Araftaki internet By: hafiza aise Date: 30 Haziran 2012, 13:32:14
Araftaki internet
Levent CANTEK • 62. Sayý / DOSYA YAZILARI
“Þimdi bir de internet var üstelik” demeden birazcýk geriye gideceðim, Umberto Eco’nun zihin açýcý bir yorumunu hatýrlatacaðým: “Televizyonlu akþamlarýmýz artýk öyküler anlatmýyor, her þey bir fragmana dönüþmüþ durumda.” Benzer ifadeleri baþta Baudrillard ve Postman olmak üzere yakýnçaðýn önemli düþünürlerinin kaleminden okumuþ olabilirsiniz. Hemen hepimiz, bu türden yargýlarý kabullenip paylaþýrýz, çünkü bunun ardýnda “daha iyi” olan bir geçmiþ tahayyülü vardýr. Televizyonun olmadýðý zamanlarda akþamlarýmýz yekpare bir bütünlük mü arz ediyordu acaba? “Madem araç (medium) bu denli önemseniyor, radyolu ya da gazeteli akþamlarýmýz fragmanlara dönüþmemiþ miydi?” diye sormamýz gerekiyor. Örneðin gazeteler, rekabet koþullarýnýn zorlamasýyla “magazine” mantýðýna dayalýdýr ve magazin ile maðaza sözcükleri ayný kökten gelirler. Alýþveriþ sepetinize istediklerinizi doldurur gibi gazetede de her köþeyi-bucaðý okumazsýnýz, seçersiniz. Radyo da öyledir, bütün bir ailenin milim kýpýrdamadan pür dikkat radyoyu dinlemesi romantik bir mittir; uzun dalga, kýsa dalga, Kahire Radyosu, Moskova’nýn Sesi derken mutlaka bir dolaþýlýrdý ta yýllar önce, “ajansýn dinlendiði” zamanlarda. Radyonun yanýnda gazete, onun yanýnda pikap, dergi dururdu. Dýþarýdaki semt sinemasýný da unutmayýn.
Fragmente-parçalanmýþ bir hayat yaþýyoruz varsayýmýný þöyle kabul edebilirim. Her yeni iletiþim aracý, daha büyük bir nüfusa ulaþýr ve kendinden önceki aracýn üstünlüklerini massederek ilerler (ilerledikçe seçenekleri ve fragmanlarý çoðaltýr). Yoðunlaþma ve yaygýnlaþma ölçeði elbette günbegün artýyor. Yoksa korku ve kaygý dolu serzeniþler tarihsel baðlamý dýþýnda pek bir anlam ifade etmiyor, çünkü bu bir vakýa, hep oluyor ve var iþte. Yüzyýl önce çýkan gazetelerimize bakarsanýz yaslý yeisli iddialarla karþýlaþýrsýnýz: “Radyo musikiyi, sinema sahneyi her ikisi birlikte sohbeti öldürdü.” Bugün de internet için benzer bir husumet ve beðenmemezlik sürdürülüyor. Kütüphaneye gitmeyip “google”layan öðrenciye, enformasyon çokluðu yüzünden odaklanamamaya, herkesin yazar olmasýna, yüz yüze iletiþimin azalmasýna kýzýp hararetleniyoruz. Oysa hepimiz bakýyoruz internete, hatýrlamak, neye bakacaðýný fark etmek ya da sahiden bulmak için. Çokça zaman harcýyoruz ve bazen hiç bilmediðimiz kitaplara, filmlere, yýllarca aradýðýmýz ayrýntý ve metinlere pat diye ulaþabiliyoruz. Dijital içerik ve download çaðýnda yaþadýðýmýz aþikâr… Tarihin hiçbir döneminde olmayan, bizzat mülkiyetin özel niteliðinin ihlal edildiði bir süreç yaþýyoruz. Paylaþýma dayalý özgür yazýlým ve açýk kaynak (open source) programlarý kullanýma açýlýyor. Tüm haklarý saklýdýr (all rights reserved) þeklindeki yasal uyarýya karþý “tüm haklarý feshedilmiþtir” (all rights reversed) sloganý zuhur ediyor; fikir eserlerinin özel mülkiyete konu olmasýna (copyright) karþý çýkan copyleft akým ve kavramýndan söz ediliyor. Sözü dolandýrmayayým, geçmiþin güçlü diðer mediumlarý için de yinelenebilir bu, internet ontolojik olarak bir dönüþüm sürecinin ürünü. Öncel olarak verili ya da tamamlanmýþ deðil. Bu sebeple internetin sürekli deðiþtiðini bilerek saðladýðý yeni imkânlarla birlikte deðerlendirmek gerekir.
