Kýssadan Hisseler
Pages: 1
ELMA By: [Muhammed] Date: 06 Mart 2015, 22:28:45
                                                                
ELMA

Hanefî Mezhebinin imamý olan Ýmâm-ý Âzam namýyla mâruf Numan b. Sabit’in babasý Sabit hazretleri, henüz gençlik yýllarýnda daha evlenmemiþ iken, günün birinde bir dere kenarýnda abdest alýyordu. O sýrada derenin sularýna kapýlýp gelen irice, kýpkýrmýzý bir elma gördü. Elmayý caný çekti ve gayri ihtiyari olarak uzanýp elmayý aldý ve ýsýrdý. Isýrdýðý anda kafasý dank etti. Çünkü helâl yiyecek konusunda son derece hassas olan, yediðine ve içtiðine azami derecede dikkat eden Sabit hazretleri; nereden geldiðini, kime ait olduðunu bilmeden, sahibinden izinsiz olarak bu elmayý ýsýrmýþtý. Fevri hareket ettiði için hata ettiðini anladý, elmanýn sahibini bulup helâlleþmesi gerektiðini düþündü. Zira o ýsýrýkla beraber az da olsa elmanýn suyunu yutmuþtu.
Hemen elmanýn sahibini bulmak için harekete geçti.

