Nurdan Damlalar
Pages: 1
Rekabet yerine iftihar etmeli By: selsebil Date: 27 Eylül 2009, 22:30:38


Bismillahirrahmanirrahim

Kardeþlerim, enâniyetin iþimizde en tehlikeli ciheti kýskançlýktýr. Eðer sýrf lillâh için olmazsa, kýskançlýk müdahâle eder, bozar. Nasýl ki bir insanýn bir eli bir elini kýskanmaz ve gözü kulaðýna haset etmez ve kalbi aklýna rekabet etmez. Öyle de, bu heyetimizin þahs-ý mânevîsinde, herbiriniz bir duygu, bir âzâ hükmündesiniz. Birbirinize karþý rekabet deðil, bilâkis birbirinizin meziyetiyle iftihar etmek, mütelezziz olmak bir vazife-i vicdaniyenizdir.

Bir þey daha kaldý; en tehlikesi odur ki: Ýçinizde ve ahbabýnýzda, bu fakir kardeþinize karþý bir kýskançlýk damarý bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kýsmýnda bir enâniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enâniyetlidir; çabuk enâniyetini býrakmaz. Kalbi, aklý ne kadar yapýþsa da, nefsi, o ilmî enâniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazýlan risalelere karþý muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdiði ve aklý istihsan ettiði ve yüksek bulduðu hâlde, nefsi ise, enâniyet-i ilmiyeden gelen kýskançlýk cihetinde zýmnî bir adâvet besler gibi, Sözlerin kýymetlerinin tenzilini arzu eder-tâ ki kendi mahsulât-ý fikriyesi onlara yetiþsin, onlar gibi satýlsýn. Halbuki, bilmecburiye bunu haber veriyorum ki:

Bu durûs-u Kur'âniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müctehidler de olsalar, vazifeleri, ulûm-u imaniye cihetinde, yalnýz yazýlan þu Sözlerin þerhleri ve izahlarýdýr veya tanzimleridir. Çünkü, çok emârelerle anlamýþýz ki, bu ulûm-u imaniyedeki fetvâ vazifesiyle tavzif edilmiþiz. Eðer biri, dairemiz içinde nefsin enâniyet-i ilmiyeden aldýðý bir hisle, þerh ve izah haricinde bir þey yazsa, soðuk bir muaraza veya nâkýs bir taklitçilik hükmüne geçer. Çünkü, çok delillerle ve emârelerle tahakkuk etmiþ ki, Risale-i Nur eczalarý Kur'ân'ýn tereþþuhâtýdýr; bizler, taksimü'l-a'mâl kaidesiyle, herbirimiz bir vazife deruhte edip o âb-ý hayat tereþþuhâtýný muhtaç olanlara yetiþtiriyoruz. (Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, s. 413)

Bediüzzaman Said Nursi



SÖZLÜK:

ENÂNÝYET : Benlik, gurur.
LÝLLÂH : Allah için.
MEZÝYET : Ýyi ve doðru hareket; üstünlük vasýflarý.
MÜTELEZZÝZ : Memnun, lezzetlenmiþ.
VAZÝFE-Ý VÝCDÂNÝYE : Vicdanî vazife
MUÂRAZA : Biri ile yarýþmak, birbirine karþý gelmek, sözle karþýlýklý mücâdele.
ÝSTÝHSAN : Beðenme, güzel bulma.
ZIMNÎ : Gizli, örtülü.
ADÂVET : Düþmanlýk, kin.
TENZÝL : Kýymetten düþürme, hiçe indirme, aþaðý indirme.
ÂLLÂME : Birçok ilimde ihtisas sahibi kimse.
MÜCTEHÝD : Ýctihad eden. Ýhtiyaç hâsýl olduðunda âyet ve hadislerden hüküm çýkarmýþ büyük Ýslâm allâmeleri ve önderleri.
ULÛM-U ÎMÂNÝYE : Ýmani ilimler.
TANZÝM : Düzene koyma, sýralama, düzenleme.
EMÂRE : Delil; iþaret, belirti, iz.
MUÂRAZA : Biri ile yarýþmak, birbirine karþý gelmek, sözle karþýlýklý mücâdele.
NÂKIS : Noksan, eksik, tamam olmayan.
TEREÞÞUHÂT : Damlamalar, sýzýntýlar, iþaretler, emâreler, deliller; ortaya çýkma.
TAKSÝMÜ\'L-Â\'MAL : Vazife bölümü, iþ bölümü.
DERUHTE : Yapma, yerine getirme, üzerine alma.
ÂB-I HAYAT : Hayat suyu,hayatýn devamýna vesile olan kan.


radyobeyan