Deprem ve toplumsal mukavemet By: hafiza aise Date: 30 Temmuz 2012, 17:23:24
Deprem ve toplumsal mukavemet
Olgun GÜNDÜZ • 82. Sayý / DOSYA YAZILARI
Son yaþanan Van depremi ile birlikte 10 seneyi aþkýn bir süredir gündemden bir anlamda düþen deprem gerçeði kendini yeniden gün yüzüne çýkardý. Van depremi sonrasý, deprem olgusu gündeme çok güçlü bir þekilde oturdu. Etkisi ve sonuçlarý itibariyle 1999’da yaþanan Marmara depreminden bugüne en büyük deprem olan Van depremi, bir yandan can ve mal kayýplarýyla toplumsal hafýzamýzda acý bir sayfa daha açarken, diðer yandan Türkiye’nin deprem karþýsýndaki hazýrlýk kapasitesini test etme fýrsatý verdi.
Deprem üzerine bilindik çok þey söylendi belki, ancak Van depremi iki kez bu gerçeði yeterince ciddiye almadýðýmýz gerçeði ile yüzleþtirdi bizleri. 7.2’lik depremin ardýndan gelen 5.6 þiddetindeki ikinci deprem bir öncekinin etkileri ile baþ etmeye çalýþan toplumsal direnci yeniden sarstý. Art arda gelen artçý depremlerin ardýndan mukavemetini sadece binalar deðil toplum da yitirdi. Þimdi yeniden “Deprem nedir? Nasýl oluþur? Neden sonuçlarý can ve mal kaybýna neden olur?” sorularýndan çok, Van’daki vak’a üzerinden giderek deprem olgusunun ilintili olduðu diðer toplumsal deðiþkenleri hatýrlamamýz gerekiyor.
Deprem bir doða olayý ve jeoloji bilimi gösteriyor ki, Türkiye ciddi bir deprem kuþaðýnda. Bu þu anlama geliyor: Türkiye’de yaþanan depremler ne ilk ne de son olacak. Depremler bu coðrafyada sürekli oldu, olmaya da devam edecek. Türkiye toplumu bu gerçekle ne yazýk ki depremin yýkýcý ve ölümcül etkilerini görmeye baþladýðýnda yüzleþiyor. Ne zaman ki deprem olup yüzlerce ölü, binlerce yaralý ortaya çýktý, iþte o zaman depremle ilgili yeniden bir toplumsal muhasebe yapýlmaya ihtiyaç duyuluyor. Bu olacak depremler için de depreme dayanýklý yerleþim alanlarý seçmek ve binalarý depreme dirençli inþa etmek yaþanan depremlerden sonra ayakta kalmanýn en temel ve basit yolu.
Üzülerek söylemek gerekir ki, Türkiye’de büyük can ve mal kayýplarýna yol açan depremler 5 ile 7 þiddeti arasýnda deðiþen deðerlere sahip olmalarýna karþýn dünya ölçeðinde büyük deprem kuþaðýnda olan Þili, Japonya gibi ülkelerde 8 hatta 9 þiddetindeki depremlerde bile bu kadar can ve mal kaybý yaþanmýyor. O halde þunu net bir þekilde anlamalýyýz; depremin þiddeti sebebiyle deðil, oturduðumuz binalarýn ortalama bir yapý ve malzeme standardýna uzak oluþu yüzünden can ve mal kayýplarý yaþýyoruz. Yüzleþmemiz gereken en kaba gerçek bu.
Van depreminin ardýndan Türkiye’nin hazýrlýk kapasitesinin 10 yýl içinde önemli geliþme kaydettiði söylenebilir. Bu kapasite artýmý deprem sonrasý müdahale noktasýnda daha da belirginleþiyor. Deprem sonrasýnda çok kýsa sürede arama ve kurtarma faaliyetlerinin koordineli ve organize þekilde baþlatýldýðýný gördük. Bununla birlikte baþta sivil toplum kuruluþlarý olmak üzere, toplumun hemen her kesiminden bölgeye yardýmlar gitti. Deprem sonrasý yaþanan geliþmeler açýsýndan bir önceki büyük depremle kýyaslandýðýnda önemli ölçüde mesafe alýndýðý ortada.
