Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Afedersiniz “af”(f)eder misiniz? By: selsebil Date: 05 Ekim 2009, 20:57:09
Afedersiniz bayým?
Bahsedelim mi biraz sizden, bizden, insan kalan yanlarýmýzdan… En pahalý þeylerin bile ucuzladýðý bu asýrda, bu ucuzlatma rekabetinde  payýmýza düþenin neler olduðundan…
Akýl ve kalpten!
Adalet ve merhametten!
Acaba bu mevzudan bahsederken sorgular mýsýnýz kendinizi siz de benim gibi deliler makamýnda seyredenlerden misiniz?
Ya da aklý baþýnda gezenlerden mi?
Veyahut aklýný baþýnda zannedenlerden mi?
Aklýna kalbini dercedemeyenlerden mi?
Ve bir sýnýfa yerleþince yüreðiniz bu ifadeleri nakþeder misiniz?

Merhamet; tamamen kalple mi alakadar yoksa akýlla da bir baðlantýsý var mý bu iki duygunun? Ýkisi ayný yerde bulunabilir mi yoksa biri geldiðinde diðerine yol mu görünür? Veyahut ikisi aslýnda birlikteyken en anlamlý sonuç mu çýkar ortaya…
Kararlarýmýz ne kadar teðet geçiyor  kendilerine….

Merhamet; iradedeki acziyetin gayri ihtiyarî bir aksülamelidir mi yoksa kendinizden baþka her insaný maruz görebileceðiniz bir duygu durumu mu?
Gönül öylesine hassas bir terazi ki  alemdeki her fenalýktan kendine bir sorumluluk payý biçer, günah verir gibi  af daðýtýrken, bir dilenci gibi insanlardan af diler. Bir süre sonra kalbi kasýp kavuran duygu bir süre sonra fikrileþir ve akýlda ki o hassas adalet mengenesi bu temel üzere kurulur. Necip Fazýl’ýn kitabý  “Reis Bey”de "Baþaþaðý bir cemiyeti baþ yukarý edecek kudret, her tarafýn birbirini affetmesindedir" anlayýþýyla cemiyet çapýnda manevi bir af ve merhamet  tesisi kurma sevdasýna girer.
“Baþ aþaðý bir medeniyeti baþyukarý edebilecek bir  kudret” olarak tasvir edilmesi akla çarpar  önce… O kadar iksirli bir ilaç olarak algýlanýr ki bu duygu hep akla hem kalbe çarpar sonra…

Ýnsandaki kötülük iktidarýný döve döve pekiþtirmek yerine; hohlaya hohlaya yumuþatmak der öðretilerde… Adaletsiz merhamet merhametsiz adalet imkan dahilinde  deðildir. Sadece edebiyatçýsý gafilane bir tavýr, ukalasý olmak merhametsiz bir duruþ, sadece sözcüsü olmak hoyratça bir adým, taþýyýcýsý ve kullanýcýsý olmak ise en saðlýklý davranýþ… Mühürlü kalpleri açabilecek, insanýn görmezden geldiði halleri ifþa edebilecek, kalpleri bütün nasýrlý haletlerinden temizleyebilecek tek  imkan…
“Ýnsan nefsinin beton çatýsýný tepesine dikmiþ çýrpýna çýrpýna imkanlardan kaçarak yaþamaya çalýþýyor” diyor Necip Fazýl. Her mühürlü kalbe sahip insanýn  kalbi kanar bu duyguyla tanýþýrsa… Aðlayabilenler, anlayabilenler, anlatabilenler…
Bu gruptan birine muhakkak yerleþtirir. Ve nefsin o kalýn duvarlarý þayet bu duyguyla  karþý karþýya gelirse  buzun suda  erimesi misali erir gider…

Dini, milliyeti, ýrký, kimliði, kiþiliði ne olursa  olsun bir canlýya sadece canlý olduðu için içinde bulunduðu haletten dolayý acýmak… Hýrsýza, Katile, fakire, zengine, mazluma, zalime  acýyabilmek… Kýyýlanlara ve en çok da  kýyanlara acýmak… Adalet mefhumunu ifa ederken bile  merhamet duygusunu o mefhumun içine imtizaç edebilmek…

Afedersiniz benmerkezli sisteme inat, hayatýn merkezine kendinizi koymadan hastanedekini, hapishanedekini, köprü altýndakini, villadakini  af eder misiniz?
En çok da  kendinizi? Hatalarýnýzý, sevaplarýnýzý, verdiklerinizi, aldýklarýnýz hesaba çekerek kalbinizi, kabrinizi, suretinizi, siretinizi af  eder misiniz… Kalbinizde  idama  mahkum  ettiklerinizi, gönlünüzde kalemini  kýrdýklarýnýzý, zamana  kayýtlý olarak  sizi listesinden silenleri, listenizden sildiklerinizi, ruhunuzu elinin içine  alýp yumruðunu sýkýp sizi lime lime  edenleri, sizin deðer verdiðiniz her deðeri deðersiz görenleri, bu nedenle  sizi mahkum edenleri, düþüncelerinize kelepçe  vurup düþlerinizi perçinleyenleri af  eder misiniz? Saldýrmak için, sataþmak için kolladýðýnýz o fýrsatlarý yanýmýzda yýkýcý aletler taþýsak da  taþýmasak da  o duyguyu bir kenara koyup sadece bir varlýða var olduðu için, ruhu olduðu için kayýrabilir misiniz?

Sýnýflandýrmalara sýrtýnýzý dönüp ”Sen ocusun, ben bucuyum” “sen o taraftansýn ben bu taraftaným”  gibi ibareleri rafa kaldýrýp, aranýzdaki birliklere tutunup hoþ görebilir misiniz birbirinizi… Azalan tahammül duygusunu biraz  dinleyip neden bu kadar feryad  ettiðine kulak kesilebilir misiniz? Orucu neden “tut”amadýðýný, namazý neden “kýl”amadýðýný, zekatý neden “ver”emediðini biraz sorgulayýp, sizi bunlardan uzak tutan rozetleri söküp çýkarabilir misiniz?

Kainat insanda insan kalbinde dürülmüþse kalbi talan etmek kabrini talan etmektir, kainatýna zarar vermektir. Affedebilmek ise hem kendi içimizdeki iyinin iyileþmesine fýrsat vermek, hem de  affettiðimiz kiþinin iyileþmesine izin vermektir. Acý çeken ve acý çektiren ayný odada buluþursa zalim diye bir sýfat yer bulamayacaktýr.
O yüzden bayým geçici bir rahatlýkla rahatsýzlýk verdiysem afedersiniz. Ama lütfen bana olmasa da kendi iç sesinize cevap veriniz “af”edermisiniz?

Hilal ÇORBACIOÐLU


radyobeyan