Aile By: saniyenur Date: 18 Temmuz 2012, 20:42:09
Aile
Ýslâmî toplum düzeninde aile, insanlýðýn ilk ve asýl birimidir ve medeniyeti mümkün kýlan yapýcý bir kuvvettir. Aile evlilikle kurulur ve akrabalýk baðlarýnýn büyümesiyle gruplar, aþiretler, toplumlar ve milletler meydana gelir. Toplumun genç üyelerini sevgi ve saygý ile eðitip hazýrlayan evlilik, onlarýn insanlýk medeniyetinin geliþme ve devamýnda da kendilerini vak^ fetmeleri için toplumsal görevlerini yerine getirme hususunda kutsiyet ve içtenlikle eðitir ve hazýrlar. Aileler, toplumun gelecek kuþaklarýnýn kendilerinden daha iyi eðitilip terbiye edilmesi ve insanlýðýn kültürel mirasýnýn muhafazasý, geliþimi ve devamý için daha iyi imkanlarýn verilmesini büyük bir ciddiyetle isterler. Bunun için insanlýk medeniyetinin güç, zenginlik ve ilerlemesinin ana kaynaðý ailedir. Ve bütün bunlar mevcudiyetlerini evliliðe borçludur; evlilik olmaksýzýn, insanlýðýn deðiþik üyelerini birleþtiren akrabalýk baðlarý ve aile olmayacaktýr, dolayasýyla medeniyet de olmayacaktýr. Ýnsanlarý birleþtirip medeniyeti mümkün kýlan ailedir. Ailenin bu sözkonusu Öneminden dolayý Ýslam, aileyi ilgilendiren sosyal meselelere özel bir ilgi göstermiþ ve toplumun bu en küçük biriminin saðlam, kuvvetli ve saðlýklý bir temel üzerine kurulmasý için büyük çaba göstermiþtir.
Ýslam'da kadýn-erkek iliþkilerinin biricik meþru þekli evliliktir, bunun için aileyi kurar ve onlan þevk ve istekle doldurarak içtimaî sorumluluklarým þuurlu bir þekilde icra edip yerine getirmeyi üzerine alýr. Ýnsanlýk medeniyetinin refahý, iyiliði ve sadeliði, sosyal sistemin ilk birimi olan ailenin sadeliði, dinine ve iyiliðine baðlýdýr. Bundan dolayý Ýslâm konuyu ehemmiyetle ele almýþ ve onu saðlam ve uygun ayaklar üzerine oturtmak için pratik ve meþru bir çok ölçü koymuþtur.
Ýlk olarak onun temin ettiði sosyal hayat; evliliði sadece fizikî bir gereklilik deðil, ayný zamanda dini bir görev kabul etmesi sebebiyle evlilik vasýtasýyla kurulmuþ olur. Gençler arasýnda evlilik teþvik edilmiþ ve bekârlýk kýnanmýþtýr: "Ýçinizden bekârlarý ve köle ve cariyelerinizden iyileri evlendirin. Eðer yoksul iseler, Allah lütfuyla onlarý zengin eder. Allah geniþ {nimet ve lütuf sahibî)dir, (her þeyi) bilendir." (24:32). Yine Nisa Suresi'ndekÝ bir ayette þöyle denilmektedir:".... size helal olan (baþka) kadýnlardan ikiþer, üçer, dörder alýn..." (4:3).
Evlenmeye gücü yetmeyenlerin iffetli olmalarý tavsiye edilmiþtir. {24:33). Peygamber genç insanlara evliliði tavsiye ederek bu kurumu güçlendirmiþtir. Rasulullah þöyle buyurdular: "Evlilik benim sünnetimdir. Benim davranýþlarýmý sevenler benim sünnetime uysunlar. Þu halde kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden deðildir." Abdullah b. Mes'ud'dan rivayet edilmiþtir ki: "Rasulullah bize; 'Ey gençler topluluðu, sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa hemen evlensin; zira evlilik, gözü (haramdan) daha yumdurucu, iffeti daha koruyucudur. Kimin gücü yetmezse o da oruç tutmayý iltizam etsin. Çünkü oruç onun için hayalarýný kesmek demektir.' buyurdular." Yine buyuruyorlar ki: "Çok doðuran sevimli kadýnlarý alýn, çünkü ben kýyamet gününde sair ümmetlere sizinle öðüneceðim." Bir baþkasýnda ise; "Ergenlik çaðýna gelen erkekler evlensinler, çünkü evlilik onlarý aþýrýlýklardan korur." buyuruyorlar. Diðer bir hadis-i þerifte konuya þöyle dikkat çekilir: "Bîr müslüman evlendiðinde dininin yansýný kurtarýr. Diðer yansýný kazanmak Ýçin dini bir hayat sürmeye çalýþsýn."
