Dua ve ibadetle tuzaklardan kurtulabiliriz By: ehlidunya Date: 04 Aðustos 2012, 17:53:31
Þeytan, dört cepheden insana hileler hazýrlar
Þeytan, insanlara önden yaklaþýnca, günahlarýna aldýrma ma'nâsýna "ALLAH Gafûr ve Rahim'dir" der. Arkadan yaklaþýnca, çocuklarýn fakirliðin pençesine düþecekleriyle korkutur. Saðdan yaklaþýnca, övmeye, yüceltmeye çalýþýr. Sol cepheyi seçince dünyanýn bütün güzelliðini ve þehvetlerini nazara verir, iþtahý kabartmaya çalýþýr.
Þeytanlýðýn insanda mündemiç iþbirlikçileri, imtihaný zorlaþtýran önemli hususlardan biridir. Tefsir tarihine silinmez harflerle ismini yazdýran Er-Razî konuyla ilgili þu malumatý sunar: "Nefsin 19 kuvvesi vardýr. Bunlarýn bütünü insaný, bedenî ve maddî lezzetlere davet ederler. Bunlar, tatmak, görmek, koklamak, iþitmek, dokunmak, hayal, vehim, hafýza, terkip gücü, þehvet, gazab, cazibe... ve diðerleridir. Bütün bunlara karþý bir tek kuvve olan akýl ALLAH'ýn ibadetine ve mânevî saadete davet eder. Diðer taraftan, maddî lezzetlere çaðýran bütün duygular insanýn doðmasýyla âdeta kemâl derecesinde bulunurlarken, akýl ancak, yýllarýn eðitimiyle olgunlaþabilmektedir. Bundan ötürü insanlarýn birçoðu maddî hayata maðlub olur ve þeytanýn þu sözüne masadak olma bahtsýzlýðýna düçar olurlar: "Sen onlarýn çoðunu þükretmeyenlerden bulacaksýn." (Araf, 17)
Ýlk insana maðlubiyetinin ýzdýrabý ve yerle bir edilen gururuyla þeytan, insaný maðlup etmek için þu tehdidi savuruyor: "Öyle ise beni azdýrmana karþýlýk, and içerim ki, ben de onlarý (saptýrmak için) Senin doðru yolunun üstünde oturacaðým. Sonra (onlarýn) önlerinden, arkalarýndan, saðlarýndan, sollarýndan sokulacaðým ve çoklarýný þükredenlerden bulmayacaksýn." (Araf, 16-17)
Ön cephe: "Sonra önlerinden sokulacaðým" yani ölümden sonra dirilme, kýyamet, Cennet-Cehennem, hesap-mizan ve sýratý onlara inkâr ettireceðim. Bunu yapamazsam, mânevî güzellik ve saadetler konusunda onlara tembellik aþýlayacaðým. Onlara kendi Peygamberlerini ve dâvâlarýný inkâr ettireceðim. Onlarý ALLAH hakkýnda þüphelere düþüreceðim. Ön cephenin bir ma'nâsý da göz göre göre insanlarýn dalâlete sürüklenmeleridir.
Arka cephe: "Ve arkalarýndan yanaþacaðým" Yani dünyanýn ve maddenin ezelî olduðunu, her þeyin dünya hayatýyla sýnýrlý bulunduðunu kafalarýna sokacaðým. Bunu yapamazsam dünyaya, cismaniyete, nefsanîliðe ait lezzetlere onlarý raðbet ettireceðim. Bütün çirkinlik ve meþakkatine raðmen onlara dünyayý süsleyip güzel göstereceðim. Geçmiþ peygamberleri ve dâvalarýný inkâr ettireceðim. Arka cephenin bir ma'nâsý da, þeytanýn çeþitli perdeler altýnda, hissettirmeden yanaþmasýdýr. Pusuya yatar ve en ufak bir gaflet görünce de okunu fýrlatýp saplar.
Sað cephe: "Ve saðlarýndan yaklaþacaðým" onlarý küfre kadar uzanacak bid'atlara boðacaðým. Her kötülüðü din adýna yapacak ve dinî vazifelerimizi yaptýk diye aldanacaklar. Nafileyi, sünneti hatta farzý terk edenler, terki evla olan birçok hususu dinî hayatýn en vazgeçilmez düsturlarý olarak bilecekler. Dinin köküne kibrit suyu dökerken mücahid kesilecek ve kendileri gibi düþünmeyenleri dinsizlik, hiyanet, iþbirlikçi diye reddedip suçlayacaklar. Kimisi dinî hayatý çok ulvî görmesine raðmen yaþayamayacaðýný, o iþin seçkin insanlarýn kârý olduðunu, kendisinin ise günahkâr ve geçmiþi lekeli olduðunu söyleyip Ýslâm ve iman dairesinden kaçacak.
