Güncel Dini Haberler
Pages: 1
Te'vil-i ehadis By: ehlidunya Date: 23 Haziran 2012, 21:58:28
   

Ahmet Kurucan
   
Te'vil-i ehadis


Eve döndüm, eþim her zamanki gibi sen nasýlsýn demeden önce 'Hocaefendi nasýl?' sorusunu sordu. Öyle bir þey demem lazým ki, hem yalan olmasýn hem de eþim üzülmesin. Türkçemizdeki o enfes tabirle idare-i kelam etmem lazýmdý, sizin anlayacaðýnýz.

Üzmek istemiyorum eþimi; çünkü gerçeði bütün çýplaklýðý ile söylesem üzülecek. Kaldý ki ne benim ne de onun duadan öte yapabileceðimiz bir þey yok. Yalan da söyleyemem. Öyleyse yalan olmayacak ama onu da üzmeyip duaya sevk edecek kadar kapýyý açmalý ve gerçeði söylememeliydim. 'An'lýk bir karardý ve öyle de yaptým; idare-i kelam ettim.

Ardýndan gece boyu çok ama çok düþündüm; kaç defa bilgisayarýn baþýna oturup yazayým, paylaþayým dedim; sonra vazgeçtim. Aldým-verdim sabaha kadar. Çekimserliðimin nedeni, yanlýþ yorumlar yapýlýr mý; cansýz satýrlardan hareketle zihinde oluþacak çaðrýþýmlar acaba ümitsizliðe neden olur mu sorularýna net cevap veremeyiþimdi. En onulmaz yerlerde bile bize ümit aþýlayan, ümit konuþan, ümit yazan ve ümit çaðlayanlarý, ümit þelaleleri gibi coþan o ümitten insan hakkýnda Kur'an'ýn ifadesiyle bir kafir sýfatý olan "ümitsiz" gibi algýlanmasýna vesile olmam hem beni üzer hem de gerçeklere aykýrý olurdu. Bu satýrlarý okuduðunuza göre geçti o endiþem; geçti ama yine de ümitsizliðe dûçar olacak yorumlarýn önünü kapamak için bu açýklama ile baþlama ihtiyacý hissettim yazýya.

"Þu anda vücuduma býçak saplasanýz, damarlarýmdan bir damla kan çýkmaz." dedi. Bildiði, gördüðü, hissettiði þeyler karþýsýnda sahip olduðu hal ve bu halin kelimelerle ifadesi iþte bu. Siz bu sözleri okuduktan sonra zihninizde nasýl bir resim canlanýr bilmem ama sizin zihninizde canlananýn ötesini, hakikisini bir grup arkadaþla beraber gördük ve yaþadýk. Ýlk deðil bu manzara benim ve birçoklarý için. Böyle giderse son da olmayacak.

Pekâlâ neydi bu? Nedendi bu manzara? Sýradan hadiseler onun duyarlýlýðýna çarptýðý için mi böyle olmuþtu yoksa en duyarsýz insanlarý bile bu hale getirecek derecede ciddi hadiseler mi söz konusuydu? Hemen söyleyeyim; Hocaefendi'nin duyarlýlýðý müsellem ama bence ikincisi. 'Nereden çýkartýyorsun?' sorusunu sormakta haklýsýnýz. Þundan: "Te'vil-i ehadis, bugün cereyan eden hadiseleri iyi okuma ve gidiþatýn nereye doðru olduðunu görme demektir. Daha açýk ifadesiyle, te'vili ehadis hadiseleri doðru görme, doðru okuma ve doðru yorumlama demektir." Halbuki biz Hz. Yusuf kýssasýnda anlatýlan 11 yýldýzýn secde etmesi, kuraklýkla tabir edilen rüyalardan hareketle te'vil-i ehadisi hadiselerin âlem-i misaldeki farklý veçhesinin âlem-i þahadette bilinmesi olarak biliriz.

