Siret Ansiklopedisi
Pages: 1
Kuran Ve Maddi Hayat By: saniyenur Date: 21 Aðustos 2012, 19:11:51
KUR'ÂN VE MADDÎ HAYAT

Allah Teâlâ, insanlara rehberlik etmeleri için zaman zaman nebiler ve rasûller göndermiþ­tir. Ýnsanlardan bir kýsmý bu elçilerin getir­diklerini kabul etmiþ, çoðu ise yüz çevirerek cahili hayat tarzlarýný izlemeye devam etmiþlerdir. Sonunda Hz. Muhammed, en mü­kemmel hayat görüþünü sunan kapsamlý þeri­at nizamý ile birlikte gelerek, bu mükemmel­liðin pratik bir göstergesi olan ve bu nizama dayanan hayat nizamýný kurmuþtur.

Bu nizama göre, Yaratan ile yaratýlan (kâinat, hayat ve insan) arasýndaki iliþki, Ýlâhî irade­nin, herþeyi hiçbir vasýta veya yardým olmak­sýzýn yarattýðý esasýna dayanýyordu: "O'nun emri, bir þeyi dilediði zaman ona, sadece 'ol' demesinden ibarettir. O da oluverir." (36: 82).

Madde veya kuvvet türünden olsun, Yaratan ile yaratýlan arasýnda hiçbir aracý yoktur; ak­sine, bütün varlýklar O'nun Mutlak Ýradesi'nin doðrudan bir sonucu olarak derhal meydana gelir. Yaratýklarýn korunmasý, düze­ni ve plânlamasý O'nun Mutlak ve Mükem­mel Ýradesiyle baðlantýlýdýr: "(Yaratma) iþi(ni) düzenler, âyetleri açýklar ki, Rabb'inizle karþýlaþacaðýnýza kesin olarak manasýnýz." (13: 2).

Hac sâresi'ndç þu ifadeler yer alýr: "...Yer üzerine düþmesin diye göðü tutuyor. (Gök) ancak O'nun izniyle düþer." (22: 65). Yasin sûresinde ise þöyle denilmektedir: "Ne gü­neþ aya eriþebilir, ne de gece, gündüzün önü­ne geçebilir. Hepsi bir felekte (yörüngede) yüzmektedirler." (36: 40). Mülk sûresi'nde de þu ifadeler yer almaktadýr: "Mülk (mutlak hükümranlýk ve yönetim), elinde bulunan yü­ce Allah, kutludur, O, her þeye kaadirdir." (67: 1).

Mutlak iradenin vücuda getirdiði bu varlýk âlemi, her parçasý birbiriyle mükemmel bir uyum gösterecek þekilde yaratýlan tam bir bü­tündür (vahdet). Bu âlemin her bir parçasýn­da, bu orantýlý ve mükemmel sistemle yakýn iliþkili bir hikmet gizlidir: "Her þeyi yarat­mýþ, ona ölçü, biçim ve düzen vermiþtir." (25: 2). "Biz herþeyi kadere (nezdimizde bu­lunan bir düzene, bir plâna) göre yarattýk." (54: 49). "O, yedi göðü, birbiri üzerinde taba­ka, tabaka yarattý. Rahman'ýn yaratmasýnda bir aykýrýlýk, uygunsuzluk görmezsin. GÖ-zü(nü) döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözü(nü) iki kez daha döndür (bak). Göz (aradýðý bozukluðu bulmaktan) umudu keserek hor ve bitkin bir halde sana döner." (67: 3-4). "Ona (arza) üstünden aðýr baskýlar (saðlam daðlar) yaptý. Onda bereket­ler yarattý ve onda - arayýp soranlar için - gý­dalarýný (bitkilerini ve aðaçlarýný) tam dört günde takdir etti (düzene koydu)." (41: 10). "Allah, rüzgârlarý gönderir, bulutu kaldýrýr, sonra onu gökte dilediði gibi yayar ve parça parça eder; arasýndan yaðmurun çýktýðýný gö­rürsün. Derken onu kullarýndan dilediðine uðratýnca hemen sevinirler." (30: 48).

Kur'ân-ý Kerîm'in bu âyetlerinden anlaþýldýðýna göre, yaratýlan her þeyde, var olmam gayesi ile uyum hâlinde olan belli bir hikme vardýr. Yaratan ve yarattýktan sonra idar eden, planlayan ve gözeten irade, ayný zamanda her bir varlýðýn (ve sistemin), kâinatln ortak hedefi doðrultusunda davranmasýný v onunla mükemmel bir ahenk içinde olmasýn saðlamaktadýr. Doðrudan doðruya Mutlak ve Mükemmel  Ýradeden kaynaklanan varlýk âlemi bir bütündür (vücud). Parçalan birbiri­ne baðýmlýdýr ve herbiri diðerleriyle mutlak uyum içindedir. Bu yüzden hayata, hayatýn en anlamlý yönüne, manevî hayata karþý elve­riþli, razý, yardýmcý ve destekleyicidirler.

