümmet-i Muhammedi her türlü beladan, musibetten, darbeden muhafaza eylesin. Allah’ým daha ilk günden beri vatan hainlerine karlý gelen, canýyla malýyla direnç gösteren siz kýymetli kardeþlerimden razý olsun. Rabbim sizleri iki cihanda aziz etsin. Cumanýz mübarek olsun.
Dinihaberler
Ynt: Darbe Konulu Vaaz By: HALACAHAN Date: 21 Temmuz 2016, 16:14:55
Gün okçular tepesini terk etmeme günüdür. Tamamdýr bu iþ diyerek meydanlarý terk etmeme günüdür. Haber gelmeden meydanlarý terk etmek yok bugün. Yoksa Uhut’ta Hz. Hamza ve yetmiþ ashabý kaybettiðimiz acýyý yeniden yaþarýz. O zaman acýmýz çok büyük olur.Allah korusuz..
Vatan için nobetteyiz inþaallah dualarlayiz i saallah ..
Ynt: Darbe Konulu Vaaz By: ceren Date: 21 Temmuz 2016, 17:26:31
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri hidayet etsin gercegi gormeyi nasip etsin.Hak ile batili ayiran darbeye karsi birlik beraberlik icinde bulunan kullardan eylesin bizleri inþallah...