Vasiyet By: saniyenur Date: 31 Temmuz 2012, 03:58:25
Vasiyet
Miras ayetleri vahyedilmeden önce birinin füruuna veya diðerlerine, malýný veya herhangi bir servet nevini býrakmasýnýn tek meþru yolu vasiyet idi. Miras ayetlerinin vahyi ile birlikte, bir kiþi miras hükümleri çerçevesinde malýndan istifade edemeyen yakýnlarýna meþru olarak sadece mirasýnýn 1/3'ünü vasiyet edebilmektedir. Yine, bir kiþi diðer mirasçýlar tarafýndan kabul ve tasdik edilmedikçe bir diðer mirasçýnýn lehine vasiyette bulunamaz. Kur'ân-ý Kerim'de bu husus þöyle açýklanmaktadýr: "Birinize ölüm geldiði zaman, eðer bir hayýr (mal) birakacaksa, anaya, babaya, yakýnlara uygun bir biçimde vasiyyet etmek, Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur." (2:180). Ve Mâide sûresinde þu ifadeler yer alýr: "Ey iman edenler! Birinize ölüm gelince vasiyyet sýrasýnda içinizden iki âdil kiþi, aranýzda þahitlik etsin. Ya da yeryüzünde yolculuk ederken baþmýza ölüm musibeti gelmiþse, sizden olmayan iki kiþi (þahitlik etsin)..." (5:106).
Fakat bu emir miras hükümleri (4:7-13) ýþýðýnda Rasûlullah tarafýndan iki þekilde yeniden düzenlenmiþtir. Birincisi: Hiç kimse meþru bir mirasçýya vasiyette bulunamaz. Yani miras hükümlerince sabit tutulmuþ olan hisselerde azaltma veya artýrma yapýlmaz. Ýkincisi: Vasiyet malýn sadece 1/3'üne sýnýrlý kýlýnmýþtýr. Yani bir kiþi malýnýn en az 2/3'ünü bu hükümlere göre mirasçýlarý arasýnda bölüþtürecek, fakat 1/3'ünü kanunen mirasta hissesi olmayan yoksul akrabaya, vakýf iþlerine vs. vasiyet yoluyla býrakabilecektir. Bu sebeple, vasiyet hükümleri ilga edilmiþtir, demek yanlýþtýr. Diðer taraftan bu Allah'tan sakýnan kimselere Allah'ýn tanýdýðý bir haktýr ve þayet bu hak yerli yerince kullanýlýrsa bir yetime, toruna miras býrakmak gibi pek çok mesele Ýslâm'ýn Miras Hükümleri ile çeliþmeden halledilecektir. (The Meaning of the Qur'an, c. I).
Vasiyete sýnýr Rasûlullah'in þu hadîsleri ile getirilmiþtir: Sa'd b. Ebi Vakkas'dan rivayet edilmiþtir. Demiþtir ki; "Ya Rasûlullah! Ben zenginim, bir tek kýzýmdan baþka kimse de bana mirasçý olamýyor. Malýmýn üçte ikisini tasadduk edeyim mi?" dedim. "Hayýr" buyurdular. "Yansýný tasadduk edeyim mi?" dedim. (Yine) "Hayýr" buyurdular. "O halde üçte birini tasadduk edeyim mi?" dedim. "Üçte bir? Üçte bir de çok. Þüphesiz ki senin, mirasçýlarýný zengin býrakman, onlarý fakir, âleme el açar bir halde býrakmandan daha hayýrlýdýr" buyurdular (Buharî ve Müslim).
Rasûlullah, insanlarý mirasçýlarýnýn menfaatine zarar vermemeleri hususunda uyarmýþtýr. Enes, Rasûlullah'in þöyle buyurduðunu rivayet etmiþtir: "Bir mirasçýsýný mirasýndan mahrum eden kimseyi Allah da ahirette Cennet mirasýndan mahrum edecektir." (Ýbni Mace ve Beyhakî).