Dolayýsýyla kâinatýn, ne hayata'ne de insana düþman olmadýðýný görürüz. "Modern câhiliyyenin" ifadesiyle, "tabiat" insanla sa­vaþan, insanýn bir düþmaný deðildir. O, Al­lah'ýn bir yaratýðý ve Ýnsanýn dostudur, onun ve insanýn eðilimleri arasýnda bir ihtilaf yok­tur. Onun kucaðýnda yaþadýklarý için, tabiatla mücadele etmek canlýlarýn iþi deðildir, hepsi Tek Bir Ýradenin sonucu olarak vücuda gelen kâinata aittirler. Ýnsan, bizzat kendi dostu ve yardýmcýlarý olan diðer yaratýklarýn arasýnda, elveriþli, dost ve âþinâ bir ortamda yaþar. Kur'ân-ý Kerîm bu gerçeði þu ifadelerle be­lirtmektedir: "Arza üstünden aðýr baskýlar (saðlam daðlar) yaptý. Onda bereketler yarattý ve onda arayýp soranlar için gýdalarýný (bitki­lerini ve aðaçlarýný) tam dört günde takdir etti (düzene koydu)" (41: 10). Nahl sûresinde þöyle buyurulmaktadýr: "Sizi sarsar diye arza aðýr baskýlar attý, ýrmaklar ve yollar yaptý ki doðru yolu bulaþýnýz (amaçlarýnýza eresiniz)" (16: 15). Rahman sûresinde: "(Allah) yeri halk için koydu." (55: 10); Mülk sûresinde: "O size yeri boyun eðer yaptý. Haydi onun omuzlarýnda yürüyün ve Allah'ýn rýzkýndan yiyin." (67:15) ve Bakara sûresinde: "O ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarat­tý." (2: 29) buyurulmaktadýr.

Gökyüzü de bütün yýldýzlarýyla, kâinatýn di­ðer kýsýmlarýyla birlikte mükemmel bir parça­sýdýr. Dolayýsýyla göklerde ve yeryüzündeki herþey kâinatýn diðer kýsýmlarýyla beraber ayný yolun yolcusu ve yol arkadaþýdýrlar. Kâinat onlarla uyum içinde ve onlarýn yar-dýmcýsý, yol göstericisidir. Nebe sûresinde yer alan ayette bu gerçek þöyle ifade edil­mektedir: "Biz yeryüzünü bir döþek, daðlarý da birer kazýk yapmadýk mý? Sizi çifter çifter yarattýk. Uykunuzu bir dinlenme kýldýk. Gün­düzü geçim(iniz için çalýþýp kazanma) zamaný yaptýk. Geceyi (karanlýðýyla sizi ör­ten) bir elbise yaptýk. Üstünüzde yedi kat saðlam göðü bina ettik. .(Orada) parýl parýl parlayan bir lâmba yarattýk. Sýkýþan (bu­lutlardan þarýl þarýl su indirdik. Ki onunla çý­karalým: daneler, bitkiler. Ve (aðaçlarý) bir­birine sarmaþ dolaþ bahçeler." (78: 6-16). Mülk sûresinde de benzer ifadel vardýr: "Andolsun biz, (dünyaya) en yakýn göðü lâmbalarla donattýk." (67: 5).

Görüldüðü gibi Ýslâm Ýnancý, Alemlerin Rabbi Allah'ýn bütün bi kuvvetleri, insanýn dostu ve yardýmcýlarý olsunlar diye yarattýðýný açýk-belirtmektedir. Bu dostluðu kazanmanýn /olu ise, onun bu güçleri ve kuvvetleri yakýn-inceleyip, onlarý tanýmasý, onlarla yar-hmlaþmasýdýr. Eðer zaman zaman insana za-verdiklerine inanýlýyorsa, bunun sebebi, insanýn bu güçleri yakýndan tanýmamasý ve follarýn tâbi olduklarý prensip ve kurallarý an­lamamýþ olmasýdýr.

Bununla beraber þu hatýrlanmalýdýr ki, insaný  diðer varlýklarý, kâinatýn elveriþli ortamýn­la yaratan Yaratýcý, onlarý ihtimamsýz, ina-'etsiz ve yardýmsýz býrakmamýþtýr. O'nun Ýradesi bütün kâinata, herþeye ayný anda ve bir  doðrudan doðruya rehberlik etmektedir: "Allah yýkýlmamalarý için gökleri ve yeri maktadýr. Andolsun, yýkýlsalar kendisinden sonra artýk onlarý kimse tutamaz." (35: 41).  sûresinde: ''Yeryüzünde hiçbir canlý yoktur ki, rýzký Allah'a ait olmasýn. (Allah) onun durduðu ve emanet býrakýldýðý yeri bi-lr-' (11: 6) ve Kaf sûresinde: "Andolsun in­saný biz yarattýk ve nefsinin ne fýsýldadýðýný yakýnýz." (50: 16) buyurulmaktadýr.