Ýkincisi; Ýslam, evlilik dýþý bütün cinsî münasebetleri yasaklamýþ ve zinayý aðýr ifadelerle kýnamýþtýr. (25:68). Kadýnlara ve erkeklere iffetli olmalarýný, gözlerini harama dikmemelerini, kadýnlarýn zinet ve güzelliklerini toplum Ýçinde sergilememelerini tavsiye etmiþtir (24:30-31). Kadýnlara ayrýca, kendilerine haram olan erkeklerle gereksiz yere konuþmamalarýný ve onlan aðýrlamamalan uyarýsýnda bulunulmuþtur (33:32). Kadýnlarla erkeklerin kanþýk olmalan yasaklanmýþ (33:59) ve genelde kadýnýn hareket alaný ev ile sýnýrlanmýþtýr. (33:33). Kadýn ve erkek her ikisine de izinsiz olarak baþkalarýnýn evlerine girmemeleri emredilmiþtir (24:27). Müstehcenliðe ve hayasýzlýða yol açacak propaganda yasaklanmýþtýr (24:19). Kumar ve içki gibi fuhþiyata götüren vasýtalar da yasaklanmýþtýr (5:90). Bunun yerine vasat bir hayat düzeyi ile bunun sarf þekli teþvik edilmiþtir (25:67). Ailenin kutsiyetine karþý bir suç iþlendiðinde, Ýslam diðerlerine ders ve ibret olmasý için sert bir cezayý emreder (24:2-3).
Bütün bu Ölçülerin hedefi, toplumu sorumsuz hareketlere teþvik etmeye sebep olan davranýþlardan temizlemek ve böylelikle aileyi muhafaza ederek saðlamlaþtýrmaktýr. Aileyi bozan, zarar veren, sürtüþme ve ayrýlmaya sebep olan bütün hareketler yasaklanmýþtýr. Bu anlayýþla aile haklarýna , yönelik ihlâllere karþý Ýslam, doðru, esaslý ve ayrýntýlý kurallar koymuþtur. Kurallan çevreleyen bu saðlam duvar ve esaslar aileye emniyet ve güvenlik saðlar. Böylelikle aile fertleri iyilik, refah ve ibadet þuuru içinde canlý bir hayat kurarlar. Ýnsanlýk toplum ve medeniyetinin temel taþý olan ailenin saadet ve refahý sosyal hayatýn, medeniyetin mutluluk ve zenginliðini arttýracaktýr. Bunun önemine binaen islam, aile hayatýna yalnýzca arzu edilen þekliyle bakmamýþ, yanýsýra onu bir Ýffet ve Ýbadet þekli olarak telakki etmiþtir. Gençlere her fýrsatta evlilik hayatýnýn sorumluluklarýný üstlenmeleri ýsrarla tavsiye edilmiþtir. Ayný þekilde, dünyadan el-etek çekici bir zabitliði deðersiz olarak kabul etmiþ, bu tür bir davranýþý lüzumsuz bularak kýnamýþ, fýtrattan sapma ve ilahi davaya isyan olarak telakki etmiþtir. Bunun gibi Ýslam, evlenme iþlemlerini basitleþtirmiþ, kolaylaþtýrmýþ, onu zorlaþtýrýcý gelenek, merasim ve usulleri uygun görmemiþtir. Bu itibarla Ýslam, doðuþtan gelen soyluluk, kast, aile ve zenginlik gibi imtiyaz belirleyici hurafeleri ortadan kaldýrmýþ; kendileri istediklerinde müslüman bir erkekle müslüman bir kadýnýn evlenmesine müsaade etmiþtir. "Basit bir merasimle iki þahit önünde evlenebilirler, fakat bu haberi yaymalýdýrlar ki, halk onlarýn evli olduklarýný bilsin." (Seyyid Celaleddin Ensar Umerî, Woman in the Islamic Society, Urduca, Lahor.).
Aile baðlarýný kuvvetlendirmek, karý koca arasýndaki sevgi, muhabbet, münasebet ve irtibatýn güçlenmesi için Ýslâm'da deðiþik emir ve tavsiyeler vardýr. Bunlar, onlarýn ahlâkýný güzelleþtirip, saadet, huzur ve refah içinde yaþamalarýný temin ederek onlarýn müþterek çalýþmalarý ile insanlýk kültür ve medeniyetinin amaç ve hedeflerini zirveye çýkartýr. (30:21,7:187 ve 2:189). Alýþýlagelen tartýþmalar ve farklýlýklar neticesi ortaya çýkan karþýlýklý anlayýþ ve hoþgörüyle düþüncesizce hareket etmeyi bir yana býrakýrlar. Aceleci bir tavýrla hareket etmezler. (4:129-130). Bütün böylesi durumlarda hususiyetle kocalara nezaket ve adalet tavsiye edilir (2:229,4:19). Tartýþýrken bile ellerinden geldiði kadar sevgi ve hoþgörüyle davranmalý, kibarca hareket etmelidirler. Buna raðmen dostça yaþamaya devam edemeyecek -lerse hakkaniyet ölçüleri içerisinde hayatlarýný ayýrmalarý tavsiye edilir. (2:231 ve 65:2). Kocalar Öncelikle hanýmlarý arasýnda cömert ve nazik bir tavýr içinde olmalýdýrlar. (2:237).
