2.Sýnýf
Pages: 1
Fiili muzariyi nasbeden edatlar By: selsebil Date: 19 Eylül 2009, 23:36:02
FÝÝLÝ MUZARÝYÝ NASBEDEN EDATLAR

Aþaðýdaki edatlardan birisi fiil-i muzârinin baþýna gelirse muzâri fiilin sonunu nasbeder (fetha yapar). Cemi müennes nunlarý hariç (ن) nunlarýný düþürür. Bu edatlar þunlardýr[1]:
أَنْ – لَنْ - كَىْ – إِذَنْ - حَتَّى- لِ - اَلْفاَءُ السَّبَبِيَّةُ
1) أَنْ mek, mak: Muzâri fiili nasbederek masdara çevirir. Mâzî fiilin de önüne gelir, ancak mebni olduðu için sonuna tesir edemez. En çok kullanýlan nasb edatýdýr.
أُرِيدُ[2] أَنْ أَكْتُبَ دَرْسِي. Dersimi yazmak istiyorum.
تُرِيدُ أَنْ تَشْرَبَ الشَّايَ. Çay içmek istiyorsun.
تُرِيدِينَ أَنْ تَذْهَبِي إلى الْبَيْتِ. Eve gitmek istiyorsun.
نُرِيدُ أَنْ نَفْهَمَ الْقرْآنَ. Kur’ân'ý anlamak istiyoruz.
أَنْ تَصْبِروُا خَيْرٌ لَكُمْ. Sabretmeniz sizin için hayýrlýdýr.
2) لَنْ asla ...meyecek, mayacak (te’kîd-i nefy-i istikbal): Daha önce de gördüðümüz gibi muzâri fiilin manasýný olumsuz istikbale çevirir:
لَنْ أَذْهَبَ مَعَكَ إلى الْبَيْتِ. Seninle asla eve gitmeyeceðim.
إِنِّي لَنْ أَرْكَبَ الْحِماَرَ. Gerçekten ben eþeðe hiç binmeyeceðim.
3)كَيْ ...mek için, ..mak için: Sebep bildirir. Daha çok ayný manada لِكَيْ olarak kullanýlýr ve sadece muzâri fiilin önüne gelir:
أَقْرَأُ دَرْسيِ كَيْ أَحْفَظَ. Dersimi ezberlemek için okuyorum.
يَجْتَهِدُ التَّلاَمِيذُ لِكَيْ يَنْجَحُوا. Öðrenciler baþarmak için çalýþýyor.
Burada mesela birinci cümlede (أَقْرَأُ دَرْسيِ) temel cümle, (كَيْ أَحْفَظَ) ise yan cümleciktir.
4)لِ ...mek için, ..mak için, ..sýn diye: (Lâmu’t-ta’lîl) كَيْ gibi sebep bildirir. Ayný manada (لِأَنْ) þeklinde açýkça yazýlmýþ halde de gelebilir. Lâmu’t-ta’lîl’den sonra (أَنْ) gelmediði takdirde bu fiilin mukadder yani gizli (أَنْ) ile nasbedilmiþ olduðuna hükmedilir:

شَرَحْتُ الدَّرْسَ لِأَنْ يَفْهَمَ. = شَرَحْتُ الدَّرْسَ لِيَفْهَمَ.
Anlamasý için dersi açýkladým.
ساَفَرَ الْفَناَّنُ إِلَى الْعاَصِمَةِ لِأَنْ يَشْتَهِرَ. = ساَفَرَ الْفَناَّنُ إِلَى الْعاَصِمَةِ لِيَشْتَهِرَ[3].
Sanatçý meþhur olmak için baþkente gitti
ذَهَبْتُ إِلَيْهاَ لِأَنْ آخُذَ الْكِتاَبَ. Oraya (ona) kitap almak için gittim.
* لِ den önce olumsuz “كاَنَ” veya türevlerinden biri geçerse olumsuzluðu kuvvetlendirir ve “lâmü’l-cuhûd” (inkar lâmý) adýný alýr. Olumsuz “كاَنَ”nin haberinin baþýndaki muzari fiili nasbeder:
ماَ كاَنَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ. ALLAH onlara asla zulmedecek deðildir (Tevbe, 70).
