Ahmed Bin Hanbel By: reyyan Date: 06 Temmuz 2012, 14:21:30
AHMED BÝN HANBEL
(ö. 241/855)
Hanbeli mezhebinin imamý, muhaddis, fakih.
Ebu Abdillah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eþ-Þeybani el-Mervezi. 164 (780) yýlý Rebiyülevvelinde Baðdat'ta doðdu. Ailesi Merv'den Baðdat'a göç ederken annesi ona hamile olduðu için Merv'de doðduðunu söyleyenler de vardýr. Oðlu Salih'in rivayet ettiði þecereye göre soyu Hz, Peygamber'in dedelerinden Nizar'la birleþerek Hz. Ýsmail'e kadar uzanýr. Dedesi Hanbel b. Hilal Emeviler devrinde Serahs valiliði yapmýþ, Abbasiler'in idareyi ele geçirmesinde önemli görevler üstlenmiþ, babasý da Abbasi ordusunda görev almýþtý. Ahmed b. Hanbel, babasý otuz yaþlarýnda öldüðünden, Þeybanoðullarý'ndan olan annesi Safiyye binti Meymüne'nin himayesinde büyüdü. Kur'an-ý Kerim'i ezberledikten ve Baðdatlý âlimlerden bir müddet gramer ve fýkýh okuduktan sonra hadis öðrenmeye baþladý (795). Ýlk hocalarýndan biri, kendisinden pek çok hadis yazdýðý tanýnmýþ muhaddis Hüseym b. Beþi,' olup diðer hocalarý arasýnda Süfyan b. Uyeyne, Yahya b. Said el-Kattan, Abdurrahman b. Mehdi, Ýmam Þafi ve Abdürrezzak b. Hemmam gibi âlimler bulunmaktadýr. En çok hadis yazdýðý hocasý Veki b. Cerrah'týr. Ýmam Þafi'den ise fýkýh ve usul-i fýkýh öðrenmiþtir. El-Müsned'deki rivayetlerine göre hocalarýnýn sayýsý 280 kadardýr. Birini doðrudan öbürünü baþka bir ravi vasýtasýyla ondan iki hadis rivayet eden Buhari'nin yaný sýra diðer tanýnmýþ talebeleri arasýnda Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, akranlarýndan Yahya b. Main ile Ali b. Medini, Ebu Zür'a er-Razi, Ebu Hatim er-Razi, iki oðlu Salih ve Abdullah bulunmaktadýr. Hocalarý Ýmam Þafi Abdurrezzak ve Abdurrahman b. Mehdi de kendisinden hadis dinlemiþlerdir. Yalnýz Ýmam Þafi onun adýný açýkça söylemek yerine. "güvenilir kimse bana rivayet etti" demeyi tercih etmiþtir. Ahmed b. Hanbel Baðdatlý muhaddislerden faydalandýktan sonra hadis tahsilini tamamlamak üzere önce Kufe'ye (799), ardýndan dört defa Basra'ya (802-816 yýllarý arasýnda), ayrýca Mekke, Medine, Dýmaþk, Halep ve Cezire'ye seyahatler yaptý. Bunlarýn en uzunu ve en yorucusu, Abdurrezzak b. Hemmam'dan istifade etmek üzere ve yeterli parasý olmadýðý için kervancýlarýn yanýnda deve bakýcýlýðý yapmak suretiyle 198 (813-14) yýlýnda gerçekleþtirdiði Yemen yolculuðudur. Fakat elli dirhemi bulunmadýðý için Cerir b. Abdulhamid'den hadis okumak üzere diðer talebe arkadaþlarýyla birlikte Rey'e gidemedi. Ýkisi (veya üçü) yaya olmak üzere beþ defa hacca gitti. Bu seyahatlerinde önemli hedeflerinden biri de Hicaz'daki muhaddislerle görüþüp onlardan faydalanmaktý. Hadis sahasýndaki derin bilgisi ve güçlü hafýzasý ilim muhitlerinde duyulduðu için onu gýyaben tanýyan muhaddisler, yanlarýna gittiði zaman istediði hadisleri memnuniyetle kendisine rivayet ederlerdi. Kýrk yaþýna kadar devam eden talebelik hayatýndan sonra hadis okutmaya baþladý. Çok zaman 5000 kadar hadis talebesi onu dinlemek üzere çevresinde toplanýr, bunlardan 500 kadarý hadis yazarken diðerleri onun tavýrlarýndan ahlak ve edebinden faydalanmaya çalýþýrlardý.
