Tarih
Pages: 1
Demir Kale’nin ilk avlusu By: hafiza aise Date: 13 Temmuz 2012, 18:48:07
Seyyahlarýn Gözünden Ýstanbul: Demir Kale’nin ilk avlusu
Sinan CECO • 73. Sayý / TARÝH


Evliya Çelebi’nin Topkapý Sarayý için kullandýðý benzetmedir aslýnda Demir Kale… Demir kale, tarih boyunca onlarca þekilde ifade edilen, Osmanlý iktidarýnýn kalbi olan bu saray için en uygun benzetme olsa gerek. Zira sarayýn ilk kapýsýnýn üzerinde yazdýðý üzere her dara düþen bu kapýya sýðýnýrdý. Bu kapýnýn ardýnda denizlerin ve karalarýn hükümdarý bulunmaktaydý. Bu baðlamda Topkapý Sarayý’na halk tarafýndan Demir Kale, Mutluluk Evi, Ýrem Baðý gibi yüceltici sýfatlarýn uygun görülmesi pek tabii bir durumdu.

Osmanlý iktidarýnýn kalbi, her yönüyle yabancý elçilerin ve seyyahlarýn ilgi odaðýydý. Ki buranýn dünyanýn dört bir yanýna vali tayin eden bir teþkilatýn merkezi oluþu, özellikle Avrupalý devletlerin bu sarayý ve sarayýn iþleyiþini öðrenmeye iten nedenlerden sadece biriydi. Bu sebeple neredeyse tüm seyyah eserlerinde Osmanlý Sarayý’na yer verilmiþ ve bu durum çizgilerle de desteklenmiþtir.

Antoine Ignase Melling’in 1819 yýlýnda Paris’te yayýnladýðý Voyage Pittoresque de Constantinople isimli kitabýnda yer alan bu gravür de Topkapý Sarayý’nýn birinci avlusunu tasvir ediyor.

Topkapý Sarayý, Ýstanbul’un en stratejik noktasýna konumlanmýþ bir saray olmanýn yanýnda, teþkilatlanma bakýmýndan da dikkate þayan özellikler içerir. Bu özelliklerin baþýnda, sarayýn arka arkaya sýralanmýþ avlulardan ve bu avlularýn etrafýna konumlandýrýlmýþ mekânlardan müteþekkil olmasý gelir.

Son derece daðýnýk bir biçimde konumlandýrýlmýþ gibi görünen bu yerleþim düzeni, esasen sarayýn bünyesinde barýndýrdýðý katý hiyerarþinin de göstergesidir. Ýmparatorluðun sarayýnda yer alan bu düzenin en çarpýcý niteliði, sarayýn mekânlarýnýn kamusal alandan þahsi alana doðru geçiþ özelliði göstermesidir.

Melling’in söz konusu gravürü, sarayýn kamusal özelliðinin en fazla görülebildiði yeri odaðýna alýyor. Halkýn çok rahat bir þekilde girebildiði bu avlunun sonunda, gravürde de avlunun sonunda, sol tarafta uzun külahýyla dikkat çeken, Deavi Kasrý isminde küçük bir kasýr bulunurdu. Þikâyeti olan insanlar bu avlunun sonundaki kasra dilekçelerini býrakýrdý. Her gün Divân-ý Hümâyûn vezirlerinden biri de nöbetleþerek burada görev yapar ve biriken dilekçeleri Divân-ý Hümâyûn’da görüþülmek üzere toplardý.

Gravürün saðýnda, kapýsýnýn üzerinde yer alan saçaklarla dikkat çeken ve Sultan I. Ahmed’in emriyle yapýlmýþ olan Has Fýrýn görülüyor. Bu yapýnýn önünde ekmek taþýyan insanlar da fýrýnýn, saray halkýna daimi suretle ekmek piþirdiðinin kanýtý gibi. Her köþesinde mutlak bir hiyerarþinin görülebildiði sarayýn fýrýnýnda üretilen ekmekler de bundan nasibini almýþtýr. Buna göre padiþaha ve divan üyelerine beyaz ekmek, sarayýn ileri gelen görevlileri için orta beyazlýkta ekmek ve saraydaki düþük rütbeli görevlilere de esmer ekmek üretilirdi. Sað alt köþede ise saraya gümüþ kaplarla su taþýyan simsaklar su getirirken görülüyor.

Gravürün sol alt köþesinde ise, sedyeyle taþýnan bir kiþi görülüyor. Sarayýn bu avlusunda, su taþýmakla görevli simsaklarýn bulunduðu yerden aþaðý doðru bir yol iniyor. Bu yolun solunda da bir hastane bulunuyor. Enderun’da eðitim görenler, rahatsýzlandýklarýnda bu avludaki hastaneye götürülür ve tedavileri burada gerçekleþtirilirdi. Gravürdeki bu sahnede de bir Enderun öðrencisinin sedyeyle hastaneye taþýnmasý tasvir ediliyor.

Enderun’da yetiþmiþ ve daha sonra azat edilmiþ bir devþirme olan Santuri Ali Ufki Efendi veya diðer ismiyle Albertus Bobovius, Enderunlular için, eðitimleri bitene kadar Enderun Avlusu’ndan dýþarý çýkamamanýn ne kadar sýkýcý bir durum olduðundan bahseder. Ali Ufki Bey’e göre bu durumdan iyice bunalan Enderun halký zaman zaman hastalýk bahanesiyle I. Avlu’daki hastaneye giderek sýkýntýlarýný bir nebze olsun hafifletmeye çalýþýrlarmýþ.

Bu avlu, ayný zamanda sarayýn atla girilebilen tek mekânýdýr. Avlunun sonunda görülebilen ve sarayýn ikinci kapýsý olan Babü’s-Selam bir sýnýr noktasý gibidir. Bu kapýdan geçecek olan devletliler rütbelerine göre kapýya yakýn veya uzak bir noktada atlarýndan inerlerdi. Bu baðlamda kapýya en yakýn noktada atýndan inen kiþi sadrazam, atýyla kapýdan içeri geçme yetkisine sahip kiþi ise padiþahtý.


radyobeyan