Ýslam Alimleri
Pages: 1
Taberi By: reyyan Date: 12 Temmuz 2012, 19:11:17
  TABERÝ
 (838 - 923m. )
 

Müfessir

                                                                                       
H. III-IV (M.9-10) asýrlarda yetiþmiþ, fýkýh, hadis, tarih, dil, tefsir ve kýrâat ilimlerinde otorite olmuþ âlim.Tam adýyla Ebû Cafer Muhammed ibn Cerîr et-Taberî. Taberistan'ýn Âmul þehrinde 224/838 yýlý sonlarýnda dünyaya geldi, ilk tahsilini burada yaptý. Yedi yaþýnda hafýz oldu, dokuz yaþýnda hadis ezberlemeye baþladý.


Ýlim tahsili için Rey, Basra, Kufe, Medine, Suriye ve Mýsýr gibi þehir ve ülkeleri dolaþtýktan soma, hilafet merkezi olan Baðdad'a yerleþti. Kaynaklar onun hocalarý ve talebeleri için uzun bir liste vermektedir. Zamanýnda hadis, fýkýh (Hanefi, Þafii ve Mâliki fýkýhlarý), kýraat, tarih ve edebiyat sahalarýnda meþhur olan birçok âlimden ders aldý, yetiþtikten sonra da bütün bu ilimlerde eserler verdi. Kýrk sene süreyle, her gün kýrk yaprak yazmak suretiyle, son derece hacimli eserler meydana getirdi.


Zamanýndaki birtakým mezhep mensuplarýnca Râfýzilik ve Þiilikle itham edilmiþ olmakla birlikte, bu vasýflarý yoktur. Bunlar, müfrit ve mezheplerinde mutaassýp kimseler tarafýndan ortaya atýlmýþ iddialar, hatta iftiralardýr. Çünkü, Taberî'nin eserlerinde onun, ne Râfýzi ne de Þii olduðuna delalet edecek ifadeler ve bilgiler yer almaktadýr.


Fýkýhta önceleri Þafiî mezhebine mensup iken, sonradan mutlak müctehidlik mertebesine ulaþmýþtýr. Kaynaklar onun, Ceririyye adýnda sonralarý ortadan kalkmýþ olan bir mezhebin imamý olduðunu kaydeder. Onu,Râfizîlikle itham edenler de Hanbelî mezhebi mensuplarý olup, bu düþmanlýklarý, Taberî'nin, onlarýn imamý Ahmed Ýbn Hanbel'i bir fýkýh imamý deðil de hadis âlimi kabul etmesine kýzdýklarýndan olmalýdýr. Kaynaklar Taberî'nin, Ahmed Ýbn Hanbel'den ilim almak üzere Baðdad'a geldiðini ve fakat ancak onun vefatýndan sonra Baðdad'a ulaþabildiðini, bunun üzerine memleketine dönmeyerek Basra'da tahsiline devam ettiðini belirtiyorlar. Bu yüzden iki imam arasýnda herhangi bir husumet olmadýðý gibi Taberî, Ýmam Ahmed Ýbn Hanbel'in deðerini ve mertebesini inkâr etmiþ de deðildir.


Taberî, 310/923 yýlýnda Baðdad'da vefat etmiþ ve muhaliflerinin çokluðu sebebiyle, ölümü gizli tutularak geceleyin vefat ettiði eve defnedilmiþtir. Kabrinin baþka yerde olduðu (meselâ Mýsýr gibi) þeklindeki haberler ise saðlýklý deðildir. Taberî'ye ait olduðu iddia edilen kabirler ona ait olmayýp belki de onun adýna kurulmuþ ziyaret makamlarýdýr.


Ýmam Taberî'nin te'lif ettigi eserlerin birçoðu kaybolmuþ ve zamanýmýza kadar ulaþamamýþtýr. Fakat bize kadar ulaþan eserlerinin bile bir ömre sýðdýrýlmasý zordur ve Taberî'nin büyüklüðünün en büyük delilidir.


Taberî'nin eserlerinden bazýlarý þunlardýr.

