Ahiret By: saniyenur Date: 07 Aðustos 2012, 16:33:08
Ahiret
Ahiret kavramý da Ýslâm inancýnýn önemli bir kýsmýdýr. Ýnsanoðlunun Ölümden sonra hayat olduðuna inanmasý farzdýr, ancak yine, insanlarýn tam tatmin olmasýný saðlamak için bu kavramý destekleyen deliller verilmiþtir. Bu sayede insan onu güvenilir bilgilere dayanarak ve kendi hür idadesiyle kabul veya reddetsin. Gerçek bilgiye dayanan muhakeme islâm'ýn bütün temel kavramlarýnýn anahtarýdýr, islâm'ýn kavramlarým kabul edenler, onlarýn hakikati hakkýnda tam bir bilgi sahibi olarak kabul ederler; þayet reddediyorlarsa sonuçlarýndan bizzat sorumludurlar. Çünkü hak, bâtýldan açýkça ve tamamen ayýrdedil-nýiþtir. Kur'ân müþriklerin ahireti inkârlarýna Þöyle deðinmektedir: "Dediler ki: 'Ne varsa dünya hayatýmýzdýr, baþka birþey yoktur. Ölürüz, yaþarýz. Bizi zamanýn geçiþi yokluða sürükler.' Fakat onlarýn bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zannediyorlar." (45: 24).
Bu âyet âhireti inkâr edenlerin câhil olduklarýný, çünkü ölümden sonraki hayatý inkârlarýnýn herhangi bir gerçek bilgiye deðil, zanna dayandýðýný vurgulamaktadýr. Ölümden sonra hayat olmadýðý, insanýn Allah'ýn Emriyle deðil, tesadüfen veya tabiatýn kör kuvveti neticesinde öldüðü ve geriye toz-topraktan baþka birþey kalmadýðý þeklindeki düþünceler, sadece âhireti inkâr edenlerin zanlandýr. Onlar "bu hayattan sonra ne olacaðýný bilmeyiz" demekten baþka ileri gitmezler. Fakat bu hayattan sonra baþka bir hayatýn olmadýðým söylemek tamamen mantýkdýþý bir iddiadýr. Onlarýn, "insanýn ruhunu Allah kabzetmez, insan týpký bir saat gibi zamanla durur ve çürür" þeklindeki sözleri akla ve mantýða dayanmaz. Onlar sadece böyle olmasýný arzu ediyorlar.
Çünkü ölümden sonra bir hayatýn olmasý ve yaptýklarýnýn hesabýný vermeleri iþlerine gelmez. Ýþte bu yüzden ruhu tamamen inkâr ederek, bu heva ve heveslerine dayanan isteklerini bir inanç hâline getirmiþlerdir (The Meaning of the Qur'an, c. V, sh. 768).
Þimdi soru þudur: Ýnsanlarýn sahip olduðu kesin bilgiler ýþýðýnda tesadüfi Ölüm veya Allah'ýn emri ile ölüm; ölümden sonra hayat veya ölümden sonra yokluk ihtimalleri eþittir. O hâlde inkarcýlar nasýl âhireti inkâr etmek gibi bir sonuca varabilirler? Halbuki âhiretin varolma ihtimali daha yüksektir, çünkü Ahiret Nuh aleyhisselâmdan Muhammed aleyhisselâm'a kadar gelen ve aralarýnda Hz. Ýbrahim, Hz. Musa, Hz. Davud ve Hz. Ýsa gibi büyük insanlarýn da bulunduðu bir teblið zinciri tarafýndan da tasdik edilmiþtir. Bu peygamberler deðiþik çaðlarda ve deðiþik toplumlara gelmiþler ve hepsi de ölümden sonraki hayatýn varolduðunu tasdik etmiþlerdir. Böyle dönemlerinin en güvenilir ve dürüst insanlarý olan kiþilerden güçlü deliller sâdýr olduktan sonra, bu inkarcý kimseler âhiret inancýna karþý çýkmayý hangi tarihî delil ve mantýkî temellere dayandýrmaktadýrlar? Böyle bir dayanaklarý olmamasý, bunlann, mesele hakkýnda bilgi temelinde deðil, hevâ ve heveslerine uyarak karar verdiklerini göstermektedir. Çünkü hayattan istedikleri gibi kâm almaya bakmaktadýrlar. Dolayýsýyla "kendi" arzu ve heveslerine iman etmekte, dönemlerinde yaþamýþ bulunan hikmet sahibi kiþilerin sunduklarý diðer fikirleri inkâr etmektedirler (Tefheem al-Qur'an, c. V, sh. 590-591).
