Ebu Cafer Muhammed B. Musa El-Harizmi By: reyyan Date: 27 Haziran 2012, 02:56:23
EBÛ CA'FER MUHAMMED B. MUSA EL-HÂRÝZMÎ
Ýslâm dünyasýnda cebir ilminin kurucusu kabul edilen matematikçi, astronom ve coðrafyacý.
Aslen Hârizmlidir; çok defa isim ve künyesinden dolayý Benî Mûsâ kardeþlerden Ebû Ca'fer Muhammed b. Mûsâ ile ve nisbesinden dolayý Mefâtîhu'l-'ulûm'un yazarý Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Hârizmî ile karýþtýrýlmýþtýr. Latince kaynaklarda adý Alkarismi, Algoritmi, Algorismi veya Algorism þeklinde geçer. Klasik kaynaklardan Ýbnü'n-Nedîm ve Ýbnü'l-Kýftî onu Ebû Ca'fer künyesiyle anarken Kâdî Sâid el-Endelûsî bir yerde Hârizmî, iki yerde Ebû Cafer olarak zikreder. Kitaplarýndan birinin anonim bir þerhinde ise Ebû Bekir künyesi yer almaktadýr; bu, muhtemelen onun cebir kitabýnýn þârihi olan Huzâî'nin verdiði bir künyedir ve IV. (X.) yüzyýlda yaþayan edebiyatçý Ebû Bekir Muhammed b. Abbas el-Hârizmi’nin künyesiyle karýþtýrýlmasýndan kaynaklanmýþtýr.
Tarihçi Taberî 210 (825-26) yýlý olaylarýný anlatýrken, "Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî'den rivayet edildiði üzere..." diyerek Hârizmî'den nakilde bulunur; 232 (846-47) yýlýnda meydana gelen olaylardan söz ederken de Halife Vâsik Billâh'ýn hastalýðý sýrasýnda yanýna çaðýrdýðý astrologlarý sayar ve Hârizmî'nin adýný Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî el-Mecûsî el-Kutrubbullî þeklinde verir. G. Toomer, Kutrubbullî nisbesine bakarak Hârizmî'nin Baðdat yakýnlarýndaki Kutrubbul bölgesinden geldiðini, dolayýsýyla onun deðil atalarýnýn Hârizm menþeli olduðunu söylemekte, Mecûsî lakabýndan da Zerdüþt dinine mensup olabileceði sonucunu çýkarýp bu nisbenin ayný zamanda onun Fars kökenli olduðuna delâlet edebileceðini ileri sürmektedir. Öte yandan cebir kitabýnýn önsözünden hareketle de onun Sünnî olduðunu, dolayýsýyla Taberi’nin ifadesinin en azýndan Hârizmi’nin gençliðinde Zerdüþt dinine mensup bulunduðunu gösterebileceðini belirtmektedir. Ancak Toomer'in iki ayrý þahsý ayný kiþi sanarak hataya düþtüðü anlaþýlmaktadýr. Gerçekte Taberî eserinde iki defa zikrettiði Hârizmî'nin adýný yukarýda da ifade edildiði gibi doðru olarak vermiþ, fakat ikincisini yazarken Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî'den sonra gelen "el-Mecûsî el-Kutrubbullî" adlý þahsýn önündeki atýf "vav"ý düþmüþ ve bu durum söz konusu hataya yol açmýþtýr.
Hârizmî'nin tarihteki þöhretinin aksine hayatý hakkýnda bilinenler son derece azdýr. Tabakat kitaplarý onunla ilgili çok kýsa bilgi verir; tarih ve coðrafya eserlerinde ise ancak dolaylý bazý atýflar bulunmaktadýr. Mevcut bilgilere göre Hârizmî Baðdat'ta yaþamýþ ve Me'mûn döneminde (813-833), ayný zamanda önemli üyelerinden biri olduðu Beytü'l-hikme'nin kütüphanesinde görev yapmýþtýr. Onun günümüze intikal eden eserlerini bu dönemde kaleme alýp Halife Me'mûn'a sunduðu görülür. Bazý tarihî kaynaklarda, astronom Hârizmî'nin Vâsik'in hilâfetinin ilk yýlýnda (227/842) siyasî bir görevle Kuzey Kafkasya'da yer alan Hazar Devleti'ne gönderildiði kaydedilmekteyse de söz konusu kiþi, ayný halife tarafýndan Bizans'a da gönderilmiþ olan Ebû Ca'fer Muhammed b. Musa'dýr. Ancak Taberî'nin verdiði bilgilerden Hârizmî'nin de Halife Vâsik zamanýnda hizmetine devam ettiði ve hatta onun ölümünde (232/847) yanýnda bulunduðu anlaþýlmaktadýr. Rivayete göre halife hasta yataðýnda aralarýnda Hârizmi’nin de yer aldýðý ünlü müneccimleri çaðýrtmýþ, onlar da yaptýklarý astrolojik hesaplardan sonra halifeye elli yýl daha saðlýklý bir ömür süreceðini bildirmiþler, ancak halife bu olaydan on gün sonra ölmüþtür Buna göre Hârizmi nin 232 (847) yýlýndan sonra vefat ettiði söylenebilir.