Abbasi Halifesi Me'mun (813-833), hilafetinin son yýllarýnda Mutezile mezhebi ileri gelenlerinin tesiriyle, devrin tanýnmýþ âlimlerini Kur'an'ýn mahlûk olduðu görüþünü kabul etmeye çaðýrýncaya kadar Ahmed b. Hanbel hadis okutmaya devam etti. Bazý âlimler önceleri Kur'an'ýn mahlûk olmadýðýný söylemekle beraber iþkence ile tehdit edildikleri zaman halifenin zulmüne uðramamak için onun arzusuna uygun cevap verdiler; fakat o, bu görüþü benimsemediðini açýkça belirttikten sonra da kanaatinde ýsrar etti. Bu sebeple hapse atýldý. Zulümden kurtulmak maksadýyla halifenin görüþünü kabul eder görünmesini tavsiye edenlere gücendi. 0 sýralarda Tarsus'ta bulunan Me'mun onunla görüþmek isteyince, "Ha1ku'l-Kur'an" konusunda kendisi gibi düþünen Muhammed b. Nuh ile birlikte, Baðdat Valisi Ýshak b. Ýbrahim tarafýndan zincire vurularak yola çýkarýldýlar. Ancak Rakka'ya vardýklarýnda halifenin ölüm haberi geldi. Bu sebeple tekrar Baðdat'a gönderildiler. Fakat Muhammed b. Nuh, Ahmed b. Hanbel'den genç olmasýna raðmen sýkýntýlara daha fazla dayanamadý ve yolda öldü. Ahmed b. Hanbel Baðdat'a getirilerek hapsedildi. Yeni halife Mutasým (833-842) kardeþinin siyasetini takipte kararlý olduðu için Ýbn Hanbel'in hapiste tutulmasýný istedi. Bir yýl sonra da huzuruna getirterek baþ kadý Ahmed b. Ebu Duad ve güvendiði diðer kiþilerle birlikte konu üzerinde yaptýklarý münakaþalarý dinledi. Onun ayet ve hadis dýþýnda ileri sürülen delillere iltifat etmediðini ve kanaatinden vazgeçmediðini görünce iþkenceye tabi tutulmasýný emretti. Þiddetli kamçý darbeleri altýnda inlediði halde orucunu dahi bozmadýðýný görünce, uygun bir ifade kullandýðý takdirde serbest býrakýlacaðýný söyledi. Ýbn Hanbel buna da yanaþmadý. Ýþkencenin hiçbir tesiri olmadýðýný gören halife onu serbest býrakmayý düþündü. Ancak Ýbn Ebu Duad, "Kur'an'ý mahlûk saymamak suretiyle dinden çýkan bir kimseyi serbest býrakmanýn doðru olmayacaðýný, halkýn bunu, Mutasým, kardeþi Me'mün'un yolundan ayrýldý, üstelik Ýbn Hanbel her iki halifeyi de maðlup etti" diyerek yanlýþ deðerlendireceðini söyledi. Bunun üzerine halife kýzgýn güneþ altýnda cellâtlarýn daha çok kamçýlamak suretiyle yaptýklarý iþkencelere bizzat nezaret etti.
Ahmed b. Hanbel iki yýl dört ay süren bu hapis ve iþkence hayatýndan sonra serbest býrakýldý. Yaralarý iyileþince yine fetva verip hadis okutmaya baþladý. Mutasým'ýn ölümünden sonra halife olan oðlu Vasýk döneminde (842-847) "Halku'lKur'an" meselesi mekteplerde resmi program içerisine alýnarak okutulma yoluna gidilince, bu hareket karþýsýnda galeyana gelip isyan etmeyi düþünen halk Ahmed b. Hanbel'e baþvurdu. Bunun doðru olmadýðýný ve sabretmek gerektiðini söylemesine raðmen halkla görüþmesi ve hatta halifenin bulunduðu yerde ikamet etmesi yasaklandý. Vasýk'ýn ölümüne kadar evinde göz hapsinde tutuldu. Cuma namazlarýna bile gidemedi. Beþ yýl boyunca oðullarý dýþýnda kimseye hadis rivayet edemedi. Onun bu dönemde hadis rivayetini býrakmasý, Ýbn Cevzi'nin bir rivayetine dayanmaya çalýþan H. Laoust'un iddia ettiði gibi Mutezile kadýsýnýn baþýna yeni bir dert açmasýndan korktuðu için deðildir. Mütevekkil devrinde (847-861) Halku'l Kur'an meselesi sona ermekle beraber, yine de Hz. Ali taraftarlarýndan birini evinde barýndýrdýðý ve ona biat edeceði iddiasýyla evi arandý ve sorguya çekildi. Ýleri sürülen iddialarýn asýlsýz olduðu anlaþýlýnca halife ona ihsanlarda bulunarak gönlünü almak istedi. Fakat o bu hediyeleri halifeye kýzdýðý için deðil, içine haram karýþmýþ bir mal olduðu düþüncesiyle kabule yanaþmadý. Bu tavrýnýn kendisine yine zarar getirebileceðini düþünen dostlarý halifenin ihsanlarýný reddetmemesini söylediler. Bunun üzerine hediyeleri kabul etmekle birlikte tamamýný ihtiyaç sahiplerine daðýttý. Daha sonralarý halifenin hiçbir ihsanýný kabul etmeyeceðini kesin bir dille belirttiði halde ailesine maaþ baðlandý. Bu maaþýn kabul edilmemesini istemesine raðmen halifenin ihsanýný alan oðullarýna gücendi ve bundan sonra onlarýn bir lokmasýný bile yemedi. Ayrýca oðlu Salih'e kadýlýk görevini kabul ettiðinden dolayý kýrýldý. Son günlerinde iyice halsiz düþtüðü için halife özel doktorunu göndererek onu tedavi ettirmek istedi. Ancak doktor onun bedenen rahatsýz olmadýðýný, az yemek, çok oruç tutmak ve ibadet etmek sebebiyle halsiz düþtüðünü söyledi. Vefat edeceðini hissedince yanýnda bulundurduðu Hz. Peygamberin üç tel saçýndan ikisini gözlerinin, birini de dilinin üstüne koymalarýný vasiyet etti. Ýþkenceye tabi tutulduðu günlerde yaptýðý gibi kelime-i þehadet getirerek oðullarýnýn ve yakýnlarýnýn buna þahit olmalarýný istedi.