Kur'ân âhiret kavramýný savunmak için kuvvetli deliller getirmektedir: "Hepinizin dönüþü O'nadýr. Bu, Allah'ýn gerçek olarak verdiði sözdür. O, yaratmaða baþlar, sonra iman edip salih amellerde bulunanlara adaletle karþýlýk vermek için yaratmayý tekrar eder, (dönüp yeniden yaratýr). Ýnkâr edenlere gelince, inkârlanndan ötürü kaynar sudan bir içki ve acý bir azâb vardýr." (10: 4). Bu ifadeler hem bir iddia, hem de bir delildir. Allah'ýn bütün insanlarý yeniden yaratacaðý ifadesi iddia; bu iþin O'nun için çok kolay olduðu, nasýl ki her þeyi ilkin yaratmýþsa öyle olacaðý da bir delildir; onlarý ikinci kez yaratmak daha kolaydýr. Yaratma sürecinin tamamen Allah tarafýndan baþlatýldýðýný tasdik eden kimse, bunun imkânsýz yahut akýl dýþý olduðuna hük-medemez. Daha sonra Allah'ýn insanoðlunu niçin yeniden yaratacaðý da açýklanmaktadýr: Ýman edenleri mükâfatlandýrmak ve inkâr edenleri cezalandýrmaktýr. Ölümden sonra diriliþin mümkün olduðu gösterildikten sonra, bu karþýlýklarýn mutlak ve kesin olarak adalet ve saðduyunun Ýcabýndan olduðu zikredilir. Çünkü tam adalet baþka türlü gerçekleþtirilemez. Saðduyu ve adalet, iman eden ve salih amel iþleyenlerin mükâfatýnýn tam olarak verilmesini; inanmayan, hakikati reddeden ve kötü ameller iþleyenlerin gereðince cezalandýrýlmasýný gerektirir. Muhakeme sahibi ve âdil her insan bilir ki, adalet þartlarý bu dünyada bütünüyle icra edilemez. Dolayýsýyla adaletin mutlak manâda icrasý için tüm insanlarýn tekrar diriltilmesi asýl olmaktadýr (The Meaning ofthe Qur'an, c. VI, sh. 10-11).
Bu þekilde düþünmek, öldükten sonra ruhlarýn faziletli veya faziletsiz oluþlarýna göre baþka bedenlere geçtiðini Ýddia eden "tenasüh" inancýnýn temel hatasýný da ortaya çýkarmaktadýr. Bu inanç, adaletin yerini bulmasý meselesini çözmeye yardýmcý olamayýp bilakis onu daha da karmaþýk yapacaktýr; iyi ve kötü fiillerin katlanarak katmerli bir biçimde nesilden nesile yeniden aktarýlmasýyla bunu, içinden çýkýlmaz bir hâle sokacaktýr. Böylece "tenasüh" inancýna göre, bir insanýn hesabý hiçbir zaman müstekar olamayacak, kararlaþtýrýla-mayacaktýr (The Meaning of îhe Qur'an, c. IV, sh. 24-28). Rum sûresinde þu âyetler yer alýr: "Allah yaratmaða baþlar, sonra onu çevirip yeniden yapar; sonra O'na döndürülürsünüz. (Kýyamet) saat(i) koptuðu gün, suçlular (umutsuzluk içinde) susarlar. (Allah'a) ortak (koþtuklarý putlarýndan da kendilerine hiçbir þefaatçi çýkmaz. Onlar (o zaman) ortaklarýný inkâr ederler. (Kýyamet) saat(i) koptuðu gün, o gün (iman edenler ve etmeyenler) ayrýlýrlar: Ýman edip salih amel iþleyenler, onlar (çiçekli, ýrmaklý) bir bahçe içinde neþelendirilirler. Fakat inkâr edip âyetlerimizi ve âhiret buluþmasýný yalanlayanlar, iþte onlar (tutuklanýp) azabýn içine getirilirler." (30: 11-16).
