Toplum ve Gorgu Kurallari -2- By: hafizvuslat Date: 05 Eylül 2009, 22:23:42
Hasta ziyaretinde: Ziyarete yeni elbise ile deðil, her gün giydiði elbise ile gitmelidir! Giderken meyve veya çiçek gibi bir hediye götürmek iyi olur. Hastaya bakmayýp, saða sola veya önüne bakmak uygun olmadýðý gibi, devamlý olarak hastanýn yüzüne bakmak da uygun deðildir. Hastanýn yanýnda asýk suratlý durmamalý, güzel þeylerden bahsetmeli, iyileþmesi için duâ etmelidir!
Okulda: Ýlme son derece büyük önem veren Müslüman, ilim yuvasý olan okullardaki görgü üstünde de titizlikle durmuþlardýr. Çok kýymetli bir varlýk olan öðretmenin sözleri dikkatle dinlenir ve bir þey istediðinde, “Peki efendim” gibi sözlerle cevap verilir. Talebeler arasýnda birbirine saygýsýzlýk yapýlmaz. Kaba hareket yapýlmaz. Tahta, sýra, harita gibi ders âletleri tahrip edilmez. Kimsenin bedenî ve rûhî kusurlarýyla alay edilmez, küçük görülmez, tahkir edilmez. Ders içinde ve dýþýnda öðretmenle konuþmada saygýlý hareket edilir. Dinimizde öðretmen (hoca) hakký, ana baba hakkýndan önce gelir.
Telefonda: Telefon eden, karþý taraf ahizeyi kaldýrýnca, önce kendini tanýtmalýdýr! Osman Ünlü hoca, beni evden arayýnca, her seferinde, ahizeyi kaldýrýr kaldýrmaz, daha bizim, (Buyurun efendim) dememizi beklemeden, (Ben Osman Ünlü’yüm) der, maksadýný kýsaca anlatýr, konuþmayý uzatmaz. Bunun için, telefon eden, önce kendini tanýtmalý, kýsa ve öz konuþmalý, dakikalarca sohbet etmemeli ve efendimsiz konuþmamalýdýr! Her yerde, her zaman, hep nazik ve kibar olmalýdýr. Argo ve nahoþ konuþmamalýdýr. Bazý santrallerde, þunu baðlar mýsýnýz diye sorunca, Peki efendim denmiyor, “Ayrýlmayýn” deniyor. Telefon eden niçin ayrýlsýn ki? Bir de, hý hý diyorlar. Tanýmadýk bir insana karþý bu uygun deðildir. Telefon santrallerinde çalýþan görevliler, bu yönden de bilgilendirilmelidir.
Konuþurken: Konuþanýn sözünü kesmek nezaketsizliktir. Hadis-i þerifte, (Arkadaþý konuþurken susmak mürüvvettendir.) buyuruldu. Mürüvvet; insanlýk, yiðitlik, iyilik cömertlik faydalý olmak gibi manalara gelir ki, hallerin en güzeline riayet etmek demektir.
Mektup yazarken: Mektup, kýsa ve öz olmalý, maksadý iyi anlatmalý. Büyüklere, ilim sahiplerine, mektup yazarken daha edepli olmalýdýr. Ýmam-ý Rabbanî hazretleri, hocasýna gönderdiði mektuplar çok sade idi. Talebelerine veya suâl soranlara yazdýðý mektuplarda, hamdli, salevatlý yazardý.
Eve girerken: Evimize Besmele ile ve Ýhlas suresini okuyarak girmeliyiz! Sað ayakla içeriye girip, selam vermeliyiz! Her iþe Besmele ile baþlamaya alýþmalýdýr!
Birinin evine girerken, izin istemek gerekir. Kapýnýn zilini çalarak veya seslenerek, izin istemelidir! Ýzin üç defa olur. Birincisinde ses verilmezse, bir dakika kadar sonra, ikinci defa da ses çýkmazsa, üçüncü defa zile basmalý, yine ses yoksa, dört rekat namaz kýlacak kadar bekledikten sonra gitmelidir! Kapý aralanýrsa, aradýðýný sormadan önce, kendini tanýtmalýdýr! Fatih’te oturan Abdullah bey, Ahmet bey isimli bir arkadaþa, (Akþam bize gel, sana bir þey verecegiz) der. Ahmet bey, akþam olunca, Abdullah beyin evinin zilini çalar. Içeriden, buyurun diye bir ses gelir. (Abdullah bey evde mi) der. Üsküdar’a, Kâmil beylere gittiði söylenir. O da, Üsküdar’a gider. Abdullah bey, Ahmet beyi görünce, (Sen bizim eve gidince, kendini tanýtmadýn mý) der. O da, hayýr der. (Kendini tanýtsaydýn sana bir paket vereceklerdi) der. Ahmet bey, kapýnýn zilini çalýnca, kendini tanýtma edebini bilmediði için, tekrar Fatih’e gitmek zorunda kalýr.
radyobeyan