Ahmed b. Hanbel 12 Rebiülevvel 241 Cuma günü (31 Temmuz 855) Baðdat'ta vefat etti. Halifenin muhtelif kimselere yaptýrdýðý tahminlere göre cenazesinde altmýþ bini kadýn olmak üzere 800 bin (veya bir milyon) kiþi bulundu. Hayatýnda iki evlilik yaptý. Ýlk evliliðinden oðlu Salih doðdu. Ýsfahan kadýsý olan Salihin annesi vefat ettikten sonra ikinci defa evlendi. Bu hanýmýndan da el-Müsned'i rivayet edecek olan oðlu Abdullah dünyaya geldi. Ýkinci karýsýnýn ölümünden sonra bir cariye aldý. Ondan da üç oðlu ile bir kýzý oldu.
Þahsiyeti:
Orta boylu, koyu esmer tenli ve güzel yüzlü olan Ahmed b. Hanbel'in altmýþ üç yaþýndan sonra sakalýna kýna yakmaya baþladýðý, aðýrbaþlý hali ile çevresindekiler üzerinde derin bir saygý uyandýrdýðý ve son derece mütevazý olduðu, nüktedan bir kimse olan hocasý Yezid b. Harun'un bu çok sevdiði öðrencisi ile birlikte bulunurken yanýnda nükte ve þaka yapmamaya dikkat ettiði kaynaklarda zikredilmiþ; bir imtihan saydýðý þöhretten çok rahatsýz olduðu, Mekke'nin bir mahallesinde tanýnmadan yaþamayý arzu ettiði rivayet edilmiþtir. Bir gün muhaddis Ali b. Abdüssamed onun feyzinden faydalanmak düþüncesiyle elini elbisesine sürmüþtü. Ahmed b. Hanbel bu harekete kýzdý ve eliyle elbisesini silkelerken "Kimden aldýnýz bu adeti?" diye çýkýþtý. Zühd ve takvasýyla bilinen Ýslam büyüklerinin faziletlerini anar, "Onlar nerede, biz nerede" diye hayýflanýrdý. Babasýndan kalan dokuma tezgâhýnýn kirasýndan aldýðý para geçimine yetmediði için bazen ücretle kitap istinsah eder bazen uçkur (kemer) dokur, bazen da karýsýnýn eðirip dokuduðu kumaþý satardý. Ekinler biçildikten sonra tarlada kalan döküntüleri -diðer ihtiyaç sahipleriyle birlikte- topladýðý olurdu. Yakýnlarýnýn söylediðine göre, evinde yiyip içecek bir þey bulunmadýðý zaman üzülecek yerde sevinir, ekmek kýrýntýlarýný ýslatarak üzerine tuz döküp yerdi. Pahalý yiyeceklere iltifat etmez, bunlar kendisine ikram edilse bile ya biraz tadar veya hiç yemezdi. Tahsil hayatý boyunca da ayný sýkýntýlara katlanmýþ, bununla beraber kimseden yardým istememiþti. Kendisinden hadis okumak üzere Yemen'e kadar kervancýlarýn yanýnda deve bakýcýlýðý yaparak gittiði hocasý Abdurrezzak b. Hemmam ona bir miktar yardým teklif edince, "Eðer birinden yardým almayý kabul etseydim senden alýrdým' diyerek kabul etmemiþti. Kendisini seven bazý tacirlerin ve ona saygý duyanlarýn ýsrarla vermek istediði binlerce dirhem veya dinarý almamýþ, reddettiði büyük imkânlarý baþkalarýnýn geri çevirmediðini söyleyen oðlu Salih'e Taha suresinin 131. ayetini okuyarak Allah'ýn vereceði rýzkýn daha hayýrlý ve daha kalýcý olacaðýný ifade etmiþti. Ayný konuda sitemde bulunan amcasýna da, "Biz paranýn peþinde olmadýðýmýz için geliyor, eðer onun peþinde olsaydýk gelmezdi" demiþti. Mütevazý evinde eþya olarak eski bir hasýr ile basit birkaç çanak çömlekten baþka bir þey yoktu. Bununla beraber uzaklardan ziyaretine gelenleri evinde aðýrlar ve onlara kuru ekmek ikram ederdi; daha fazlasýný yapamadýðý için de gönüllerini alýrdý. Yardýma muhtaç yakýnlarýna veya kendisinden yardým isteyenlere elindeki üç beþ dirhemin tamamýný verirdi.