 1- Târîhu'l-Ümem ve'l-Mülûk: Taberî'nin doðuda ve batýda haklý bir þöhrete ulaþmasýna ve "Tarihin Babasý" ünvaný verilmesine sebep olan genel tarihidir. Taberî bu eserinde yaratýlýþtan kendi zamanýna kadar olan olaylarý rivayet senedleriyle birlikte kaydetmiþtir. Tarih ilminde en önemli kaynaklardan biri olarak kabul edilir. Daha sonra gelen tarihçiler onun verdigi bilgileri ya aynen almýþ, ya da özetleyerek vermiþlerdir. Birçok dile ve bu arada Türkçeye de tercüme edilmiþtir. Millî Eðitim Bakanlýðý tarafýndan Þark Ýslâm Klâsikleri serisi içinde neþrine baþlanan Türkçe tercümesinin basýmý henüz tamamlanamamýþtýr.

 2-Ýhtilâfu'l-Fukahâ: Bu eser Ýhtilâfu Ulemâi'I-Emsar fi Ahkâmi Þerâii'l- Ýslâm adýyla 1933'de yayýmlanmýþtýr.

 3- Letâifu'l-Kavl fi Ahkâmi,Þerâii'l-Ýslâm: Usûl-i fýkha dair yazdýðý bir eserdir.

 4- Kitâbu'l-Kýrâât ve Tenzîlu'l- Kur'an.

 5-Kitâbu Þerhi's-Sûnne: Mezhebî ve itikâdî konularý ihtiva eden eser Mýsýr ve Bombay

(1321)'da basýlmýþtýr.

 6- Kitâbu Âdâbi Menâsiki'l-Hacc.

 7- Kitâbu'l Mûciz fi'l-Usûl.

 8- Kitâbu'l-Garîb ve't-Tenzîl ve'l-Aded.

 9- Kitâbu Âdâbi'l-Kudât.

10-Câmiu'l-Beyân an (fi) Te'vîli Âyati'l-Kur'ân: 270/883 yýlýnda tamamladýðý bu eseri Taberî Tefsiri olarak da bilinir. Taberî, çok meþhur bir tarihçi olmasý kadar, "Rivâyet tefsirlerinin anasý " olarak kabul edilen bu tefsiri ile de þöhret bulduðu için, bu tefsiri hakkýnda biraz daha geniþ bilgi vereceðiz.;


Taberî Tefsiri

Câmiu'lBeyân, rivâyet tefsirlerinin ilki ve en önemlisi sayýlýr. Kendinden sonraki rivâyet tefsirlerinin kaynaðý durumundadýr. Ancak dirayet tefsiri yönünden de küçümsenemeyecek derecede bilgiler ihtiva eder. Subkî'nin et-Tabakâtu'l-Kubrâ'sýnda kaydettigine göre Taberî, bu tefsirini çok uzun kaleme almýþ ve fakat yine kendisi daha sonra kýsaltarak bugünkü hacmine indirmiþtir.


Taberî bu tefsire bir mukaddime ile baþlar. Mukaddime'de Kur'ân ile ilgili bazý konulara yer verir. Kur'ân'-in nâzil oldugu Arapça'nýn özelliklerinden ve lehçelerinden söz eder. Tefsir ve Te'vîli açýklar. Kur'ân'ý, kendi re'yi ile tefsiri yasaklýyan hadisleri, peþinden de Kur'ân tefsirine teþvik eden hadisleri ve sahabeden Kur'ân-ý tefsir edenleri zikreder. Tâbiinden Kur'ân tefsiri makbul olanlarla tefsiri kabul edilemeyecek derecede zayýf olanlarý sayar. Daha sonra Kur'ân'ýn isimlerinin, surelerinin ve âyetlerinin te'vîline geçer.


Taberî, eserine "Tefsir" deðil de "Te'vîl" adýný vermiþtir. Âyetleri tefsire baþlarken de ayný isimlendirmeyi sürdürür ve "el-kavlu fi te'vîli kavlihî Teâlâ" diyerek âyeti zikrederek,
sonra o âyeti tefsir eder. O âyetin tefsiri ile ilgili olarak kendine ulaþan muhtelif rivâyetlerden birbirini destekleyenleri ayný anlamda olan veya birbirini tamamlayan rivâyetleri peþ peþe senedlerini de zikrederek serdeder. Bu rivâyetlerde "merfû, mevkûf, maktû hadis" (Hz. Peygamber'den, sahâbeden, tâbiinden nakledilenler) sýrasýna riayet eder. Eðer bu âyetin tefsirinde birden fazla görüþ varsa, bu görüþleri ve delilleri olan rivâyetleri ayrý baþlýklar altýnda verir. Ancak o, tefsire dair rivâyetleri saymakla yetinmez; gerek rivâyetlerin senedlerini, gerekse metinlerini tenkide tabi tutar, zayýflýk ve kuvvet nokta-i naýarýndan inceleyerek aralarýnda tercihler yapar.