وَماَ كاَنَ اللَّهُ لِيُطْلِعَكُمْ عَلَى الْغَيْبِ. ALLAH size gaybý da bildirecek (muttali kýlacak) deðildir.
لَمْ يَكُنِ اللَّهُ لِيَغْفِرَ لَهُمْ وَلاَ لِيَهْدِيَهُمْ سَبِيلاً. Þüphesiz ALLAH onlarý ne baðýþlayacak, ne de doðru yola eriþtirecektir (Nisâ, 168).

5) = إِذاً إِذَنْ öyleyse, o zaman, o halde: Daha çok istikbal ifade eden cümlelere bazan de þart edatlarýna cevap olarak gelir. إذَنْ in muzâri fiili nasbetmesi için cevap cümlesinin ve muzâri fiilin hemen baþýnda olmasý gerekir.
أَناَ أَقْرَأُ كَثِيراً. إِذَنْ تَنْجَحَ.
Ben çok okuyorum. Öyleyse baþarýrsýn.
سَأَكْتُبُ واَجِبِي لِلْغَدِ . إذَنْ نَذْهَبَ إلى الْبَيْتِ.
Yarýn için ödevimi yazacaðým. O halde eve gideriz.
أَناَ أَجْتَهِدُ الْعَرَبِيَّةَ كَثِيراً . إِذاً تَفْهَمَ الْقُرْآنَ.
Ben Arapça’yý çok çalýþýyorum. O halde Kur’ân'ý anlayacaksýn (anlarsýn) .
*Eðer muzâri fiilden sonra gelirse nasbetmez:
أَناَ أَذْهَبُ إِذَنْ. Öyleyse ben giderim.
Muzâri fiilsiz veya fiilsiz cümlelerde de kullanýlýr:
إِذاً هَذاَ هُوَ لَصَحِيحٌ. O halde o doðrudur.
6) حَتَّى....ýncaya kadar, ...inceye kadar, ..e, ..a kadar, ta ki, nihayet, ...diye, ..mek için, ...mak için
أَكَلَ الْأَطْفاَلُ حَتَّى شَبِعُوا. Çocuklar doyuncaya kadar yedi.
رَكِبْتُ السَّياَّرَةَ حَتَّى أَحْضُرَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ مُبَكِّراً.
Arabaya bindim ta ki okula erken varayým (geleyim) .
قَرَأْتُ الدَّرْسَ كَثِيراً حَتَّى أَنْجَحَ فِي الْإِمْتِحاَنِ.
Ýmtihanda baþarmak için (baþarayým diye) dersi çok okudum.
رَجَعْتُ إِلَى مَنْزِلِي مُبَكِّراً حَتَّى أَسْتَقْبِلَ[4] ضُيُوفِي.
Misafirlerimi (karþýlamak için) karþýlayayým diye erkenden evime döndüm.
7) اَلْفاَءُ السَّبَبِيَّةُ : Fâ-i Sebebiyye: Atýf harfidir. Bu harfle, cümlenin ilk kýsmý sonraki kýsmýn oluþmasýna sebep olur. Birincisi gerçekleþirse ikinci kýsým da gerçekleþir. Fâ-i sebebiyye’nin muzâri fiili gizli (أَنْ)le nasbetmesi için kendinden önce ya nefî (olumsuz) veya taleb (emir, nehiy, soru, temenni) gelmelidir:
لاَ أَعْرِفُ بَيْتَهُ فَأَزُورَهُ. Evini bilmiyorum ki ziyaret edeyim.
أُدْرُسُوا دُرُوسَكُمْ فَتَنْجَحُوا فِي الْإِمْتِحاَنِ. Derslerinize çalýþýn ki imtihanda baþarýlý olasýnýz.
لَمْ يُسْأَلْ فَيُجِيبَ. Sorulmadý ki cevap versin.