Benzer þekilde Mü'min sûresinde: "Rabb'iniz buyurdu ki: 'Bana duâ ediniz, ben de duanýza icaset edeyim" (40: 60) ve En'âm sûresinde: "Fakirlik korkusuyla çocuklarýnýzý öldürme­yiniz; sizi de, onlarý da biz besliyoruz." (6:151) ifadeleri zikredilmektedir.

Mutlak Birliðin aynasý olan kâinat, Tek Ýra­denin bir sonucudur. Ýnsan, herbir parçasý bir­biriyle baðlantýlý olan bu kâinatýn bir parçasý­dýr. Kâinat sistemi içinde herbir parçayý bir­biriyle baðlantýlý kýlan þart, ayný zamanda bü­tün bireylerin kendi aralarýnda birbirleriyle alâkadar olmalarým gerektirmektedir. Ýslâm, insanlarýn birliði (uhuvvet) kavramýný yücelt­mektedir. Eðer bu bütünün parçalarý birbirlerinden farklýlarsa, bu dayanýþmalarý ve birara-ya gelmeleri amacýyladýr. Farklý yollar takip ederek, iþbirliði yapmaya yönelirler, çünkü kâinatýn birliði hepsini iþbirliði yapmaya yö­neltmektedir. "Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir diþiden yarattýk ve birbirinizi tanýma­nýz için sizi kavimlere ve kabilelere ayýrdýk." (49:13).

Allah Teâlâ'nýn koymuþ olduðu kanun ve kai­deye uygun olarak bu yardýmlaþma ve uyum saðlanamadýkça insanlýðýn hayat sisteminin düzelmesine imkân yoktur. Bütün insanlýðýn refahý ve faydasý için bu öylesine gereklidir ki, bu yoldan sapanlarý geri döndürmek için güç kullanýmýna izin verilebilisin: "Allah ve elçisiyle savaþanlarýn ve yeryüzünde bozgun­culuk yapmaða çalýþanlarýn cezasý: (ya) öldü­rülmeleri, ya asýlmalarý, ya ellerinin, ayakla­rýnýn çapraz kesilmesi veya bulunduklarý yer­den sürülmeleridir (5: 33).

Hucurat sûresinde: "Eðer insanlardan iki grup vuruþurlarsa onlarýn arasýný düzeltin; þayet biri ötekine saldýrýrsa Allah'ýn buyruðu­na dönünceye kadar saldýran tarafla vuruþun. (Allah'ýn buyruðuna) dönerse artýk adaletle onlarýn arasým düzeltin ve (her hususta) âdil olun" (49: 9) ve Bakara sûresinde: "Eðer Al­lah, insanlarýn bir kýsmýyla diðerlerini savmasaydý, dünya bozulurdu" (2: 251) âyetleri zik­redilmektedir.

Aslolan Allah'ýn ÞerÝatý'nýn sýnýrlarý dahilinde yardýmlaþmak, tanýþmak ve uyum içerisinde olmaktýr. Kim bu asýl kuralýn dýþma çýkarsa, her yol denenerek geri döndürülür. Çünkü kâinatta geçerli olan Allah'ýn Sünneti'ne uy­mak, kiþi ve toplumlarýn nevasýna uymaktan daha önemlidir. Diðer taraftan hepsi arasýnda yardýmlaþmanýn varlýðý, kâinatýn Yaratýcýsý ve HâkimÝ'nin gayesine uygun düþer.

Ýnsan, hem cins hem fert olarak bir bütündür. Onda bu bütünün farklý unsurlarý bulunmakla beraber, gerçekte bunlar ayný hedefe yönelik­tirler. Bu açýdan insan, bir gerçek gücün fark­lý tezahürlerinin gözlendiði kâinatý hatýrlatýr.

Kâinat ve insandaki güçlerden habersiz, oý hakkýnda kapsamlý bir düþünceye sahip lunmaksýzýn Ýnsanlýk uzun dönemler yaþatýr. Uzun dönemler ruhî güçlerle maddî leri birbirinden ayrý düþünerek bu kon farklý kavramlar geliþtirmiþtir. Ýslâm'ýn runa kadar bu bilmece çözüm beklemiþtir

Þüphesiz ki Ýslâm bir Tevhid Dinidir, kâinatýn bütün güçleri ve kuvvetlerinde bir ahenk ve vahdeti öngörür. Tek bir ] (Allah) vardýr ve Allah'ýn Yolunda (Allah dini) bütün dinler birdir. Ve yeryüzünde yatýn baþlangýcýndan bu yana, Tek Din (Din-i Vâhide) temsilcileri olan bütün Elç Peygamberlik zincirinin birer halkasýdýr "Ýþte bu sizin ümmetiniz (olan tevhid Ýslâm milleti), bir tek ümmettir. Rabb'iniz benim. Yalnýz bana kulluk edin." (21: (Seyyid Kutub, Social Justice in islam).



radyobeyan