Oðlu Abdullah, mihne olayýndan öne onun günde 300 rekat namaz kýldýðýný, daha sonra vücudunun zayýflamasý sebebiyle ancak bunun yarýsý kadar kýlabildiðini söyler. Her gün Kur'an-ý Kem'in yedide birini okumayý adet edinmiþti. Cihad sevabýna nail olmak için Tarsus'ta bir müddet sýnýr bekçiliði yapmýþ ve savaþa da katýlmýþtý. Resul-i Ekrem'in bir tel saçýný zaman zaman öpüp gözlerinin üzerine koymasý ve suya batýrýp bu suyu þifa niyetiyle içmesi, onun minber ve hücresine hayýr ve bereket umarak el sürmekte bir beis görmemesi gibi oðlu Abdullah'tan nakledilen halleri, Ahmed b. Hanbel'in Hz. Peygamber'e duyduðu sevgi ve hasretin birer ifadesidir. Zehebi bu bilgileri verdikten sonra. Ahmed b. Hanbel'in böyle davranýþlara taraftar olmadýðýný ileri sürenlerin ona iftira ettiklerini söyler.
Ahmed b. Hanbel'i yakýndan tanýyan hocalarýnýn onun hakkýnda takdirkâr ifadeleri vardýr. Mesela Yahya b. Said el-Kattan onun bir derya olduðunu, talebeleri arasýnda bir benzerini görmediðini söylemiþ ve bütün kitaplarýný (veya hadislerini) istifadesine sunmuþtur. Ýbn Hanbel'in çok sevdiði ve seher vakti kendilerine dua ettiði altý kiþiden biri olan Ýmam Þafi, Baðdat'ta Ahmed b. Hanbel'den daha faziletli, muttaki, âlim ve fakih bir kimse görmediðini söylemiþ, diðer hocasý Abdurrezzak b. Hemmam da ayný kanaati paylaþmýþtýr. Ali b. Medini ise, "Allah bu dini ridde günü Ebu Bekir ile mihne günü de Ahmed b. Hanbel ile yüceltmiþtir" demek suretiyle, o çetin imtihanda yapýlan iþkencelere onun kendisinden daha fazla dayandýðýný itiraf etmiþtir. Mihne olayýnda Ýbni Hanbel'in peygamber sabrý gösterdiðine iþaret eden devrin tanýnmýþ sufisi Biþr el-Hafi, kendisinin ayný sabrý gösteremeyeceðini belirttikten sonra onun "atýldýðý ateþten has altýn olarak" çýktýðýný söylemiþtir. Talebelerinden Ebu Davud, onun ilim meclislerinde uhrevi alemin zevki bulunduðunu anlatmýþ, Ebu Hatim er-Razi de, Ehl-i sünnet ile ehl-i bid'at taraftarlarýný birbirinden ayýrmanýn en saðlam ölçüsü onu sevmektir demiþtir.
Ahmed b. Hanbel'in vecize mahiyetinde hakimane sözleri vardýr. Çok sevdiði Ali b. Medini bir tavsiyede bulunmasýný isteyince ona, "Azýðýn takva olsun ahiret hep gözünün önünde bulunsun" demiþtir. Yakýnlarýna da, "Deðerli bulduðunuz hayýrlarý araya bir engel girmeden yapmaya bakýn" tavsiyesinde bulunmuþtur.