Teamülde koca, ailenin geçimini temin eden ve güveni saðlayandýr. (54:34). Bu görevlerinde erkeðin hayýrsever ve adil olmasý tenbihlenir (2:226-227) ve görevlerini adalet ve iþbirliði içinde ifa etmesi istenir (4:4). Karýsýnýn menfaatlerini yersiz görmek veya sýrf zarar vermek için koca makul görülmez ve muhafaza edilmez (2:231). Adaletle davranabildiði müddetçe birden fazla haným almasýna izin verilir. Aksi halde tek bir haným ile hayat sürmek zorundadýr. (4:3). Fakat o, birden fazlaJtadmla evlenirse, onlarýn her birine eþit muamele etmeli ve herhangi birini itham altýnda tutmamalýdýr (4:129). Bunun gibi, kadýnlara da kocalarýna karþý itaatli ve sadakatli olmalarý (4:34) ve kocalarýnýn arzu etmediði herhangi bir kimseyi evlerine almamalarý öðütlenmiþtir. Hayatla ilgili pratik problemleri hesaba alýcý; kan ve kocanýn her ikisine de insaf, adalet ve fedakârlýk temelleri üzerine kurulu kendi haklarý verilmiþtir.
Bütün bu emir ve prensiplerin hedefi sadece evlilik münasebetiyle ilgili baðlan korumak ve güçlendirmek olmayýp, ayný zamanda aileyi sevgi ve anlayýþ güzelliði üzerine inþa etmektir. Bu arkadaþlýk ruhu ve muhabbet kaybolduðunda karý ve kocanýn her ikisine aynlma hakký verilir. (2:226-227). Bununla birlikte kadýn, cemiyet içerisinde olduðu gibi aile içerisinde de yapýcý rolünü oynayabilir. Yalnýz, eðer o, tabii içgüdülerine uyar, kendini erkekle eþit görür ve kendi davranýþlarýnda erkeðimsi içgüdüleri ortaya koymaya gayret ederse, kendisine bahþedilmiþ olan tabii rolü oynama hususunda baþansýz olacaktýr. Yukanda zikredilenlerin sonucu, kadýn, insan þahsiyetini geliþtirmede bir anne olarak kendi rolünü oynama hususunda baþarýsýz olursa, bu durumda da insan nesli için büyük bir kayýp meydana gelecektir. Bilhassa, eðer o, kendi enerjisini boþ ve yersiz çabalarla tüketir ve eski çaða ait "kim üstündür kadýn mý, erkek mi?" gibi sorulara cevap aramaya çalýþýrsa.... (A. K. BrohÝ, islam in the Modern World,sh. 126-129).
Ýslam, kadýna onun gerçek mevkiini verdi ve onu erkekle ayný seviyede tuttu. Bu mevkide hem kadýna hem erkeðe þeref, itibar ve sevgide ayný þekilde muamele edilir. Çocuklar müþterek bir ilgi, ihtimam ve muhabbet baðý içindedirler; aile içi sorunlarda sevgi ve karþýlýklý dayanýþma ile, baskýya yönelmeksizin karar verilir. Bu hayat tarzý ancak kadýn ve erkeðin farklý fakat birbirlerini tamamlayýcý tam idrakiyle, sevgiden ve aile münasebetlerinin anlaþýlmasýndan hasýl olur. Her ikisi birbirine ihtiyaç duyar ve birbirlerine baðlý olurlar. Kadýn, erkeðine huzur verir ve karþýlýðýnda ondan sevgi ve huzur elde eder. Böylece kadýn erkekle yarýþa girmeyip onunla anlaþmýþ olur. Ayrýca o, beraberliðin farkýnda olarak kendi tabii rolünü üstlenip kendi ortaðýna muhtaç hale gelir. Erkek ve kadýn arasýnda bu tabii, sýhhatli ve yapýcý durum, kültür ve medeniyette olduðu gibi, cemiyeti de verimli bir noktaya getirir ki, bu husus, insanlýk idealinin hedefidir. (A.K. Brohi, islam in the Modern World, sh. 126-127).