Ýhtiyaç duyduðu yerde âyetlerin gramer tahlillerine giriþir, âyetlerden çýkarýlacak fýkhî hükümlere, bu fýkhî hükümlerin dayandýðý delillere temas eder, bu hükümlerden tercih ettiklerine ve tercihine sebep olan delillere iþaret eder.


Eserde yer yer kýrâatlere, bunlardan þâzz olanlarýna da iþaret edilir. Kýrâat farklýlýklarýna göre âyetlerin kazandýðý anlamlar da verilir. Taberî tefsirinde yer yer Ýsrâiliyyât'a da rastlanýr. Bu konudaki rivâyetlerini daha ziyade Ka'bu'l-Ahbâr, Vehb Ýbn Münebbih, Ýbn Cüreyc ve Süddi'ye dayandýrýr. Ancak Ýsrâiliyyât'a dair verdiði haberleri senedleri ile birlikte kaybettiði için bu haberlerin tahkiki ve araþtýrýlmasý daima mümkündür.


Taberî, özellikle kelime izahlarýnda, garib lâfýzlarýn tefsirinde eski Arap þiirinden büyük ölçüde istifade etmiþ, izahlarýna cahiliye devri þiirinden çokça deliller getirmiþtir.


Câmiu'l-Beyân'da kelâm ve akîde konularýnda da azýmsanmayacak derecede bilgi vardýr. Müfessir, eserinden ehl-i sünnet ve'l-cemâat mezhebini destekler; Kaderiyye, Mu'tezile, Mücessime, Müþebbihe gibi ehl-i sünnete muârýz mezheblerin görüþlerini reddeden açýklamalara ve te'villere yer verir.


Özetle Ýbn Cerîr bu eserinde kendinden önceki müfessirlerin hemen bütün görüþlerini, o zamana kadar teþekkül etmiþ olan Abdullah Ýbn Abbâs (öl. 68/687-688), Abdullah Ýbn
Mes'ûd (öl. 32/652), Ali Ýbn Tâlib (öl. 40/660), Übeyy Ýbn Ka'b (öl.19/640)'a dayanan tefsir ekollerinin müfessirlerinden ve diðer müstakil âlimlerden elde ettiði bütün rivâyetleri
toplamýþ, böylece büyük bir "Tefsir Ansiklopedisi" meydana getirmiþtir. Bu arada Mukâtil, Ýbn Bükeyr ve Kelbî gibi tefsirde zayýf kabul edilen âlimlerden nakilde bulunmamaya da dikat etmiþtir.


Câmiu'l-Beyân'ýn muhtelif baskýlarý vardýr. En yaygýn olan 30 cüz halinde ve kenarýnda Neysâbûrî (öl. 728/1328)'nin "Ðarâibu'l-Kur'ân ve Raðaibu'l-Furkân" adli tefsiri bulunan baskýsýdýr.


Mahmûd Muhammed Þâkir ve Ahmed Muhammed Þâkir eserin tahkikli neþrine baþlamýþlarsa da, Ahmed Muhammed Þâkir'in vefatý ile 16. cilde kalmýþtýr. Tahkiki biten cildler Mýsýr'da. Dâru'l-Maârifçe neþredilmiþtir. Camiu'l-Beyan'ýn birçok yönü üzerinde çeþitli master ve doktora tezleri yapýlmýþtýr. Ayrýca Hasan Karakaya tarafýndan Türkçeye tercüme edilen eser
hisar yayýnlarýnca basýlmýþtýr.

                                                                                                                                   
 (Þamil Ýslam Ansiklopedisi, Bedreddin ÇETÝNER)


radyobeyan