EserlerÝ:
1.Zîcü's-Sind-Hind (Zîcü'l-Hârizmî). Halife Mansûr zamanýnda 154 (770–71) yýlý civarýnda, bir Hint heyetinin beraberinde Baðdat'a getirdiði Brahmagupta'nýn Sidhanta adlý kitabýna veya ondan kaynaklanan ve ayný ismi taþýyan baþka bir esere dayanýr (Sindhind, Sanskritçe Sidhanta tabirinden bozmadýr). Kâdî Sâid, Tabakâtü'l-ümem adlý eserinde Halife Mansûr dönemine rastlayan 156 (773) yýlýnda Hindistan'dan gelen bir heyetin getirdiði Sindhind adlý astronomi kitabýnýn Muhammed b. Ýbrahim el-Fezârî tarafýndan Arapçaya çevrildiðini, daha sonra Me'mûn döneminde Hârizmi’nin bu zîci ihtisar ettiðini ve ayrýca ona dayanarak Ýslâm ülkeleri için kendi zîcini hazýrladýðýný yazmaktadýr. Kâdî Sâid'e göre Hârizmî bu zîcinde Hint sisteminde büyük deðiþikler yapmýþ ve bazý astronomi konularýnda Ýran sistemini, bazýlarýnda da Batlamyus sistemini esas almýþtýr; ayrýca kendisi de birçok keþifte bulunmuþ ve esere yeni bilgiler eklemiþtir. Ancak Kâdî Sâid bu zîcin, bütün özelliklerine raðmen Hârizmî'nin geometri konusundaki bilgisinin zayýflýðý ve astronomi ilminden uzaklýðý sebebiyle çeþitli yanlýþlar ihtiva ettiðini ve bunlarýn daha sonra gelen Sindhind ekolü takipçileri tarafýndan düzeltilerek cetvelin daha kullanýþlý bir hale getirildiðini de yazmaktadýr. Günümüz araþtýrmacýlarý, Hârizmî'nin bu zîci Me'mûn döneminde ve ilmî kariyerinin ilk yýllarýnda hazýrladýðý kanýsýndadýrlar. Zîcin en önemli yaný, tam anlamýyla otantik sayýlmasa da zamanýmýza gelen ilk Ýslâm astronomi eseri olmasýdýr. Yedi gezegenin hareketleriyle ilgili cetveller ve denklem tablolarý, eserde Hint unsurlarýnýn yaný sýra Batlamyus'unkileri andýrýr cetvellerin kullanýldýðýný ve eserde bunlardan baþka ekliptik, güneþ tutulmasý ve benzeri astronomik olaylarýn hesabýna dair çeþitli trigonometrik bilgilerin de yer almasý, Hârizmi’nin Batlamyus cetvellerinin Ýskenderiyeli Theon versiyonunu bildiðini göstermektedir. Eserde bir de Ýran dönemine ait Zîcü'þ-Þâh'tan alýnma cetvele rastlanmakta, ancak birbirinden farklý bu unsurlarýn (Hint-Ýran-Grek) uzlaþtýrýlmadýðý görülmektedir. Öte yandan verilen bilgilerin ne kadarýnýn aktarma, ne kadarýnýn yeni yapýlan rasatlara dayandýðý da açýk deðildir. Çünkü zîc orijinal bir rasat ve hesaplama ihtiva etmemekte, ancak mukaddimesinden Hârizmî'nin Me'mûn döneminde Baðdat'ta ekliptiðin eðimini belirlemek için yapýlan rasatlarý tartýþtýðý öðrenilmektedir. Burada eðimin doðruya yakýn bir þekilde 23° 33' olarak verilmesine karþýlýk cetvellerde daha yanlýþ bir tesbit olan Ýskenderiyeli Theon'un 23° 51' deðeri yer almaktadýr. Bu gibi çeliþkili hususlar zîcin orijinal