Siret Ansiklopedisi
Pages: 1
Fazilet Timsali Hatice By: saniyenur Date: 26 Haziran 2012, 08:24:52
Fazilet Timsali Hatice

Hatice mutlu ve bahtiyardý. Muhammed'e derin muhabbetle baðlandý. Muhammed'ýn da Hatice'ye karþý muhabbet ve þefkati arttý. Hatice'ye hiçbir kadýna gösterilmeyecek derecede itina gösterdi. O, biliyordu ki, bütün bunlar onun teþviki, yardým ve cömert iþbirliði sayesinde oldu. Yine biliyordu ki, kendisi için ciddi bir mana ifade eden tek kiþi Hatice idi. O, faziletin timsaliydi. Davetine inanan ilk kiþiydi. O, nefsini, Allah'a ve O'nun Rasulü'ne býraktý. O, hakiki ve sarsýlmaz bir mü'mindi. O, Ýslam'ýn bütün kurallarýný yerine getirdi. O, Peygamber ile birlikte farz namazlarýna riayet etti. Kur'an'ý ve Allah'ýn emirlerini öðrenmekte O hep ilkti. Muhammed gibi o da oruç tuttu. Sadaka verdi. O, sahip olduðu bütün servetini Allah uðrunda sarfetti. Hiçbir durumda servetinden ufak birþeyi bile kendine alýkoymadý. O, gerçekten, Alah ve O'nun peygamberi'nin yoluna huzur ve rahatýný feda etti. O sabýrlýydý, itaatkardý. Hatice, Mekke'nin tipik Kureyþ hanýmýydý, davranýþlarýnda dürüst ve mütevaziydi. Kocasýna titizlikle itaat etti. Sadýk bir eþti. Muhammed'ý sevdi. O'na büyük bir baðlýlýðý vardý. O'nun hakiki üstün vasýflarýný takdir etti. O'nu muhteþem ve ulvi düþüncelerinden dolayý yüceltti. Ýlahi muvaffakiyetlere nail olduðu için ona büyük bir hürmet gösteriyordu. Bütün samimiyetiyle onun þahsiyetini ve kutsal görevini tasdik etti. Söylediklerini uyguladý. Rasulullah'a baktý, itina gösterdi. Yardým etti. O'na manen ve maddeten güç verdi. O'nun için her türlü fedakârlýðý yaptý. Peygamberliðinin ilk günlerinde sýkýntý içindeyken bile O'na teselli verdi, O'nu rahatlattý.

Rivayete göre, Rasulullah, birgün Hatice'nin yamndayken birdenbire Cibril geldi. Rasulul­lah, onu gördü ve: "Ey Hatice! Ýþte bu Cib­ril'dir, bana geldi." Hatice: "Þu anda onu görüyor musun?" diye sordu. Rasulullah: "Evet ." cevabýný verdi. Hatice Rasulullah'a: "Sol tarafýma otur." dedi. Rasulullah, Hatice'nin sol tarafýna oturunca Hatice: "Þimdi görüyor musun?" diye sordu. Peygamber yine "Evet" karþýlýðýný verdi. Hatice bu kez de sað tarafýna oturmasýný istedi. Rasulullah geçti, Hatice'nin sað tarafýna oturdu. Hatice: "Þimdi onu görüyor musun?" diye tekrar sordu. Rasulullah yine "Evet" deyince Hatice, Rasulullah'tan kucaðýna oturmasýný istedi. Bu kez Rasulullah, Hatice'nin kucaðýna oturdu. Yine Hatice: "Þimdi görüyor musun? sorusunu tekrarladý. Rasulullah yine olumlu cevap verince Hatice örtüsünü çýkarýp attý. O sýrada Rasulullah, hala kucaðýnda otu­ruyordu. "Onu þimdi görüyor musun?" diye tek­rar sordu. Rasulullah bu kez "Hayýr" cevabýný verince Hatice: "Bu þeytan deðil. Bu kesinlikle melek, ey amcaoðlu. Sebat et, seni müjdele­rim..." dedi. Sonra da, ona inanýp, getirdiði Þeyin hak olduðuna þehadet etti. (Ýbni Sa'ad).

Hz. Muhammed'ýn bizzat karþýlaþtýðý olaylarý ve ruhi deðiþiklikleri Hatice'den baþka kim­se bilmiyordu. Muhammed'in ona söylediði bütün manevi hadiseleri o akýllýca sýr olarak sak­ladý. Hatice, pek tabi ki böylelikle Ýslam'ý düþünüyordu. Eðer Muhammed yalnýz ol­saydý, son derece sýkýntý veren hallere ve olayla­ra daha çok tahammül etmek zorunda kalmasý gerekiyordu. Hayatýndan endiþe edebilirdi fa­kat, üstün tevekkülü, ulvi münasebeti, þefkatli, nazik ve anlayýþý dolayýsýyla bunu düþünmedi. Hakikaten, Hatice ve ondan sonra gelen haným­larý dýþýnda pek az kimse, onun manevi tecrübe­lerinden haberdardý.

Rasulullah, her sene bir ay Hira daðýna çýkar ve orada ibadet ederdi. Peygamberlikle þeref­lendiði senenin Ramazan ayýnda Rasulullah, yine i'tikafa çekilmek üzere Hira daðýndaki maðaraya çýktý. Gece olunca Cibril ona Al­lah'ýn emrini getirdi. Cibril ona, uyurken geldi. "Oku!" dedi. Rasulullah: "Ben okuma bil­mem." diye karþýlýk verdi. Cibril onu öyle bir sýktý ki, Rasulullah, öleceðini sandý. Bu olay bir iki kez tekrarlandý. Cibril yine: "Oku!" deyince Rasulullah: "Ne okuyayým?" diye sor­du. Bunun üzerine Cibril: "Yaratan Rabbinin adýyla oku. O Ýnsaný alaktan yarattý..." diye Alak Suresi'nin ilk ayetlerini tekrarladý ve oradan ayrýldý, gitti. Rasulullah uykusundan uyandý, sanki kalbinde bir kitap þekillenmiþti.

Rasulullah'ýn yanýndan geçtiði her taþ ve aðaç kendisine selam veriyordu. Rasulullah, ar­kasýna, saðýna, soluna döndükçe: "es-Selamu aleyke ya'Rasulullah!" diye Peygamber se-lâmýyla selamlayan aðaçlar ve taþlar görüyor­du. Gökten birinin seslendiðini duyuyordu: "Ey Muhammed sen Allah'ýn peygamberisin, ben de Cibril'im." diyordu. Baþýný kaldýrdýðýnda melek Cibril'i bir erkek suretinde görüyordu.

Eve geldiði zaman Hatice'ye bütün olanlarý an­lattý. O, Hatice'nin sevgili kocasý idi ve sýkýntýdaydý. Hatice onu teselli etmekte vakit kaybetmedi. Dedi ki: "Sevin ey amcaoðlu ve hu­zur içinde ol! Hatice'nin nefsi elinde olana and olsun ki, senin bu ümmete peygamber olduðuna dair ümitlerim var."




radyobeyan