Hz. Muhammed s.a.v. Rahmet Peygamberi By: saniyenur Date: 24 Temmuz 2012, 11:59:07
HZ. MUHAMMED S.A.V. RAHMET PEYGAMBERÝ
Giriþ
Allahu Teâlâ, insanlara hakikati bildirmek üzere lütfettiði Son Peygamberi ve Elçisi Muhammed hakkýnda Kur'an-ý Kerîm'de þöyle buyurmaktadýr: "(Ey Muhammed!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (21: 107). Bu eþsiz ilân ile Peygamber'in yalnýz belli bir kavme veya ulusa deðil, en yüksek ve en son þeriatla, insanlýðýn saadetini temin edecek hükümler ile, Kur'an gibi ilâhî bir kitapla bütün âlemlere bir rahmet olarak gönderildiði beyan edilmektedir. Elçilik mertebesine eriþen, peygamberlerin sonuncusu almak þerefiyle mümtaz kýlýnan Hz. Muhammed ile yeryüzündeki insanlar ve cinler ne kadar þükretseler azdýr.
Rasûlullah, bütün yaratýklara karþý þefkatli ve merhametli idi:
"Andolsun, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki sýkýntýya uðramanýz ona aðýr gelir; size düþkün, mü'minlere þefkatli, merhametlidir." (9: 128).
Bazý âlimler, Rasûlullah'in faziletinden dolayý Allah'ýn kendine mahsus iki isimle onu isimlendirdiðini söylerler. Meali verilen Tev-be sûresinin (9: 128) ilgili âyetinde Rasûlullah'den Rauf ve Rahîm diye bahsedilmesi bu görüþü doðrulamaktadýr.
Ýbni Þihab'ýn naklettiðine göre, Rasûlullah Huneyn savaþýnda elde edilen ganimetlerden Safvan b. Umeyye'ye yüz koyun vermiþti. Sonra yüz daha, sonra yüz daha... Ýbni Þihab, Sa'îd b. el-Müseyyeb'den, Safvan'ýn þöyle dediðini kaydediyor: "Vallahi, bana verdiðini verdi. O, insanlar içerisinde kendisine en çok kýzdýðým birisi idi. Bana o kadar mal verdi ki, en çok sevdiðim birisi oldu." (Müslim, Tirmizî).
Bezzâr'm nakline göre, bir bedevi Rasûlullah'a gelerek O'ndan bir þey istedi. O da verdi ve: "Sana ihsan ettim mi?" dedi. Bedevi: "Hayýr, ihsan da etmedin, güzel birþey de vermedin." dedi. Ashab bu cevaba öfkelendi ve bedevinin haddini bildirmek istedi. Rasûlullah onlara sakin olmalarýný iþaret ettikten sonra, kalkýp evine girdi ve ona daha fazla birþeyler gönderdi. Tekrar: "Sana ihsanda bulundum mu?" diye sordu. Bedevi: "Evet. Allah sana ailenden ve aþiretinden hayýrlý karþýlýðým versin" diye cevap verdi. Rasûlullah ona: "Sen, söylediðini söyledin ve bu sözünden dolayý ashabýmýn kalbinde sana karþý bir kýzgýnlýk var. Ýstersen bana söylediðini onlarýn yanýnda da söyle ki, kalplerin-deki sana karþý olan kýzgýnlýklarý gitsin" dedi. Bedevi kabul etti. Ertesi gün veya akþam olunca Rasûlullah, ashabýna þöyle dedi: "Bu bedevinin bana ne dediðini biliyorsunuz. Biz de ona daha fazlasýný verdik. Sanýrým memnun oldu. Öyle deðil mi?" Bedevi: "Evet. Allah sana ailenden ve aþiretinden hayýrlý karþýlýðýný versin" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah þöyle buyurdu: "Bu adamla benim durumum, bir adamla kendisinden kaçan devesinin durumu gibidir. Halk devenin peþine düþtükçe, deve daha hýzlý kaçmaða baþlar. Sahibi, halka: 'Siz devemi bana býrakýn, ben ona sizden daha yumuþak davranýrým ve ona nasýl yaklaþýlacaðýný sizden daha iyi bilirim' der. Sonra devesinin önüne geçer ve elindeki bir tutam otu gösterir. Deve otu yemeye gelince de onu yakalayýp semerini vurur ve üzerine biner. Eðer bedevi o sözü söylediði zaman sizi býraksaydým da onu öldürseydiniz cehenneme giderdi."
