Terki By: selsebil Date: 12 Ekim 2009, 12:06:39
Hadis külliyatlarýnýn sayfalarý arasýnda dolaþýrken, bir hadis, her karþýlaþmamda bana bir dosta tekrar kavuþmanýn sevincini yaþatýr. Resûl-i Ekrem aleyhissalâtu vesselamýn amcasý Abbas’ýn oðlu Abdullah’ýn rivayet ettiði uzunca bir hadistir bu. Bir kaðýda da kaydettiðim, elimde görenlerin kendisi veya çocuklarý için bir kaydýný daha aldýðý bir hadis...
Efendimiz aleyhissalâtu vesselam, her cümlesinin hâfýzaya kayd ve kalbe nakþ olmasý umulan bu hadisinde, kuzeni Abdullah b. Abbas’ýn þahsýnda, bütün mü’minlere, özellikle de mü’minlerin gençlerine þöyle nasihat buyurur:
“Yavrucuðum! Allah’a karþý edebini koru ki, Allah da seni korusun! Allah’ýn hukukunu koru ki, O’nu karþýnda hâmi bulasýn. Bollukta Allah’ý taný ki, darlýkta da O seni tanýsýn. Birþey isteyince, Allah’tan iste. Yardým talep edeceksen, Allah’tan yardým dile. Zira kullar, Allah’ýn yazmadýðý bir hususta sana faydalý olmak için biraraya gelseler, bu faydayý yapmaya muktedir olamazlar. Allah’ýn yazmadýðý bir zararý sana vermek için biraraya gelseler, buna da muktedir olamazlar. Kalemlerin mürekkebi kurudu ve sayfalar dürüldü. Sen, yakînî bir imanla, tam bir rýza ile Allah için çalýþmaya muktedir olabilirsen çalýþ; þayet buna muktedir olamazsan, hoþuna gitmeyen þeyde sabýrda çok hayýr var. Þunu da bil ki, Allah’ýn yardýmý sabýrla birlikte gelir, kurtuluþ da sýkýntýyla gelir, zorlukta da kolaylýk vardýr, bir zorluk iki kolaylýða asla galebe çalamayacaktýr.”
Görüldüðü gibi, bütün cümleleri birbiriyle irtibatlý ve her cümlesinin kalbe nakþolmasý gereken bir hadistir bu:
“Allah’a karþý edebini koru ki, Allah da seni korusun.”
(...)
“Bollukta Allah’ý taný ki, darlýkta da O seni tanýsýn.”
(...)
“Ýsteyince, Allah’tan iste.”
(...)
“Sabýrda çok hayýr vardýr.”
“Allah’ýn yardýmý sabýrla gelir.”
“Kurtuluþ, sýkýntýyla gelir.”
“Zorlukta kolaylýk vardýr.”
“Bir zorluk iki kolaylýða asla galebe çalamayacaktýr (Zorluk, iki kolaylýk arasýndadýr).”
Gelin görün ki, býrakýn hepsi de büyük hakikat dersleri yüklü her bir cümlesini tek tek dile getirmeyi, bu cümlelerin tamamýný aktarmýþ olduðumuzda dahi, ortada bir ‘eksik rivayet’ sözkonusudur. Abdullah b. Abbas’a Resûlullah aleyhissalâtu vesselamýn söylediði sözler bu kadardýr, ama sadece bu sözleri rivayet ettiðimizde, hadisin bize öðrettiði ‘zaman ve zemin’ dersi gözlerden ýrak olmaktadýr. Halbuki, ilgili hadis rivayetini, bu peygamber sözlerinin hangi þartlarda söylendiðini de bildiren kýsmýyla birlikte okuduðumuzdadýr ki, hadisin içerdiði hikmet ve hakikat dersi tam kývam bulmaktadýr.
Bu hadisi, Efendimiz aleyhissalâtu vesselam, Abdullah b. Abbas’a, iki kiþi baþ baþa olduklarý bir ortamda söylemiþtir.
Peki, nasýl bir ‘baþ baþa ortam’dýr bu?
Meselâ, bir gün o sýralar en fazla onbeþ yaþýnda olan Abdullah b. Abbas’ý yolda görüp bir kenara çekerek mi bunu söylemiþtir?
Yoksa, bir haberci yollayýp evine çaðýrarak mý?
Yahut?
Tirmizî’nin aktardýðý bu rivayetin baþ tarafýndan anlaþýldýðý üzere, Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselam, bu sözleri amcasýnýn oðlu genç Abdullah’a, bir seyahat veya gezi esnasýnda söylemiþtir.
Amcasý Ebu Talib’in ortanca oðlu Cafer’in oðlu Abdullah b. Cafer’le, evlatlýðý Zeyd b. Hârise’nin oðlu Üsame ile, hýzlý koþmasýyla nam salmýþ Medineli genç sahabi Seleme b. Ekvâ ile, Abdullah b. Abbas’ýn aðabeyi Fadl b. Abbas ile ve baþka sahabilerle ilgili baþkaca rivayetlerden de anlaþýldýðý üzere, Resûlullah aleyhissalâtu vesselam cihad için, hac için veya baþka bir sebeple devesine binip yola çýktýðýnda terkisine bir sahabiyi almayý âdet edinmiþtir.
