Diðer Yazýlar
Pages: 1
Hakikatin suretleri By: hafiza aise Date: 09 Aðustos 2012, 16:49:38
Hakikatin suretleri
Elif TUNCA • 86. Sayý / SÝNEMA


Bir dedektiflik hikâyesinden ne beklersiniz; macera, gizem, kaçma-kovalama… Hollywood bunun âlâsýný yapar. Kaynaklarý iyice kýsýrlaþtýðýndaysa gözünü þöyle bir uzaklara çevirir ve kendine uyarlayabileceði hikâyeleri heybesine atar. Elindeki oyuncaklarla onlarý karýþtýrýp yeni seyirlikler sunar. Biz, geri kalan bütün dünya ahalisi, üstümüze boca edilmesinden kaçamadýðýmýz bu görsel bombardýmandan yüzümüzü biraz baþka yana çevirebilirsek eðer, allanýp pullanýp karþýmýza geçen hikâyelerin asýllarýna hatta daha parlaklarýna þahit oluyoruz.


Yaklaþýk son on yýldýr daha yakýndan tanýdýðýmýz (ve ne gariptir ki aslýnda yine, reklamýyla, remake’iyle, atýflarýyla, Batý üzerinden tanýdýðýmýz) bize hayli “yakýn” olan “uzak”doðu sinemasý, kendini anlatabilme derdini sürdürüyor ne iyi ki!

Bu ay salonlara gelecek olan “Dedektif Dee ve Gizemli Alev” bu örneklerden biri. Gerçi biraz orta yolcu da kendisi; hafif “Kaplan ve Ejderha” hafif “Matrix” hafif “Indiana Jonas”… Muhtemelen de bu itibarla geçen yýl Venedik Film Festivali’nde Altýn Aslan için yarýþtý. “Dedektif Dee ve Gizemli Alev”, Çin’in ilk ve tek kadýn hükümdarý Wu Zetian’ýn taç giyme töreninin hemen öncesindeki iktidar mücadelelerine odaklanan epik bir film.

Kadýn ve iktidar arasýndaki iliþkiye daha doðrusu iktidara sahip olduðunu düþünenlerin, “kadýn” fikrine hazýmsýzlýklarýna da bakmaya çalýþan film, kocasýnýn þüpheli ölümünün ardýndan Prens’in tahta çýkýþýna kadar sekiz senedir ülkeyi idare eden Wu’nun resmî olarak da hükümdar olarak kabul edileceði döneme odaklanýyor. Yýllardýr saray çevresiyle mücadele eden Wu, resmen tahta oturuþuyla birlikte bir iktidar göstergesi olarak dev bir Buda heykeli inþa ettirmekte. Cennetin 33 katýna eriþecek 120 metre boyundaki heykel; depreme, fýrtýnaya da dayanýklý. Söylemeye gerek yok; binlerce iþçi çalýþýyor on binlerce ton demir dökülüyor.

Hazýrlýklarýn son sürat devam ettiði bir gündeyse heykelin ortasýndaki dev sütunda yer alan týlsýmlarýn yerini bir gün önce deðiþtiren ustabaþý, iþçilerin gözünün önünde için için tüterek yanmaya baþlýyor ve ölüyor. Garibin de garibi bu ölüm, iþçilerin aklýna týlsýmlarýn laneti fikrini getiriyor. O esnada inþaatta olan Ýmparatoriçe’nin hizmetkârlarýndan ikisi hem ustabaþýnýn ölümünü haber vermek hem de bu tuhaf ölüm hakkýndaki düþüncelerini açýklamak üzere saraya doðru yola çýkýyor. Ancak ne yazýk ki tam saraya yaklaþtýklarýnda birisi de atýnýn üstünde aynen ustabaþý gibi için için tüterek yanmaya baþlayýp ölüyor. Bu kiþinin henüz inþaattan çýkmadan iþçilere “Týlsým mý; bu saçmalýða inanamazsýnýz!” diyerek týlsýmlardan birini eliyle parçalamasý elbette tahmin ettiðiniz üzere týlsýmýn laneti fikrini güçlendiriyor.