Eserleri: Ahmed b. Hanbel, en önemli eseri olan el -Müsned dýþýnda kendisine nisbet edilen kitaplarýn hiçbirini bizzat kaleme almamýþ, hatta kendi söz ve fetvalarýnýn yazýlmasýna izin vermemiþtir. Bundan dolayý eserleri, baþta oðlu Abdullah olmak üzere diðer talebeleri tarafýndan ve ölümünden sonra kaleme alýnmýþtýr. Günümüze ulaþan ve hemen hepsi hadise dair olan eserleri þunlardýr:
1. el-Müsned'. Ahmed b. Hanbel'in 700 bin hadis arasýndan seçerek tertip ettiði otuz bin kadar hadise oðlu Abdullah ile talebesi Ebu Bekir el-Katii'nin birçok (bazý kaynaklara göre on bin) hadis ilave etmesiyle meydana gelen bu eser, en hacimli iki hadis külliyatýndan biridir (diðeri Baki b. Mahled'in el-Müsned'idir). Sadece sahih hadisleri ihtiva etmesi hedef alýnmadýðýndan eser hasen ve zayýf hadisleri de içine almaktadýr. Ýbnü'l-Cevzi el-Müsned'de otuz sekiz mevzu hadis bulunduðunu söylemiþ, fakat Ýbn Hacer el-Askalani bu iddianýn doðru olmadýðýný göstermek üzere el-Kavlu'l-müsedded fi'z-zebbi an Müsnedi Ahmed adlý eserini yazmýþtýr. Ýbn Hanbel, yalancý olduðu bilinen kimselerden hadis rivayet etmemeyi doðru sözlülüðü ve dindarlýðý herkesçe kabul edilen güvenilir ravilerden hadis almayý prensip edindiði için eserde mevzu hadislerin bulunmamasý tabiidir. Ancak uzun hapis hayatý ve bu hayatýn getirdiði çeþitli rahatsýzlýklar sebebiyle kitabýný tertip etmeye fýrsat bulamadýðýndan bazý zayýf ve epeyce de mükerrer rivayetin eserde yer almasýný önleyememiþtir. Kitapta Ýslam'a giriþ tarihleri esas alýnmak üzere önce aþere-i mübeþþere'nin, sonra Ehl-i beyt', Haþimoðullarý, Mekkeli, Medineli, Küfeli, Basralý, Suriyeli sahabi1erin ve en son da kadýn sahabilerin müsnedleri sýralanmýþtýr. El-Müsned üzerinde muhtelif çalýþmalar yapýlmýþtýr. Nureddin el-Heysemi, bu eserde bulunup da Kütüb-i Sitte'de yer almayan sahih hadisleri Gayetü'l-maksad fi zevaidi'l-Müsned adlý kitabýnda bablara göre tasnif etmiþtir. Eserdeki hadislerin güvenilir olup olmadýðýna. ravilerinin hal tercümesine, Hz. Peygamber'den üç ravi ile rivayet edilen hadislerine (sülasiyyat) dair yazýlan kitaplarýn yaný sýra eseri sahabe adlarýna göre alfabetik olarak tertip eden, bablara göre yeniden tasnif eden, nadir (garib) kelimelerini açýklayan, þerh ve ihtisar eden kitaplar da yazýlmýþtýr.
2. Kitabü's-Sünne: Ýtikadu Ehli's-sünne adýyla da bilinen ve Ýbn Hanbel'in Cehmiyye. Mürcie, Kaderiyye, Havaric, halku'l-Kur'an, kader, deccal, melaike, rü'yetullah, kürsi ve ahirete dair görüþlerinin oðlu Abdullah tarafýndan derlenmesiyle meydana gelen eser Mekke'de (1349) ve Kahire'de neþredilmiþtir.
3. Kitabü'z- Zühd: Oðlu Abdullah'ýn rivayetlerinden meydana gelen eser baþlýca iki bölümden ibarettir. Birinci bölümde Hz. Muhammed ile Âdem, Nuh, Ýbrahim. Yusuf, Eyyüb, Yunus, Musa, Davud, Süleyman. Lokman ve Ýsa peygamberlerin zühdüne dair rivayetler, ikinci bölümde de baþta Hulefa-yi Raþidin olmak üzere ileri gelen on dokuz sahabi ile on altý tabii büyüðünün zühdü ve bu konuya dair sözleri bulunmaktadýr. Eser Mekke'de (1357) ve Beyrut'ta (1983) basýlmýþtýr.
4. Kitabü'l-Vera: Talebesi Ebu Bekir el-Merruzi'nin Ahmed b. Hanbel'e sorduðu bazý fetvalar ile zühd ve takvaya dair 100 meselenin yine onun tarafýndan kaleme alýnmasýyla meydana gelen eser önce Kahire'de (1340), daha sonra biri Zeyneb Ýbrahim el-Karut'un tahkikiyle Beyrut'ta (1403/ 1983), diðeri Muhammed Said Besyüni'nin tahkikiyle yine Beyrut'ta (1986) yayýmlanmýþtýr.