Genel Cümle Örnekleri
1- مَسَحْتُ السَّبُّورَةَ كَيْ يَكْتُبَ عَلَيْهاَ الْمُدَرِّسُ[5] - إِعْمَلْ كَىْ تَخْدُمَ الْوَطَنَ .
2- سَأَجْتَهِدُ دُرُوسِي . إِذَنْ تَنْجَحَ فِي الْإِمْتِحاَنِ- إِذَنْ يَضْعُفَ[6] بَصَرُكَ.
3- اَلْوَقْتُ كَالسَّيْفِ إِنْ لَمْ تَقْطَعْهُ قَطَعَكَ – أُريِدُ أَنْ أَقْرَاَ بَعْضَ الْكُتُبِ.
4- يُريِدُ بَشيِرُ أَنْ يَكوُنَ طَبيِباً لِيُساَعِدَ الْمَرْضىَ فيِ بَلَدِهِ.
5- تُحِبُّ فاَطِمَةُ أَنْ تَكوُنَ مُهَنْدِسَةً – تُفَضِّلُ عاَئِشَةُ أَنْ تَكوُنَ مُدَرِّسَةً - تُفَضِّلُ زَيْنَبُ أَنْ تَكوُنَ مُمَرِّضَةً - يُفَضِّلُ أَحْمَدُ أَنْ يَكوُنَ مُهَنْدِساً - يَتَمَنيَّ خاَلِدٌ أَنْ يَكوُنَ مُهَنْدِساً أَيْضاً.
6- ذَهَبَتِ الْأُمُّ إِلَى السوُّقِ بالسَّياَّرَةِ لِتَشْتَرِيَ الْمَلاَبِسَ - هَلْ تَسْمَحُ ياَ واَلِدِي أَنْ آخُذَ الْمَصْرُوفَ؟
7- إِنَّهُ لاَ يَخْرُجُ إِلَيْناَ حَتَّى يَرْتَفِعَ النَّهاَرُ – تُرِيدُ فاَطِمَةُ أَنْ تَسْتَذْكِرَ دُرُوسَهاَ.
8- حَتَّى مَتَى إِنْتَظَرَتِ الْأُمُّ ابْنَهاَ ؟ إِنْتَظَرَتِ الْأُمُّ ابْنَهاَ حَتَّى وَصَلَ.
9- ذَهَبَ أَحْمَدُ إِلَى الْمَسْجِدِ لِيُصَلِّيَ فيِ جَماَعَةٍ وَ يَدْرُسَ الْقُرْآنَ وَالْحَديِثَ وَلِيُقاَبِلَ أَصْدِقاَئَهُ.
10- طَلَبَ الْأَوْلاَدُ مِنْ واَلِدِهِمْ أَنْ يأْخُذَهُمْ إِلَى الْعاَصِمَةِ.
11- كَيْفَ قَرَأَتِ التِّلْمِيذاَتُ القِصَّةَ ؟ قَرَأَتِ التِّلْمِيذاَتُ القِصَّةَ طَوِيلاً.
Tercüme:
1- Öðretmenin üzerine yazmasý için tahtayý sildim. Vatana hizmet etmek için çalýþ.
2- Derslerimi çalýþacaðým. O halde imtihanda baþarýrsýn. Öyleyse gözün zayýflar.
3- Vakit kýlýç gibidir. Sen onu kesmezsen o seni keser. Birkaç kitap okumak istiyorum.[7]
4- Beþir memleketindeki hastalara yardým etmek için doktor olmak istiyor.
5- Fatýma mühendis olmayý istiyor (seviyor). Aiþe öðretmen olmayý tercih ediyor. Zeynep hemþire olmayý tercih ediyor. Ahmed mühendis olmayý tercih ediyor. Halit de mühendis olmayý temenni ediyor.
6- Anne elbiseleri satýn almak için arabayla çarþýya gitti. Ey babacýðým harçlýk almama müsaade ediyor musun?
7- Gerçekten o gün yükselinceye kadar bize çýkmaz. Fatýma derslerini müzakere etmek istiyor.
