Sinemada yerlilik By: hafiza aise Date: 18 Aðustos 2012, 15:39:54
Sinemada yerlilik ve bir Ýran örneði Yerliliðin çizgi dýþýna çýkmamaya direnen Mecidi sinemasý
Ahmet MURAT • 90. Sayý / DOSYA YAZILARI
Bundan yedi-sekiz sene kadar önce, deðerli sinema teorisyeni Ýhsan Kabil’le, Ýran sinemasý üzerine bir vesileyle konuþurken, benim Kiyarustemi, Mahmelbaf gibi Batý’da popüler olmuþ Ýranlý yönetmenleri anmama mukabil, bu isimleri nispeten önemsizleþtiren bir jestle Mecidi’yi hatýrlatmasýný unutmuyorum. Mecidi’nin kendi sinema anlayýþýna daha yakýn olduðunu söylemiþti Kabil. Baba (Muhsin) - kýz (Semira) Mahmelbaf’larý batýlý beðeniyi, özellikle de batýlý beklentileri kollayan iþler yapýyor olmakla nitelediðini de hatýrlýyorum.
Ýran ve iki tür sinema
Esasen, Ýranlýlarýn kendilerinin yaptýklarý ayrýmla söylersek, Ýran’da bir yandan “Farsi” denilen ve iç piyasaya hitap eden melodramlar, komediler vs. çekiliyor ve bunlar pek seviliyorken, öte yandan da dünya festivalleri için “sanat filmleri” çekiliyor. Bir devlet kurumu olan, Farabi Sinema Enstitüsü de bu iki tür sinemanýn ikisini birden, kendince belli bir dengeyi gözeterek destekliyor. Sanat filmlerini Ýranlý izleyici hiç dikkate almýyor deðil elbette, ama bu kitlenin pek de kabadayý bir nüfusa sahip olmadýklarýný, filmlerin yaptýklarý giþelerden anlamak kolay. Bu arada bazý yönetmenlerin, bir ödül fetiþizmiyle, ödüle giden yolun aritmetiðini çözmeye çalýþtýklarý, bunun bir sonucu olarak da, konjonktürel davrandýklarýný iddia etsek, sanýrým baþýmýz aðrýmaz. Kaldý ki sanat filmlerine ya da diðer adýyla entelektüel sinemaya yönelik olarak bizim bu tespitimizi çok çeþitli veçhelerden oylumlandýran bir eleþtiri müktesebatý Ýran’da çoktan birikmiþ durumda. Bu türden bir sinemayý, Batýlý beðeniye hizmet etmekle, yeni oryantalizmin taþeronluðunu yapmakla, mesajsýz ve bildirisiz olmakla, mazlumun deðil küçük burjuvanýn sesi olmakla suçlayan epey bir eleþtirmen var. (Bununla ilgili olarak, baþka hiçbir yerde bulunamayacak detaylar ve ilgili her þey için Cihan Aktaþ’ýn Þark’ýn Þiiri: Ýran Sinemasý çalýþmasýna bakýlabilir.)
Ýran’ýn yerlisi bir âdemoðlu: Mecidi
Ýran sinemasýnda, sanat filmlerini sürükleyen isimlerden Kiyarustemi sanýrým genel bir kabulle öne çýkan isim. Yerel ile evrenseli birleþtirebilen dil ve beðenisi, varoluþçu duyarlýðý çok sürpriz dekorlarda ve konularda sezdirmesi yanýnda, tekniði, hikâye anlatýþý ile makbul, önemli, öncü bir isim. Bununla birlikte Mecid Mecidi’de bulunan bir hususiyet Kiyarustemi dâhil diðerlerinde bulunmuyor. Ve mesela Mecid Mecidi de, ödül alan, özellikle “en güzel resim” dalýnda epey ödül kaldýran bir yönetmen olmakla birlikte, ilginç bir biçimde, onun filmlerinin, yerliliðin çizgi dýþýna çýkmamaya direnen bir tarafý var. Mecidi, bunu nasýl saðlýyor?