yapýsýnýn saptanmasýný zorlaþtýrmaktadýr. Ýbnü'n-Nedîm'in iki nüsha halinde düzenlendiðini belirttiði eserin aslý günümüze ulaþmamýþtýr; Ýbnü'l-Kýftî de ez-Zîcü'l-evvel ve ez-Zîcü'þ-sânî þeklinde iki müstakil kitaptan söz etmektedir. Mevcut en eski nüsha. XII. yüzyýlda Bathlý Adelard tarafýndan yapýlan Latince tercümeye aittir. Ancak Adelard'ýn tercümesi de X. yüzyýlda yaþamýþ Endülüslü astronom Mesleme b. Ahmed el-Mecrîtî'nin tahririnden öðrencisi Ebü'l-Kâsým Ýbnü's-Saffâr'ýn (ö. 426/1035) yaptýðý tahrire dayanmaktadýr; dolayýsýyla bu düzenlemelerle eserin aslý arasýndaki uygunluðu veya farklarý tesbit etmek mümkün deðildir. Sadece zîcin ilk dönem astronomlarý tarafýndan yapýlan þerhlerinin artakalan parçalarýndan orijinali hakkýnda bazý fikirler elde edilebilmektedir. Meselâ X. yüzyýlda yaþayan Ýbnü'l-Müsennâ' nýn þerhinden, Hârizmî'nin sinüs cetvellerini Hint parametresi olan 150 tabanýna baðladýðý öðrenilmektedir; zamanýmýza gelen nüshada ise sinüs cetvelleri Grek parametresi olan (Bâbil geleneðinin devamý) altmýþ tabanýna baðlýdýr. Yine ayný kaynaktan, orijinal cetvellerde baþlangýç tarihi olarak Mecrîtî'nin nüshasýndaki gibi hicretin (14 Temmuz 622) deðil, Sâsânî Kralý III. Yezdicerd'in tahta çýktýðý 16 Haziran 632 gününün alýndýðý da öðrenilmektedir. Zîcin her ne kadar zamanýmýza güvenilir bir nüshasý gelmemiþse de daha sonra yapýlan iktibaslardan Ýslâm âleminde çok geniþ bir alanda kullanýldýðý anlaþýlmaktadýr. Esere baþvuran astronomlardan özellikle Bîrûnî ve Ýbn Yûnus zikredilmelidir. Ayrýca üzerine çeþitli þerhlerin ve açýklamalarýn kaleme alýndýðý, eleþtirilerin yapýldýðý ve bunlara karþý cevabî eserlerin telif edildiði görülmektedir. Ünlü astronomi âlimleri Fergânî ile Muhammed b. Abdülazîz el-Hâþimî, ikisi de Ta’lîl li-Zîci'l-Hârizmî adýný taþýyan birer þerh yazmýþlardýr. Hârizmî'nin bizzat rasat yaptýðýný belirten ve zîcini iki kez zikreden Bîrûnî ise eserin aslýna getirilen eleþtirilere cevap vermek üzere el-Mesâ'ilü'l-müfîde ve'l-cevabâ-tü's-sedîde fî cileli Zîci Hârizmî ve Ýbtâlü'l-bühtân bi-îrâdi'l-burhân alâ a’mâli'l-Hârizmî fî Zîcih adýyla iki çalýþma yapmýþtýr. Zîcü Sind-Hind'in Latince tercümesi H. Suter tarafýndan gerekli açýklamalarla Die astronomischen Tafeln des Muhammed ibn Müþâ al-Khwörizmi adýyla neþredilmiþtir (Kopenhag 1914). O. Neugebauer de The Astronomical Tables of al-Khârizmi adýyla eseri bir giriþ ve açýklayýcý notlar ekleyerek tercüme etmiþtir. Ayrýca baþta Ýbnü'l-Müsennâ'nýn yazdýðý þerh olmak üzere eserin aslýyla ilgili muahhar kaynaklar üzerine Batýlý ilim adamlarý tarafýndan çok sayýda inceleme yapýlmýþtýr.