8- Ne zamana kadar anne oðlunu bekledi? Anne oðlunu gelinceye kadar bekledi.
9- Ahmet cemaat (halinde) namaz kýlmak, Kur’ân ve hadis okumak ve arkadaþlarýyla buluþmak için mescide gitti.
10- Çocuklar babalarýndan kendilerini baþkente götürmesini istedi.
11- Kýz öðrenciler hikayeyi nasýl okudular? Kýz öðrenciler hikayeyi uzun (süre) okudular.

FÝÝL-Ý MUZARÝYÝ NASBEDEN EDATLARLA ÝLGÝLÝ AYETLER
1- ...وَإِنَّا لَنْ نَدْخُلَهَا حَتَّى يَخْرُجُوا مِنْهَا فَإِنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا فَإِنَّا دَاخِلُونَ .
(5/MÂÝDE, 22). (Onlar þu cevabý dediler: ) ...onlar oradan çýkmadýkça (ordan çýkana kadar) biz oraya asla girmeyeceðiz. Eðer oradan çýkarlarsa biz de hemen gireriz.
giren[8] دَاخِلٌ
2- إِنَّ اللَّهَ لاَ يَسْتَحْيِي أَنْ يَضْرِبَ مَثَلاً ماَ بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا ...
(2/BAKARA 26). Þüphesiz ALLAH (hakký açýklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde herhangi bir þeyi misal getirmekten çekinmez. ..
sivri sinek بَعُوضَةٌ misal vermek ضَرَبَ يَضْرِبُ مَثَلاً çekinmek, utanmak إِسْتَحْيَى يَسْتَحْيِي إِسْتِحْياَءً
3- أَ يَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَنْ يُتْرَكَ سُدًى .
(75/KIYAME 36). Ýnsan, (kendisinin) baþýboþ býrakýlacaðýný mý sanýr!
mühmel, baþýboþ, cezasýz سُدًى
4- قَالَ إِنِّي لَيَحْزُنُنِي أَن تَذْهَبُوا بِهِ وَأَخَافُ أَنْ يَأْكُلَهُ الذِّئْبُ ...
(12/YÛSUF 13). (Babalarý) dedi ki: Onu götürmeniz beni mutlaka üzer. (Siz ondan habersizken) onu bir kurdun yemesinden korkarým.
korktu خاَفَ يَخَافُ götürdü ذَهَبَ يَذْهَبُ بِ
5- قُلْ هُوَ الْقَادِرُ عَلَى أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عَذَابًا مِنْ فَوْقِكُمْ أَوْ مِنْ تَحْتِ أَرْجُلِكُمْ ...
(6/EN’ÂM 65). De ki: "O (ALLAH) size üstünüzden (gökten) veya ayaklarýnýzýn altýndan (yerden) bir azap göndermeðe ... gücü yeter."
gönderdi بَعَثَ يَبْعَثُ ayak, bacak رِجْلٌ ج اَلْأَرْجُلُ güç sahibi, güç yetirici, kadir الْقَادِرُ
6- أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَنْ لاَ تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ .
(36/YÂSÎN, 60). "Ey Adem oðullarý! Size þeytana tapmayýn, çünkü o sizin apaçýk bir düþmanýnýzdýr" diye emretmedim mi?
açýk, apaçýk مُبِينٌ düþman عَدُوٌّ tapmak, ibadet etmek عَبَدَ يَعْبُدُ emretmek, ahdetmek عَهِدَ يَعْهَدُ
tapmayýn diye. Ýleride ayrýntýlý olarak iþleneceði üzere (أَنْ) in burada görüldüðü gibi masdar olarak bir iþlevi daha vardýr. Emir ya da burada olduðu gibi olumsuz emrin (nehyi hazýr) baþýna geldiði takdirde “ ...diye“ manasý verir. Bu durumda (أَنْ)e harfu tefsir denir. أَنْ لاَ تَعْبُدُوا

7- يُرِيدُونَ أَنْ يَخْرُجُوا مِنَ النَّارِ...