Yeri geldiðinde, Hicret yolculuðunun son deminde olduðu gibi Hz. Ebu Bekir, yeri geldiðinde vefatýndan sonra Ehl-i Beyt’in yükünü omzunda taþýyacak Hz. Ali, yeri geldiðinde henüz yeni müslüman olmuþ ve geri döndüðünde kavmine Ýslâm’ýn haberini taþýyacak bir bedevî, Resûlullah aleyhissalâtu vesselam ile yol arkadaþlýðý yapmak, devesinin terkisinde ona refakat etmek, onunla hususî sohbet edebilmek, hususî irþadýna mazhar olabilmek imkânýný bulmuþlardýr.
Ve rivayetlerden anlaþýldýðý üzere, çok özel durumlar hariç, böylesi seyahat zamanlarýnda Peygamber aleyhissalâtu vesselamýn tercihi, nisbeten genç, hatta çocuk yaþtaki sahabileri devesine bindirmek þeklindedir. Abdullah b. Abbas, aðabeyi Fadl, Cafer b. Ebu Talib’in oðlu Abdullah, Seleme ve Üsâme ile ilgili olarak gelen rivayetler bunun bir teyididir. Öyle ki, uzun yolculuklar bir yana, Medine civarýndaki kýsa yolculuklar esnasýnda dahi, Efendimizin yolda oynayan sahabi çocuklarýndan bugün birini, yarýn bir baþkasýný devesinin terkisine bindirip gezdirme, bu esnada onunla hususî sohbet edip irþadda bulunma gibi bir itiyadý vardýr.
Ýþte, Abdullah b. Abbas’ýn bildirdiði hadis, tam kývamýný bu davranýþýn da bilinmesiyle bulmaktadýr.
Resûl-i Ekrem aleyhissalâtu vesselamýn her sözü hak, her cümlesi hakikattýr. Ve doðruca onun mübarek lisanýndan tek bir cümle duymak için, onu görmeyen sonraki ümmeti belki bütün ömrünü ve sermayesini vermeye talip haldedir ama, o sahabilerine asla bizim dünden razý olduðumuz þekilde bir ‘kuru nasihat’ta bulunmuþ deðildir. O, ‘ikram’da bulunmadan ‘nasihat’ta bulunan biri deðildir. Þemâil-i þerif kitaplarý, onun güzel ahlâkýnýn bir nümunesi olarak mescidindeki sohbete dahil olanlarýn boðazlarýndan bir yiyecek veya içecek geçmeden oradan ayrýlmadýklarýný haber verdiði gibi; bir genç, onun devesinin terkisine davet ve kabul edilmek gibi hususî bir ikram ve iltifatla birlikte onun kutlu nasihatýný iþitmiþtir.
Buradan ise, bugünün ‘nasihat’ makamýnda olan mü’minlerinin alacaðý bir ders muhakkak vardýr.
Söylenen sözün güzelliði kadar önemli olan, Resûlullah aleyhissalâtu vesselamýn “Yavrucuðum!” diye baþlayan hitabýnda görüldüðü üzere, üslubun da güzelliðidir. Sözün ve üslubun güzelliði ile de lütf-u irþad tamam deðildir.
Hakikatli bir sözü hakikatli bir güzel üslupla sunmanýn yanýsýra, bunun güzel bir ortamda söylenmiþ olmasý gerekmektedir.
Ýþte ‘en güzel örnek’ aleyhissalâtu vesselam, genç sahabilerinin her birine nasihatta bulunurken, seyahat veya gezinti gibi göze ve gönüle hoþ gelen bir zemini tercih etmekte; böylesi bir zeminde bir genci kendi devesinin terkisine davet etmekle en baþta onu sevdiðini ve ona deðer verdiðini ona hissettirip baþkalarýna da gösterdikten sonradýr ki, yolculuðun akýþý içinde uygun zaman, uygun zemin, uygun kývamda ona nasihat etmektedir.
Hadis kitaplarý arasýnda dolaþýrken ne zaman ‘devesinin terkisi’ ifadesiyle karþýlaþsam, yüzüme tebessüm yayýlýr bu sebepten. Kaburga kemiklerin dahi geniþlediðini, zira kalbime sevinç ve huzur dolduðunu hissederim hem.
Öyle bir nebi ki, ‘devesinin terkisi’ bile ümmetine nice dersler öðretiyor...
Metin KARABAÞOÐLU
Ynt: Terki By: sümeyra Date: 05 Mart 2011, 23:31:45
Ýþte ‘en güzel örnek’ aleyhissalâtu vesselam, genç sahabilerinin her birine nasihatta bulunurken, seyahat veya gezinti gibi göze ve gönüle hoþ gelen bir zemini tercih etmekte; böylesi bir zeminde bir genci kendi devesinin terkisine davet etmekle en baþta onu sevdiðini ve ona deðer verdiðini ona hissettirip baþkalarýna da gösterdikten sonradýr ki, yolculuðun akýþý içinde uygun zaman, uygun zemin, uygun kývamda ona nasihat etmektedir.
Allah razý olsun..Bu benim için çok deðerli bir bilgi..Çünkü,þu ana kadar, bu konuda üzerime düþeni alamadýðýmý farkettim..Ýnþaallah telafi etme imkanýný Rabbim bahþeder..Hayýrlara vesile oluruz..
radyobeyan