 “Bu elmayý dere getirdiðine göre, belli ki derenin kenarýndaki bir bahçede bulunan elma aðacýndan düþmüþtür” diye düþündü. Ve suyun geldiði yöne doðru yürüdü. Elma elinde olduðu halde araya araya, elmanýn düþtüðü meyve bahçesini buldu. Baktý ki orada nur yüzlü bir ihtiyar çalýþýp durmakta, yanýna gidip selâm verdi ve bahçenin sahibini sordu. Tarla sahibinin, o nur yüzlü zâtýn kendisi olduðunu öðrenince, meseleyi baþýndan itibaren anlattý ve hakkýný helâl etmesini istedi.
Sabit hazretlerinin helâl yiyecek ve kul hakký konusundaki bu hassasiyeti, bahçe sahibinin dikkatini çekti. Bu delikanlýnýn haram-helâl noktasýndaki bu titizliði çok hoþuna gitti. Onun, yanýnda kalmasýný arzu ettiðinden, hakkýný helâl edemeyeceðini, helâl etmesi için bazý þartlarý olduðunu ileri sürdü. Þayet o þartlarý yerine getirirse o zaman helâl edeceðini söyledi. Sabit hazretleri ise, hakkýný helâl ettirebilmek için ne yapmasý gerekiyorsa yapacaðýný bildirdi.
Bahçe sahibi bu duruma çok memnun olmuþtu. Þartlarýndan biri þuydu; burada bir müddet yanýnda kalacak, bu süre zarfýnda da, bað-bahçe iþlerinde kendisine yardýmcý olacaktý. Aksi takdirde kesinlikle hakkýný helâl etmeyeceðini söyledi. Sabit hazretleri ihtiyarýn bu teklifine çok þaþýrmýþtý, elmanýn tamamýnýn bedeli neydi ki, bir ýsýrýk için uzun bir müddet çalýþmasýný þart koþuyordu. Ama ihtiyar Nuh diyor peygamber demiyor, “yanýmda kalýp bana yardým etmezsen kesinlikle hakkýmý helâl etmem.” diye diretiyordu. Böyle aksi bir ihtiyarla âhirette hesaplaþmaktansa, bu dünyadayken hesabý kesmek gerekiyordu. Ayrýca bu iþe kendisi gönüllü olmuþ, þartlarý kabul edeceðine dair söz vermiþti. Ve neticede Sabit hazretleri sözünde durmuþ ve ihtiyarýn dediði müddet onun yanýnda kalýp, iþlerinde ona yardýmcý olmuþ ve canla baþla çalýþmýþtý. Zamanla anladý ki, aslýnda bu yaþlý zat hiç de öyle aksi ve inatçý biri deðildi. Gayet tecrübeli, görmüþ geçirmiþ, son derece olgun ve yumuþak huylu sâlih bir zât idi. Kendisine son derece iyi davranmýþ, evindeymiþ gibi rahat ettirmiþti. Demek ki, yardým edecek birine çok ihtiyacý olduðundan, Sabit hazretlerinin yanýnda kalmasý için ýsrarcý olmuþtu.
Böylece günler geçti ve yanlýþlýkla ýsýrdýðý bir elmanýn hakkýný helâl ettirebilmek için hizmet etmesi gereken süre dolu. Yaþlý adamýn huzuruna gelerek, artýk süresi dolduðunu helâlleþip ayrýlmak istediðini bildirince yaþlý adam:
– Bir þartým daha var, onu da yerine getirdiðin takdirde hakkýmý helâl edeceðim. Ondan sonra artýk serbestsin, istersen ayrýlýp baþka yere yerleþirsin, istersen yanýmda kalabilirsin, dedi. Sabit hazretleri:
– Peki bu þart nedir? diye sordu. Yaþlý adam:
– Benim bir kýzým var. Þayet onunla evlenirsen o zaman hakkým sana helâl olsun. Fakat kýzýmýn bazý kusurlarý var, bunu da bilmeni isterim. Kýzýmýn eli çolaktýr, gözleri kördür, ayaklarý topaldýr, dilsizdir, kulaðý da saðýrdýr. Yaþlý adam kýzý hakkýnda öyle bir tarif yapmýþtý ki, bu bir insan mý yoksa kütük müydü? Ne görür, ne konuþur, ne de duyar; kolu-bacaðý olmayan çolak-topal bir hilkat garibesi…
Sabit hazretleri þimdi ne yapacaktý? Tam helâlleþmeyi beklerken teklif edilen bu þart da neyin nesiydi. Kendisi gibi her yönden dört dörtlük bir delikanlýya, böyle birini nasýl teklif edebiliyordu. Bu þartlarý baþtan söylese belki kabul etmeyebilirdi. Ama bu kadar zaman burada çalýþtýktan sonra, þimdi bu teklifi kabul etmese, tüm çalýþtýðý boþa gidecekti. Kabul etse, böyle bir insanla hayat sürmek nasýl mümkün olacaktý? Düþündü, taþýndý… Mesuliyet duygusu, Allah’a hesap verme korkusu aðýr bastý. Üç günlük dünya hayatý keyifle, zevkle geçse ne olur, geçmese ne olurdu; önemli olan âhiret hayatýydý. Bu dünyada böyle bir kadýnla yaþamak, âhirette azap çekmekten daha zor deðildi ya… Ve evlenmeyi kabul etti. Düðün yapýldý, nikâh kýyýldý ve zifaf gecesi Sabit hazretleri’ne gelinin bulunduðu odayý gösterdiler. Sabit hazretleri zifaf odasýna girmesiyle çýkmasý bir oldu. Çünkü içeride kendisine anlatýlan vasýfta birini görememiþti. Büyük bir yanlýþlýk olmalýydý. Çünkü kayýnpederinin “gözü kör, ayaðý topal, kolu çolak” diye anlattýðýnýn aksine, zifaf odasýnda; tüm uzuvlarý yerli yerinde, boyu, pos ve endamýyla güzeller güzeli, ay parçasý bir hatun vardý.
Sabit hazretleri neler olup bittiðini anlamak için kayýnpederi olacak o bilge ihtiyarýn yanýna gitti. Ve þaþýrmýþ bir halde olanlarý kendisine anlattý. Kayýnpederi tebessüm ederek durumu þöyle anlattý:
– Evladým! Sana kýzým kördür dedim, bu doðrudur. Ama gözü zahiren kör deðil, o harama karþý kördür. Bir kere olsun harama göz atmamýþ ve bakmamýþtýr! Saðýrdýr dedim. Aslýnda kulaðý çok iyi duyar, ama o harama karþý saðýrdýr. Haram olan þeylere kulak verip dinlemez. Dilsizdir dedim. Harama karþý dilsizdir, haram olaný konuþmaktan kaçýnýr! Ayaðý topal, kolu çolak dedim. Evet, öyledir benim kýzým. Ayaðý harama gitmez, eli harama uzanmaz! Yoksa eli de, kolu da, tüm uzuvlarý da saðlam ve mütenasiptir. Evladým uzun lafýn kýsasý, zannettiðin gibi hiçbir yanlýþlýk yok. Ýçeride zifaf odasýnda bekleyen benim öz kýzým, senin ise helâlin ve zevcendir.
Allâh-ü Teâlâ ikinizi de mesut ve bahtiyar etsin, sulbünüzden hayýrlý nesiller halk etsin! Durum þimdi çok iyi anlaþýlmýþtý. Meðerse adam, Sabit hazretlerini ilk gördüðü anda çok beðenmiþ, ayrýca ondaki uhrevî hassasiyeti ve Allah korkusunu da görünce, kýzýný ona nikâhlamayý kafasýna koymuþ. Fakat bu arada kýzýnýn biraz daha büyümesini beklemiþ ki, tam evlenecek yaþa gelsin…
Ýþte bu izdivaçtan nur topu gibi bir evlat dünyaya geliyor. Adýný Numan koyuyorlar. Yani, Numan b. Sabit. Ve gün geliyor o yavru büyüyüp Ýmâm-ý Âzâm oluyor. Ýþte Ýmâm-ý Âzâm (Rahmetullâhi Aleyh), böyle bir anne ve babadan doðuyor. Ýmâm-ý Âzâm daha çocuk yaþlarda okumasý için hocaya teslim edildi. Müthiþ zekâsý ve hafýzasý ile arkadaþlarýný fersah fersah geride býraktý. Hâfýzlýðýný da üç günde bitirdi. Rivâyet edilir ki: Ýmâm-ý Âzâm’ýn üç günde hâfýzlýðýný bitirmesiyle alakalý olarak, muhtereme annesi oðluna þöyle dermiþ:
– Ah oðlum! Þayet baban o elmayý ýsýrmasaydý, sen bir günde bile hâfýz olurdun!