(5/MÂÝDE, 37). Ateþten çýkmak isterler, (fakat onlar oradan çýkacak deðillerdir.)
istedi أَراَدَ يُرِيدُ إِراَدَةً
8- أَ يَحْسَبُ أَنْ[9] لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ .
(90/BELED, 5). (Ýnsan), hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceðini mi sanýyor?
bir kimse أَحَدٌ güç yetirmek, gücü yetmek, ölçüp biçmek, ayarlamak قَدِرَ يَقْدِرَ قَدْراً
9- كَيْ نُسَبِّحَكَ كَثِيرًا {20/33} وَنَذْكُرَكَ كَثِيرًا .
(20/TA HA, 33-34). (Böylece) seni bol bol tesbih etmemiz ve çok zikretmemiz için (tesbih edelim, zikredelim diye)...
tesbih (takdis ve tenzih) etmek. Burada (نَذْكُرَ) fiili de atýf vâvýyla (كَيْ) edatý sebebiyle mansûb olmuþtur. سَبَّحَ يُسَبِّحَ تَسْبِيحاً
10- إِنِّي إِذًا لَفِي ضَلاَلٍ مُبِينٍ .
(36/YÂSÎN, 24). "(Ýþte) gerçekten o zaman ben apaçýk bir sapýklýðýn içinde olurum."
sapýklýk[10] ضَلاَلٌ
11- وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ .
(15/HÝCR, 99). Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!.
ölüm الْيَقِينُ geldi أَتَى يَأْتِي إِتْياَناً
12- ... فَاصْبِرُوا حَتَّى يَحْكُمَ اللّهُ بَيْنَنَا ...
(7/A’RÂF, 87). ..ALLAH aramýzda hükmedinceye kadar sabredin.
13- ...وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّى يَقُولاَ إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلاَ تَكْفُرْ ...
(2/BAKARA, 102). ..( Halbuki o iki melek): “Biz ancak imtihan (için gönderildik, sakýn yanlýþ inanýp da) kâfir olma” demeden hiç kimseye (sihir ilmini) öðretmezler(di).
deneme, imtihan. Buradaki (مِنْ) harfi ceri zâiddir. فِتْنَةٌ
14- وَقَالُوا لَنْ نُؤْمِنَ لَكَ حَتَّى تَفْجُرَ لَنَا مِنَ الْأَرْضِ يَنْبُوعًا .
(17/ÝSRÂ, 90). Onlar: "Sen, dediler, bizim için yerden bir kaynak fýþkýrtmadýkça sana asla inanmayacaðýz." dediler.
pýnar, çay, menba, kaynak اَلْيَنْبُوعُ ج اَلْيَناَبِيعُ fýþkýrtmak فَجَرَ يَفْجُرُ فَجْراً
15- ... فَلَنْ أَبْرَحَ الأَرْضَ حَتَّى يَأْذَنَ لِي أَبِي أَوْ يَحْكُمَ اللّهُ لِي ...
(12/YÛSUF, 80)... Babam bana izin verinceye veya benim için ALLAH hükmedinceye kadar bu yerden asla ayrýlmayacaðým...
ayrýlmak بَرِحَ يبْرَحُ
16- ... وَاصْبِرْ حَتَّى يَحْكُمَ اللّهُ ...
(10/YUNUS, 109)...ALLAH hükmedinceye kadar sabret.
17- مَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى .
(20/TAHA, 2). Biz, Kur’ân'ý sana, güçlük çekmen için indirmedik .
bedbaht (kötü halli) olmak, mesut olmamak, tasalanmak شَقِيَ يَِشْقَى شَقاَوَةً
18- ... جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاءً وَالْقَمَرَ نُورًا...
(10/YUNUS, 5). (O ki) Güneþi bir ýþýk, ayý da bir nur kýldý.
nur, aydýnlatan, nura ileten نُورٌ ýþýk ضِيَاءٌ
19- ثُمَّ جَعَلْنَاكُمْ خَلاَئِفَ فِي الْأَرْضِ مِنْ بَعْدِهِم لِنَنْظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُونَ .
(10/YUNUS, 14). Sonra da, nasýl davranacaðýnýzý görmemiz için onlarýn ardýndan sizi yeryüzünde halifeler kýldýk (Onlarýn yerine sizi getirdik).
halife, yerine geçen, halef olan اَلْخَلِيفَةُ ج خَلاَئِفُ
20- ... جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَالنَّهَارَ مُبْصِرًا ...
(10/YUNUS, 67). (O ALLAH ki size içinde sükunete ulaþmanýz için geceyi, (çalýþýp kazanmanýz için de) gündüzü aydýnlýk olarak yarattý.
sükunete ulaþmak, sakin olmak, huzur bulmak, istirahata çekilmek سَكَنَ يَسْكُنُ سُكُوناً
aydýnlatýcý, aydýnlýk مُبْصِرٌ gündüz اَلنَّهَارُ

21- ... خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا ...
(7/A’RÂF, 189). ..( O ki,) Sizi bir tek candan (Âdem'den) yarattý, ondan da yanýnda huzur bulmasý için eþini (Havva'yý) yarattý.
22- قَالَ كَذَلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِنَّا ...
(19/MERYEM, 21). (Melek: ) Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: “Bu bana kolaydýr. Çünkü biz, onu insanlara bir ayet (delil) ve kendimizden bir rahmet kýlacaðýz..
kolay, basit هَيِّنٌ
23- ... فاَغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُؤُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَينِ ..... مَا يُرِيدُ اللّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلَكِنْ يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ {5/6}
(5/MÂÝDE, 6). (Ey iman edenler! Namaz kýlmaya kalktýðýnýz zaman) yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, baþlarýnýzý meshedip, topuklara kadar ayaklarýnýzý yýkayýn.... ALLAH size herhangi bir güçlük kýlmak istemez; fakat sizi tertemiz kýlmak ve size (ihsan ettiði) nimetini tamamlamak ister; umulur ki siz þükredersiniz.
el يَدٌ ج أَيْدِي yýkamak غَسَلَ يَغْسِلُ غُسْلاً
yüz اَلْوَجْهُ ج وُجُوهٌ silmek مَسَحَ يَمْسَحُ مَسْحاً
dirsek اَلْمِرْفَقُ ج الْمَرَافِقُ temizlemek طَهَّرَ يُطَهِّرُ تَطْهِيراً
baþ رأْسٌ ج رُؤُوسٌ þükretmek شَكَرَ يَشْكُرُ شُكْراً
topuk (ayette tesniye) الْكَعْبُ güçlük حَرَجٌ
belki, umulur ki (edat) لَعَلَّ tamamladý أَتَمَّ يُتِمُّ

24- ... فَلاَ تَدْخُلُوهَا حَتَّى يُؤْذَنَ لَكُمْ ...
Câr mecrûr F. muzâri meçhûl mansûb
Nâibu fâil mahallen merfû Nasb harfi F. muz. meczûm
(و) fâil, (هَا) mef’ûl
Nehyi Hazýr (لاَ) cezm ve nefy harfi
(24/NÛR, 28). ... size izin verilinceye kadar oraya girmeyin...

