Suriye’ye Sezaryen Operasyonu By: hafiza aise Date: 30 Temmuz 2012, 17:15:29
Suriye’ye “Sezaryen Operasyonu”
Ali ÞAHÝN • 82. Sayý / GÜNDEM
2009 Ramazaný’nda bir Ýstanbul iftarý. Baþbakan Erdoðan ile Beþar Esed’in iki ülkenin lideri olmaktan öte bir babanýn iki oðlu mesabesindeki samimiyetleri, ayný iftar masasýný paylaþtýðýmýz Ýsrail Ýstanbul Baþkonsolosu’nun simasýnda kýskançlýk ifadelerine dönüþüyordu. Dakikalar ilerleyip, Suriye ile vizelerin kaldýrýlmasý gibi Ortadoðu’daki 100 yýllýk Batý projeksiyonlarýný çöpe atan kararlar açýklandýkça, Baþkonsolos Kamhi’nin simasýndaki kýskançlýk ifadesi gerilim ve endiþe çizgilerine dönüþtü.
Bu toplantý, hem ben hem Baþkonsolos Moshe Kamhi, bizden de öte Ortadoðu için tarihte çok önemli bir dönüm noktasýydý. Ve eminim ki, o mübarek iftar vakti, 100 yýllýk suni sýnýrlarla suni bir yaþam sürmek zorunda býrakýlan bir Ortadoðu’nun aslýna rücu ederek “Sýnýrsýz bir Ortadoðu”ya dönüþtüðü önemli bir milat olarak tarihteki yerini alacaktý. Nitekim Suriye ile vizelerin kaldýrýldýðý bu toplantýda Baþbakan Erdoðan “Onlarýn Þengen’i varsa bizim de Þamgenimiz var” diyerek bu tarihin önemini ortaya koymuþtu. Sýnýrsýz bir Ortadoðu anlayýþýnýn doðal ürünü olarak Suriye ve bu ülkede yaþananlar, bugün Türkiye için tepkisiz kalýnmayacak bir iç mesele hüviyetine büründü.
Göstere göstere gelen deðiþim rüzgârý
Ortadoðu’nun siyasi atmosferi bahar esintilerinden uzak rutin sýcak günlerini yaþarken, 2010 Haziran’ýnda (01.06.2010) Yeni Þafak gazetesinde kaleme aldýðým bir Ortadoðu analizinin baþlýðý “Ortadoðu’da Rejim Deðiþiklikleri Olacak” þeklindeydi. Böyle bir teori ya da öngörüyü ortaya koyarken tabi ki bir ortaçað büyücüsünün küresine sahip deðildim. Türkiye’nin Ortadoðu toplumlarý üzerinde artan ve sempati toplayan sahiplenici rolünün etkileri, sosyal medyanýn sýnýrlarý aþan, Ortadoðulu gençlerin þuur altlarýný aydýnlatan paylaþým ve organizasyon gücü ve tabii ki Al Jazeera etkisi Ortadoðu üzerindeki iklim deðiþimini hazýrlayan siyasi, sosyal ve teknolojik unsurlardý. Tüm bu unsurlar bir araya geldikten sonra geriye sadece iþportacý Buazizi’nin kibriti çakmasý kalmýþtý. Bugün hâlâ çoðumuzun zihninde “Ortadoðu’da yaþanan bu dönüþüm acaba bir ABD ve Batý projeksiyonu mu?” sorusu var. Ancak hepimizin unuttuðu bir þey daha var: “Ýnil Hukme Ýlla Lillah - Hüküm ancak ve yalnýz Allah’ýndýr.” Batýlýlarýn bu süreçteki varlýklarý ise yeniden þekillenen Ortadoðu’da “nüfuzumuzu koruyup güçlendirecek pozisyonu nasýl alabiliriz” kaygý ve telaþýndan öte bir þey deðil.
Tunuslu genç Muhammed Buazizi 17 Aralýk sabahý iþporta tezgâhý ile evinden çýkýp baþkent Tunus sokaklarýný mahmur gözlerle adýmlarken, beraberinde tüm Ortadoðu’yu ateþe verecek bir kibrit çöpünü taþýdýðýndan habersizdi. Yeryüzündeki maðrur ve zalim diktatörlerin kaderleri ibret verici bir þekilde son buluyor. Ýlahlýk iddiasýnda bulunan Nemrut, bir topal sivrisineðe boyun eðip diz çökerken, Ortadoðu’nun tüm maðrur ve zalim hükümdarlarý iþportacý bir fakirin çaktýðý bir kibritle devrilebiliyor.