Ebu Hureyre ise Peygamber'in þöyle buyurduðunu rivayet etmiþtir: "Bir adam veya kadýn altmýþ sene Allah'a muti bir hayat yaþasalar da, ölmek üzere iken vasiyetleri ile ezâ etseler, Cehenneme girerler." Sonra þu âyeti okudu: "...(Bu taksim) zarar verici olmayan vasiyyet ve borçtan sonra (uygulanýr)..." (4:12). (Ahmed, Tirmizî, Ebu Davud ve Ýbni Mace).
Ebu Ümâme, Veda Haccýnda Rasûlullah'in þöyle buyurduðunu iþittiðini rivayet etmiþtir: "Allah, hakký olan herkes için ona ne düþüyorsa vermiþtir, þu hâlde vârise miras yoktur." (Ahmed, Ebu Davud ve Ýbni Mace). Tirmizî'de þu ilave vardýr: "Çocuk, kadýnýn kocasýna atfedilir, ancak zâni hiçbir þey almaz ve onlarýn hesabý Allah'ýn elindedir." (Miþkât).
Amr b. Þu'ayb, babasýndan naklen þunu rivayet etmiþtir: As b. Vâil vasiyetinde kendi adýna yüz köle baðýþlanmasýný istedi. Oðlu Hiþam elli köle salýverdi ve oðlu Amr da elli köle azad etmeye niyetlendi. Fakat önce Rasûlullah'a sormaya karar verdi; "Ya Rasûlullah, babam vasiyetinde kendi nâmýna yüz köle âzâd edilmesini istedi ve Hiþam onun adýna elli köle salýverdi, geriye elli tane kaldý. Onun adýna kalan elli köleyi salývereyim mi?" Rasûlullah þöyle buyurdu: "Bir müslümamn adýna âzâd edilen köleler veya adýna verilen sadakalar, veya onun adýna yapýlan hacc, ona ulaþacaktýr!" (Ebu Davud).
Hz. Aiþe'den rivayet olunduðuna göre bir adam Peygamber'e gelerek: "Ya Rasûlullah! Annem âni olarak vefat etti ve vasiyyet yapamadý. Zannederim konuþsaydý tasadduk ederdi. Acaba onun için ben tasad-duk etsem ona bir ecir olur mu?" dedi. Rasûlullah "Evet" buyurdular (Müslim).
Mahled b. Hufaf þöyle dedi: "Bir köle satýn aldým ve benim için bir þeyler kazanmasýný istedim. Fakat daha sonra bedeninde bir kusur buldum ve dâvayý Ömer b. Abdülaziz'e getirdim. Köleyi iade etmem konusunda lehime karar verdi. Ancak onun bana kazandýrdýklarýný geri ödememi istedi. Bunun üzerine Ur-ve'ye giderek hâdiseyi aktardým. Urve, Hz. Aiþe'den Rasûlullah'in buna benzer bir dâvada kânn mesuliyet taþýyana (yani kölenin sahibine) ait olduðu yolunda karar verdiðini duydum, bu akþam gidip bunu Ömer'e söyli-yeyim, dedi." Mahled b. Hufaf daha sonra þöyle devam etti: "Urve, Ömer'e gitti, böylece o da tamamen lehimde karar verdi ve kân daha önce onu kendisi için aleyhimde karar verilen adamdan almamý söyledi." (Þerhü's-Sünne).
Abdullah b. Mesud þöyle rivayet etmiþtir:
Çifte Minareli Medrese, Erzurum.
Rasûlullah þöyle buyurdu; "Birbirleriyle alýþveriþ yapan iki kiþi anlaþamadýklarýnda, karar hakký satýcýnýndýr. Fakat alýcý da kararý tasdik etmede muhayyerdir." (Tirmizî).
Bir baþka rivayette þöyle denmiþtir: "Alýþ-veriþ yapan iki kiþi anlaþamadýklarýnda , mal ortada ise ve hiçbir taraf dâvasýný ispatlayamý-yorsa, karar satýcýnýndýr veya her ikisi birlikte anlaþmayý iptal edebilir." (Ýbni Mace ve Darimi).