ALIÞTIRMALAR
1. Aþaðýdaki kelimeleri üçer kere yazýnýz.
الْعَصيِرُ meyve suyu أَخَذَ يَاْخُذُ إِلَى götürdü
اَلْمَطاَرُ hava alaný سَمَحَ يَسْمَحُ müsaade etti
اَلْوَلِيمَةُ davet yemeði اَلْغُرْفَةُ oda
اِسْتَقْبَلَ يَسْتَقْبِلُ karþýladý طاَفَ يَطُوفُ dolaþtý, tavaf etti
شاَهَدَ يُشاَهِدُ gördü اِسْمٌ ج أَسْماَءُ isim
مَكاَنٌ yer, mekan آخَرَ baþkasý
الْحُجاَّجُ اَلْحَاجُّ ج hacý آخِرُ son
زَرَعَ يَزْرَعُ ekti حَصَدَ يَحْصُدُ biçti
اَلْعَواَقِبُ neticeler بَحَثَ يَبْحَثُ عَنْ aradý, araþtýrdý
ناَمَ يَناَمُ uyudu اَلْفَرِيقُ takým
كَسَبَ يَكْسِبُ kazandý باَعَ يَبِيعُ sattý
زاَرَ يَزُورُ ziyaret etti حَدِيثٌ ج أَحاَدِيثُ hadis, söz
2. Yukarýdaki kelimeleri kullanarak fiil-i muzâriyi nasbeden edatlarýn herbiriyle ikiþer cümle kurunuz.
3. Aþaðýdaki cümleleri tercüme ediniz.
1- نَزَلْتُ الْبَحْرَ كَىْ أَسْبَحَ - لَنْ أَضْرِبَ الْقِطَّ- طَلَبْتُ مِنْهُ أَنْ يُساَعِدَكَ.
2- أَناَ أَذْهَبُ إِلَى السوُّقِ ياَ أُمِّي . هَلْ سَتَذْهَبُ وَحْدَكَ ؟ نَعَمْ سَأَذْهَبُ وَحْديِ ، أُريِدُ أَنْ أَشْتَرِيَ بَعْضَ الْكُتُبِ.
3- يأْخُذُ هِشاَمٌ مَعَهُ حَقيِبَةً لِيَحْمِلَ فيِهاَ الْأَشْياَءَ - أَرْجوُ[11] أنْ لاَ يَكوُنَ بَيْتُهُ بَعيِداً.
4- أُريِدُ اَنْ أُشاَهِدَ بَعْضَ الصُّوَرِ - لِماَذاَ ذَهَبَتِ الْبِنْتُ إِلَى الْمَطْبَخِ ؟ ذَهَبَتِ الْبِنْتُ إِلَى الْمَطْبَخِ لِتأْكُلَ الطَّعاَمَ.
5- أَراَدَ أَحْمَدُ أَنْ يُساَعِدَ واَلِدَهُ - لِماَذاَ تَدْرُسُ الْعَرَبِيَّةَ ؟ أَدْرُسُ الْعَرَبِيَّةَ لِأَفْهَمَ الْقُرْآنَ وَ الْأَحاَديِثَ.
6- قَرَأَ الطاَّلِبُ كَثِيراً كَيْ يَنْجَحَ فِي الْإِمْتِحاَنِ - ذَهَبُوا إِلَى الْمَطْعَمِ لِيَتَناَوَلُوا[12] الطَّعاَمَ.
7- حَتَّى مَتَى رَكِبَ التِّلْمِيذُ الدَّراَّجَةَ ؟ رَكِبَ التِّلْمِيذُ الدَّراَّجَةَ حَتَّى تَعَلَّمَ[13].
8- حَتَّى مَتَى قَرَأَتِ التِّلْمِيذاَتُ القِصَّةَ ؟ قَرَأَتِ التِّلْمِيذاَتُ القِصَّةَ حَتَّى فَهِمْنَ.
4. Yukarýda verilen fiil-i muzâriyi nasbeden edatlarla ilgili ayetleri kelimeleriyle birlikte defterinize yazýp meallerine bakarak Arapça’larýný söyleyiniz..





________________________________________
[1] Bu edatlarýn nasbetmesi için cezmeden edatlarda olduðu gibi nasbeden edatla muzâri fiilin arasýna muzâriyi olumsuzlaþtýran nefiy la’sý ve kasem (yemin) hariç baþka harf ve edatlarýn girmemesi gerekir. Girerse nasb etme özelliðini kaybeder.