Bu kýssa; çocuklarýnýn büyük adam olmasýný isteyen anne ve babalar için, çocuk eðitiminin nerelerden baþladýðýný bilmeleri açýsýndan çok önemli bir ibret vesikasýdýr. Bu durumda anne ve babalarýn, özel yaþantý ve tutumlarýnýn çocuklarýna ne derece sirayet ettiðini anlayýp, bu konuda daha dikkatli ve titiz davranmalarý gerekmektedir.

Ynt: ELMA By: Rüveyha Date: 06 Mart 2015, 23:54:45
Esselamu Aleykum ve rahmetullah.Muhammet kardeþim çok güzel bir paylaþým olmuþ.Kýssa çok dersler veriyor.Sabit hazretlerinin hakkýyla Allahtan korkmasý ona bir çok güzeliklerin bahþedilmesine vesile oluyor.Mevlam bizlere de nasip eylesin.Çocuðun ahlaký daha çocuk ana rahmine düþmeden baþlýyor.Rabbim helal,harama hakkýyla dikkat edenlerden eylesin.Rabbim razý olsun Muhammed kardeþim.
Ynt: ELMA By: Kevšer Date: 07 Ekim 2015, 04:03:27
  Ve Aleykümüsselăm. Paylaþým için Rabbim Razý olsun kardeþim. Ýbretlik bir kýssaydý. Hayatýmýzdaki herþeyin helâl olmasýna çok dikkat etmeliyiz. Mevlam nefslerimize uydurmasýn inþaAllah.

radyobeyan