Dosya Yazýlarý
Pages: 1
Nostalji ve Cumhuriyet folkloru By: hafiza aise Date: 01 Temmuz 2012, 09:53:39
Nostalji ve Cumhuriyet folkloru
Levent CANTEK • 61. Sayý / DOSYA YAZILARI


Ýnsanlar genellikle geçmiþi-dünü özlemle anar, bugünden hazzetmezler; her þeyin günbegün kötüye gittiðini düþünürler, buna göre yarýn, bugünden mutlaka daha kötü olacaktýr. Çocuklarýmýz için endiþelenmekte, memleket için korkmakta haklýyýzdýr. Nostalji, bu hissiyatýn temel nedeni ve sonucudur, kendiliðinden geliþmediði de aþikârdýr. Birkaç kaynak gösterilebilir, eðitim yoluyla devletler, tarih ve geçmiþlerine iliþkin bir “altýn çað” oluþtururlar. Bir dönem ya da karizmatik bir lider, o altýn çaðý inþa etmiþ, sonrasýnda süratle, her ne varsa, altüst olmuþtur. Örneðin 1923-1938 arasý Türkiye’nin Altýn Çaðý olarak tanýmlanýr, buna göre 11 Kasým 1938 sonrasý hayatýn kötüye gitmesinden daha doðal bir þey yoktur. Kültür endüstrisi, nostaljiyi tecimsel olarak pazarladýðý için gerek altýn çað gerekse kolektif hafýzada yer eden, pazarlanabilir mitler ve diðer þeyler, “para” ettiði sürece yeniden ve yeniden hatýrlatýlýrlar. Hatta aralarýnda gerilimli bir iliþki de kurulur; bir taraf, iþin ticarete dökülmesinden rahatsýzdýr, diðer taraf resmiyet kalýplarýndan þikâyetçidir, çað deðiþmektedir, artýk baþka türlü bir yorum ve portre resmedilmelidir. Atatürk’ün reklamlarda kullanýlmasýyla ilgili tartýþmalarý veya resmî dairelerdeki fotoðraflarýnda elindeki sigara ya da tespihin silinmesini hemen hatýrlayabiliriz.

Nostaljinin kaynaðý, bugünle didiþen, genellikle modernizme yönelen eleþtirel bir duyarlýlýktýr. Ama gerek eleþtiri gerekse duyarlýlýk olarak tanýmladýðýmýz hissiyat, analitik deðil, asýl olarak bir tür vicdani serzeniþ, siyasal romantizmle ifade edilebilecek bir tür yakýnmadýr. Modernizmin dönüþtürücü gücü karþýsýndaki çaresizlik, geçmiþe baþvurmaya, bazen de ondan kaçmaya zorlar insanlarý. Geçmiþ, bozulmamýþ olan “asýldýr”. Nostalji, geçmiþe duyulan özlem ve melankoli duygularýný harekete geçirir, kendiyle var eder. Bir tür ümitsizlik kültürüne dönüþür; toprak, kültür, gelenek veya geleceði temsil eden gençlik yozlaþmakta, yitirilmektedir. Modernizm ve dolayýsýyla kapitalizm, yozlaþtýrýcý ölçülerde her þeyi birörnekleþtirmekte, her türlü özgün iþi ayrým yapmaksýzýn köreltmektedir. Altýn çað nostaljisi genellikle bu dönemlerde devreye girer. Toplumsal deðiþim ne kadar hýzlanýrsa nostalji o raddede güçlenir. Seksenli yýllarda beklenmedik biçimde geliþen Beyoðlu nostaljisini düþünelim. Vakt-i zamanýnda kibar hanýmlarýn ve seçkin beylerin en iyi kýyafetleriyle dolaþtýklarý semtin, mevcut geliþimine hayýflanýlmýþ, o günlerin gözde tahkir ifadelerinden biri olarak magandalar, þehre yeni gelen göçmenler bir suçlu gibi deðiþimin sorumlusu sayýlmýþtýr. Oysa çok deðil, birkaç on yýl önce, Beyoðlu, özellikle edebiyatta ve gazetelerde romanesk bir imge olarak baþka bir biçimde kullanýlmýþtýr: Beyoðlu yabancýdýr, Türklerin benliklerini kaybedebilecekleri bir mekân, baþtan çýkarýcý tekinsiz bir “dünya”, “bir türlü, tamamen, bizim olamayan” bir yerdir. Ama bu Beyoðlu tahayyülü geçerliliðini yitirmiþ, hiç de kozmopolit olmayan, elimizden alýnan, taþra tarafýndan iþgal edilen kibar bir muhit olarak vazedilir olmuþtur. Turgut Özal dönemidir, yok sayýlan arabesk meþrulaþmýþ, kamusal alana faþ etmiþtir. Beyoðlu, arabeske ve “o yoz müziðin” dinleyicilerine, dolayýsýyla Özalizm’e karþý korunmasý gereken bir mevzi konumuna getirilmiþtir. Nostalji söz konusu olduðunda referans imgelerin sýklýkla deðiþtiðini rahatlýkla görebiliriz. Bugün pek çok arabesk þarkýcý, nostalji kültürümüzün bir parçasýdýr, reklamlarda boy göstermekte, klasik sayýlmaktadýr. Diðer yandan Beyoðlu elitizmi unutulup gitmiþtir. Referanslarýn dönemsel olarak farklýlýk göstermesi kuþkusuz tuhaf deðil. Her þeyden önce, geçmiþe bugünün dertlerinin içinden bakarsýnýz ve bugün, ister istemez ‘dün’ü belirler. Hal bu olunca, dün ve altýn çað, farklýlaþan bir bugün sorunsalýyla ve günün makbul olanýna göre sürekli yenilenir.