Tunus, Mýsýr ve Libya’nýn ardýndan sancý Suriye içlerinde hissedilmeye baþladýðýnda, bildiðim Esed-Erdoðan yakýnlýðýndan ve Türkiye komþuluðundan dolayý Suriye’nin bu süreci hýzla demokratikleþerek sorunsuz bir þekilde atlatacaðý kanaatini taþýyordum. Suriye ile Türkiye, vizelerin kaldýrýlmasý ve yüksek düzeyli stratejik iþbirliði anlaþmalarýyla büyük bir yakýnlaþma içerisindeydiler. Türkiye’nin bu yakýnlaþmadan dolayý Arap baharý öncesi ve sonrasýnda Suriye’ye sunduðu rahatlatýcý dönüþüm paketleri vardý. Ve bu dönüþüm paketlerinin özellikle Esed tarafýndan ciddiye alýndýðý kanaatindeyim. Ve eminim ki eðer Arap baharý etkisi olmasaydý doðal akýþýnda bu paketler Suriye’de dönüþümü zaman içerisinde gerçekleþtirecekti. Ancak ne var ki Arap baharýnýn direkt Ortadoðu rejimlerini hedef alan etkisi Esed ve Baas rejimi üzerinde ters etkiye neden oldu. Özellikle Arap baharýnýn baþlamasýndan sonra gerçekleþen dýþ müdahaleler Esed ve Suriye rejimini daha tepkisel davranmaya itti.
Oysa Arap baharýnýn içeriði ve hedefi ne olursa olsun Esed’in, halkýnýn hak ve özgürlükler konusundaki taleplerine Ortadoðu’da iklim deðiþimi baþlamadan önce cevap vermeye baþladýðý cihetinden hareket etmesi gerekirdi. Bu hareket noktasý çeþitli kereler bizzat Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu tarafýndan Beþar Esed’e aktarýldý. Hatta eþinin Sünni olmasýndan dolayý Suriye’nin müspet bir kompozisyona sahip olduðu ve buradan yola çýkýlarak hak ve özgürlükler konusunda atýlacak ciddi bazý adýmlarla Suriye’nin bu süreci en az hasarla atacaðý hususu, bizzat Sayýn Davutoðlu tarafýndan Esed’e iletildi. Ancak Suriye’de mevcut rejimin sona ermesi durumunda varlýk sebeplerini yitirecek o kadar çok kemikleþmiþ Baas kalýntýsý var ki, bu yapý Esed’i ortadan kaldýrmak pahasýna da olsa bu iklim deðiþimine izin vermedi, vermeyecek de. Nitekim yoðun Baas baskýsý altýndaki Esed, Suriye halkýný özgürleþtirerek bir halk kahramaný olmak yerine, halkýna karþý silah kullanýp katlederek halk düþmaný olmayý seçti. Bu tercihiyle Esed, tek çýkýþ ve kurtuluþ yolu olan Baþbakan Erdoðan ve Türkiye dostluðunu da maalesef kaybetmiþ oldu.
Þimdi ne olacak?
Arap Birliði’nin de Suriye’yle olan iliþkilerini askýya almasýnýn ardýndan Suriye tamamen bir yalnýzlaþma sürecine girmiþ bulunuyor. Birlik üyeleri Suriye’de devam eden ve uzayan yangýnýn kendi üzerlerine sýçrama riskini diri tuttuðunun farkýndalar. Esed rejimini feda ederek bu riski bir an evvel ortadan kaldýrmak ve kâbustan uyanmak istiyorlar. Ürdün Kralý Abdullah’ýn “Ben Esed’in yerinde olsam istifa ederim” açýklamasý da bu süreci hýzlandýrmak ve Ürdün’de böyle bir sorun yok algýsý oluþturmaktan öte bir durum arz etmiyor.
Türkiye’den sonra Arap Ligi’ni de kaybeden Esed ve Suriye’deki Baas rejimini iyi günlerin beklediðini söylemek zor. Aslýnda her geçen gün daha da yalnýzlaþan Esed ve rejimini bekleyen son, net bir þekilde görülebiliyor. Artan bu yalnýzlýk Beþar’ýn çevresindeki kýrýlgan kimi kesimlerin kopmasýný da beraberinde getirecek. Suriye’de tüm sancýlara raðmen doðumun gecikmesi biraz da ülkenin mezhep yapýsýyla ilintili. % 14’lük Nusayri varlýðýnýn bir iç çatýþmaya sebep olup olmayacaðý endiþesi herkesin korkusu. Yine de Suriye’de artan sancýya raðmen gerçekleþemeyen doðum bir “Sezaryen Operasyonu”nu zorluyor ve bu kaçýnýlmaz gibi.
Asýl soru ise Türkiye’nin böyle bir sezaryen operasyonuna girip girmeyeceði sorusu. Uluslararasý kamuoyunda da bu yönde oluþmaya baþlayan bir beklenti var. Öncelikle bu hususta þu noktayý vurgulamak gerekiyor: Türkiye dýþ müdahaleye her zaman karþý olmuþ bir ülke. Suriye’deki dönüþümün iç dinamiklerce gerçekleþtirilmesi de birincil tercih. Ancak her þeye raðmen þartlar Türkiye’yi Suriye’de bir sezaryen operasyonuna zorlayacak olursa, bunun için mutlaka þartlarýn son derece olgunlaþmasýný beklemek ve operasyona son seçenek olarak baþvurmak gerekir.