Sol cephe: "Ve sollarýndan yaklaþacaðým" Yani nefsanî arzularýna maðlup olup günahlara dalanlarla dalýp gidecekler.
Onlarý bataklýklardan kurtarmaya çalýþanlarla alay edecekler: "Siz de yaþadýðýnýzý mý iddia ediyorsunuz" deyip hayatlarýndan memnun olduklarýný söyleyecekler. Hürriyetin, hayvanlar gibi önlerine çýkan her kapýya baþýný vurup içeri girme olduðunu söyleyecek ve diðerlerinin haklarýný çiðnemeyi hak elde etme gibi telakki edecekler. Bazen, henüz tamamýyla tefessüh etmemiþ vicdanlarýndan yükselen iç isyanlarý ise uyuþturucu, unutturan eðlence ve yarýþmalarla bastýracaklar.
Þeytaný eli boþ döndürün
Þakik-i Belhî anlatýyor: "Her sabah dört cepheden þeytanýn saldýrýsýna uðrarým. Önden yaklaþýnca, günahlarýna aldýrma, ma'nâsýna "ALLAH Gafûr ve Rahim'dir" der. Ona þu âyetle cevap veririm: "Ve Ben, tevbe eden, inanan ve yararlý iþ yapan, sonra da yola gelen kimseye karþý elbette çok baðýþlayýcýyýmdýr" (Tâhâ, 82). Arkadan yaklaþýnca, çocuklarýmýn fakirliðin pençesine düþecekleriyle korkutur. Ona þu âyeti okurum: "Yeryüzünde hiçbir canlý yoktur ki, rýzký ALLAH'a ait olmasýn..." (Hûd, 6). Saðdan yaklaþýnca, beni övmeye, yüceltmeye çalýþýr. Senin gibi veli, âbid dünyada yoktur der. Þu âyetle cevap veririm: "... O halde sabret, sonuç (günahlardan kaçarak ALLAH'ýn azabýndan) korunanlarýndýr." (Hûd, 49). Sol cepheyi seçince dünyanýn bütün güzelliðini ve þehvetlerini nazarýma verir, iþtahýmý kabartmaya çalýþýr. Hemen þu ferman-ý Ýlâhî'yi hatýrlatýrým: "Artýk, kendileriyle arzu ettikleri þey arasýna perde çekilmiþtir." Binaenaleyh þeytan hâib ve hâsir olarak geri döner."
Dua ve ibadetle tuzaklardan kurtulabiliriz
Ýblis dört cepheden yaratýklarýn en zayýfý olan insana saldýrmaya azmedince, durumu müþâhede eden melekler ciddi bir hüzne boðuldu. "Ey Rabb'imiz, insan þeytanýn elinden nasýl kurtulacak?" endiþesini izhar ettiler. Yüce Mevlâ þu cevabý verdi. 'Ýnsana iki açýk kapý kaldý. Üst ve alt. Ellerini açýp, gözlerini dergâhýmýza dikerek yalvarýnca veya huþu içinde en þerefli organýný, yüzünü yerlere koyup secde edince onun yetmiþ yýllýk günahlarýný affederim." (Ruhu'l-Maânî c. 14, s. 41) Duâ, tazarru, ibadet, mahviyet ve teslimiyetle þeytanîlikten ancak kurtulabiliriz. Bunlara sarýlmayanlarýn iblisin oltasýna takýlacaklarý kaçýnýlmazdýr. Bundan ötürü Fahr-i Kâinat Efendimiz (sas) bize þu duâyý öðretiyor: "ALLAH'ým, dinimde, dünya iþlerimde, ailemde ve malýmda Senden afv ve afiyet dilerim ALLAH'ým, görünmemesi gereken yerlerime kimseyi muttali kýlma. Korkularýmdan beni emin kýl. Beni, ön, arka, sað, sol ve üst cephelerimden muhafaza et. Ayaðýmýn kaydýrýlmasýndan ve yerlerin yarýlýp içine düþmekten Sana sýðýnýrým." (Ýbn Mace, Duâ, 14)
zaman
radyobeyan