ilimdunyasi.com Haberleri
Pages: 1
Devlet tarihi eserleri ihya ederek bedduadan kurtuluyor By: halim Date: 29 Aralýk 2014, 16:08:01
Devlet tarihi eserleri ihya ederek bedduadan kurtuluyor



Devlet tarihi eserleri ihya ederek bedduadan kurtuluyorBu ihya hareketleri, devletin birçok alanda olduðu gibi, tarihi mirasa karþý yapýlan kýyýmdan dolayý da bir þekilde özür dilemesidir
Emeti Saruhan'ýn haberi:

Ýstanbul, Roma, Bizans, Osmanlý gibi dünyanýn en önemli imparatorluklarýna baþkentlik yapmýþ bir þehir. Bu imparatorluklar döneminde yapýlmýþ çok sayýda tarihi yapýyý da bünyesinde barýndýrýyor. Ancak bugün baktýðýmýzda onlardan çok azýnýn, belki de en büyük ve önemlilerinin günümüze kadar gelebildiðini görebiliyoruz. Bu eserler özellikle 19. yüzyýlýn sonlarýnda modernleþme çabalarý ve deðiþen dünyaya ayak uydurmak adýna yok edilmeye baþlandý. Cumhuriyet döneminde yaþananlarýn ise hepsi ayrý bir hikaye. Bunlardan belki de en çarpýcý olaný, 1935 yýlýnda çýkarýlan “Beþ yüz metre içerisinde tarihi deðeri büyük de olsa birden fazla cami olmayacak” kanunu. 1950’li yýllarda ise geniþ caddeler ve büyük bulvarlar açma meraký baþta Mimar Sinan’ýn eserleri olmak üzere birçok tarihi yapýyý ortadan kaldýrdý. Bu eserlerin birçoðu yolla hiç alakasý olmayacak konumdaydý. Baþta Atatürk Bulvarý olmak üzere, Aksaray meydaný, Vatan ve Millet caddeleri yaptýrýlýrken birçok tarihi eser yola tesadüf etmemesine raðmen yýktýrýldý. Ýþte tarihi eserlerimizi yok etmemizin kýsa tarihi böyle.

ESERLER YÜZ KARASI HALDE

“Ýstanbul’un 100 Kaybolan Eseri” adlý çalýþmasýnda bu kaybolan eserleri tespit eden Fatih Güldal, yola çýkýþ sebebinin Ýstanbul’da çeþitli nedenlerle ortadan kaldýrýlmýþ ya da bakýmsýzlýktan harap olmuþ yüz tarihi eserin hatýrlatýlmasý olduðunu söylüyor. Güldal’ýn üzerinde çalýþtýðý eserlerin yaklaþýk yarýya yakýnýný oluþturan camilerin tamamý yýkýlmýþ. Bir kýsmýnýn yerine apartman vb. binalar yapýlsa da bir kýsmýnýn arsasýnýn hala boþ olmasýnýn, vakýf ya da dernekler bu eserleri ihya ederek eski haline getirdiði için sevindirici. Medreseler ise daha þanslý, bir çoðu kurtarýlabilecek durumda. Musluklarý çalýnmýþ, suyu kesilmiþ, kitabesi kýrýlmýþ çeþmelerle, büfeye dönüþtürülmüþ sebiller neyse ki yüz karasý bir halde de olsa ayakta. Tiyatro, han, konak gibi sivil mimari eserleri, sýbyan mektebi gibi eðitim kurumlarý ile karakollar bugün kaybettiðimiz eserlerin bir kýsmý.

ÝHYA BEDDUADAN KURTULMANIN YOLU

Günümüzde belediyeler, Vakýflar Genel Müdürlüðü ve çeþitli kurumlar kaybolmuþ bu eserleri aslýna uygun þekilde ihya ediyor. Bir ihya hareketinin baþladýðýný ifade eden Güldal, vakýf eserlerinin vakfiyelerindeki beddualarý savuþturmanýn tek yolunun bu eserleri ihya etmek olduðuna dikkat çekiyor. Güldal, “Hem dini hem de hukuki birer metin olan vakfiyelerde, eserin yok edilmesine sebep olanlarla ilgili çok aðýr ifadeler vardýr. Bu þehirde yaþayan herkes bir þekilde bu durumun muhatabýdýr” diyor. Bu ihya hareketlerini devlet birçok alanda olduðu gibi tarihi mirasa karþý yapýlan kýyýmdan dolayý da bir þekilde özür dilemesi olarak görüyor Fatih Güldal ve ekliyor: “Þehrin yöneticileri 100 yýl boyunca tarihi eserlerini yok etmek için var güçleriyle çalýþtýlar. “Bu þehir kambur, onu düzelteceðiz” diyen þehir planlamacýlarý Ýstanbul’un belini kýrdý. Çok þükür o günlerden, kaybolan eserlerin gerek devlet kurumlarý gerekse hayýrsever vatandaþlarýn eliyle ihya edildiði bugünlere geldik.” Ýnsanlarýn artýk manevi sorumluluklarýnýn farkýnda olduðunu düþünen Güldal, Vakýflar Genel müdürlüðü, Ýl Özel Ýdareleri, Koruma Kurullarý gibi  ilgili kurumlarýn hem maddi yardýmlarý hem de bürokrasi konusunda saðladýklarý kolaylýklarýn bir çok tarihi eserin ihya edilmesine imkan saðladýðýný anlatýyor.