5. Kitabu'l- ilel ve marifetir-rical:
Ýlel konusunda büyük bir otorite olan Ahmed b. Hanbel'in hadis ravileri hakkýndaki tenkit ve görüþleri talebelerinden Ebu Bekir el-Merrüzi, Ebu Bekir el-Esrem, Hallal ve oðlu Abdullah tarafýndan derlenmiþtir. Bu kitap Abdullah'ýn bir araya getirdiði tenkitleri ihtiva etmektedir. Ýbn Ebu Hatim, Ahmed b. Hanbel'in muhtelif raviler hakkýndaki görüþlerini oðlu Abdullah'tan yazýlý olarak almýþ ve bunlarý el-Cerh ve't-tadil adlý kitabýnda çokça zikretmiþtir. Talat Koçyiðit ile Ýsmail Cerrahoðlu eseri iki cilt halinde yayýmlamýþlardýr (I, Ankara 1963; II, Ýstanbul 1987).
6. Kitabü Feza'ili's-sahabe: Abdullah b. Ahmed'in ashab-ý kiramýn faziletlerine dair babasýndan duyduðu hadisleri rivayet etmesiyle meydana gelen eserin Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan tek nüshasý, Vasiyyullah b. Muhammed Abbas tarafýndan hadislerin kaynaklarý da gösterilerek geniþ fihristlerle birlikte Cidde'de neþredilmiþtlr (1403/ 1983). Zehebi, Abdullah ile Ebu Bekir el-Katii'nin esere bazý ilavelerde bulunduklarýný söylemektedir.
7. el -Mesail: Ýbn Hanbel'in gerek talebeleri gerekse baþkalarý tarafýndan fýkha, akaid ve ahlaka dair sorulan sorulara verdiði cevaplar, muhtelif talebelerince bu adla bir araya getirilmiþtir. Ebu Davud es-Sicistani tarafýndan derlenen el -Mesa'il Kahire'de (1353/ 1934), Abdullah b. Ahmed'in derlediði ise Züheyr eþ-Þaviþ'in tahkikiyle Beyrut'ta (3. bs. 1408/ 1988) yayýmlanmýþtýr
8. Kitabü's-Salat: Risaletü's-Salat adýyla da bilinen eser, Ýbn Hanbel'in Müsedded b. Müserhed'e yazdýðý mektupla birlikte 1311'de Bombay'da, 1322'de Kahire'de. es-Salat ve ma yelzemü fiha adýyla ve Ýbn Kayyim el-Cevziyye'nin Kitabü's-Salat ve ahkami tarikiha adlý eseriyle birlikte yine Kahire'de (1323, 1347) ve son olarak er-Risaletü's-seniyye fi's-salat adýyla Muhammed Abdurrezzak Hamza tarafýndan neþredilmiþtir (Kahire 1964). Zehebi, Ahmed b. Hanbel'in er-Risale fi's-salat adlý bir eserinin bulunmadýðýný, bu kitabýn ona sonradan nisbet edildiðini söylemektedir.
9. Kitabü'l-Eþribe: Bazý kaynaklarda Kitabü'l-Eþribeti's-saðir adýyla kaydedilen eser, haram olan içkilere dair Hz. Peygamber'in hadislerini, ashap ve tabiinin sözlerini ihtiva etmektedir. Subhi Casim el-Bedri tarafýndan Baðdat'ta (1396, 1976), Subhi es-Samerrai tarafýndan da Beyrut'ta (2. bs. 1405/ 1985) neþredilmiþtir.
10.Er-Red 'ale'z-zenadýka ve'l-Cehmiyye: Eser, sahasýnda yazýlanlarýn ilki olmasý, ilk asýrlardaki inançlarý ve selef akidesini aktarmasý bakýmýndan önemlidir. Kývamüddin Burslan kitabý tercüme ederek Topkapý Sarayý Müzesi nüshasýnýn týpkýbasýmýyla birlikte Darülfünun Ýlahiyat Fakültesi Mecmuasý'nda yayýmlamýþtýr.
11. el-'Akide: On kadar talebesinin naklettiði eser, bazý rivayetlere ait müstakil yazmalar yanýnda, söz konusu ravilerin çoðunun Ýbn Ebu Yalanýn Tabakatü'l-Hanabile'sindeki biyografilerinde muhtelif hacimlerde zikredilmiþ olarak günümüze kadar gelmiþtir.
12. Kitabü Feza'ili Ali: Ýbn Ebu'l-Hadid'in Þerhu Nehci'l-belaða'sý içinde bulunmaktadýr.
13. Kitabü'l-Vuküf ve'l-vesaya: Hallal tarafýndan derlenen eserin Kahire ve Mekke'de birer nüshasý bulunmaktadýr.
14. Kitabü't-Tereccül: Saç bakýmýnýn önemini fýkhi açýdan ele alan eserin Mekke'de bir yazmasý mevcuttur.
15. Kitabü Ehli'l-milel ve'r-ridde ve'z-zenadýka ve tariki's-salât ve'l-feraiz ve nahvi zalik: Eserin Mekke'de bir nüshasý bulunmaktadýr.