Yýllar önce televizyonda, bir Siyaset Meydaný programýnda muhalif bir yazar, kendisiyle -sanýrým- Sakýp Sabancý’ya eþit konuþma süresi verilmesinin yanlýþlýðýna iþaret etmiþti, çünkü Sabancý dilerse ve sürenin azlýðýna kýzarsa, kendisine bir tv kanalý açabilirdi oysa yazar ne söyleyecekse ancak kendisine verilen süre içinde söyleyebilecekti. Bugün pek çok kiþi kendi web sayfalarýndan görüþlerini ifade edebiliyor. Elbette bu önemli bir imkân; medya, ticarileþtiði, eðlenceye yoðunlaþtýðý ve anaakým deðerleri pekiþtirdiði için katýlýmcý bir demokrasiyi var edemiyor, bu da ayrý bir vakýa. Ýyimser yorumlara bakacak olursak, internet, yeni bir siyasal alanýn, tartýþma ve müzakere kanallarýnýn yeniden tesis edilmesini saðlýyor, siyasal katýlýmý artýrdýðý gibi farklý ses ve haber gündemlerinin kendilerini var etmelerini kolaylaþtýrýyor. Doðal olarak bu yorumlarý epeyce eleþtiren var; doðrudan demokrasinin sorunlarýnýn teknolojik deðil mantýksal olduðunu iddia edenler, alternatif site ve bloglarda anaakýmda yazýlanlarýn yinelendiðini ve elit manipülasyonunun bir kez daha pekiþtirildiðini belirtiyorlar. Çeþitlilikten ve alternatif gündemlerin varolmasýndan yana olduðumdan bunu hesap ederek, yapabildiðim ölçüde eleþtirel mesafeyi koyarak onlarý izlemekten yanayým.
Alternatif demiþken, Birleþik Amerika’da medyada kullanýlan Buckbobbill adlý bir nitelemeden söz edeceðim. Ticari basýna karþý alternatif olarak dijital yayýncýlýk yapan, sorgulayan, html yazabilen, web imkânlarýný iyi bilen, hayali bir araþtýrmacý gazeteci figürü bu. Bilim kurgu kahramaný Buck Rogers, malumunuz Bill Gates ve Watergate Skandalýný ortaya çýkaran ünlü gazeteci Bob Woodward isimlerinin bir karýþýmý yapýlmýþ. Buckbobbill tarzý yayýncýlýk, geleneksel ve yozlaþan gazeteciliðin alternatifi olarak gösterilen bir ideal. Biliyoruz ki bu tür gazetecilik adlandýrmalarý esprisi ve heyecaný dýþýnda bir anlam taþýmýyor; dijital gazeteciliðin geleneksel gazetecilikten bir farký yok her þeyden önce, araç mevcut etik ve meslek ilkelerini -ve onlarýn mevcut kullanýmlarýný- baþkalaþtýramaz ayrýca. Medyaya siyasal iktidarýn gözcülüðünü atfeden liberal yaklaþýmlarý revize etme iddiasý taþýnýyor bu adlandýrmayla. Aktörler deðiþirse, Buckbobbill gibi ideal bir gazeteci çýkarsa, medya yeniden görevini layýkýyla yapacaktýr gibi bir çýkarým baþtan yanlýþtýr. Ne erdemli bir kahraman ne de onun kullandýðý yeni bir medium, medya-siyasal iktidar iliþkilerini ve ideolojinin iþleyiþini baþtan ayaða deðiþtiremez. Üstelik, teknoloji, nötr deðildir; zaman ve mekan üzerinde bir taraftýr ve tarih gösterir ki, teknoloji egemen sýnýflarýn tercihlerini çoðaltmaya ve saðlamlaþtýrmaya yaramýþtýr her zaman.
Görünen o ki olan þu: Kim(ler) ve nasýl kullanýlýyor tartýþmasý bir yana, bütün mediumlar giderek tek bir çerçevede toplanýyor. Varsayalým, internette þehirdeki suç oranýnýn artýþýyla ilgili bir haber okuyorsunuz. Haber, birden çok sayfaya açýlacak biçimde (layering) hazýrlanmýþ; birinde valinin açýklamalarýna göz atýyorsunuz, diðerinde konuyla ilgili bir köþe yazýsý çýkýyor karþýnýza, bir baþkasýnda gazeteye gelen ihbar telefonunun ses kaydýný dinliyorsunuz. Cinayetlerden birinin olay sonrasý görüntüleri ve uzman görüþlerini de izleyebiliyorsunuz. Daha önemlisi, mesela bir harita çýkýyor haberdeki linkten, imleci gezdirdikçe, hemþehrisi olduðunuz þehrin hangi semtinde ne oranda cinayet iþlendiðini görebiliyorsunuz. Haberin altýnda okur ve izleyici yorumlarýný, tartýþma forumlarýný ayrýca okuyabiliyorsunuz. Günümüzde önemli geliþmeler, halen televizyondan izleniyor, internet, radyo ve gazetelere göre ilerde olsa da televizyonu henüz geçebilmiþ deðil. Ama hemen tüm dünyada yapýlan anketler gösteriyor ki her gün gazete alanlar nadiren 30 yaþ altýndan çýkýyor ve tv haberlerini takip edenlerin yaþ ortalamasýysa sürekli yükseliyor. Hal bu olunca, “genç” internetin, kendinden önce gelen bütün mediumlarý tekeline alacaðýný görmek, kapitalizmin iþleyiþi gereði kehanet olmaz. Bir çeyrek asýr sonra, kuþak deðiþimi yüzünden internet öncesi dönemi hatýrlayanlar dahi azalacak. Ýnternet ile ilgili olumlu beklentileri yüksek tutmak ya da endiþeyle hayýflanmak sahiden abes. “Gerçek” Çehov’un dediði gibi “ikisi arasýnda bir yerde”, arafta sanki.