2.Kitâbü'l-Muhtaþar fî hisâbi'l-cebr ve'l-mukabele. Düzenli biçimde telif edilmiþ, adýnda "cebir" kelimesini taþýyan ilk matematik kitabýdýr. Hârizmî'nin bu eseriyle ilimler tarihindeki asýl ününü kazandýðý cebir ilmi ilk defa hisâb ilminden ayrýlmýþ ve ilk kez cebir bir ilmin adý olarak kullanýlmýþtýr. Ondan sonra gelen bütün Ýslâm cebircileri bu eseri kendi çalýþmalarýna temel almýþlar, hatta içerdiði problem ve örnekleri dahi aynen muhafaza etmiþlerdir. Her ne kadar genel kabul cebiri Hârizmî'nin keþfettiði þeklinde ise de Hârizmî ve çaðdaþý Ýbn Türk'ten önce Ýslâm dünyasýnda sözlü bir cebir geleneði vardý. Hârizmî tarafýndan tesbit edilen ilk Ýslâm cebri, muhtevasý ve konularý itibariyle daha önceki Hint ve Grek cebrinden gerçekte daha basitti. Ancak usul olarak onun cebri nisbeten sistemli idi; Diophantus'unki gibi aritmetiksel niceliðe dayalý daðýnýk bir yapýdan çok yeni bir bilim formu içinde ortaya konmuþtu ve cebirsel nicelik kavramýný esas alýyordu. Hârizmfnin bu kitabýnýn anonim þerhinin Haydarâbâd'da bulunan nüshasýndaki bir kayda göre Hz. Ömer döneminde Medine'ye bir grup Ýranlý matematikçi gelmiþ ve Hz. Ali'nin teklifi üzerine halife bunlardan, hazineden ödenecek ücret karþýlýðýnda bazý sahabelere "cebir ve mukabele" öðretmelerini istemiþ ve ilk önce Hz. Ali beþ gün içinde bu ilmi onlardan öðrenmiþtir. Ancak insanlar öðrendiklerini kaydetmeyip birbirlerine þifahî olarak aktarmakla yetinmiþler, daha sonra Me'mûn Hârizmi’den bu ilmi yazýya geçirmesini istemiþ, o da bu konuda bir kitap yazmýþtýr. Yazmada verilen bu bilgiler baþka belgelerle temellendirilmedikçe ihtiyatla karþýlanmalýdýr. Ancak bu kayýt. Hârizmî'den önce Ýslâm dünyasýnda þifahî bir cebir geleneðinin varlýðýna iþaret etmesi bakýmýndan dikkat çekicidir ve Hârizmi’nin Kitâbü'l-Muhtasar'ýn önsözünde yer alan eserin Me'mûn'un isteði üzerine yazýldýðý yolundaki açýklamasý ile mevcut birikimi ima eden, "Bir ilim adamý ya kendinden önce kimsenin tesbit edemediði bir konuda eser kaleme alýr, ya kendinden önceki ilim adamlarýnýn kapalý býraktýðý konulan açýklar, kolaylaþtýrýr ve anlaþýlýr kýlar, veya daha önce yazýlmýþ eserlerde bulunan eksiklikleri giderir, yanlýþlarý düzeltir" görüþü de bunu desteklemektedir.