[2] (أَراَدَ يُرِيدُ) istedi
[3] (إِشْتَهَرَ يَشْتَهِرُ) meþhur oldu
[4] (إِسْتَقْبَلَ يَسْتَقْبِلُ) karþýladý
[5] Bu cümlede temel cümle olan (مَسَحْتُ السَّبُّورَةَ) nin fâili (تُ) zamirinde görüldüðü gibi “ben”, yan cümle olan (كَيْ يَكْتُبَ عَلَيْهاَ الْمُدَرِّسُ) nin fâili ise (الْمُدَرِّسُ) dur.
[6] Genel cümle örnekleri içinde yer alan diðer yabancý kelimeler þunlardýr: (ضَعُفَ يَضْعُفُ) zayýfladý, (فَضَّلَ يُفَضِّلُ) tercih etti, (تَمَنَّى يَتَمَنَّى) temenni etti, (أَيْضاً) ..de, da (Hep üstün olarak gelir.), (إِرْتَفَعَ يَرْتَفِعُ) yükseldi, (قاَبَلَ يُقاَبِلُ) karþýlaþtý, buluþtu, (أَخَذَ) aldý fiili (إِلَى) harf-i ceri ile kullanýldýðý zaman “götürdü” manasýna gelir.
[7] بَعْضَ zarfýnýn harekesi bulunduðu mevkiye göre fâilse merfû, mef’ûlse mansûb cârden sonra geldiyse esre olarak harekelenir. Sayýlabilecek þeyin önüne geldiyse “birkaç”, sayýlamayacak þeyin önüne geldiyse bazý diye tercüme edilir.
[8] Fiillerin üç harfini temsil eden (فَعَلَ) vezni, fiili yapan anlamýna gelen (فاَعِلٌ) ismi fâil veznine çevrilir ve artýk isim haline gelir. Baþýnda zamirle birlikte kullanýldýðýnda tercümede fiili muzâri gibi çevrilir. (كَتَبَ) yazdý, (كاَتِبٌ) yazan, (أَناَ كاَتِبٌ) (Ben yazýyorum) gibi. Ön bilgi olarak verdiðimiz bu konu yakýnda iþlenecektir.
[9] Buradaki (أَنْ) fiilin önüne gelmediði için masdar ve nasb edatý olan (أَنْ) deðildir. Ýleride görüleceði üzere (أَنَّ) nin hafifletilmiþ þekli olan (أَنْ) dir.
[10] (ضَلاَلٍ مُبِينٍ) apaçýk bir sapýklýk. (مُبِينٍ) kelimesi sýfat olup (ضَلاَلٍ) kelimesini sýfatlamaktadýr. Bir sonraki konuda görüleceði gibi sýfat tamlamasýnda sýfat, sýfatladýðý kelimeye hareke, marife-nekre, müzekker-müennes, tesniye ve cem gibi her yönden uyum saðlar.
[11] (رَجاَ يَرْجُو) umdu, diledi
[12] (تَناَوَلَ) aldý. Esas manasý “aldý” olan bu kelime, “(çay vs.) içme” “(yemek) yeme” manalarýnda kullanýlýr.
[13] (تَعَلَّمَ يَتَعَلَّمُ) öðrendi

Ynt: Fiili muzariyi nasbeden edatlar By: yagmur_7-c Date: 01 Aðustos 2016, 16:29:58
Esselamu aleykum
Arapça edatlari daha net görmüþ olduk inþallah....Arapça hakkýnda fazla bir bilgim yok...Sýfatlari ve edatlari hakkýnda...Rabbim Arapça yo daha net gormeyi nasip etsin inþallah....
Ynt: Fiili muzariyi nasbeden edatlar By: ceren Date: 01 Aðustos 2016, 20:20:46
Aleykumselam.Arapcanin kurallarini ogrenmek icin iyi bir bilgi olmus.Rabbim razi olsun hizmet edenlerden...
Ynt: Fiili muzariyi nasbeden edatlar By: Sevgi. Date: 16 Mayýs 2017, 12:36:40
Ve Aleyküm Selam. Bu güzel bilgiler için Allah Razý olsun tamda derste iþlediðimiz konu muzari fiili nasbeden edatlar.
Mevlam ilmimizi artýrsýn inþaAllah...

radyobeyan