Kur'ân daha sonra onlara kendi yaratýlýþlarýna ve fizikî âlemde her mevsim gözledikleri mucizelere bakmalarýný söylemektedir; bahardaki yeþerme ve sonbahardaki solmanýn kendi nihai kaderlerini insanlara hatýrlatmasý gerektiðini ifade etmektedir: "Ey insanlar! Eðer öldükten sonra dirilmekten kuþkuda iseniz (bilin ki) biz sizi (önce) topraktan, sonra nut-fe(sperma)dan, sonra alâka(embrîyo)dan, sonra yaratýlýþý belli belirsiz bir çiðnem et parçasýndan yarattýk ki, size (kudretimizi) açýkça gösterelim. Dilediðimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz; sonra sizi bir bebek olarak çýkarýyoruz. Sonra güç (ve kabiliyetlerinize ermeniz için (sizi büyütüyoruz). Ýçinizden kimi (henüz çocukken) Öldürülüyor, kimi de ömrün en kötü çaðýna (ihtiyarlýða) itiliyor ki, bilirken bir þey bilmez hâle gelsin (çocukluðundaki gibi vücutça ve akýlca güçsüz bir duruma düþsün). Yeri de kurumuþ, ölmüþ görürsün. Fakat biz onun üzerine suyu indirdiðimiz zaman titreþir, kabarýr ve her güzel çiftten bitirir.
Bunlar yalnýz Allah'ýn gerçek olduðunu, ölüleri dirilttiðini, gücünün herþeye yettiðini, þüphe götürmeyen kýyamet saatinin geleceðini, Allah'ýn kabirlerde olaný dirilteceðini gösterir.
Ýnsanlardan kimi bilmeden, ne bir yol göstereni, ne de aydýnlatýcý bir Kitab'ý da olmadan, Allah hakkýnda tartýþýr. Allah'ýn yolundan saptýrmak için yanýný döndürerek (kabara kabara tartýþmasýný sürdürür), dünyada onun için bir kepazelik vardýr. Kýyamet günü de ona yakýcý azabý tattýracaðýz." (22: 5-9).
Nahl sûresinde bu gerçeðe þu ifadelerle deðinilmektedir: "Allah gökten su indirir ve ölümünden sonra yeri diriltir. Kulak veren kimseler için bunda ibretler vardýr." (16: 65).
Kur'ân'ýn bu âyetleri ölümden sonraki hayatla ilgili güçlü deliller ortaya koymaktadýr ve inkarcýlardan bu kavramý reddetmelerinin ancak gerçek bilgi ve akýlcý temellere dayalý güvenilir delillere sahip olurlarsa (ki deðildirler) kabul edilebileceðini ifade etmektedir. Deliller deðiþik þekillerde ortaya konmuþtur: Ýnsanýn yaratýlýþýndan baharda ölü topraðýn yeniden canlanýþýna kadar pek çok çeþit örnek okuyanlarý Yaratýcýnýn müthiþ Kudret ve Ýlmine ikna etmek için sergilenmiþtir; dolayýsýyla böyle bir yaratýcý için bütün bunlar çok kolay olduðu gibi, ölümden sonra hayatý mümkün kýlmak da O'nun için bir mesele teþkil etmeyecektir. Üstelik, herkesin dünyadaki hayatýnda yaptýðý iyi iþlere karþýlýk mükâfat, kötü iþlere karþýlýk ceza görmesi için ölümden sonra hayat olmasý akýl ve adaletin talebidir.