Bir seferinde Rasûlullah'in: "Sizden biriniz bana ashabýmdan birisi hakkýnda bir þey ulaþtýrmasýn. Çünkü ben sizin karþýnýza gönlü rahat olarak çýkmayý severim." buyurduðu rivayet edilmiþtir. (Ebû Davud, Tirmizî).
Ümmetine külfetleri hafifletmesi, kolay yolu göstermesi O'nun þefkatinden ve onlardan bazý þeyleri yapmalarýný istememesi, onlara farz olacaðýndan korkmasýndandýr. Rasûlullah þöyle buyurmuþtur: "Eðer ümmetime müþkülat çýkarmýþ olmaktan (korkmasaydým) her namazda misvak emrederdim." (Buharî, Müslim, Tirmizî, Neseî, Ýbni Mâce). Teheccüd namazý hadisesi ve iftar etmeksizin iki gün üst üste oruç tutmaktan ashabý men etmesi de böyledir. Yine ümmetini sýkýntýya sokmamak için, Kabe'nin içine girmeyi uygun görmemesi ve ashabý hakkýndaki her sözünü onlara rahmet kýlmasýný Rabb'inden niyaz etmesi de O'nun ümmetine karþý þefkatindendir. O namazda iken, bir çocuðun aðlamasýný duyunca namazýný acele bitirir veya kýsa keserdi. O'nun þefkat duygusuna bakýnýz ki, Rabb'ine dua ederek ahitleþir ve þöyle derdi: "Rabbim! Kime kötü söz söylemiþ, lanet etmiþsem, bunu onun için rahmet, bereket, dua, safiyet ve kýyamet gününde sana yakýnlaþmasýna vesile eyle!" (Kadý Iyaz, Þifâ-ý Þerif).
Rasûlullah'in Taifte karþýlaþtýðý ezadan sonra Allahu Teâlâ Cebrail'i göndererek: "Eðer dilerse Taif Ý yere batýrayým" buyurdu. O, "içlerinde Allah'a iman edenler ve ibadette bulunanlar çýkacaðým umarým" dedi. (Müslim).
Ýbnü'l-Münkedir'in rivayetine göre, Cebrail Rasûlullah'a: "Allahu Teâlâ göðe, yere ve daðlara sana itaat etmelerini emretti" dedi. Rasûlullah ise: "Ümmetimden azabýn tehir edilmesini diliyorum. Belki, Allah onlarýn tevbesini kabul eder" buyurdu. (Buharî, Müslim).
Hz. Aiþe'nin bildirdiðine göre Rasûlullah, iki þeyden birini yapmakla karþi karþýya kaldýðý zaman, günah olmamak þartýyla, daima bu iki þeyden yapýlmasý en kolay olaný seçmiþtir. (Buharî, Müslim).
Abdullah b. Mes'ud þöyle demiþtir: Rasûl-i Ekrem va'z (ve nasihat) hususunda bize býkkýnlýk gelmesin diye hâlimize bakýp (ona göre) gün ve (saat) kollardý.." (Buharî).
Enes b. Mâlik de Rasûlullah'in: "Kolaylýk yolunu gösterin, güçlüðe gitmeyin. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin." buyurduðunu rivayet etmiþtir. (Buharî).
Tevbe sûresinin ilgili (9: 128) âyeti Rahmet Peygamberi'nin üç önemli vasfýný açýklamaktadýr:
1- Mü'minlerin meþakkat ve sýkýntýya uðramasý O'na çok aðýr gelir.
2- Mü'minler üzerinde titreyip durur; onlarýn iman doðrultusunda hayýr ve iyiliðe, güzel ahlâk ve fazilete yönelmelerini çok arzu eder.
3- Mü'minlere karþý çok þefkatli ve çok merhametlidir. Söylediði her söz, baþlattýðý her iþ, attýðý her adým þefkat ve merhametin birer numûnesidir.
Bunca yüce hasletlere, ilâhî yardýmlara raðmen Rasûlullah'i anlayamadýklarý, O'nun kutsî âlemden getirdiði ilâhî rahmeti Ýdrak etmeyip yüz çevirdikleri takdirde, Allah, Elçisine elverir. Rasûlullah her hâlü kârda yalnýz Rabbine güvenip dayanýr. O bakýmdan, O'na inanýp Ýslâm'a giren kendi lehine inanmýþ olur; yüz çeviren de kendi aleyhine bir sonuç doðurur. Rasûlullah ise, vazifesini kusursuz yapmamý! huzur ve mükâfatýný görür. Çünkü O, her zaman azizdir, Allah katýnda deðerlidir ve þereflidir; üstündür ve ilâhî teyide mazhardýr.