Suriye’nin Türkiye’ye karþý izlemeye baþladýðý ve dozunu giderek artýrdýðý tahrik politikalarýnýn böyle bir operasyon ihtimalini imkânsýz kýlmadýðýný da belirtmekte yarar var. Suriye yönetiminin PKK kartýný tekrar devreye sokmasý, Türkiye’nin Þam ve Lazkiye temsilciliklerine yönelik saldýrý giriþimi, bayrak yakma olayý ve çok daha vahimi Suriye güvenlik güçlerinin Türk hacýlarýn üzerine ateþ açmasý böyle bir operasyon ihtimalini imkânsýz kýlmayan önemli gerekçeler.
Türkiye ve Genelkurmay’ýn bu süreçte Suriye rejimine karþý muhtemel bir operasyon ve müdahaleyi en azýndan masasýnda çalýþmasý gerekiyor. Türkiye gibi küresel güç potansiyelleri taþýyan ve Ortadoðu’nun en büyük gücünün gündeminde böyle bir müdahale seçeneði zaten hep var olmalý. Operasyon zorunluluðu her zaman kendi istem ve tercihlerinize baðlý geliþmeyebilir. Kýbrýs çýkarmasýnda olduðu gibi çoðu kere karþý tarafýn tutum ve meydan okumalarý sizi buna mecbur býrakabilir. Zaten Türkiye gibi güçlü bir ülkenin hemen yaný baþýnda geliþen sýcak olaylara iliþkin yeþilden kýrmýzýya eylem ve aksiyon planlarý olmak zorunda. Ýsrail’in sýk aralýklarla uluslararasý toplumun þuur altýna Ýran’a operasyon propagandasýný yerleþtirerek korku ve tehdit algýsý oluþturduðunu düþünürsek, Suriye’yi haklý olarak bir iç mesele zeminine oturtan Türkiye’nin Suriye’deki olumsuz geliþmelere seyirci kalmayacaðý da aþikâr. Önemli olan böyle bir durumda Türkiye’nin kendini hem uluslararasý hem de kendi kamuoyu vicdanýna karþý huzurlu ve haklý hissedip edemeyeceði.
“Sezaryen Operasyonu”nun önündeki engeller
Suriye rejimine karþý düzenlenebilecek bir sezaryen operasyonunun önünde birkaç önemli engel görünüyor. Bunlar Ýran, Rusya ve Çin engeli. Ancak Batýlý ülkeler ve Türkiye’den sonra Arap Birliði’nin de Suriye’yi yalnýzlýða terk etmesi, söz konusu ülkelerin Suriye’ye olan desteklerini zayýflatacak.
Bir diðer konu da eðer þartlar o noktaya taþýrsa Türkiye’nin sezaryen operasyonuna uluslararasý bir konsensüs ve koalisyon olmaksýzýn tek baþýna giriþmeyeceði gerçeði. Muhaliflerin ve Suriye halkýnýn desteklenerek rejimin yýpratýlmasý ve çökertilmesi Türkiye’nin þu aþamada etkin bir þekilde izlemesi gereken strateji. Özellikle Arap Birliði’nin Esed karþýtý net tavrýndan sonra Suriye rejimi için çember daha da daralmýþ durumda. Bu durum muhalifleri Suriye rejimine karþý daha kapsamlý eylemler düzenleme konusunda cesaretlendirecek. Nitekim Baas binasýna karþý düzenlenen roket saldýrýsý önümüzdeki aylarýn Suriye’de çok sýcak geçeceðine iliþkin önemli bir ipucu.
Her þeye raðmen Türkiye’nin Esed için kapýlarý son ana kadar açýk tutmasý gerektiði de vurgulanmasý gereken önemli bir nokta. Suriye’deki Baas hipnozundan uyanabilmesi durumunda Esed’in son anda çýkýþ kapýlarý bulmasý gerekiyor. Aksi bir durum Esed’i ve Suriye’yi intihara sürükleyecek.
Batý’sý, Doðu’su ve Ortadoðu’su ile yeryüzü, önemli bir dönüþüm süreci yaþýyor ve kurulu düzen deðiþiyor. Terazinin Batý kefesi alçalýrken Doðu kefesi yükseliyor. Güç ve zenginlik Batý’dan Doðu’ya büyük bir göç içinde. Çok daha önemlisi artýk yeryüzünde sömürü çaðý kapanýrken paylaþarak büyüme çaðý baþlýyor. Ve yakýn bir gelecekte halk iradelerinin hüküm süreceði, suni sýnýrlarýn yerini kardeþlik ve barýþ yurtlarýna terk edeceði bir Ortadoðu göreceðiz inþallah.
Ali Þahin – Güney Asya Stratejik Araþtýrmalar Merkezi (GASAM) Baþkaný