......Bu çerçevede deðiþik baþlýklar altýnda çeþitli vasiyet problemlerini cebir ve mukabele yöntemiyle çözer. Hârizmî'nin geliþtirdiði cebir her þeyden önce ikinci derece denklemlerle sýnýrlý bir cebirdir. Bunun yanýnda negatif sayýlar hiç kullanýlmamýþ, dolayýsýyla denklemlerin tesbitinde pozitif kökleri bulmakla yetinilmiþtir. Ayrýca eserde sayýlar dâhil hiçbir aritmetiksel ve cebirsel iþlem için sembol kullanýlmamýþ ve bütün iþlemler sözel olarak ifade edilmiþtir. Hârizmî, Mezopotamya-Grek geleneðinin aritmetiksel niceliðiyle Mýsýr-Grek geleneðinin geometrik niceliði yanýnda cebirsel niceliði açýk þekilde ilk ortaya koyan ve cebirsel denklemleri çözerken analitik çözüm yanýnda geometrik çizimi de kullanan ilk matematikçidir. Onun bu ilme yaptýðý baþka bir önemli katký ise kitabýnda Hint aritmetiðine uyguladýðý yöntemin benzerini, cebirsel denklemleri çözerken yapýlacak iþlemleri bir sýra düzenine koymak suretiyle cebire de uygulamasýdýr. Bu usule daha sonra matematik tarihinde ona izafeten "algoritma" (Hârizmiyyât, Harzemiyye; düzenli hesap tekniði) denilmiþtir. Zîcü's-Sind-Hind gibi önsözünde Halife Me'mûn zamanýnda telif edildiði belirtilen bu eser de Hârizmî'nin ilk teliflerindendir ve Hint hisâbiyla ilgili olan kitabýndan önce yazýlmýþtýr. Ancak Ýbnü'n-Nedîm ve Kâdî Sâid el-Endelüsî eseri doðrudan zikretmezler; sadece Ýbnü'n-Nedîm'in þerhleri dolayýsýyla adýný andýðý kitaptan ilk bahseden Ýbnü'l-KýftTdir. Bîrûnî de eseri anarak bir alýntý yapmýþtýr. El-Fihrist'te verilen bilgiye göre Hârizmî'nin eseri Abdullah b. Hüseyin es-Saydenânî, Sinan b. Feth el-Harrânî ve Ebü'l-Vefâ el-Bûzcânî tarafýndan þerh edilmiþtir; ancak üç þerh de zamanýmýza ulaþmamýþtýr. Öte yandan Ebû Kâmil Þücâ’ da Kitâbü'l-Vesâyâ bi'l-Cebr ve'l-mukâbele'nin önsözünde, Kitâbü'l-Cebr ve'l-mukâbele'sini Hârizmî'nin eserinin bir þerhi olarak tanýtmaktadýr. Bunlardan baþka klasik kaynaklarda adý geçmeyen Muhammed b. Ahmed el-Huzâi’nin Þerhu Muhtasari'l-Cebr ve'l-mukâbele li-Ebî Bekr Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî ve Tekmile alâ Þerhi Kitâbi'l-Cebr ve'l-mukâbele li'l-Hârizmî adlý eserleri de zikredilmelidir. Ancak Huzâi’nin þerhi daha çok kitabýn "Vesâyâ" bölümü üzerine yoðunlaþmýþtýr; bu sebeple cebir tarihinden çok fýkýh açýsýndan önemlidir. Eserin tamamý 1145'te Chesterli Robert ve birinci bölümü Cremonalý Gerard (ö. 1187) tarafýndan Latince'ye tercüme edilmiþ, bunlarýn ilkini Robert of Chester's Latin Translation of the Algebra of al-Khowarizmi (New York 1915) adýyla L. C. Karpinski. ikincisini G. Libri yayýmlamýþtýr. Ayrýca eser, Frederick Rosen tarafýndan 1831'de Londra'da Arapça ve Ýngilizce tercümesiyle birlikte, Mustafa Müþerrefe ve Muhammed Mürsî Ahmed tarafýndan da 1939'da Kahire'de Arapça olarak tekrar yayýmlanmýþtýr; ancak her iki neþir de eserin baþka yazmalarýnýn bulunmasýna raðmen sadece Bodleian nüshasýna dayanmaktadýr. Salomon Gandz, 1932 ve 1938'de kitabýn "Misâha" ve "Veþâyâ" fasýllarýný yayýmlamýþ ve bu fasýllarý 150 yýlýnda yazýldýðýný iddia ettiði Mishnat ha-Middot adlý Ýbrânîce bir kitapla karþýlaþtýrmýþtýr. Gandz'ýn bu karþýlaþtýrmadaki niyeti, Hârizmî'nin verdiði bilgileri büyük oranda Ýbranî kaynaklarýna götürmeye çalýþmaktý. Ancak Gad Sarfatti adýnda Ýsrailli bir bilim adamý Mathematical Terminology in Hebrew Scientific Literatüre of the Middle Ages (Jerusalem 1968) adlý eserinde. Gandz'ýn temel aldýðý Ýbrânîce kitabýn Ýslâm'ýn ilk dönemlerinde yazýlmýþ olduðunu ortaya koymuþtur. Ayrýca Hüseyin Hidîv Cem tarafýndan Farsça'ya tercüme edilen (Cebr ve Mukabele, Tahran 1348, 1362 hþ.) Hârizmî'nin bu eseri üzerinde deðiþik dillerde yapýlmýþ çok sayýda çalýþma mevcuttur; bunlarýn sonuncusu Rosen neþrine yapýlmýþ bazý ilâvelerle Pakistan'da yayýmlanmýþtýr.