Ama böyle yönlendirmelerin ancak bambaþka bir neticeyi gizlemek için yapýldýðýný bilen seyircilerdenseniz elbette bu ilk ipucuna hemen tav olmayýp komplo teorilerinizi geliþtiriyorsunuz; geliþtirin bakalým…

Yanýnda en güvendiði kadýn hizmetkârý Jing’er’la haberi alan Ýmparatoriçe, geyik kýlýðýnda sarayýna gelen keþiþten akýl alýyor ve sekiz sene önce hapsettiðirdiði dedektif Dee’den yardým almaya karar veriyor. Bu sanýldýðý kadar kolay bir karar deðil; zira Dee’nin hapse atýlma nedeni, Ýmparatoriçe’ye karþý gelmekten baþka bir þey deðil. Çok sevdiði ve saygý duyduðu Ýmparator’un ölümünden sonra Wu’nun tahta geçmesini kabullenmeyen Dee, vaktiyle az isyan çýkarmamýþ. Ancak geyik de olsa keþiþ; keþiþtir, sözünü dinlemek icap eder.

Ve -bir baþka kliþe olarak- gözden düþmüþ adamýmýz, olaðanüstü yetkilerle göreve getirilir. Bu tuhaf ölümleri soruþturmak onun iþi, yanýna verilen Donglai ve Jing’er da baþýnýn belasýdýr! “Güzel olduðu kadar da küstah” olan Jing’er, ilk dakikadan Dee’nin gönlünü çelmeye bir yandan da onunla mücadele etmeye çalýþýrken Donglai de Dee’nin teorileriyle ters düþen fakir egzersizleriyle sinir bozmaktadýr. Sekiz sene sonra adeta dünyaya gözlerini yeniden açmýþ gibi olan Dee için bir baþka mesele de kime, nasýl, nereye kadar güveneceðidir. Tam da burada yazýmýzýn baþlýðýnýn “Hakikatin Suretleri” olduðunu hatýrlatmak isterim! Film boyu yalnýz maddeten deðil fikren de “þekil deðiþtirme”ler söz konusu.         

Filmin öyküsünden daha fazla ilerlersek maalesef finalin zevkinin kaçmasý söz konusu. Oysa pek çok temellendirme de filmin o son dakikalarýndaki mantýðý üzerinden mümkün. Yine de bu tehlikeyi bertaraf ederek filmin nasýl bir dil ve ton tutturduðuna bakalým.

Tamamen kendine dair bir hikâyeden yola çýkan film, kendi hikâyesine kendi mantýðýyla bakýp bakmadýðýyla deðerlendirilebilir belki. Senaryoya da katýlan ve 12 dil konuþup 7 telli Çin lavtasýný ustaca çalan, kaligrafi bilen Hollandalý yazar Robert van Gulik, bu tür öykülerde Doðu- Batý farkýný 5 maddeyle ortaya koyuyor. (Ortaklýk ettiði senaryoda bu kurallarý uygulamýyor; o ayrý!) Buna göre Çin hikâyelerinde suçlu hemen baþta verilir, doðaüstü olaylar yaþanýr, öyküleme detaylýdýr, çok fazla karakter vardýr ve suçlularýn cezasý, en ince detayýna kadar verilir.

Ancak daha temel bir noktayý yine de gözden kaçýrmýþ gibi görünüyor yetenekli Hollandalý dostumuz ki o da Doðu bakýþýnýn, bütünleyiciliði diye özetleyebileceðimiz bir durum. Yani farklý zaman, mekân, olay, görüntü ve hatta gerçeklik unsurlarýný, birbirlerini hiç de rahatsýz etmeden bir arada verebilmek. Elbette burada suçlu-suçsuz, haklý-haksýz da bir ölçüde iç içe geçecek ancak Batý algýsýnda olduðu gibi her þeye yönelen bir “rasyonel” bakýþla çözülmeyecektir mesele.

Bu itibarla Dedektif Dee ve Gizemli Alev, her iki taraftan da önceden seyrettiðimiz saðlam örneklerle birlikte deðerlendirilip Doðu sinemasý ile Batý sinemasý arasýndaki çizgi ve geçiþkenlikler konusunda düþünecek malzemeler veren bir örnek.

Dedektif Dee ve Gizemli Alev
Yönetmen: Tsui Hark
Oyuncular: Andy Lau, Carina Lau, Bingbing Li, Chao Deng


radyobeyan