Zaten Elmalýlý'dan Yusuf Sûresi'ne baþlanmýþtý. Bu sözler de o münasebetle söylendi. Tabir caizse aðzýný býçak açmayan bir insan vardý bugün derste. Anlaþýlan bugünkü ders her zamankinden daha farklý bir dille gerçekleþecekti; lisan-ý hâl. Kaldý ki bu dil, bizim asýrlardýr sadece kitap sayfalarý, sohbet notlarý, satýr aralarýnda kalan, ete kemiðe bürünmüþ þekliyle görmediðimiz, duymadýðýmýz bir dildir. Bir arkadaþ Elmalýlý'yý okurken o, okyanus kenarýnda güneþin batýþýný seyreden insan misali bakýþýný ufkun enginliklerine salmýþ ve dalgýn dalgýn düþünüyordu. Daha fazla devam etmezdi bu iþ. Nitekim öyle de oldu. Bir ara fasla gelince; "Öylesine oturmuþ dinliyorum; burada keselim." dedi ve kestik.

'Keþke beni demeseler...'

Ayný günün öðleden sonrasý, illerde yapýlan Türkçe Olimpiyatlarý'ný izliyoruz birlikte. Arada mikrofon uzatýlan kiþilerden bazýlarý kendisine selam gönderiyor, saygýlarýný sunuyor, böylesi büyük bir çabaya fikri mimarlýk yaptýðý için teþekkürlerini ifade ediyorlar. Hepsi de estaðfirullah sözleri ile karþýlýk buluyor. "Keþke beni demeseler..." diyor. Her konuþmada bu ve benzeri karþýlýklar benim daha fazla susmama engel oldu 'realite' dedim ve ilavelerde bulundum. Verdiði cevap çok ama çok manidardý: "Hased realite tanýmaz." Anlaþýlmýþtý. Bu cevabýn sabahki moral bozukluðu ile alakasý var mýydý bilemem ama bunun mutlaka bir arka zemini vardý.

Program, düþünce dünyasýnýn kahredici pençelerinden kýsa bir müddet için bile olsa kurtulmasýna vesile olmuþtu. Kýsmen rahatladý. "Bir doktorun dediði gibi rehabilite etti bizi de bu program baksanýza..." diyerek latifede bulundu. Hem kendi hem de etrafýndakilere biraz nefes aldýrdý dudaklarý geriye götüren bu latife ile. Sonra... Sonrasý malum, yeniden derin düþüncelere daldý ve çoðu zaman yaptýðý gibi tefe'üle müracaat etti. Daha önce de arz ettiðim gibi tefe'ül, belli bir seviyenin insanlarý için teselli olabilir. Bir tek þartla: Te'vil-i ehadise her iki veçhesiyle de vâkýf olacaksýn.

Müminun Sûresi'nin 28. ve 29. ayetleri çýktý. Hz. Nuh'a hitaben buyuruyor ki Allah, bu ayetlerde: "Sen ve beraberindeki kimseler gemiye bindiði zaman: 'Bizi zalim kavmin elinden kurtaran Allah'a hamd olsun!' de. Yine de ki: 'Ey Rabb'im! Beni güvenli ve bereketli bir yere indir. Sen, konuk edenlerin en iyisi, en mükemmelisin.'"

Biraz önce kaydetmeyi unuttum; ayný þekilde sabah dersinin sonunda da bir tefe'ülde bulunmuþtu. O zaman da Ýbrahim Sûresi'nin 19. ayeti çýkmýþtý. "Allah'ýn gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattýðýný görmedin mi? Eðer dilerse sizi ortadan kaldýrýp yepyeni bir halk getirir. Allah'a göre bu sözü edilecek bir þey deðildir." Bence, her iki tefe'ülde çýkan ayetler mana ve muhteva itibarýyla teselli verir, yol gösterir tarzda. Bilmem siz ne düþünürsünüz?

Haddimi aþýyor ama bir ayet de ben ilave edeceðim buraya. Te'vilsiz, tefsirsiz, yorumsuz olarak. "Ve þüphesiz sen pek büyük bir ahlak üzerinesin. Artýk yakýnda göreceksin ve onlar da görecekler. Sizden hanginizin fitneye tutulduðunu. Elbette senin Rabb'in kimin kendi yolundan þaþýrýp saptýðýný, kimin O'nun yoluna gittiðini daha iyi bilendir" (Kalem; 4-7).


radyobeyan