3.Kitâbü'l-Hisâbi'l-Hindî. Ýslâm dünyasýna Hint rakamlarý ve ondalýk sayý sistemi Hârizmi’nin bu eseriyle girmiþtir. Aslý kayýp olan kitabýn XII. yüzyýlda yapýlmýþ Latince bir tercümesi Cambridge Kütüphanesi'nde bulunarak B. Boncompagni tarafýndan Algoritmi de numero indorum adýyla neþredilmiþ (Roma 1857), daha sonra da Kurt Vogel Mohammed Ýbn Musa Alchwarizmi's Algorismus adýyla ayný yazmanýn týpkýbasýmýný yayýmlamýþtýr. En yeni çalýþma, Andre Allard'ýn Fransýzca tercüme ve açýklamasýyla birlikte yaptýðý tenkitli neþirdir (Muhammed Ýbn Müsâ al-Kwârizmi, Le calcul indien Algorismus, Paris 1992).
4.Kitâbü'l-Cem’ ve't-tefrîk. Günümüze ulaþmayan bu kitabý Abdülkâdir b. Tâhir el-Baðdâdî et-Tekmile fi'l-hisâb adlý eserinde zikretmekte ve ondan yaptýðý bir alýntýyý vermektedir. Bu alýntýdan eserin el hesabýyla (hisâbü'l-yed) ilgili olduðu anlaþýlmaktadýr. Ýbnü'n-Nedîm, bu eserin Abdullah b. Hüseyin es-Saydenânî ve Sinan b. Feth el-Harrânî tarafýndan þerh edildiðini belirtmektedir. Altýn Orda hükümdarý Özbek Han'ýn (1315-1341) Kýrým valisi Tülek Timur'a ithaf edilen müellifi meçhul et-Tuhfe fi'l-hisâb adlý eserde de Hârizmî'nin bu kitabýndan bahsedilmektedir. Ebû Kâmil'e atfedilen ve günümüzde sadece Liber augmenti et di-minutionis isimli Latince tercümesiyle tanýnan el-Cem’ ve't-tefrîk adlý kitabýn aslýnda Hârizmi’ye ait olduðu düþünülebilir.
5.Kitâbü'l-Coðrafya (Kitaba Sûreti'l-arz). Ýlk Ýslâm coðrafyacýlarý arasýnda yer alan Hârizmî'nin bu kitabý þehirlerin ve belirli bazý bölgelerin koordinatlarýný vermektedir. Coðrafi yerler Grek geleneði takip edilerek yedi bölgeye ayrýlmýþtýr. Eser altý kýsýmdan oluþur ve bunlar sýrasýyla þehirlerin dökümünü, daðlan, denizleri, adalarý, bazý coðrafî bölgelerin merkezî noktalarýný ve nehirleri ele alýr. Her kýsýmda gerekli coðrafî bilgiler düzenli bir þekilde verilmeye çalýþýlmýþtýr. Hârizmi’nin bu tertibi, daha sonraki Ýslâm coðrafyacýlarýnýn yaptýklarý çalýþmalara örnek olmuþtur. Eserin kaynaklarý konusunda ilim tarihçileri arasýnda deðiþik görüþler bulunmaktadýr. Bazýlarýna göre Hârizmî Ýslâm medeniyetinden önceki eserleri, özellikle Grek kaynaklarýný kullanmýþ, bunun yanýnda Me'mûn döneminde Baðdat'ta coðrafya alanýnda yapýlan araþtýrmalarý da deðerlendirmiþtir. Nitekim Kitâbü'l-Coðrafya ile Batlamyus'un Kitâbü'l-Coðrafya'sý arasýnda bazý iliþkiler mevcuttur. Her iki eserde de bir dünya haritasý ve bölgelere göre düzenlenmiþ ana coðrafî merkezlerin koordinat noktalarý bulunmaktadýr. Batlamyus'un eserinde yer alan coðrafî bölgelerin birçoðu Hârizmî'nin eserinde de mevcuttur. Koordinatlarýn bazýlarý ayný olmakla birlikte Kitâbü'l-Coðrafya'da sistematik bir deðiþiklik