16. Cevabü'l-Ýmam. Ahmed b. Hanbel an suali halki'l-Kur'an: Topkapý Sarayý Müzesi Kütüphanesi, Revan Köþkü
17. Kitabü'l-Ýrca': Hallal'ýn, Kitabül-Cami'i içindedir.
18-Kitabu'l Ýman: Rüyasýnda Hz. Peygamberden rivayet ettiði söylenen üç hadisin bulunduðu bir varak Zahiriyye Kütüphanesi'nde, akaid ve sünnete dair bazý fikir ve fetvalarýnýn bulunduðu bir diðer varak da Tahran'da Mektebetü külliyeti'l-hukuk'tadýr. Ayrýca ona ölüm, ahiret günü. Allah'tan baþkasýna baþ eðmeme konularýna dair bir þiir nisbet edilmektedir (Sezgin, 1, 506).
Ahmed b. Hanbel'in günümüze kadar gelip gelmediði bilinmeyen et-Tefsir ve Kitabü'l-Fera'iz adlarýnda iki eseri daha vardýr, et- Tefsir'in el-Müsned'den birkaç misli daha hacimli olduðu ve 120 bin hadis ihtiva ettiði söylenmektedir. Zehebi Kitabü'l-Fera'iz in bir kýsmýný gördüðünü söylemektedir. Ayrýca Kitabü'n-Nasih ve'l-mensuh, Kitabü'l-Menasik, Kitabu Ta'ati'r-Resul, et- Tarih, Hadisu Þu 'be, el-Mukaddem ve'l -mu'ahhar fi'l-Kur'an, Cevabatü'-Kur'an, Nefyü't-teþbi'h ve el-Ýmame adlý eserler de kaynaklarda ona nisbet edilmektedir. Talebesi Ebu Bekir el-Hallal'in yaptýðý uzun seyahatler sonunda diðer talebe arkadaþlarýndan yüz kadarýyla görüþmek suretiyle derlediði, Ýbn Hanbel'in sözlerini, fetvalarýný, ilel, raviler, sünnet ve fýkha dair görüþlerini ihtiva eden ve her biri üçer cilt hacminde olduðu belirtilen Kitabü'l- Ýlm, Kitabü'l- 'Ýlel, Kitabu's-Sünne ve Kitabü'l-Cami' adlý eserler de dolayýsýyla onun eserleri arasýnda sayýlabilir.
Hadis ilmindeki Yeri:
Ahmed b. Hanbel'in hayatýný dolduran yegâne meþgale hadis olmuþtur. Hayatýný hadise göre tanzim etmiþ, yazdýðý her hadis ile mutlak amel ettiðini söylemiþ, kendisinden istenen fetvalarý da hadise dayanarak vermiþtir. Örnek davranýþlarýyla Ýbn Hanbel'in takdirini kazanmýþ olan muhaddis ve zahid Abdulvahhab b. Abdulhakem el-Verrak ona altmýþ bin fetva sorulduðunu, hepsini de "haddesen ve "ahberana" diyerek hadislerle cevaplandýrdýðýný söylemiþtir. Ebu Zura er-Razi'nin birlikte yaptýklarý müzakerelerde tesbit ettiðine göre Ahmed b. Hanbel -mükerrerleriyle birlikte- 700 bin (veya bir milyon) rivayeti ezbere bilmekteydi. Oðlu Abdullah da onun bir milyon rivayet derlediðini ve yazdýðý her rivayeti ezberlemeyi prensip edindiðini söylemektedir. Kuvvetli hafýzasýyla tanýnan Ebu Zür'a, onun hýfzýnýn kendisininkinden çok daha saðlam olduðunu çeþitli örnekler vererek itiraf etmiþtir. Ahmed b. Hanbel'e göre, fakih sayýlabilmek için iyi bir muhaddis olmak, en az dört yüz bin rivayeti ezbere bilmek ve sýhhatinden emin olunmayan rivayetlerle fetva vermekten kaçýnmak gerekir. Ýshak b. Hani, "Fetva verme hususunda pek cüretkar davrananlarýnýz, ateþe atýlmakta en cüretkar olanlarýnýzdýr" mealindeki hadis hakkýnda görüþünü almak istediði zaman, hadisteki tehdide muhatap olan kimselerin, duymadýðý rivayetlerle fetva verenler olduðunu söylemiþtir. Hadis kitaplarýna sahip olmayý onlarýn içindeki rivayetlerle amel etmek için yeterli görmemiþ, ayrýca bu rivayetlerin mahiyetini bilmek gerektiðini ifade etmiþtir. Oðlu Abdullah kendisine böyle birinin durumunu sorduðu zaman, zayýf bir hadisle deðersiz bir rivayeti, kuvvetli bir senedle çürük bir senedi ayýramayanlarýn kitaplardaki hadislerle amel edebilmek için bu sahalarda otorite olan âlimlere danýþmasý gerektiðini belirtmiþtir. Ýmam Þafii, Iraklýlarla yaptýðý bir münakaþada ele aldýklarý konuya dair hiçbir hadis hatýrlayamadýðýný söyleyince, ona ayný konuda üç hadis okuyan talebesi Ýbn Hanbel'e sahih hadisleri kendisinden daha iyi bildiðini itiraf etmiþ ve kendi kanaat ve fetvalarýnýn aksine sahih bir hadise rastlarsa haber vermesini istemiþtir.