Memleketin nostalji kültürüyle ilgili özel bir durumdan da söz edilebilir, kiþisel olarak bunun kimi imgelerin yeniden ve yeniden kullanýlmasýnda önemli bir etkisi olduðunu düþünüyorum. Latin alfabesine geçilmesiyle birlikte 1928 öncesini bilmek, gerektiðinde okuyup deðerlendirmek özel eðitim almýþ, sýnýrlý bir kesimin tekeline kalmýþtýr. Cumhuriyet, redd-i miras politikasý dolayýsýyla geçmiþi seçerek ve kendi imbiðinden damýtarak aktarmýþtýr. Örneðin otuzlu yýllarda, bir baþka ifadeyle Cumhuriyet’in altýn çaðýnda, Osmanlý deðil Orta Asya bir altýn çað olarak gösterilmiþtir; bir milad istenmiþ, yeni tarihe ve kültüre bugünü var eden bir dün aranmýþtýr. Ýlerleyen yýllarda 1923-1938 döneminin, 10. yýl mitolojisinin Orta Asya nostaljisine ikame edilmesi ise ideolojinin iþleyiþi gereði kaçýnýlmazdýr. Orta Asya nostaljisi ve “asýl”lýk vurgusu kaybolmuþ deðildir ama anaakým da deðildir artýk. Vurgulamak istediðim, Cumhuriyet temel alýndýðý için elde avuçta kalanýn hepi topu seksen yýllýk bir dönem olmasý. Ben buna Cumhuriyet folklorunun sýnýrlýlýðý diyorum. Kapitalizm, yaygýnlaþabilmek adýna resmî kültürle birlikte hareket etmek zorunda olduðu için, reddi miras politikalarýna uyum göstermiþ, söz konusu sýnýrlýlýðý yeni yorumlarla çeþitlendirmiþtir. Atatürk, Metin Oktay, Türkan Þoray, Ayhan Iþýk, Deniz Gezmiþ, Lüküs Hayat Kabaresi, Hababam Sýnýfý ya da Zeki Müren ayný ailenin ve iyiliðin temsilcileri, nostaljinin ve Cumhuriyet folklorunun aktörleri olarak gerçeküstü bir düzlemde birlikte yaþýyorlar. Üstelik sadece geçmiþi ve kendilerini yadetmek için var edilmiyorlar, siyasi bir tavýrla farklý bir gelecek ihtimalini de taþýyorlar.

Nostalji hissiyatýnýn sanayi toplumu evresinde, modernleþme ve kapitalizme karþý geliþip yeþerdiði genel olarak kabul edilir. Oysa bugün, kapitalizm uyumluluk yeteneði ve hýzý sayesinde nostalji evrenini ve ikonlarýný, bir baþka ifadeyle hasmýný kimliklendirir hale gelmiþtir. Üstelik global ölçekli bir pazarlama yapýldýðý için ülkelere özgü yerel içerikler, global olan “asýl”a ya benzetilmekte ya da benzediði ölçüde var edilmektedir. Kapitalizmin nostaljinin asýl belirleyeni olduðu, resmî kültürün ancak bu deðiþkene baðlý olarak kendini revize edebildiði bir çaðda yaþýyoruz.


radyobeyan