görülmektedir; dolayýsýyla eseri Batlamyus'un Kitâbü'l-Coðrafya'sýnýn doðrudan bir tercümesi olarak kabul eden görüþ pek tutarlý deðildir. Öte yandan her iki eserde yer alan dünya haritalarý da birbirinden büyük ölçüde farklýdýr ve Hârizmi nin haritasý Ýslâm medeniyetinin yayýldýðý coðrafî bölge hakkýnda verilen bilgilerin çokluðu ve doðruluðu açýsýndan Batlamyus'unkinden daha üstündür. Özellikle Akdeniz, Afrika ve Uzakdoðu hakkýnda Hârizmî'nin haritasý tartýþýlmaz bir üstünlüðe ve özgünlüðe sahiptir. Ancak Avrupa hakkýnda verilen bilgiler yanlýþlarý ile beraber Batlamyus'un bir tekrarýndan ibarettir. Kitap, mevcut tek yazmasýna dayanýlarak Hans von Mzik tarafýndan Das Kitâb Sürat al-Ard des Abü Ðacfar Muhammad ibn Müsâ al-Huwârizmi adýyla neþredilmiþtir (Leipzig 1926). Eser ve Hârizmî hakkýnda klasikleþmiþ bir çalýþma da C. A. Nallino imzasýný taþýmaktadýr ("Al-Khuwârizmi e il suo rifacimento della Geografîa di Tolomeo", Raccolta di Þeritti editi e inediti adlý eseri içinde, Roma 1944, V, 458-532).
6.Risale fi'stihrâci târîhi'l-Yehûd. Ýbrânîlerin kullandýðý takvimin pratik astronomi anlayýþý çerçevesinde ele alýndýðý bir çalýþmadýr. Bugün Antikçað Ýbranî takvim sistemi için önemli bir kaynak olan eserde. Ýbranî takviminin deðiþik cepheleri hakkýnda saðlýklý bilgiler ve ayrýca güneþ ile ay arasýndaki ortalama boylamý belirleme kurallarý verilmiþtir. Eser astronomiyle ilgili deðiþik risalelerle birlikte basýlmýþtýr (er-Resâ'ilü'l-müteferrika fi'l-hey'e, Haydarâbâd 1948).
7.Kitâbü't-Târîh. Zamanýmýza ulaþmamýþtýr; ancak daha sonraki birçok Ýslâm tarihçisinin yaptýðý alýntýlar, belli bir dönem tarih sahasýnda kaynak bir eser olarak kullanýldýðýný göstermektedir. Mevcut alýntýlardan Hârizmi'nin de çaðdaþý Ebû Ma'þer el-Belhî gibi astrolojik kaidelerle tarih arasýnda belirli bir iliþki kurmaya çalýþtýðý anlaþýlmaktadýr.
8-9. Kitâbü Ameli'l-usturlâb ve Kitâbü'l-l Amel bi'l-usturlâb. Her ikisi de günümüze intikal etmemiþtir. Sadece Fergânî'ye nisbet edilen bir yazmada, Hârizmî'nin astronomi problemlerini usturlap yolu ile nasýl çözdüðünü açýklayan bir parça mevcuttur; ancak bu parçanýn muhtevasýnda bir yenilik yoktur ve verilen bilgilerin konuyla ilgili daha önceki eserlerden derlenmiþ olduðu anlaþýlmaktadýr.
10. Amelü's-sâa fî basiti'r-ruhâme. Klasik kaynaklarda adý geçen eserin konusu mermer yüzey üzerine güneþ saati yapmakla ilgilidir.
11. Zarâ’if min 'ameli Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî fî ma’rifeti's-semt bi'l-usturlâb. Klasik kaynaklarda zikredilmeyen eserin zamanýmýza bir nüshasý gelmiþtir. Bu muhtemelen Hârizmi'nin bugüne ulaþmayan meçhul bir eserinin bir parçasýdýr.
(T.D.V. Ýslam Ans. 16/224-227)