Ýmar deðil restorasyon þehri olmalý

Fatih Güldal, Ýstanbul’un gerek nüfus açýsýndan gerekse yayýldýðý alan açýsýndan kontrolsüzce büyüdüðünü ifade ediyor. Bu nedenle þehrin inþasýnda ve imarýnda çok ciddi sorunlarýn olmasýnýn kaçýnýlmaz olduðunu ifade eden Güldal, “Lakin bu þehir üç imparatorluða baþkentlik yapmýþ, tarihi eserlerle açýk hava müzesi konumunda olan bir yer. Alelade, nevzuhur bir kent deðil. Medeniyet dediðiniz þey þehirli olmak, insanlarýn huzur bulacaðý bir mimari anlayýþla çevreyi yaþanýlýr kýlmakla alakalý. Açýkçasý ‘Ýstanbul imar þehri deðil restorasyon þehridir’ sözünü benimseyenlerdenim” diyor. Güldal’a göre yeni yapýlacak tek þey, eskiden çeþitli sebeplerle yýkýlan tarihi yapýlar olmalý. Zira hem tarihi hem de yok edilen yapýlarýn vakýf eseri olmasý nedeniyle dini sorumluluklarýmýz var. Güldal, konut ya da diðer ihtiyaçlar için tarihi bölge dýþýnda yerler seçilmesi gerektiðine iþaret ediyor. Osmanlý döneminde þehre çakýlacak her çivi için mimarbaþýndan izin alýndýðýna dikkat çeken Güldal, þehirdeki her türlü imar hareketinde titiz davranýlmasý gerektiðinin altýný çiziyor.

BANÝNÝN RUHU ÞAD OLDU

Sevindirici olansa son yýllarda birçok tarihi yapýnýn ihya edilmesi ya da restorasyondan geçmiþ olmasý. Güldal bunlara örnek olarak ihyasý yeni tamamlanan, Hýrka-i Þerif semtindeki Þemseddin Kadiri Tekkesi’ni gösteriyor. Güldal, binanýn tekke ve zaviyeler kanunundan sonra sahipsiz kaldýðýný, 1965 yýlýnda da yýktýrýldýðýný anlatýyor. Yine Çapa’da, 1957 yýlýnda Millet Caddesi açýlýrken yola denk gelmemesine raðmen yýkýlan Mimar Sinan eseri Kazasker Abdurrahman Efendi Camii’nin Muhittin Cesur adýndaki bir hayýrseverin yardýmýyla ihya edildiðini hatýrlatýyor Güldal ve ekliyor: “Hem bâninin ruhu þad oldu, hem de bir sanat eseri tekrar ortaya çýktý.” Zeyrek Sarnýcý’nýn üzerinde bulunan, 1517 yýlýnda Piri Mehmet Paþa tarafýndan yaptýrýlan caminin de bakýmsýzlýktan yýkýldýðýný, yarým minare kaidesi ile uzun yýllardýr hayata tutunmaya çalýþtýðýný anlatan Güldal, buranýn Fatih Belediyesi’nin gayretleriyle ihya edilerek ibadete açýldýðýný söylüyor.

Cankurtaran (Seyyid Hasan Aða) Mescidi

Fatih’te Cankurtaran Mahallesi’nde Cankurtaran Caddesi ile Bayram Fýrýný Sokaðý’nýn kesiþtiði köþede bulunan mescidin banisi Hadika’ya göre Fatih Sultan Mehmed’in topçubaþýsý el-Hâcc Seyyid Hasan Aða’dýr. 1918 yýlýnda yanan mescid, 1941 tarihli Ýstanbul Cami ve mescidlerini gösteren listede kadro harici arsa olarak tanýmlanmýþ. Resimde Cankurtaran mescidinin kalýntýlarý gözüküyor.

Merzifonlu Kara Mustafa Paþa Camii (Karaköy Camii)

Galata Surlarý dýþýnda kalan ve Yaðkapaný olarak adlandýrýlan mescidin banisi sadrazamlardan Merzifonlu Kara Mustafa Paþa’dýr. Harap olmasýnýn ardýndan Sultan 2. Abdülhamid tarafýndan tekrar yaptýrýldý. 1957’de yol geniþletme çalýþmalarýný aksatmamasýna raðmen, Kýnalýada’da tekrar yapýlacaðý söylenerek, taþlarý numaralandýrýlarak sökülen cami ortadan kayboldu.

Saliha Sultan Sýbyan Mektebi

Sýbyan mektepleri, Osmanlý Devleti’nin eðitim programý içinde en önemli ve yaygýn kurumlardan biriydi. Hayýr sahipleri camilerini, mescitlerini, medrese ya da imaretlerini yaptýrýrken yaný baþýna da bir sýbyan mektebi yaptýrýrdý. Bunlardan bir tanesi de Saliha Sultan Sýbyan Mektebi’ydi. 1957 yýlýnda Atatürk Köprüsü imar faaliyetleri çerçevesinde ortadan kaldýrýlan eser, Sokullu Mehmet Paþa’nýn yaptýrdýðý AzapkapI’daki cami ve Saliha Sultan Sebili ile birlikte bulunuyordu.

Yeni Þafak


radyobeyan