Buna raðmen depreme dayanýklý iskân konusunda kayda deðer bir geliþmeden bahsedilmiyor. Bunun en açýk örneði; 7.2’lik depremde yýkýlmayýp 5.6’lýk depremde Van’ýn merkezinde yýkýlan otel. Bu otel eski tarihliydi ve aradan geçen sürede belli bir tadilat ve bakým görmüþtü. Bu bakým dýþ görünüþüne fazlasýyla yansýmýþtý. Zaten aldatýcý olan da bu oldu. Çünkü Türkiye’de pek çok bina, taþýyýcý sistemine bakýlmaksýzýn dýþ cephesi mantolama ve alçý gibi iþlemlerden sonra estetize edilerek görünümleri yenilendi. Yani dýþarýdan bakýldýðýnda binalar bakýmlý ve yeni görünümleriyle güven veriyorlardý. Oysa bu binalarýn çoðunun yapý malzemeleri çok kötü. Bir baþka deðiþle iskelet sistemi çürümüþ bu binalarýn makyajlanmasý dýþarýdan bu binalarý çekici kýlarken aslýnda fazla sayýda can kaybýnýn ortaya çýkmasýna da davetiye çýkarmýþ oluyordu.
Türkiye’nin, depremi karþýlamada kapasite artýrýmý ve deprem eðitimi açýsýndan daha fazla mesafe almasý gerektiði açýk. Bu mesafe, içinde devletin, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluþlarýnýn, teknik personelin ve toplumun hemen her kesiminin yer almasý halinde ancak alýnabilir. Mesken talebinde bulunanlar önce meskenlerinin güvenli olup olmadýðýný araþtýrmalýlar. Yerel yönetimler meskenleri gerekli denetimlerden geçirmeli ve depreme direnci olmayan binalara ruhsat vermemeli. Sivil toplum kuruluþlarý deprem gerçeðine karþý toplumu bilinçlendirici programlar düzenlemeli. Devlet ise deprem karþýsýnda gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleþtirmeli ve depremle ilgili denetim mekanizmalarýný geliþtirmeli, aksi yönde hareket edenleri tespit edip cezalandýrmalý.
Deprem, toplumun tüm kurum ve bireyleri ile birlikte koordineli bir þekilde hareket etmesi halinde az hasarla atlatýlabilecek bir olgu. Bu yüzden her þeyi devletten bekleme zihniyetinin yanlýþlýðý kadar her þeyi vatandaþýn bireysel sorumluluðuna yýkma mantýðý da yanlýþ. Unutulmamalý ki depremin ölümcül sonuçlarýnýn hazýrlayýcýsý, yanlýþlar zinciri üzerindeki örtük toplumsal uzlaþý. Yanlýþlar üzerindeki bu uzlaþýnýn sürdüðü yerlerde depremin benzer sonuçlar ortaya çýkarmasý kaçýnýlmaz.
Deprem gibi doðal afetleri yaþayan toplumlarý birbirinden ayýran fark, nasýl bir deprem kuþaðýnda olduklarý deðil, deprem karþýsýnda konumlanma tarzlarý ve depremi ve depremin etkilerini karþýlama þekilleri. Gelinen noktada deprem sonrasý ortaya çýkan toplumsal eleþtiride artýk eski söylemlerin terk edildiðinden ve yeni argümanlarýn ortaya çýktýðýndan bahsedilebilir. Artýk deprem gerçeði karþýsýnda romantik ve kaderci bir toplumsal algý yerini realist ve rasyonel bir anlayýþa býraktý. Her þeyden önce depremin neticeleriyle ilgili açýklamalarda sevindirici olan, artýk deprem sonrasý hayatta kalmak ve ölmek arasýndaki ihtimali þans, tesadüf gibi kavramlarla açýklayan yanlýþ kadercilik anlayýþýnýn terk edilmesi. Yeni eleþtiri depremin yýkýcý sonuçlarýný analiz ederken sürecin tüm paydaþlarýna eþit sorumluluk atfetmekte bir anlamda yanlýþlar zincirinin müsebbiplerini tek tek göstererek kimseyi istisna ya da muaf tutmuyor. Depremi algýlama biçimi açýsýndan bunun çok önemli bir mesafe olduðu söylenebilir.
Deprem neticede bir doða olayý. Onun bir doðal afete dönüþmesine izin vermemek için önlemler almak, hazýrlýk yapmak toplumsal saðduyunun ve akl-ý selimin gereði. Ancak bu yönde bir toplumsal uzlaþý, deprem karþýsýnda doðru bir konumlanma biçimi ortaya çýkarabilir. Bu konumlanmada toplumun tüm kesimleri sorumlu davranarak, birbirlerini doðru hareket etme yönünde teþvik edecek ve böylelikle zincirleme doðrular kümesi depremin yýkýcý etkilerini azaltacak.