Öncelikle Mecidi’nin kendisi Ýran’ýn yerlisi bir âdemoðlu. Yedi batýn boyunca Ýranlý olup da Ýran’ýn Fransýz’ý olmak pek mümkünken, Mecidi, Ýran’a, Ýranlýlara benzeyen bir yönetmen. Ýran melankolisini bilenler bilir, bir Ýranlýnýn sadece duygu deðil fikir dünyasý bile bu melankoliyle yoðrulmuþtur; Ýran’da fikriyat ve felsefe bile duygu-yoðun bir hadisedir. Kaybolan ve hâlâ geri dönmeyen Gaib Mehdi’yi bekleyiþ de, uçsuz-bucaksýz Kerbela külliyatý da bu melankoliyi besler, büyütür, canlý tutar. Hafýz’ýn þiirleri ortak hafýzanýn duvarlarýný örer, Þeceryan’ýn müziði ciðer daðlar. Böylece ortaya, þayet âþýksa yanmaya, askerse ölmeye azmetmiþ Ýranlý resmi çýkar. Mecidi’nin filmlerindeki yanýklýk da köklerini buralardan bulur. Mecidi yerlidir, çünkü modern dünya zaviyesinden Ýranlýnýn tuhaf ve aþýrý olan hissiyatýný sahiplenir, onu, üstüne ayrýca cila atmaya yani onunla arasýna mesafe koyarak bakmaya ihtiyaç duymadan anlatýr. Mesela baba-kýz Mahmelbaf’lar, Behmen Gobadi ya da son yýllarýn yükselen yönetmeni Esgar Ferhadi’nin filmlerinde rejimle ve mevcut toplumsal düzenle ilgili eleþtiri, zaman zaman Batýlý gözler için bir tür kripto formunda filmler içinde yer alýrken, Mecidi’nin buna ihtiyacý yoktur. Mecidi’nin filmlerinde de kötü adamlar vardýr, ahlakî zaaflarý olan kocalara, takýntýlý kahramanlara, aldatan eþlere rastlarýz ama bütün bunlarý daha geniþ birer toplumsal eleþtiri baðlamýna oturtularak ele alýyor deðildir. Mecidi’de toplumsal eleþtiri, genel geçer erdemler ve reziletler matrisinde ortaya çýkar. Ýyi insanlar, iyi kalpli, iyiliksever insanlar vardýr ve bunlarýn bazýlarý sýk sýk maðdur olurlar ve fakat kötü kalpli, çýkarcý bazý adamlar gemilerini her halükarda yürütürler. Çocuk dünyasýný hemen her filminde önümüzde sergilerken de, bu dünyayý, yetiþkin dünyasýnýn terk ettiði saflýk düzeyini daha belirgin kýlmak üzere, sanki olduðu gibi, ham olarak göstermek istemiþ gibidir.
Mecidi sinemasýnda Ýslam ve tasavvuf
Semih Kaplanoðlu, Yusuf’un Rüyasý kitabýnda Mecidi sinemasýndaki dine yapýlan göndermelerin dolaysýzlýðýna dikkat çekmiþti. Bu doðrudur ve fakat bu “din”i tasavvufî olana doðru geniþletmek þartýyla. Kör bir çocuðun tabiattaki kutsal alfabeyi çözme giriþimini izlediðimiz Cennetin Rengi; sinesinde gizlediði, dile dökmediði ve böylece kendisini piþirmesine ve olgunlaþtýrmasýna izin verdiði aþkýný omuzlayan bir ergenin hikâyesini izlediðimiz Baran ya da birincilik için deðil de ikincilik için yarýþmayý öðreten Cennetin Çocuklarý veya Mesnevi’ye yaptýðý doðrudan göndermeler dýþýnda görme biçimleri üzerindeki tefekkürü, zahir-batýn iliþkisi üzerine eðilme tarzýyla Söðüt Aðacý filmlerinin her biri, çok katmanlý, metaforik okumalara elveriþli, tasavvufi duyuþu aktaran filmlerdi. Dolayýsýyla Mecidi, “irfan” temelli beslenme biçimiyle de Ýran’ý içeriden ve yerli bir gözle okumak için elveriþli gereçlere ulaþmýþ görünüyor.
Tahran Üniversitesi önünde açtýðý tezgâhýnda, Ýran sanat sinemasýndan filmler satan bir öðrenciyle ayaküstü laflarken, Mecidi’yi sevmediðini çünkü onu Ýran rejiminin desteklediðini söylemiþti. Bir rejim muhalifi için anlaþýlabilir bir tepki. Ama yine de, muhalif kanatta yer almaya gerek duymama hakkýna sahip bir sanatçý olarak Mecidi’nin, rejim desteðine ihtiyacý olmayan bir sanatsal dehaya sahip oluðunu söyleyebiliriz. Hatta bence Farabi Sinema Enstitüsü bünyesinde kalarak, Batýlý sanat çevrelerinin gözünden düþme riskini de üstlenmiþ olmaktadýr. Onun yaptýðý sinema Ýran’ýn resmi sinemasý deðil elbette. Onun çabasýný, dini, tasavvufi unsurlarýn rafine bir dille iþlenmesi, Hafýz’ýn, Mesnevi’nin sinema dili bünyesinde güncellenmesine dair bir giriþim olarak görmekteyim. Bu haliyle de, Ýran’daki toplumsal dönüþüm ve entegrasyon taleplerine, daha yakýn yani daha mahrem bir kulak vermeyi temsil ettiðini de söyleyebiliriz.