Ah Mazi By: hafiza aise Date: 06 Aðustos 2012, 12:52:49
Ah Mazi...
Hekimoðlu Ýsmail
Sene 1918..."Ýslamiyet, Müslümanlýk bitti!" diye, gayrimüslimler bayram ediyor...Ýstiklal Savaþý...
Cumhuriyet'in ilk yýllarýnda bir sürü yetim, dul, sakat, yaþlý... Viran, yoksul bir ülke... Harf inkýlabýyla getirilen yasaklara kanlý gözyaþý dökenler, þaþýranlar, gerçekten Ýslamiyet'in bittiðini sananlar...
Ve 1925'te bir derenin aðzýnda, yolu izi olmayan, bir avuç Barla... Ve oraya unutulsun diye gönderilen, elli yaþlarýnda Said Nursi... Kimsesi yok. Yokluklar içinde bir Ýslam alimi ve yoksul köylülerden Hoca Sabri, Sýddýk Süleyman, Hafýz Ali ve benzerleri...
Ýþte Bediüzzaman, imaný yakýlan nesli kurtarmak, onlarý tekrar din ile irtibatlamak, kahvedeki insaný camiye getirmek, evleri bir çeþit dershane yapmak için çalýþtý. Bu çalýþmalarýnýn karþýlýðý olarak 34 sene boyunca kimseyle görüþtürülmedi, akrabalarýyla irtibatý kesildi, yaþlý ve hasta olmasýna raðmen, en zor þartlar içinde ölüme, sürünmeye terk edildi. Yaþadýðý en zor imtihan, yalnýzlýktý...
Aydýnlar, ampul ýþýðýyla aydýnlanýyordu. Ampul ýþýðýna dost olanlar, nura düþmandý. Natürist eðitim imaný yakmýþ, materyalizm putunu dikmiþti. Çocukluk yýllarýmda Kur'an okumasýný, Arapça öðrenmeyi ne kadar isterdim. Müfessir olabilseydim... Býrakýn dinî öðrenimi, haramlardan kaçtýðýmýz için ne kadar itilip kakýldýk.
Bir Sýddýk Süleyman olmayý ne kadar isterdim. Ýsteklerimin düðümlenip kaldýðý mazi...
Bu ehl-i dalaleti Allah helak etmedi, yýkmadý, tamir etti.
Ýslamiyet'i gönderen Allah, dinine hizmet eden kullarýný korumuþtur, koruyacaktýr. Said Nursi'yi de korudu. O, hapishanede, hücrede yatarken, halk onun eserlerini gizli gizli elden ele dolaþtýrdý, okudu, namaza niyaza baþladý. Böylece dindarlarýn sayýsý arttý. Emirdað Lahikasý'nda buyuruyor ki:
"Ben maddî ve manevî her þeyimi feda ettim, her musibete katlandým, her iþkenceye sabrettim. Bu sayede hakikat-i imaniye her tarafa yayýldý. Bu sayede Nur mekteb-i irfanýnýn yüz binlerce, belki de milyonlarca talebeleri yetiþti. Artýk bu yolda, hizmet-i imaniyede onlar devam edeceklerdir. Ve benim maddî ve manevî her þeyden feragat mesleðimden ayrýlmayacaklardýr. Yalnýz ve yalnýz Allah rýzasý için çalýþacaklardýr.
Benimle beraber çok talebelerim de türlü türlü musibetlere, eza ve cefalara maruz kaldýlar, aðýr imtihanlar geçirdiler. Benim gibi onlar da bütün haksýzlýklara ve haksýz hareket edenlere karþý bütün haklarýný helâl etmelerini isterim. Çünkü onlar bilmeyerek kader-i Ýlâhînin sýrlarýna, derin tecellîlerine akýl erdiremeyerek bizim davamýza, hakikat-i imaniyenin inkiþafýna hizmet ettiler..."
O insan öldürülemedi, onun hizmeti durdurulamadý. Vehbi ilmiyle okulla camiyi, tezgâhla seccadeyi, akýlla vahyi bütünleþtirdi. Bugün camiler doluyorsa, bunda Said Nursi'nin de payý vardýr. Ýslamiyet sadece camide veya Mekke ve Medine'de yaþamak için gönderilmiþ bir din deðildir. Dünyanýn her yerinden cennete giden bir yol vardýr. Paris'ten de cennete gidilir; biz bunu Bediüzzaman'dan öðrendik...
Ýslamiyet'i bana anlatan, anlamama yardým eden, sevdiren, Risale-i Nur'lardýr. Bediüzzaman, Risale-i Nur denilen iman ve ilim hazinesinin kapýcýsýdýr. Benim kitaplarýmýn bütünü, konuþmalarýmýn tamamý, hayatýmýn pusulasý, Risale-i Nur'lardýr. Risale-i Nur'larý yazan üstadýma Allah gani gani rahmet etsin...
Risale-i Nur'larý okumamýzý, anlamamýzý, yaþamamýzý Allah nasip etsin. Amin...