Ahmed b. Hanbel'in sahih hadisleri iyi bilmesine raðmen el-Müsned'de zayýf hadislerin bulunmasý, eserine malzeme toplarken kabul ettiði þartlardan kaynaklanmaktadýr. Hadis münekkitlerince yalancý olduðu ileri sürülen kimselerden kesinlikle hadis almamýþ, bunun yanýnda doðru sözlülüðü ve dindarlýðý ile bilinen ravilerin rivayetlerini kabul etmekte bir mahzur görmemiþtir. Yalancý olmamak kaydýyla rivayet þartlarýnýn tamamý kendinde bulunmayan bazý ravilerden hadis almasýnýn sebebi, herkesin aradýðýný bulabileceði büyük bir hadis külliyatý meydana getirme arzusuyla yakýndan ilgilidir. Vefatýndan bir müddet önce oðlu Abdullah'tan el-Müsned'deki zayýf bir hadisi çýkarmasýný istemesi, eserini þartlarýna uymayan rivayetlerden tamamen ayýklayamadýðý kanaatini uyandýrmaktadýr. Ayrýca ondan hem kendisinin hem de yakýn arkadaþlarýnýn helal ve harama, sünnet ve ahkâma dair rivayetleri kabul ederken son derece titiz davrandýklarý, fakat bir hüküm getirmeyen, sadece faziletli amellere teþvik eden, ayrýca Hz, Peygamber'e isnad edilmeyen haberlerde ayný titizliði göstermedikleri rivayet edilmektedir. Gerek Ahmed b. Hanbel'in gerekse ayný kanaatte olan bazý muhaddislerin zikredilen konularda müsamahakâr davranmalarý, buna benzer rivayetleri baþka tariklerle takviye edebilecekleri düþüncesinden ileri gelmektedir. Þurasý da unutulmamalýdýr ki Ahmed b. Hanbel zamanýnda hadisler "sahih" ve "zayýf" diye iki kýsýmda ele alýnmakta ve zayýf terimi, daha sonra ortaya çýkan hasen rivayetleri de kapsamaktaydý. Onun faziletli ameller konusunda delil olabileceðini söylediði zayýf hadisler bugünkü anlamda zayýf rivayetler deðil, en azýndan hasen rivayetlerdir. Kýyasa tercih ettiði zayýf hadisler de ayný þekilde hasen rivayetlerdir. Hasta yataðýnda bile eserini zayýf rivayetlerden arýndýrmaya çalýþmasý ve pek güvenilmeyen ravilerden alýnmalarý sebebiyle garib sayýlan hadislerin yazýlmasýna karþý çýkmasý, onun bu kabil rivayetlere karþý müsamahakâr davranmadýðýnýn delilidir. Nitekim üçüncü tabakaya mensup hadis münekkitlerinin en titizi olarak Yahya b. Main ile Ahmed b. Hanbel kabul edilmektedir. Ýbn Sa'd, Ýcli, Ebu Hatim er-Razi, Nesai ve Ýbn Hibban gibi hadis münekkitlerinin onun bu sahada otorite ve güvenilir bir ravi, hadisin hem fýkhýný hem de tefsirini bilen bir hafýz olduðunu söylemeleri hadisteki yerini belirtmeye kâfidir. Rivayet ettiði hadisten elde edilecek hükümleri bilmek, ancak büyük muhaddislerde görülen bir özelliktir. Hadis hafýzý Salih Cezere, kendilerine yetiþtiði muhaddisler içinde hadislerin fýkhýný en iyi onun bildiðini belirtmektedir...
(T.D.V.ÝslAns. 2/ 75-80)
Ynt: Ahmed Bin Hanbel By: Kaan8/B Date: 10 Þubat 2015, 21:45:29
Allah razi olsun paylasim icin.
Ynt: Ahmed Bin Hanbel By: HALACAHAN Date: 24 Ocak 2017, 21:22:03
Sealmun aleykum Allahim boyle mubareklerin sefaatine nail eyleain bizleri insaalalh
Ynt: Ahmed Bin Hanbel By: Sevgi. Date: 25 Ocak 2017, 00:50:13
Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Bu güzel bilgiler için Allah ( Celle Celalühu ) Razý olsun. Vesileniz ile mübareklerin hayatlarýný öðreniyoruz. Mevlam ilmimizi artýrsýn inþaAllah. Amin ecmain.