Sizden Gelenler (Hadis- Þerif)
Pages: 1
Hadis ve vahiy By: hafiza aise Date: 05 Eylül 2012, 12:43:01
Hadis ve vahiy

Ýstanbul’dan ismini belirtmeyen bir okuyucumuz: “Sahabeler bazen Peygamber Efendimize (asm); ‘Bu Allah’ýn emri midir? Yoksa senin fikrin midir?’ diyor. Ve bakýyoruz, sahabenin fikri kabul görüyor. Sahabe fikrinin, Peygamber Efendimizin (asm) fikrinin, hadisin, kudsî hadisin ve vahyin birbirinden farklarý nelerdir?”

Söz ve kelâm sarf etmek, konuþmak, bildiklerini söylemek, görüþlerini aktarmak insanlar için de, sýnýrsýz olarak insanlarýn ve kâinatýn Yaratýcýsý için de kemal sýfatlardandýr. Yani insan konuþtuðu gibi, insanýn Rabbi de konuþuyor. Ýnsanýn Rabbi eksiksiz ve kusursuz, hak olaný konuþuyor. Ýnsan ise hakký söyleme sorumluluðuyla konuþuyor. Ýnsan, Allah’ýn terbiyesi ile þereflenmiþse bu sorumluluðunu yerine getiriyor.

Üstad Bedîüzzaman’ýn ifâdesiyle Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) hem insandýr, bu itibarla insan gibi davranýr ve konuþur. Hem Allah elçisidir, bu itibarla da Cenâb-ý Hakk’ýn tercümânýdýr; vahye mazhar olur.

Vahiy, Allah’ýn konuþmasýdýr. Fakat vahyin de dereceleri vardýr:

1- Açýk vahiy: Bunda Resûl-i Ekrem (asm) sadece tercümandýr, doðrudan tebliðcidir; hiçbir müdâhalesi yoktur. Kur’ân âyetleri ve bir kýsým hadîs-i kudsîler bu derecededir.

2- Gizli vahiy: Öz ve mânâ itibariyle vahye ve ilhama dayanan, fakat açýklamasý, ifâdesi ve cümle diziliþi Resûl-i Ekrem’e (asm) ait olan sözlerdir.

Resûlullah Efendimiz (asm) vahiy veya ilham olarak gelen mânâlarý kendi cümlelerine dökerken bazen yine vahye veya ilhama mazhar olur. Bazen de kendi ferâseti ve içtihadý ile hareket eder. Kendi ferâseti ve içtihadýyla yaptýðý açýklamalarda bazen peygamberlik vazifesi noktasýnda ulvî ve kudsî bir kuvvete dayanýr. Bazen de örf, âdet ve insanlarýn fikirleri seviyesine göre bir insan olarak konuþur, fikir beyân eder.1

Bedir Savaþý öncesinde Resûlullah Efendimiz (asm) ile þerefli ordusu, müþriklerden önce Bedir’e ulaþmýþlardý. Bedir kuyusuna en yakýn bir yere konakladýlar. Peygamber Efendimiz (asm) karargâhýn nerede kurulacaðý ile ilgili ashâbýyla görüþtü, istiþâre etti.

Otuz üç yaþlarýnda bulunan Hubab bin Münzir (ra) ayaða kalktý, söz aldý. Dedi ki: “Yâ Resûlallah! Burasý, Allah’ýn emrettiði bir yer midir? Yoksa sizin fikriniz midir?”

Resûlullah Efendimiz (asm) kendi fikri olduðunu beyan buyurunca, Hubab (ra) bu defa: “Yâ Resûlallah! Biz savaþçý kimseleriz. Burada karargâh kurmak uygun deðildir. Bana sorarsanýz, buradan hemen kalkalým. Kureyþ halkýnýn konacaðý yerin yakýnýndaki su baþýna gidip konalým. Ben orayý bilirim. Orada suyu bol ve tatlý bir kuyu vardýr. Bir havuz yaparak onu su ile dolduralým. Diðer bütün kuyularý kapatalým. Sonra da müþriklerle çarpýþalým. Biz havuzumuzdan içeriz. Onlar ise içecek bir þey bulamazlar ve çabuk pes ederler” dedi.

Peygamber Efendimiz (asm) Hubab bin Münzir’in (ra) görüþünü kabul etti ve karargâhýn bu görüþ çerçevesinde kurulmasýný emir buyurdu.2

Ýslâmiyet hayat dinidir. Peygamber Efendimiz (asm) elbette doðrudan açýk vahye mazhar olduðu gibi, gizli vahye de mazhar olmuþtur. Kimi zaman kendi inisiyatifiyle hareket ettiði gibi, bazen istiþarelerde de bulunmuþ ve ashabýnýn söz ve fikirlerine de önem vermiþtir. Bunlar birbirleriyle çeliþen davranýþlar deðildir. O her davranýþýnda vahyi ölçü almýþ, vahyi yaþamýþtýr. O (asm) bize hayatý öðretmiþtir. Bize her cihette rehber ve kýlavuz olmuþtur. Ýnisiyatif kullanmakla, bu dinin doðru olmak kaydýyla cüz’î irade tercihine verdiði önemi, ashabýna fikir danýþmakla istiþarenin önemi, ashabýnýn fikirlerini doðru bulmakla, baþkalarýna saygýyý, baþka fikirlere söz hakký vermeyi, tartýþma ve doðruyu bulma adabýný, benlik duygusunu reddetmeyi “Peygamber Lisanýyla” göstermiþ olmaktadýr.

Peygamber Efendimizin (asm) “gizli vahiy” niteliði taþýyan her sözü, her tavrý, Ashab-ý Kiram’la (ra) olan her davranýþý, görüp de onayladýðý ve yasaklamadýðý her tutumu, “hadis” tanýmýna dahildir. Hadis, Kur’ân derecesinde “açýk vahiy” deðildir. Fakat kendi içinde muhtelif derecelerde gizli vahiydir veya gizli vahiyden izler taþýr.

Bize düþen; sahih kaynaklarla Peygamber Efendimize (asm) saðlam biçimde dayandýrýlan her söz veya tutumu hadis kabul etmek, örnek almak, kavramaya çalýþmak ve mümkün mertebe yaþamaktýr.

Her hadisin Kur’ân derecesinde “açýk vahiy” olmamasý, Peygamber Efendimizin (asm) her davranýþýnýn ve her sözünün “farz” olmadýðý anlamýný taþýr. Peygamber Efendimizin (asm) her sözü ve her davranýþý bizim için “farz” olsaydý, bunu yaþamaya gücümüz yetmezdi.

Dipnotlar:

1- Mektûbât, s. 94.

2- Peygamberimizin Hayatý, 1/362.


Süleyman Kösmene

Ynt: Hadis ve vahiy By: ceren Date: 13 Haziran 2015, 22:36:30
Esselamu aleyküm.Rabbim razý olsun paylaþýmdan kardeþim.
Ynt: Hadis ve vahiy By: yagmur_7-c Date: 13 Haziran 2015, 22:48:37
Ve aleykum selam;
Vahiyler ,açýk ve gizli olarak ikiye ayrýlýr..Peygambe efendimiz sav hadislerinde gizli vahiyle hareket eder..Peygamber efendimiz sav baþklarýnýn görüþlerini de alamýþ,Allah'ýn deiklerini de yerine getirmeye çalýþmýþtýr..Rabbim razý olsun..

radyobeyan